Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/62 E. 2022/9 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/62 Esas
KARAR NO : 2022/9

DAVA : Markadan Doğan Haklara Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men ve Ref’i ile Tazminat; Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 05/12/2017
KARAR TARİHİ : 09/02/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/03/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Markadan Doğan Haklara Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men ve Ref’i ile Tazminat; Marka Hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin 1890 yılında Amerika’da … sporunun idari birimi olarak kurulmuş olan bir şirket olup yaklaşık 20 yıl kadar önce markalarının giyim ürünleri üzerinde kullanımı için dünya çapında lisans vermeye başladığını, müvekkili şirketin bu yolla dünyanın en önde gelen giyim firmaları arasına girdiğini, müvekkilinin Türkiye’de ve dünya çapında 135’i aşkın ülkede tescilli “….” ibareli ve logo/şekil unsurlu pek çok markanın sahibi olduğunu, bu markaları ürünleri üzerinde uzun yıllardır kullandığını, müvekkili şirketin Türk Patent nezdinde yaptığı araştırmalar sonucunda ilk olarak davalılardan … adına … sayı ile tescilli, .. sayı ile tescilli markalarından haberdar olduğunu, müvekkilinin daha sonra davalılardan …’ın …’nin ortağı olduğunu tespit ettiğini, bunun üzerine … Tekstil hakkında yapılan araştırmalar sonucunda ise anılan şirketin … Sanayi ve Ticaret Limited Şriketi ile bağlantılı olduğunu, davalılardan … Tekstil’in ortağı olan … adına tescilli markaların … Tekstil tarafından kullanıldığını, davalıların, müvekkili şirket tarafından çok uzun yıllardır giysiler üzerinde kullanılmakta olan, tescilli ve tanınmış markaları ile karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzer olan logoları tıpkı müvekkili şirket gibi giysiler üzerinde kullandığını, müvekkili şirketin anılan markaları aleyhine marka tecavüzü yarattığını, davalılara ait kullanımlar incelendiğinde ise yine davalıların, müvekkilinin at üzerinde iki adet … oyuncusundan oluşan markalarını bütünüyle kullandıkları ve toplamda iki adet olmak üzere biri aşağıya biri de yukarıya bakan … oyununda kullanılan sopalardan tutan üç adet … oyuncusu kullanarak müvekkilinin markalarının taklit edildiğini bertaraf etmek amacıyla fazladan bir adet … oyuncusu eklediğinin görüldüğünü, bunun yanı sıra … Tekstil’in tabela ve kartvizit kullanımlarının da yine müvekkiline ait markalar aleyhine marka tecavüzü yarattığını, davalının markalarını davaya konu ürünler üzerinde tescilli olduğu haliyle kullanmadığını, davalı markalarının, müvekkiline ait markaları aynen içermesi ve müvekkilinin markaları ile karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzer olması sebebiyle SMK’nın 25/1.maddesi gereğince hükümsüz kılınması gerektiğini, davalı markalarının kötüniyetle tescil edildiğini, bu sebeple de hükümsüz kılınması gerektiğini, açıklanan nedenlerle davalılar tarafından, işbu dava konusu tescilli ve tescilsiz marka kullanımları ile müvekkilinin tescilli ve tanınmış markalarına iltibas suretiyle yaratılan marka tecavüzü ve haksız rekabetin tespitini, önlenmesini ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, bu kapsamda davalıların, müvekkili aleyhine marka tecavüzü ve haksız rekabet yaratan her türlü mal ve ürün hizmet, tabela, ambalaj, ilan, reklam, yayın, broşür, afiş, kartvizit ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı kağıt, fatura ve sair her türlü ticari evrak ile alan adları da dahil olmak üzere kullanımlarının önlenmesine, davaya konu mütecavüz kullanımlara ilişkin bu ürünlerin imhasına, davalı …’a ait … sayılı ve … sayılı marka tescillerinin hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, yargılama esnasında yapılacak olan hesaplamaya göre değiştirilmek üzere şimdilik 50.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın, marka tecavüzü ve haksız rekabetin işlenmeye başlandığı tarihten itibaren, merkez bankasının Türk Lirasına uygulamış olduğu senelik en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, hükmün ilanı ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili cevap dilekçesi ile, davacının, müvekkili tescilli markalarının SMK 25/1.maddesinin 6/1, 5,9. maddelerine atfı gereği hükümsüz kılınmasını talep ettiğini, ancak huzurdaki davada anılan hükmün koşullarının gerçekleşmediğini, “…” ibaresinin bir spor dalı olduğunu ve ilk defa davacı tarafından yaratılan ve kullanılan bir ibare olmadığını, … sözcüğünün tekstil sektöründe ayırt edici niteliğini yitirerek jenerik bir isim haline geldiğini, … ibaresini görünen tüketicinin aklına, davacı ve markalarının gelmediğini, … sözcüğünün 25.sınıftaki marka tescillerinde oldukça sık kullanılan bir ifade olduğunu, … ibaresinin sektörde çok sık kullanıldığını, … ve … şeklinin davacı yanın inhisarına bırakılamayacağını, bu ibarelerin, ayırt edici ek eklemek suretiyle herkes tarafından kullanılabileceğini, müvekkili markalarında … sözcüğünün, “….” sözcük grubu içinde aynı yazı tipi ve yazı büyüklüğünde, … sözcüğü ön plana çıkarılmadan yer alarak bir bütünün parçası haline geldiğini, … ibaresinin her iki taraf markasında da esas-baskın unsur olmadığını, yine davacının şekil markaları ile müvekkili markalarının farklı olduğunu, markaların bütüncül izleniminde birbirlerinden tamamen farklı olduklarını, huzurdaki davada SMK 6/1.maddesi şartlarının gerçekleşmediğini, davacının farklı ülkelerdeki marka tescillerinin tanınmış marka açısından bir ölçüt olma işlevini yitirdiğini, … Tekstil’e ait olduğu ileri sürülen tabela, kartvizit ve ürünler üzerindeki kullanımın, tamamıyla diğer müvekkili …’a ait … sayılı tescil kapsamında, hukuka uygun kullanımlar olduğunu, ürünler ve etiketleri üzerinde etiketin ebatı ve şekline göre bazı değişikliler yapıldığını, ancak bu değişikliklerde asla tescilli markadan uzaklaşılmadığını, tescilli markanın ayırt edici özelliğinin korunarak markaya bağlı kalındığını, davacının var olduğunu iddia ettiği dava hakkını, dürüstlük kuralı gereğince makul bir süre içerisinde kullanmaması nedeniyle, huzurdaki davanın sessiz kalma yoluyla hak kaybı nedeniyle reddinin gerektiğini, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerini ve emsal olarak ibraz edilen lisans sözleşmesinin kabul edilemeyeceğini, davacının tazminat taleplerinin de reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’nin sicilden terkin edildiği tespit edilmiş, bu hususta davacı vekiline bu şirketin ihyası amacıyla Ticaret Mahkemesinde dava açarak mahkememize bildirmek üzere 09/06//2021 tarihinde 2 haftalık kesin süre verilmiş, verilen kesin süreye rağmen davacı vekili davanın açıldığına ilişkin beyanda bulunmadığından, davanın … yönünden tefrik edilerek mahkememizin … esas sırasına kaydının yapılarak dosya üzerinden davanın usulden reddine karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan taraflar adına tescilli dava konusu marka tescil belgeleri celp olunmuş, örnek lisans sözleşmesi celbi için İTO’ya müzekkere yazılmış, ayrıca davacı vekili 2012 tarihli davacı ile … San.Ve Tic.A.Ş. arasında imzalanan ana lisâns sözleşmesinin Türkçe tercümeli örneğini dosyaya sunmuştur.
Dosya, davalıların eylemlerinin markanın hükümsüzlüğü şartlarını oluşturup oluşturmadığı, davacının markasına tecavüz eylemlerinin oluşup oluşmadığı hususlarında inceleme yapılarak rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 15/01/2019 havale tarihli raporlarında; “davalının kullanımlarının, kendi tescilli marka korumalarının kapsamının dışına çıkarak, davacının tescilli markalarına tecavüz teşkil ettiği, … tescil nolu ve … tescil nolu markaların hükümsüzlük koşullarının oluştuğu” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Davalılar vekili 11/03/2019 tarihli rapora itiraz dilekçesi ile, taraf markalarının sadece yan yana konulduklarında dahi ne derecede farklı oldukları ve tüketici nezdinde karıştırılmayacaklarının apaçık ortada olduğunu, raporun savunmaları, delilleri ve somut olayın özellikleri dışlanarak hazırlandığını, raporda yer alan taraf markaları arasındaki benzerlik karşılaştırılmasının, öncelikle (2) nolu bölüm altında belirtilen savunmaları dikkate alınmamış olması nedeniyle eksik, aynı zamanda hatalı ve kendi içinde çelişkili olduğunu, davacı markaları incelendiğinde davacının “…” esas unsurlu bir markasının bulunmadığını, davacının 25.sınıfta tescilli … sayılı markasında, davacı ticaret unvanı “…” şeklinde yazılarak, altında “…” ibaresi ve “…” şekli içeren arma şekli ve “…” ibaresi bulunduğunu, yine davacı şekil markaları ile müvekkili markaları farklı olup, markaların bütüncül izleniminde birbirlerinden tamamen farklı olduğunu, müvekkili kullanımlarının tescilli markaları kapsamında olduğunu, davacının markasının tanınmış olmadığını, Türk Patent nezdindeki tanınmış marka başvurusunun reddedildiğini, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını, huzurdaki davada SMK 155.maddenin uygulanamayacağını, davacının maddi ve manevi zararını ispatlamadığı şeklindeki savunmaları da dikkate alınmadan eksik inceleme ile rapor hazırlanmasının hatalı olduğunu, yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak itirazları doğrultusunda yeniden rapor alınmasını talep etmiştir.
Mahkememizce 26/03/2019 tarihli ara karar ile, davalı tarafların itirazları hukuki mahiyette olup dosyanın mahkemece değerlendirilmesi mümkün olduğundan yeni heyetten rapor alınması taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafın tazminat talebi ile ilgili herhangi bir değerlendirilme yapılmadığından, dosya biri mali müşavir ve biri de tekstil mühendisi bilirkişiden oluşan heyete tevdi edilerek, davalıların, davacı markasına tecavüz veya haksız rekabetlerinin bulunduğunun kabulü halinde dosyadaki deliller, gerektiğinde taraf defterleri incelenmek suretiyle ve davacı tarafın tercih hakkının lisans bedeline ilişkin olduğu belirtilerek istenebilecek tazminat tutarını gösterir rapor tanzimi istenilmiş, bilirkişiler 28/06/2019 tarihli raporlarında; “davalı firmanın … tescil nolu marka tasarımının, davacı firmanın …. tescil nolu marka tasarımı ile birebir benzer olmadığı, bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izleniminin farklı olduğu, davalı firmanın … tescil nolu marka tasarımının, davacı firmanın … tescil nolu marka tasarımı ile benzer olduğu, bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim açısından ayırt edicilik dereçesinde farklı olmadığı, 25.04.2018 tarihinde gerçekleşen el koyma işlemi esnasında davalı firmanın mağazasından toplanan ürünlerin ön göğüs kısmında işlenmiş olarak görülen tescilsiz logonun, davacı firmanın …. tescil nolu marka tasarımı ile genel izlenim açısından ayırt edicilik derecesinde farklı olmadığı, davacı firmanın kendi ortalama algıdaki tüketici kitlesince iltibasa ve aldatmaya yol açacak şekilde bilinen tescilli marka görsellerinin taklit yolu ile üretilmesi ile piyasaya sunulduğu, eylemin, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun maddesinde belirtilen hükümlere göre, marka hakkına tecavüz sayılan fiiller kapsamında olduğu, örnek lisans sözleşmesinde yer alan lisans hakk tutarlarının hangi sınıf için ne kadar olduğu belli olmadığından hesaplama yapılamadığı, davacının yurt dışı firması olması sebebiyle dosyaya ibraz edilen sözleşmedeki tutarlara ilişkin defter incelemesi yapılamadığı” hususlarında tespit ve raporlarını ibraz etmişlerdir.
Davacı vekili rapora itiraz dilekçesi ile, 12/07/2019 tarihli dilekçesi ile, bilirkişilerin mahkemece belirlenen görev alanının dışına çıkarak, uzmanlık alanları dışındaki konularda inceleme yaptıklarını, fakat asıl inceleme konusu olan tazminat hesabı konusunda ise bir hesaplama yapamadığını ve bu konu hakkında kanaat bildiremediklerini, kaldı ki iltibas incelemesinin bilirkişinin görev ve uzmanlık alanı kapsamında kaldığı düşünülse dahi, bilirkişilerin işbu görüşünün hatalı olması sebebiyle yine itibar edilmemesi gerektiğini, raporda belirtilenin aksine, davalıya ait … sayılı markanın, müvekkilinin markaları ile iltibas yaratacak derecede benzer olduğunu, markada üst tarafta yarım ay şeklinde yer alan ” …” ibaresinin ise müvekkilinin markalarına yaratılan iltibası pekiştirdiğini, bilirkişilerin kendilerine tayin edilen göre kapsamında bir inceleme dahi yapamadıklarını, itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasını yahut yeni bir kuruldan yeni bir rapor alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili 19/07/2019 tarihli dilekçesi ile, müvekkilinin davacı markalarından tamamıyla farklı, ayırt edici niteliğe haiz, kendi tescilli markalarını kullandığını ve ortada haksız kullanım/tecavüz bulunmadığından her ne ad altında olursa olsun tazminat talep edilemeyeceğini, dolayısıyla huzurdaki davada tazminat hesabı yapılmaması gerektiğini, markaların benzer olmadığını, ayrıca tescilli olduğu sınıfların da farklı olduğunu, öncelikle 27/03/2019 tarihli dilekçelerini tekrarla, mahkemece 26/03/2019 tarihli ara karardan dönülerek dosyanın yeni bilirkişi heyetine tevdini talep etmiştir.
Emsal lisans sözleşmesi celbi amacıyla İTO’ya müzekkere yazıldığı, ek rapor tanzimi için dosyanın mali müşavir bilirkişiye tevdi edildiği görülmüş, bilirkişi 11/05/2021 tarihli raporunda; “davalıların ibraz edilen defterlerinin usulüne göre uygun tutulduğu, davalı …’ın net satışları üzerinden yapılan hesaplamada 5 yıllık lisans bedelinin 1.708.331,75 TL hesap edildiği, davalı … Tekstil net satışları üzerinden yapılan hesaplamada 5 yıllık lisans bedelinin 1.733.418,38 TL hesap edildiği, davalı … Tekstil net satışları üzerinden yapılan hesaplamada kuruluş tarihinden dava tarihine kadar lisans bedelinin 40.221,88 TL hesap edildiği, davalıların incelenen defterlerinde satışlara ait alt hesap gruplarında 8 Kdv’li satışlar olarak yer aldığı, bu sebeple davaya konu markanın satışlarına ne kadar etki ettiği açıkça tespit edilemediğinden TBK. 50.51. kapsamında tazminat miktarı sayın mahkemeye ait olduğu” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Davalılar vekili 10/06/2021 tarihli dilekçesi ile, müvekkillerinin markaları ayırt edici niteliğe haiz olduğundan tazminat hesabı yapılması için gerekli şartlar oluşmadığını, raporun mahkemece hükme esas alınmaması gerektiğini, raporda tazminat hesabına yönelik tespitler başlıklı kısımda 2012 tarihli sözleşmenin dikkate alındığı ifade edilmişse de daha önceden de mahkemece ifade ettikleri üzere bu sözleşmenin delil niteliği mevcut olmadığını, haliyle söz konusu raporun dayanaksız olmasından ötürü hükme esas alınmasının olanaksız olduğunu, bilirkişi ek raporu, kök raporu ile çelişir nitelikte olduğundan her iki rapordaki aleyhe hususları kabul etmediklerini, bilirkişiye verilen görev ile sunulan raporun birbiri ile alakalı olmadığını, uyuşmazlığın nihayete erdirilebilmesi açısından irdeliyici ve sonuçlandırıcı herhangi bir nitelik taşımadığını, dosyanın yeni heyete tevdini talep etmiştir.
Davacı vekili 14/10/2021 tarihli talep artırım dilekçesi ve 13/01/2022 tarihli tazminat taleplerini ayrıştırır dilekçesi ile, her iki davalıdan talep edilen toplam 1.748.553,63 TL tutarındaki tazminat taleplerinin, 1.708.331,75 TL tutarının marka tecavüzü ve haksız rekabetin işlemeye başlandığı tarihten itibaren merkez bankasının Türk Lirasına uygulamış olduğu senelik en yüksek mevzuat faizi ile davalı …’dan; 40.221,88 TL tutarının marka tecavüzü ve haksız rekabetin işlenmeye başladığı tarihten itibaren, merkez bankasının Türk Lirasına uygulamış olduğu senelik en yüksek mevzuat faizi ile davalı … Tekstil ve Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nden tahsiline, ayrıca manevi tazminat taleplerini de 25.000,00 TL’sinin davalı …’dan; 25.000,00 TL’sinin davalı … Tekstil ve Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalıların, davacıya ait … esas unsurlu markasından doğan haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespiti, önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılması ile tazminat talebine; davalı … adına tescilli … ve …. tescil numaralı markaların hükümsüzlüğü talebine yöneliktir.
Davalı, davacı markalarının jenerik marka haline geldiği; ayırdedici niteliklerinin bulunmadığı yahut zayıf olduğu beyan ve savunmasında bulunmuştur.
SMK 26/1-b hükmüne göre markanın iptalinin talep edilmesi için markanın yaygın ad (jenerik) haline gelmesi gerekir. SMK 26/1-b hükmünün aynı kanunun 5/1-d hükmü ile birlikte değerlendirilmesi gerekir. Söz konusu hükümler birlikte değerlendirildiğinde bir markanın jenerik yahut yaygın ad haline gelmesi hem bir tescil engeli hem de markanın iptal sebebidir.
Kural olarak tescilli bir marka hükümsüz kılınmadıkça yahut iptal edilmedikçe sahibine marka koruması sağlamaktadır ve marka sahibi tescilli markasını mütecavize karşı kullanabilir. Somut olayda tartışılması gereken husus markanın tescil engeli yahut iptal sebebi olan yaygın ad yani jenerik hale gelmesi halinin açılmış bir tecavüz davasında savunma olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğidir. “Türkiye’de Yargıtay doğrudan “….” markasının hükümsüzlüğü ile ilgili olmasa da 2016 tarihli kararıyla “….” markasının jenerik (yaygın bir ad) ad haline geldiği iddiasının doğru olmadığı gibi bu davada sonuca etkisinin de bulunmadığını, hükümsüzlük davasına konu edilmeyen yaygın ad haline gelme hususunun marka hakkına tecavüz davasında savunma olarak kabulünün mümkün olmadığını karara bağlamıştır. (Y.11.HD.2015/4496 E. 2016/284 K. 14/01/2016 T.) Bu karar yaygın ad haline gelme iddiasının bir savunma olmadığını ve sonuç doğurması için mutlaka ayrı bir dava olarak ileri sürülmesi gerektiğini belirtmesi bakımından da son derece önemlidir.” (YASAMAN, Sınai Mülkiyet Kanunu Şerhi Cilt:3 s.2649)
Somut olayda jenerik marka iddiasının savunma olarak dinlenmeyeceği yukarıda anılı doktrinsel görüş ve içtihat doğrultusunda anlaşılmıştır.
Davacı markalarında yer alan … ibaresinin at üzerinde … oynayan insan figürü ile birlikte davacı markalarının tescilli olduğu emtialar bakımından zayıf bir unsur olmadığı, ayırdediciliğinin yüksek olduğu, hukuki kanaatine ulaşılmıştır. Zira söz konusu spor dalı yine sporla alakalı bir emtia için değil, giysi emtiası için tescil edilerek kullanılmış olmakla ayırdediciliğinin bulunduğu, zayıf olarak nitelendirilemeyeceği kanaatine ulaşılmıştır.
Davaya konu …. tescil numaralı marka “…” unsurlarından oluşmaktadır. Görsel olarak kelime yerleşim ve konumlandırmanın davacıya ait …. tescil numaralı markası ile benzerlik içerdiği, yani ” …” ibarelerinin … oynayan insan figürlerinin üzerinde yarım daire oluşturacak şekilde konumlandırıldığı; figürün altında yer alan “…” kelime unsurlarının slogan özellikleri olması nedeniyle ayırdedici unsur olmadığı, … kelime unsurlarının “…” kelimesini niteleyerek davacı markasının versiyonu veya serisi izlenimi yaratacak mahiyette olduğu, markanın tüketici nezdinde hatırda kalan ve anımsanan unsurunun davacının tanınmış markasının asli ayırdedici unsuru olan “…” kelimesi olduğu ve bu kelimenin “… oynayan at üzerinde oyuncu figürü” ile pekiştirildiği; ancak söz konusu şekil unsuru ile davacı markasına daha çok yaklaşmış olduğu anlaşılmaktadır. Davaya konu diğer marka olan … tescil numaralı marka ile … tescil numaralı marka arasında en önemli ve asli fark … oynayan at üzerindeki oyuncuların konumlandırılış biçimidir. … tescil numaralı markada oyuncular yana döndürülerek kullanılmıştır. Söz konusu konumlandırma, yani şeklin yön olarak çevrilmesi doğrudan şekli ayırdedici hale getirmeye yeterli değildir. Önemli olan ve değerlendirilmesi gereken davalı markalarının görsel, anlamsal, işitsel ve sınıfsal olarak benzerliklerinin bütüncül olarak davacı markaları ile ortalama tüketici nezdinde “karıştırma ihtimali” doğurup doğurmadığıdır.
Karıştırılma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyor ise doğrudan karıştırma ihtimali; eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırd ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırma ihtimalinden söz edilecektir.
Somut olayda karıştırma ihtimali belirlenirken davaya konu markaların hitap ettikleri tüketici kitlesinin belirlenmesi önem arz etmektedir. Buna göre davacı ve davalı markalarının tescilli oldukları mal ve hizmetler yönünden ortalama tüketici kitlesi “ortalama tüketicidir”. Yani taraf markalarının bulunduğu ürünlerin hitap ettiği tüketici özel bir tecrübe ve eğitime sahip olmayan, ürünü satın alma sürecinde ortalama bir süreden daha fazla zaman ayırmayan tüketicidir. Böyle bir tüketici davacı markası ile daha önce karşılaşmış ve fikir sahibi olmuşsa, davalı markalarını, davacı markaları ile idari, işletmesel ya da ekonomik olarak bağlantılı olduğu izlenimine kapılabilir ve karar verme sürecini bu yanılgının etkisi ile gerçekleştirebilir. Bu durumda mahkememizin marka benzerliği gibi konularda bilirkişi raporları ile bağlı olmaması genel ilkesi çerçevesinde (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 tarih ve 2014/14-696 E. Ve 2019/778 K.) 02/07/2019 havale tarihli bilirkişi raporundaki … tescil numaralı marka yönünden yapılan tespitlere iştirak edilmemiş ve her iki marka arasında benzerlik ve karıştırma ihtimali olması karşısında hükümsüzlük koşullarının oluştuğu hukuki kanaatine ulaşılmıştır.
Davalıların fiili kullanımlarının ise markalarının tescilli hallerinden uzaklaşıp, kelime unsurları olmaksızın şekil unsurunu kullanarak ve ön plana çıkararak, davacı markasına yaklaştığı, markaların tescilli halleri ile kullanımı halinde dahi, yukarıdaki tespitler çerçevesinde tecavüz koşullarının oluşacağı, ancak fiili kullanımların tescilli halden uzaklaşıp davacı markasına yaklaşması durumunun, davacı markalarının tanınmışlık düzeyi, davalıların aynı sektörde davacı markasından haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olması ve markalar arasındaki yüksek benzerlik ile birlikte değerlendirilmesi karşısında davalı marka tescillerinin kötüniyetli olduğu ve bu marka tescillerinin kötüniyetli olduğu ve bu sebeple de hükümsüzlük koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır.
6102 Sayılı TTKnın 54. Maddesi ile, haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. 55. Maddesinin 4. fıkrasında ise, iyi niyetle bağdaşmayan, haksız rekabete ilişkin eylemlere örnek olarak, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak gösterilmiş ve haksız rekabet halleri hüküm altına alınmıştır.
Buna göre davalıların, davacı marka haklarına tecavüz oluşturan eylemlerinin aynı zamanda haksız fiil oluşturacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Somut olayda, davalıların ticaret ve iş hacmi ile davacının iş hacminin farklı olması, değişik iş tespit dosyası ile ele geçirilen ürünlerin miktar ve değerinin azlığı hep birlikte nazara alındığında %15 emsal lisans bedeli uygulanmak suretiyle bulunan rakamın hakkaniyetli olamayacağı, %15’lik emsal lisans bedeline göre yapılan hesaplamanın gerçeği yansıtmadığı hususları karşısında BK. 50-51 md’lerine göre davalıların tecavüz fiillerinin niteliği, ağırlığı, somut olayın özellikleri, kusurların derecesi ve ticari hacimleri hep birlikte değerlendirilmek suretiyle davalı … aleyhine 500 bin TL; davalı … Tekstil Sanayi ve Limited Şirketi aleyhine 30 bin TL maddi tazminata hükmetmek gerekmiştir.
Yine söz konusu davalıların eylemlerinin niteliği, kusurlarının derecesi ve oluşan manevi zarar dikkate alınarak davalı … aleyhine 25 bin TL; davalı … Tekstil Sanayi ve Limited Şirketi aleyhine 15 bin TL manevi tazminata hükmetmek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile,
-Davalıların davacıya ait “..” esas unsurlu markalardan doğan haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetlerinin tespitine, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, tecavüz oluşturan ve dosya içeriğinde mevcut 02/07/2019 havale tarihli bilirkişi raporunun 19. sayfasında görsellerine yer verilen fiili kullanımları ve … ve … tescil numaralı markaları ihtiva eden davalı yana ait ürün, tabela, ambalaj, ilan, reklam, yayım, broşür, afiş, kartvizit ve her türlü tanıtım malzemesi ile basılı evrakta kullanılmasının önlenmesine, söz konusu materyallerin masrafı davalılardan karşılanmak suretiyle hüküm kesinleştiğinde imhasına,
-Davalı …’a ait … ve … tescil numaralı markaların hükümsüzlüğüne, hüküm kesinleştiğinde sicilden terkinine,
-B.K. 50-51.maddeleri de nazara alınarak 500.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddine,
-B.K. 50-51.maddeleri de nazara alınarak 30.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddine,
-25.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine,
-15.000,00 TL manevi tazminatın davalı davalı …’nden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine,
-Hüküm özetinin masrafı davalılardan karşılanmak suretiyle ulusal çapta yayın yapan tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde ilanına,
2-Alınması gereken 38.936,70 TL harçtan, peşin alınan 1.707,75 TL harç ve 29.008,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 8.220,95 TL harcın, davalıların sorumlulukları oranında hesaplanan 7.604,43 TL’sinin davalı …’dan; 616,58 TL’sinin davalı …’nden tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre tecavüz ve haksız rekabet taleplerine yönelik 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, hükümsüzlük talebine yönelik 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, davalılardan … hakkındaki maddi tazminat talebine yönelik 42.050,00 TL vekalet ücretinin, davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, davalılardan … hakkındaki manevi tazminat talebine yönelik 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, davalılardan … hakkındaki maddi tazminat talebine yönelik 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalılardan … hakkındaki manevi tazminat talebine yönelik 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı … kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen maddi tazminat talebine yönelik 42.050,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak, davalı …’a verilmesine,
10-Davalı … kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen maddi tazminat talebine yönelik 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak, davalı …’ne verilmesine,
11-Davalı … kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen manevi tazminat talebine yönelik 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak, davalı …’ne verilmesine,
12-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvuru, 1.707,75 TL peşin ve 29.008,00 TL tamamlama olmak üzere toplam 30.747,15 TL harç giderinin, davanın kabul-red oranına göre 2.306,04 TL.’sinin, davalılardan …’nden, 28.441,11 TL.’sinin, davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
13-Davacı tarafından yapılan 2.800,00 TL bilirkişi ücreti, 1.135,53 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 3.935,53 TL yargılama giderinin, davanın kabul/red oranına göre 1.148,78 TL’sinin, davalı …’dan; 98,47 TL’sinin, davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine,
14-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/02/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸