Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/621 E. 2022/218 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/621 Esas
KARAR NO : 2022/218

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 09/12/2021
KARAR TARİHİ : 14/10/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/11/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin, …. Odasına … sicil numarası ile kaydı bulunan, tiyatro başta olmak üzere sahne sanatları alanında faaliyet gösteren bir sanatkâr olduğunu, müvekkili ile davalının, 2019 yılının Nisan ayında, forum tiyatro çalışmalarını kendi oluşturdukları bir yapı altında sürdürmek amacıyla, Beyoğlu …. Noterliğinin 10.04.2019 tarihli ve …. yevmiye numaralı onayını aldığını, “…, … Adi Ortaklığı Kuruluş Sözleşmesi (Sözleşme)” ile “…” ibareli tescilsiz marka altında faaliyetlerini sürdüren Adi Ortaklığı kurduklarını, ortakların her ikisinin de Adi Ortaklığı temsile yetkili kılınmış olduklarını, ortakların, 2021 yılının Ocak ayında yapmış oldukları toplantıda; Adi Ortaklığın sona ermesi, ortaklardan hiçbirinin “….” ibaresini kullanmaması, ortakların ticari kazanç sağlamak amacıyla bir diğerinin imajını sektördeki faaliyetlerinde kullanmaması, oyunlar içerisinde yapılan esprilerin ortaklarca daha sonra kullanılmaması, “www….” uzantılı internet alan adının kapatılması, demirbaşların tasfiyesi sonrasında Adi Ortaklığın bir noter evrakıyla ve vergi dairesine bildirim suretiyle resmî olarak sona erdirilmesi konularında anlaştıklarını, Adi Ortaklığın, demirbaşların tasfiye işlemleri tamamlandıktan sonra fesihname ile resmî olarak sona erdiğini, müvekkilinin, Adi Ortaklığın sona ermesinden sonra, davalı ile kararlaştırılan şekilde yükümlülüklerini yerine getirmek amacıyla internet sitesini kapatmak istediğinde, siteye giriş yapamadığını, sorunu gidermek için internet sitesini kuran kişiyle görüştüğünde; sitenin şifresinin, …’ın talebi üzerine ve sitenin kendisi tarafından kullanılacağına yönelik beyanı doğrultusunda değiştirildiği bilgisini edindiğini, edinilen bu bilgi üzerine müvekkili tarafından, Türk Patent ve Marka Kurumu Resmî Marka Sicili üzerinden “….” ibaresi ile arama yapıldığında; anılan ibarenin, Adi Ortaklığın sona erdirilmesine ilişkin yukarıdaki prensiplerin belirlendiği gün olan 05.01.2021 tarihinde, davalı tarafından marka tescil başvurusuna konu edildiği bilgisine ulaşıldığını, tekrar vurgulamak gerekirse marka tescil başvurusunun yapıldığı gün, Adi Ortaklık henüz sona ermediğini, davalının Adi Ortaklığın Yetkili Temsilcisi olduğunu ve tarafların “….” ibaresinin kullanılmaması konusunda anlaştıklarını, müvekkilinin bilgisi dâhilinde olmayan, açıkça kötü niyetle gerçekleştirilen bu marka tescili ile davalının Sözleşme’ye ve fesih kararına aykırı davranışlarının; müvekkilinin 2007 yılından beri büyük emek, gayret, zaman ve özveri ile oldukça ileri bir aşamaya taşıdığı forum tiyatro modelinden ve bu model kapsamında tescilsiz bir marka hâline getirdiği “….” ibaresinden haksız bir yarar sağlama amacına yönelik olduğunu, davalının kötü niyetli davranışlarının bunlarla da sınırlı kalmadığını, nitekim, Sözleşme’nin feshi ile birlikte kapatılması kararlaştırılan “www….com” uzantılı internet sitesinde, davacının fotoğrafları ve çalışmalarının hâlâ varlığını sürdürmekte olduğunu, davalı tarafından, “…”in varlığını devam ettiren ve davacının da içerisinde yer aldığı bir organizasyon olduğu izlenimi oluşturulmakta olduğunu, açıklanan gerekçelerle davalının …. tescil numaralı markasının hükümsüzlüğüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, “…” ifadesinin, davacı ile müvekkilinin ortaklıkları ile ilk defa bulup kullandıkları bir ifade olmadığını, davacı ve müvekkilinin … ifadesi ile geçmişte birlikte iş yaptıkları …. şirketi ile tanıştıklarını, bu durumun anılan şirketin logosundan, kapanmış olsa da internet sitesinden, iş yapılmış olan diğer şirketlerden kolayca öğrenilebileceğini, sonrasında davacı ile müvekkilinin yapmış oldukları ortaklıkları boyunca …’i aktif olarak kullandıklarını, müvekkilinin … ifadesini kötü bir niyetle tescil ettirdiği iddiasının doğru olmadığını, müvekkilinin ortaklık boyunca aktif olarak kullanılan bu ifadeden faydalanmak istemesinin kötü niyet olarak tanımlanamayacağını, kaldı ki, anılan tarihlerde davacı tarafın müvekkilinin tescil başvurusunda bulunduğunu da bildiğini, karşı taraf bu durumu inkar etse de en azından bilebilecek durumda olduğunun ortada olduğunu, ortaklar arasındaki ilişkinin 2021 yılının Mayıs ayında yapılan fesihname ile son bulduğunu, bu fesihnamenin tarafların özgür iradeleri ile yapılmış olup yapılan bu fesih neticesinde tarafların birbirlerinden talep edilecek herhangi bir hak ve alacaklarının olmadığını ve birbirlerini ibra ettiklerini kabul ettiklerini, müvekkilinin başvurusunun 2021 yılının Ocak ayı olduğunu, davacının Ocak ve Mayıs arasında müvekkilinin başvuru yaptığını bilmemesinin hayatın olağan akşına aykırı olacağını, karşı tarafın, … ifadesinin taraflarca kulllanılmaması ve www….com internet adresinin kapatılması anlaşmaları yapıldığını iddia etse de taraflar arasında böyle bir anlaşma yapılmadığını, davacının, dava dilekçesinde müvekkilinin davranışları dolayısıyla zararının bulunduğunu iddia etse de müvekkilinin ortaklık ilişkisi ya da sonunda yaptığı iş ve işlemlerden kaynaklı herhangi bir zararın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan hükümsüzlüğü talep edilen marka sicil kayıtları celp olunmuştur.
Dosya, davalıya ait …. tescil numaralı markanın SMK 6/2-9 maddeleri mucibince ve Borçlar Kanunu 626.maddesi gereği hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişilere tebliğ edilmiş, bilirkişi 20/09/2022 havale tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporunda; “SMK m.6/2 açısından; Beyoğlu …. Noterliğinin 10.04.2019 tarihli ve …. yevmiye numaralı “…, … Adi Ortaklığı Kuruluş Sözleşmesi ile “…” ibareli tescilsiz marka altında faaliyetlerini sürdüren Adi Ortaklığı kurdukları, “…” ibaresinin taraflar arasındaki Adi Ortaklık tarafından kullanıldığı ve müştereken hak sahibi oldukları, Beyoğlu …. Noterliği nezdinde düzenlenen 28.05.2021 tarihli ve …. yevmiye numaralı fesihname ile ortaklığın resmî olarak sona erdiği, “ortaklardan hiçbirinin “…” ibaresini kullanmaması” konusunda anlaşıldığını gösterir somut bir belgenin dosya kapsamı içinde yer almadığı, fesihname içeriğinde, adi ortaklığın tasfiyesinden sonra, tasfiye payı olarak dava konusu markanın, dosya taraflarından herhangi birine tasfiye payı olarak bırakıldığına dair herhangi bir açıklamanın yer almadığı, bu belirlemeler ve tespitler karşısında, dava konusu markanın tescilli ya da tescilsiz olarak adi ortaklığın taraflarınca kullanılabileceği, dolayısıyla SMK m.6/2 uyarınca hükümsüzlüğe ilişkin aranan şartların mevcudiyeti noktasında takdirin mahkemeye ait olduğu, “davalının, adi ortaklık ilişkisinde davacı ile beraber kullandıkları “…” ibaresini, aynı şeklinde tescil ettirmesinin, ilgili markanın özgünlüğü, ayırtediciliği, markanın piyasadaki konumu ve bilinirliği, tarafların faaliyet alanları, adi ortaklık nedeniyle müşterek kullanıma ait olmasına rağmen, diğer ortaktan habersiz bir şekilde, markayı tek başına kullanma hakkı doğuracak şekilde kendi adına tescil ettirmesi” vb hususlar dikkate alınarak, davalı markasının tescilinde kötüniyetin bulunup bulunmadığı hususunun ve buna bağlı olarak verilecek hükümsüzlük kararının takdirinin mahkemeye ait olduğu, TBK m.626’da yer alan düzenlemenin, SMK m.6/9 kapsamında dikkate alınabilecek göstergelerden biri olarak değerlendirilmesinin mümkün olabileceği” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Davacı vekili 22/09/2022 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi raporunda SMK m.6/9 hükmü bağlamındaki iddialarının, TBK m.626 hükmü de dikkate alınarak yerinde olduğuna işaret eden değerlendirme ve tespitlere aynen iştirak ettiklerini, bu doğrultuda davanın kabulüne karar verilmesini, SMK m.6/2 hükmüne ilişkin değerlendirme ve tespitlerin anılan hükmün uygulanma koşullarının hatalı şekilde değerlendirilmesi ve bu hatalı değerlendirmenin somut uyuşmazlığa yanlış şekilde tatbik edilmesi nedeniyle hüküm kurmaya elverişli olmadığını, adi ortaklığın 28/05/2021 tarihinde fesihname ile resmi olarak sona erdiğini, dava konusu markaya ilişkin tescil başvurusunun ise 05/01/2021 tarihinde müvekkilinin bilgisi olmadan yapıldığını, müvekkilinin bu başvurudan haberdar olması beklenebilecek en erken tarihin anılan başvurunun Resmi Marka Bülteni’nde yayımlandığı 28/06/2021 tarihi olduğunu, olay kronolojisi incelendiğinde, müvekkilinin yapıldığından haberdar dahi olmadığı, olmasının da kendisinden beklenmeyeceği bir marka başvurusu hakkında, “tescil edilmesini yasaklayacak bir karar alınmadığı” şeklinde bir kıstas belirlenmesinin bu kıstas bağlamında SMK m.6/2 hükmünün uygulanma koşullarının oluşmadığı şeklinde değerlendirmede bulunulmasının dahi tek başına bilirkişi raporundaki SMK m.6/2 hükmüne ilişkin tespitin hatalı olduğunu ortaya koyduğunu, SMK m.6/2 hükmünün uygulanma koşullarının oluşmadığı ile SMK m.6/9 hükmünün uygulanma koşullarının oluştuğuna işaret eden tespitlerin birbiriyle çelişkili olduğunu, doktrinde de belirtildiği gibi başvurunun kötüniyetle yapıldığı intabı uyandıracak değerlendirmeler varken SMK m. 6/2 hükmünün uygulanma koşullarının bulunmadığı tespitinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda dava konusu markanın kötüniyetli bir başvuru sonucu tescil edildiğine işaret eden tespitler varken SMK m. 6/2 hükmü bağlamında hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı yönündeki tespitlerin çelişkili olduğunu, bu çelişkinin giderilmesi gerektiğini, itirazları doğrultusunda bilirkişilerden hüküm kurmaya elverişli ek rapor alınmasına, ek rapor alınmasına ilişkin talepleri kabul edilmez ise bilirkişi raporundaki SMK m.6/9 hükmü ile TBK m.626 hükmüne ilişkin tespitler ve bilirkişi raporunun SMK m.6/2 hükmüne yönelik tespitlerine ilişkin itirazları doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalıya ait …. tescil numaralı markanın SMK m.6/2 ve 6/9 maddeleri gereği hükümsüzlüğü talebine yöneliktir.
SMK 6/2 maddesine göre “Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.”
Somut uyuşmazlık bakımından dosyanın incelenmesinde; Beyoğlu …. Noterliği’nin 28/05/2021 tarih, …. yevmiye numaralı fesihname ile ortaklığın sona erdiği, fesihname içeriğinde, adi ortaklığın tasfiyesinden sonra, tasfiye payı olarak dava konusu markanın, dosya taraflarından herhangi birine tasfiye payı olarak bırakıldığına dair herhangi bir açıklamanın yer almadığı, bu haliyle dava konusu markanın tescilli yada tescilsiz olarak taraflarca kullanılabileceği anlaşılmakla SMK m.6/2 gereği hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı anlaşılmıştır.
Kötüniyetli tescil yönünden yapılan değerlendirmede ise;
SMK’nun 6/9 maddesine göre kötüniyetle yapılan marka tescil başvuruları itiraz üzerine reddedilir. Aynı kanunun 25.maddesine göre ise kötüniyetli tescil, aynı zamanda bir hükümsüzlük sebebidir. “Kötüniyetli tescil” kavramından ne anlaşılması gerektiği, her somut olayda ve o olayın özelliklerine göre değerlendirilmelidir. Genel olarak ticari dürüstlük kuralına aykırı tesciller kötüniyetli kabul edilmelidir.
Dosyaya sunulu yazılı deliller ve taraf beyanlarına göre, tarafların 10/04/2019 tarihinde Beyoğlu …. Noterliği’in …. yevmiye numaralı “…, … Adi Ortaklığı Kuruluş Sözleşmesi ile “…” ibareli tescilsiz marka altında faaliyetlerini sürdürmek üzere Adi Ortaklık kurdukları, söz konusu ibarenin Adi Ortaklık tarafından kullanıldığı, bu itibarla davacı ve davalının tescilsiz marka üzerinde müştereken hak sahibi oldukları, tarafların 28/05/2021 tarihinde Beyoğlu …. Noterliği’nin … yevmiye numaralı fesihnamesi ile ortaklıklarını resmi olarak bitirdikleri, ortaklığın hitamından sonra tarafların davaya konu markaları kullanmama konusunda anlaştıklarına dair bir delilin dosyaya sunulamadığı, her iki yanın da marka üzerinde kullanım hakkı bulunması nedeniyle SMK 6/2 anlamında hükümsüzlük koşulları oluşmamakla birlikte, ortaklık henüz sona ermeden önce, adi şirket devam ederken davalının, davacı ile birlikte hak sahibi olunan markayı tek başına adına tescil ettirmesi ve kısa süre sonra da ortaklığı bitirerek markayı tek başına ticaretine konu etmesinin iyiniyetli bir davranış olarak nitelendirilemeyeceği, tescilin kötüniyetli kabul edilmesi gerektiği kanaatiyle davalı yana ait …. numaralı markanın hükümsüzlüğüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KABULÜ ile;
-Davalıya ait … tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne, karar kesinleştiğinde sicilden terkinine,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti ve 333,50 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.952,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/10/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸