Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/616 E. 2022/249 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/616
KARAR NO : 2022/249

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 03/12/2021
KARAR TARİHİ : 09/11/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 08/12/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı … tarafından kaleme alınan “…” adlı eserin 20 Mart 2013 tarihinde baskısının yapıldığını, bu tarihten sonra çeşitli yazılı ve görsel basın yayın organlarında esere ilişkin röportaj ve söyleşiler yapıldığını, … ve …. gibi büyük çaplı fuarlarda eser sahibinin imza günleri yaptığını, okuyucular ile bir araya gelerek söyleşiler yaptığını, Mili Eğitim Bakanlığı tarafında hazırlanan ilköğretim kitaplarında davacının kitabından alıntılar yapıldığını, Türkiye’deki her okulun “…” kitabından haberdar olduğunu, … Belediyesi tarafından düzenlenen festivale … FESTİVALİ isminin verildiğini, davacının eserinin kapağında olan martının da kullanıldığını, davacı …’ın eser hakkı sahibi olduğu … kitabının adı olduğu ve bu adın da izin alınmaksızın kullanılmış olduğu, bu sebeple de FSEK hükümlerine aykırı hareket edildiğini, davacının hitap ettiği kitle ile … Belediyesi’nce yapılan festival hedef kitlesi ile içeriğinin kitap içeriğinin benzer olduğunu, kitabın 16 baskı yaptığını, 80.000 adet basıldığını, Türkiye’nin her tarafında okuyucu ile buluştuğunu, … Belediyesi tarafından 2021 yılında düzenlenen festivalden önce 70.000 Adet satıldığını, 41. Sınıfta yer alan hizmetler kapsamında kullanıma sunulduğunu, kendilerine ait eser adının kullanılmasını kabul etmenin mümkün olmadığını, “…” adının davalı … tarafından TPE’de marka olarak kendi adına tescil edildiğini, … Belediyesi’ne çektikleri ihtarnameye verilen cevapta marka kullanma konusunda davacıdan mvafakatname alındığı belirtiliş ise de ihtarname ekinde muvafakatname sunulmadığını, davalının kitabı bildiğini, buna rağmen markanın 25/03/2021 tarih ve …. tescil numarası ile kötü niyetli olarak tescil edildiğini, davacının okurlarının festivalin davacı tarafından düzenlendiğini zannettiğini, belediye tarafından davacıya ulaşıldığını … isminde kitap olduğunu gördüklerini ancak konularının farklı olması nedeni ile festivali düzenlediklerini, bu nedenler ile … numarası ile tescilli “…” isimli markanın hükümsüzlüğüne ve marka sicilinden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dava açılmadan önce davacı tarafından … Belediyesi’ne gönderilen 05/10/2021 tarihli ihtarname ile izinsiz kullanılan eserin kullanılmasına derhal son verilmesi aksi takdirde suç duyurusunda bulunulacağının ihtar edildiğini, … Belediyesi davacıya verdiği 15/10/2021 tarih ve …. sayılı cevap ile “gerçekleştirilecek festivale … Festivali isminin uygun görüldüğü, …..” isminin herhangi bir kurum, şirket veya kişi tarafından FSEK kapsamında hakkı bulunup bulunmadığı araştırıldığında, bu kapsamda Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından …. no.lu Marka Tescil Belgesi ile …’a verildiğinin tespit edilmiş olduğu, buna binaen idarece “…..” isminin marka sahibi olan …’ tan planlanan festivalde “…” isminin kullanılabilmesi için Muvafakat alındığını, ayrıca bahsi geçen festivalin kamusal alanda, ücretsiz olarak sosyal belediyecilik anlayışı gözeterek ve herhangi bir gelir elde edilmeden yapıldığını, bunun yanı sıra festival kapsamında yapılan etkinliklerde ihtarnamede bahsi geçen davacıya ait eserden herhangi bir alıntı da yapılmamış olduğunun ve kullanımın mevzuata uygun olduğunun belirtildiğini, bahse konu muvafakatnamenin dosyaya sunulacağını, davacı adına kayıtlı veya başvurusu yapılmış bir marka bulunmadığını, gerek markanın tescil ediliş biçimi, gerekse de daha sonra müvekkilinin muvafakati ile … Belediyesi’nce düzenlenmiş olan festivalin ismi ve tanıtım broşürlerinde kullanılış biçimi arasında da herhangi bir benzerlik bulunmadığını, İstanbul’un şehir olarak masalsı olup bu isimle pek çok esere, kitaba, şiire, filme, diziye, resme, minyatüre ve sayısız başka çalışmaya da konu ve başlık olduğunu, Örneğin yönetmenliğini ….’ın yaptığı “…” isimli dizinin 2003-2005 yılları arasında …’de yayımlanmış, büyük beğeni toplamış, ismi dizinin bir parçası olarak tanınmış olduğunu, bu eserin meydana getirildiği zamanın davacının eserinden çok daha önce ki tarihlere dayandığını, https://… adresinde sanatçı …’ün 2013 yılında İstanbul’u anlatan bir minyatürüne “…” ismini verdiğini, https://… web adresinde yer alan, İstanbul’u tasvir eden ressam …’ye ait bir başka resmin daha isminin …. olduğunu, Benzer şekilde ….’in “…..” eserinin görselinin ekte sunulduğunu, Davacının eseri olan kitabın isminin tek başına eser niteliğinde olmayıp birçok farklı eserin tek başına veya birlikte parçası olarak kullanılmış, İstanbul’un geçmişten günümüze kadar güzelliğini tanımlamak için kullanılan ifadelerden biri olup eser sahibinin hususiyetini taşıdığından bahsedilemeyeceğinden davacının iddialarının yersiz olduğunu, Davacının emeği ürünü olan kitabın isminde bir özgünlük bulunmadığı gibi tek başına davacının eserini tanımlar, ilk söyleyiş veya görüşte akla davacının eserini getirir bir etkisi de bulunmadığını, Bu şekli ile de tek başına kitap isminde geçen “…” isminin marka olarak tescilinde bir kötü niyetin varlığından bahsedilemeyeceği gibi eser sahibinin mali ve/veya manevi haklarının ihlal edildiğinden de bahsetmenin imkansız olduğunu, Müvekkil markasının yazılış şekli ile bire bir aynısının Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından … tescil numarası ile 13.09.2021 tarihinde 16 ve 35. sınıflar için … A. Ş. adına da tescil edildiğini, Davacının kullanım şekli ile müvekkilin markasının kullanım, yazım, renk, kullanım alanı, hitap edilen kitle vs unsurları birlikte değerlendirildiğinde davacının eserinden haksız biçimde faydalanmak amacı taşımadığı, her iki kullanımın bir birinden tamamen farklı olduğunun görüldüğünü, Davalı müvekkilinin … Belediyesi Kültür Müdürü olduğunu ve dava konusu markayı belediye tarafından kullanılmak üzere kendi adına tescil ettirdiğini, bireysel ticari bir gaye ile tescil edilen bir marka olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davalı adına kayıtlı marka tescil belgeleri celp olunmuştur.
Dosya, davalıya ait … tescil numaralı markanın kötüniyet ve davacıya ait fikri mülkiyet hakkını içermesi nedeniyle hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 08/09/2022 havale tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında; “Davaya konu “…..” ibaresinin FSEK 83/II çerçevesinde ayırt edici vasfının bulunmadığı gibi herkesin kullandığı bir ibare olduğundan bu ibare üzerinde davacının öncelikli üstün hak sahibi olduğu dolayısıyla SMK 6/6 çerçevesinde hükümsüzlük gerekçesi sayılmasının kanaatimizce mümkün olmadığı, davalı markasının tescilinde kötüniyetin bulunup bulunmadığı hususunun ve buna bağlı olarak verilecek hükümsüzlük kararının takdirinin mahkemeye ait olduğu” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Davacı vekili 11/10/2022 tarihli dilekçesi ile, müvekkili yanın “…” ibaresi üzerinde üstün hak sahibi olduğunu, telif hakkı sahibi olduğunu, davanını, müvekkili yanın üzerinde telif hakkı sahibi olduğu “…” ibaresini benzer alanlarda kullandığını, davalı yanın kötüniyetli bir şekilde hareket ettiğini, bilirkişi raporunun hükme esas alınmamasını, dosyanın yeni bir rapor alınmak üzere seçilecek yeni bir bilirkişi heyetine tevdi edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı markasının kötüniyet ve davacıya ait fikri mülkiyet hakkını içermesi sebebiyle hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı talebine yöneliktir.
Dosyaya sunulan beyan ve delillere göre davacının 2013 tarihinde ilk olarak “…” isimli kitabını çıkardığı, söz konusu isim ile festival düzenlendiği ve tanıtım broşürlerinin basıldığı, davalının davaya konu markasını ise 30/05/2021 tarihinde 41.sınıfta tescil ettirdiği anlaşılmaktadır.
SMK 6/6 maddesine göre “Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.”
Somut olayda hükümsüzlüğe dayanak olarak ileri sürülen ise eserin kendisi değil, eserin adıdır. FSEK 83.madde hükmüne göre ise bir eserin adı, alameti veya çoğaltılmış nüshalarının şekillerine ilişkin koruma TTK’nun haksız rekabet hükümleri çerçevesinde olmalıdır. Kanun, eserin hususiyet arz eden içeriğini FSEK çerçevesinde korurken, eserin adını, alametini ve dış şekliğini eğer bunlar orjinal ise, harcı alem değilse, ayırdedici vasfı var ise haksız rekabet hükümlerine göre koruyan bir düzen getirmiştir. Görüldüğü üzere eserin haksız rekabete dayalı dış koruması için de basit, alelade ve harcı alem olmaması gerekir. (Erdil, Engin, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Kısa Şerhi)
Davaya konu “….” şeklinde olan eser isminin ise harcı alem, orjina olmayan, herkesin kullandığı ve ayırdediciliği bulunmayan bir ifade olması nedeniyle FSEK kapsamında FSEK 1/B ve FSEK 83.maddeleri anlamında korunamayacağı, bu itibarla da SMK 6/6 maddesi anlamında da bir telif hakkının mevcut olmadığı ve hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı kanaatine ulaşılmıştır
Kötüniyetli tescil yönünden yapılan değerlendirmede ise;
SMK’nun 6/9 maddesine göre kötüniyetle yapılan marka tescil başvuruları itiraz üzerine reddedilir. Aynı kanunun 25.maddesine göre ise kötüniyetli tescil, aynı zamanda bir hükümsüzlük sebebidir. “Kötüniyetli tescil” kavramından ne anlaşılması gerektiği, her somut olayda ve o olayın özelliklerine göre değerlendirilmelidir. Genel olarak ticari dürüstlük kuralına aykırı tesciller kötüniyetli kabul edilmelidir.
Her ne kadar davacı yan, kötüniyet iddiasında bulunmuş ise de, hukukumuzda aslolanın iyiniyet olması, kötü niyeti iddia edenin bu hususu ispat külfeti altında bulunması, davacıya ait eser isminin orjinal ve ayırdedici olmadığının kabulü ile davalının davacı yanca bulunmuş orjinal bir ibareden haksız yararlanmasının yukarıda yer alan tespitlere göre söz konusu olmaması, dosyada davalının kötü niyetini ispata yarayacak derecede başka bir delil sunulmamış olması nedeni ile davacının bu yöndeki talebinin de reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan tüm gerekçelerle davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın, davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/11/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸