Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/599 E. 2022/287 K. 09.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/599
KARAR NO : 2022/287

DAVA : Markadan Doğan Haklara Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti,
Men ve Ref’i ile Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 15/11/2021
KARAR TARİHİ : 09/12/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/01/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka’dan Doğan Haklara Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men ve Ref’i ile Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin “…..” isimli markanın Türk Patent nezdinde 30 sınıf kodu ile ….. tescille ve “…..” isimli markasının da 30.sınıf kodu ile ….. sayılı tescile sahip olduğunu, bu markalar ile kullandığı ambalajları ile ürün görselleri üzerindeki tasarım hakları başta olmak üzere söz konusu fikri ve sınai mülkiyet haklarını uzun yıllardır ve Türkiye de dahil olmak üzere dünya çapındaki birçok ülkede yaygın ve yoğun bir biçimde kullandığını, müvekkilinin davaya konu markasına ait birtakım ürünlerin üretilmesi adına 2018 yılı Aralık ayında davalı ile görüşmelere başladığını, 2019 yılı başında da ihraç kayıtlı ve DAP Amsterdam teslim şeklinde çalışmaya başladıklarını, ticari ilişkide davalı firmaya ait fabrikadan ürünlerin tesliminin müvekkili tarafından sağlanırken, Hollanda’ya yapılan yüklemeleri davalının gerçekleştirdiğini, müvekkilinin markasına ait ürünlerin ambalaj denetimi ve onaylarının da müvekkilinin şirket merkezinde yani Hollanda’da geçtiğini, müvekkili ile davalı firmanın sipariş usulü çalıştığını, son siparişin teslim edildiği 14/02/2020 tarihinden sonra ve nihayetinde 12/03/2021 tarihi itibarıyla, davalıya sipariş verilmediğini, iş ilişkisinin bu tarih itibarıyla sona erdiğini, müvekkilince davalının halen haksız ve hukuka aykırı olarak Venezuella, Gürcistan ve Hollanda başta olmak üzere bir kısım Avrupa ülkelerine ihraç suretiyle satış yaptığını tespit ettiklerini, hatta müvekkili şirkete ait “….” markalı 13 konteyner ürünü 2020 yılında müvekkili şirketin izni ve onayı olmaksızın, bizatihi Müvekkil Şirketin müşterisi olan Hollanda’da mukim …. firmasına sattığını, davalı firmanın müvekkili şirkete ait ürünleri müvekkili şirketin markası altında izni ve onayı olmadan üreterek, satarak ve piyasaya sürerek, mevcut şöhret ve tanınmışlığından istifade ederek haksız kazanç hedeflediğini, müvekkili şirketin tescilli markası adı altındaki ürünlerini sergilemek suretiyle hukuka aykırı eylemlerine devam ettiğinin tespit edildiğini, akabinde Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ….. değişik iş dosyası kapsamında …. Fuar Merkezi’nde keşif yapılarak rapor aldırıldığını, davalı firma ve yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu ve Karaman Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ….. sayılı dosyası ile suçun tespiti ve soruşturma yapılmasını takiben kamu davası açılması talep edildiğini, SMK kapsamında tescilli marka veya benzerinin üçüncü kişiler tarafından hiçbir izin, ruhsat ve lisans sözleşmesi olmaksızın kullanılmasının marka hakkına tecavüz olarak kabul edildiğini, davalı firma ile müvekkili şirket arasında SMK m.154/4 kapsamında bahse konu yazılı şekil şartını karşılayan herhangi bir lisans sözleşmesi veya izin bulunmadığını, buna ek olarak, tarafların iş ilişkisi kapsamında müvekkil şirketin markaları ve diğer sınai mülkiyet haklarını taşıyan mallara yönelik ticari faaliyet göstermiş olsalar da ilgili kanun hükmü ve yukarıda izah edilen hususlar göz önünde bulundurulduğunda, lisans sözleşmesinin yazılı şekle tabi olması gerekmekte olup bu durumun hiçbir şekilde zımni bir lisans verildiği şeklinde yorumlanamayacağını, taraflar arasında bir ticari ilişki geçmişte mevcut bulunmuş olmakla birlikte yukarıda ayrıntılı şekilde izah edildiği üzere bu ticari ilişkinin sona erdiğini ve davalı firmaya müvekkili sınai mülkiyet haklarının kullanılması konusunda verilmiş olup halihazırda geçerli olan herhangi bir lisans, izin, muvafakat vs. hiçbir şekilde mevcut bulunmadığını, hal böyleyken davalı eylemlerinin müvekkilinin sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil ettiğinin izahtan vareste olduğunu, davalı firma tarafından müvekkili şirketin tescilli markası altında üretim, tanıtım ve satış faaliyetlerinin gerçekleştirildiği dikkate alındığında, söz konusu ürünlerin ticari etki ve haksız kazanç yaratacak şekilde kullanıldığının tespit edildiğini, davalı firmanın alenen müvekkili şirketin tescilli markasına tecavüz ederek ürettiği ürünleri satmaya çalışmasının uzun yılların emek ve çalışmasına dayanan müvekkilinin haklarına, ticari ve marka itibarına zarar vermeyi hedefleyen, aynı zamanda konusu suç teşkil eden eylemlerden olduğunu, müvekkili şirketin markaları, tasarımları ve diğer sınai mülkiyet haklarının keyfi olarak kendi takdiriyle ve müvekkili şirketten bağımsız bir şekilde kullanmasının hiçbir hukuki gerekçesi bulunmamakta olup işbu markalar, tasarımlar ve diğer sınai mülkiyet haklarının müvekkili şirket izni olmadan, lisans sözleşmesi imzalanmadan ve müvekkili şirket haklarına tecavüz teşkil edecek biçimde kullanıldığını Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ….. d.iş sayılı dosyası kapsamında yapılan keşif sırasında müvekkil şirket markasına ait malları sergileyen firma ile davalı firma arasında organik bağ mevcut olduğunu, davalının müvekkili şirket markalarını hukuka aykırı kullanarak satış yapmasının, müvekkil şirketin tescilli markalarına tecavüz oluşturması bir yana aynı zamanda haksız rekabetin oluşmasına da sebebiyet verdiğini, açıklanan nedenlerle davalarının kabulü ile davalının eylemlerinin SMK kapsamında marka ve tasarım hakkına tecavüz ve TTK kapsamında haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerin önlenmesine, giderilmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının “…” ve “…..” ibaresini içeren her türlü ürün, ürün ambalajı, logo, her türlü belge ve tanıtım malzemesine Türkiye sınırları içinde veya gümrük serbest liman veya bölge gibi alan dahil bulundukları yerde el konulmasına ve imhasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla HMK 107.madde uyarınca belirsiz alacak davası olarak açtıkları maddi tazminata ilişkin davda şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, hükmün ilanına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ….. değişik iş sayılı dosyasında alınan 03/09/2021 tarihli bilirkişi tespit raporunda ilgili ürünlerin davalı şirket ile bir ilgisinin tespit edilemediğini, bu nedenle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, mezkûr bilirkişi raporunun hukuki mahiyeti aşar biçimde mahkeme yerine geçilerek tanzim edilmiş olduğu bu nedenle raporu kabul etmediklerini, davacı firma ile müvekkili şirketler arasında 2019 yılından 2021 yılının son aylarına kadar bir ticari ilişkinin mevcut olduğunu, taraflar arasındaki yerleşik ticari ilişki uyarınca müvekkil şirketin davacının … ve …. markasına ait bazı ürünleri ürettiğini ve satışını gerçekleştirdiğini, taraflar arasında bu ticari ilişkiye dair yazılı bir sözleşme bulunmasa da bu hususta taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin davacı şirket tarafından hukuka aykırı bir biçimde sonlandırıldığını, davalı şirketin haberdar edilmediğini ve bu nedenle eylemlerinin hukuka aykırı olmadığını, davacı şirketin sözleşmenin feshine ilişkin bir bildirim yapmayarak basiretli bir iş insanı gibi davranmadığını ve ticari örf ve adetlere aykırı davrandığını, söz konusu ticari ilişkinin sonlandığının, taraflarınca Karaman Cumhuriyet Başsavcılığı … Soruşturma numaralı dosyasına, 13.09.2021 tarihinde sunulan vekaletname ile öğrenildiğini, davacının, müvekkili şirketler ile ticari ilişkisinin 12.03.2021 tarihinde bittiğini ifade ettiğini, oysa ki bu hususta müvekkiline hiçbir şekilde bir bildirim dahi yapılmadığını, tüm bunların yanında üstelik davacı firmanın, 2021 yılının Temmuz ayında müvekkili şirket çalışanları ile mailleşerek ürünlerin güncel stok ve fiyat bilgisini sorduğunu, taraflarınca sözleşmenin halihazırda devam edip etmediği kendilerine defalarca kez sorulmuşsa da bu hususta müvekkili şirkete cevap vermediklerini ve basiretli bir tacir gibi davranmadıklarını, davacı şirketin, davalı şirkete borçlu olduğunu ve bu yönde açılan davalardan kaçınmak amacıyla huzurdaki davayı ikame ettiğini, davacı şirketin, müvekkili şirkete söz konusu ticari ilişki nedeniyle 23.334,27 $ yönünden borcu bulunmakta olup bu sebeple davacıya Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde …. esas sayılı dosya ile kısmi alacak davası açıldığını, açılan işbu davanın; davalı yanın müvekkile haber vermeden ticari ilişkisini bitirdiğinin anlaşılması üzerine müvekkil şirketin elinde kalan, davalı ürünlerine ait ambalajlar nedeniyle tanzim edilen ….. no.lu ve 14.10.2021 tarihli faturaya ilişkin olduğunu, müvekkili şirket tarafından, davacı şirkete ait “…” ve “…..” markalarının başka şirketlere satışının yapılmadığınu, bu hususun davalı şirkete ait fabrikada yapılacak keşif ve ticari defterlerde yapılacak inceleme ile ortaya çıkacağını, müvekkili şirket tarafından gerçekleştirilen eylemlerin hukuka aykırılık içermemekte olduğunu, davacı şirketin bu eylemler nedeniyle uğramış olduğu maddi veya manevi bir zararın bulunmadığını, açıklanan nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davacı adına kayıtlı marka tescil belgeleri celp olunmuştur.
Bakırköy … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ….. değişik iş sayılı dosyası celp olunmuş, tetkikinde; talep eden …. tarafından, karşı taraf …. Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi aleyhine delil tespiti talebinde bulunulduğu, tespit sonucu bilirkişi; “tespit talep edilen “…. Mah. …. Merkezi …. Bakırköy/İstanbul adresinde “….” tabelası ile tanıtım yaptığı tespit edilen 2. Holl de bulunan … sayılı standda yapılan detayları bildirilen kullanımların tespit talep eden yana ait markaları ihtiva eder mahiyette olduğu, stand sahibi firmaya ait herhangi bir verinin mahalde bulunmadığı, mahalde bulunanların standın “… Ticaret Limited Şirketi’ne ait olduğu, aleyhine tespit talep olunan … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ile de bağlantısının bulunduğu” yönündeki beyanları dışında ilgili husust herhangi bir veriye ulaşılamadığı, tespit edilen ilgili kullanımlar ile tespit talep eden yana ait markaların nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek kadar benzer olduğu” hususlarını tespit ve rapor ettiği görülmüştür.
Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosyası UYAP üzerinden celp olunmuş, tetkikinde; davacı .. San ve Tic A.Ş.tarafından davalı … aleyhine, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı kısmi alacak davası açıldığı ve dosyanın derdest olduğu görülmüştür.
Karaman Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …. soruşturma sayılı dosyası UYAP üzerinden celp olunmuş, …. vekili tarafından, ….. Sanayi Ve Ticaret A.Ş. adına yetkili ve temsilcileri ..,..,…,… aleyhine Sınai Mülkiyet Kanunu 29 (1) A hükmü ile Türk Ticaret Kanunu Madde 62 hükmüne muhalefet ve re’sen tahkik olunacak suçlardan dolayı suç duyurusunda bulunulduğu görülmüştür.
Davacı vekili her ne kadar 03/03/2022 tarihli dilekçesi ile …..Limited Şirketini davaya dahil ederek dahili dava dilekçesi sunmuş ise de dosyaya sunulan tüm beyanlar ve deliller değerlendirildiğinde … ile …. arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunmadığı bu haliyle …..Limited Şirketinin dosyada taraf sıfatını haiz olmadığı anlaşılmıştır.
Dosya, davalının, davacıya ait markalardan doğan haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin bulunup bulunmadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi 22/09/2022 havale tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporunda; “Tecavüz Açısından; Davalının kullanımının, davacı markasıyla birebir aynı olduğu, Davacıya ait markadaki ibarelerle, birebir aynı harflerden oluştuğu ve yazım tarzı itibariyle görsel, işitsel ve kavramsal olarak ayniyet derecesinde benzer oldukları, Davalı kullanımının davacının tescil kapsamına giren mal sınıfında olduğu, Davalı Şirket tarafından, Davacı Şirkete ait “….” markasının başka şirketlere satışının yapılmadığı savunulmakta ise de dosyada mevcut ihraç belgelerine göre dava dışı Hollanda şirketine satış işlemlerinin yapıldığının tespit edilmekte olduğu, Davalı kullanımının davacı marka sahibinin herhangi bir iznine dayanmadığı, keza davalı tarafça “dava konusu markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak” fiillerine dair herhangi bir lisans sözleşmesi ya da izne dair evrakın değerlendirme için davalı tarafından dosyaya sunulmadığı, dolayısıyla davalının kullanımının hukuki dayanağını gösterir herhangi bir belgenin dosyada mevcut olmadığı, Davalı eyleminin SMK Madde 29- (1) c- “Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak” kapsamında değerlendirilmesine dair takdirin mahkemeye ait olduğu, Davalının, markanın kapsadığı mala/hizmete yönelik kullanımının halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali doğuracağı tespit, sonuç ve kanaatine varılmış olup, İşbu tespitler uyarınca, davalı tarafın bu eylemlerinin, SMK’nın 7 ve 29. maddeleri gereğince, davacının marka hakkına tecavüz oluşturup oluşturmayacağına dair hukuki nitelendirme ve takdirin Mahkemeye ait olduğu, Haksız Rekabet Açısından; Davalının, davacının markası ile karıştırılmaya yol açacak bir kullanım sergilediği bu sebeple, yukarıdaki tespitler ışığında, karıştırılmaya yol açacak şekilde kullanım yönünden TTK m. 55/1-a-4 kapsamında haksız rekabet oluşturup oluşturmayacağına dair hukuki nitelendirme ve takdirin Mahkemeye ait olduğu” hususlarını tesit ve rapor etmiştir.
Davalı vekili 26/10/2022 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi raporundaki aleyhe hususları kabul etmediklerini, bilirkişi tarafından dava konusu olaya ilişkin incelemelerin eksik yapıldığını, bunun neticesinde hatalı değerlendirme yapıldığını, hukuka aykırı nitelenen eylemleri kabul anlamına gelmemek kaydıyla fuar tanıtımı için müvekkili şirket ile davacı şirket arasında ticari ilişkinin varlığının bir hukuka uygunluk sebebi olduğunu, fuar tanıtımı nedeniyle müvekkilinin marka hakkına tecavüz veya haksız rekabete sebebiyet verdiğinin söylenemeyeceğini, bilirkişi raporunda da taraflar arasındaki mevcut olan ticari ilişkinin tarafların kabulünde olduğunu, ancak sözleşmenin usulüne göre sona erip ermediği ve hangi tarihte sona ermiş sayılacağı noktasında uyuşmazlık bulunduğunun açıkça belirtildiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkiye dair yazılı bir sözleşme bulunmasa da bu hususta taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığını, nihayetinde taraflar arasındaki ticari ilişkinin, davacı tarafından basiretli bir tacir olmanın gerektirdiği özene ve ticari teamüllere aykırı bir biçimde müvekkiline herhangi bir bildirim yapılmaksızın sonlandırdığını, söz konusu ticari ilişkinin sonlandığının taraflarınca, soruşturma dosyasına sunulan vekaletname ile öğrenildiğini, ayrıca davacı firmanın 2021 yılının Temmuz ayında müvekkili şirketin çalışanları ile mailleşerek ürünlerin güncel stok ve fiyat bilgisini sorduklarını, taraflarınca sözleşmenin halihazırda devam edip etmediğinin kendilerine defalarca kez sorulduğunu, bu hususta müvekkili şirkete cevap vermediklerini ve basiretli bir tacir gibi davranmadıklarını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin sonlandığının, müvekkili şirket tarafından 13/09/2021 tarihinde öğrenildiğini, bilirkişi raporunda tespit edilen hususların tamamının, 2019 yılından 13/09/2021 tarihine kadar olan zaman diliminde gerçekleştiğinden müvekkilinin hukuka aykırı herhangi bir kullanımı bulunmadığını, belirtilen hususlarda bilirkişi raporuna itirazlarını sunarak dosyada yeni bir bilirkişi tarafından inceleme yapılmasını, mahkeme aksi kanaatte olacak ise ek rapor alınmasını, söz konusu ürünler hakkında müvekkili şirket tarafından davacının bilgisi ve izni dışında hiçbir iş ve işlem yapılmadığını, dosyaya sunulan mail yazışmalarına bakıldığında fuar tanıtımları hususunda davacı şirketin bilgi sahibi olduğunun açık olduğunu, müvekkili şirketin davacıya ait marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet eylemlerini gerçekleştirmediğini, davacının müvekkili şirketlere borçlu olduğunu, davacının bu borçlardan kurtulmak, müvekkili şirketi zor durumda bırakmak amacıyla kötüniyetli olarak işbu davayı açtığını, açıklanan nedenlerle dosyada yeni bir bilirkişi tarafından inceleme yapılmasına, mahkeme aksi kanaatte olacak ise ek rapor alınmasına, neticeten müvekkili aleyhine açılan hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalının, davacı markasından doğan haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespiti, men ve ref’i ile maddi ve manevi tazminat talebine yöneliktir.
Dosyaya sunulu tüm deliller ışığında yapılan değerlendirmede; davacı ve davalı arasında devam etmiş bir ticari ilişkinin bulunduğu, davacının ticari ilişki bittikten sonra, davacıya ait markayı ihtiva eden ürünlerin davalı yanca üretim ve ticaretinin devam ettiğini, davalının ise söz konusu marka ile olan tüm ticari faaliyetlerini davacı yanın bilgi ve muvafakati ile gerçekleştiğini iddia ettikleri, dosya içerisinde yer alan uluslararası ticari evraklara göre, davalının, üretici firma olarak yer aldığı ve davacıya ait ….. tescil numaralı markayı ihtiva eden ürünleri dava dışı Hollanda’daki …. şirketine, 02/09/2020, 23/09/2020, 16/10/2020 ve 26/10/2020 tarihlerinde ihraç ettiği anlaşılmıştır.
Tarafların kabulünde olan ticari ilişkinin hangi tarihte sona erdiğine ilişkin herhangi bir delil sunulmamıştır. Bu durumda mevcut deliller ışığında davalı ticari faaliyetlerinin marka tecavüzü oluşturup oluşturmayacağı değerlendirilmelidir.
Davacı tarafça sunulan ticari belgelere göre tespit olunan 23/09/2020, 16/10/2020 ve 26/10/2020 tarihli ürün ihraçlarının davacının bilgi ve onayı dahilinde yürütülerek neticelendirildiğine ilişkin davalı yanın sunmuş olduğu belgelere göre, dava dışı ihraç faaliyeti yürütülen firma yetkilisi ile olan mail ortamındaki yazışmalarda, davalı firma temsilcilerinin, davacı firma temsilcilerini de eklediği, ticari faaliyetin, davacı firma dahil edilerek yürütüldüğü ve ihraçların gerçekleştirildiği, bu itibarla, davacının bilgisi dahilinde yapılan ticari faaliyetlerden taraflar arasında davacı markasının kullanımını içeren sözleşmenin de devam ettiği, devam eden süreçte davalının davaya konu ihraç işlemlerini gerçekleştirdiği, söz konusu fiillerin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturmayacağı kanaatine ulaşılmıştır.
Aleyhine değişik iş dosyası üzerinden fiili tespit yapılan firmanın ise …..Limited Şirketi olduğu, söz konusu firmanın dosyada davalı sıfatının bulunmadığı ve ayrı tüzel kişilikler olması nedeni ile değişik iş dosyası ile tespit olunan fiillerden davalı yönünden yargılama yapılamayacağı anlaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Davacı tarafça yatırılan 15/11/2021 tarihli 870,96 TL peşin harç ve 02/03/2022 tarihli 80,70 TL peşin harçtan, alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile arta kalan 870,96 TL harcın, karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi göre reddedilen tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesine göre reddedilen maddi tazminat davası yönünden 1.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen manevi tazminat davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/12/2022
Katip ….
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır