Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/545 E. 2023/37 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/545
KARAR NO : 2023/37

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü, Markadan Doğan Haklara Tecavüzün
Tespiti, Önlenmesi ile Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 08/09/2021
KARŞI DAVA : Markadan Doğan Haklara Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti,
Men’i ile Maddi ve Manevi Tazminat
KARŞI DAVA TARİHİ : 13/10/2021
KARAR TARİHİ : 08/02/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 07/03/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin 30 yıldır, teknoloji eğitim, pnömatik, sensör, görüntü işleme ve hidrolik konularında, dünyanın önde gelen firmalarıyla birlikte endüstrilere çözümler sunduğunu, müvekkilinin birbirine bağlı şirketler topluluğu ile aynı ve benzer faaliyet alanlarında hizmet veren, dünyadaki gelişmeleri takip eden, öğrenen ve endüstrimize bu öğrendiklerini uygulayarak üretimlerine değer katmaya ve onların daha verimli olmasına çalışan sektöründe öncü firması olduğunu, 1993 yılında … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin 2004 yılında da … Otomasyon Ürünleri San. ve Tic. A.Ş.’nin, kurulduğunu, davalı … Teknoloji ve Geliştirme Eğitim Danışmanlık Otomasyon San. ve Tic. A.Ş.’nin ise müvekkilinin içinde bulunduğu şirketler topluluğunun bir parçasıymış gibi 2013 yılında tescil edildiğini, davalı firma kurucusu …’un 01/10/2000 tarihinden 30/11/2014 yılına kadar müvekkili olan şirketin kurucuları tarafından kurulmuş olan … nezdinde iş akdi çerçevesinde teknoloji öğretim çalışanı olarak 4 yıl bir ay süre ile istihdam edildiğini ve … ile … … markaları ve ticaret unvanları adı altında yaptığı faaliyetlerle alakalı tüm ticari sırlara eriştiğini, “…” markasının müvekkili adına 29/11/2011 yılında 07, 08, 09 nice sınıflarında, 08/02/2012 tarihinden itibaren de 35. sınıfta tescil edildiğini, davalının ise 19/04/2021 tarihinde 41 ve 42. nice sınıflarında … numaralı … … markasını tescil ettirdiğini, dava konusu “…” ile “… …” markasının öncelikle müvekkili tarafından kullanıldığını, bu markanın, sektörde bilinen …. marka haline müvekkili sayesinde geldiğini, müvekkiline ait “…” markası ile davalıya ait “… …” markasının birbiriyle karıştırılma riskini barındırdığını, davalıya ait web sitesi ve müvekkiline ait web sitesi incelendiğinde her iki tarafın da teknoloji otomasyon, sanayi, yazılım, bilişim, bilgisayar ve ilgili benzer alanlarda faaliyet sürdürdüğünü, her iki markanın da karıştırılma tehlikesinin olduğunu, davalının, müvekkilinin tescilli … markasını aynı zamanda ticaret unvanı olarak da kullandığını, müvekkilinin markasının, aynı zamanda müvekkilinin ticaret unvanında geçtiğini, davalının da aynı şeyi yaparak müvekkilinin sektördeki tanınmışlığından haksız şekilde yararlandığını ve iltibas yarattığını, davalının kötüniyetli olduğunu, davalı firma kurucusunun “… …” markası adına tescil ettirmeden önce müvekkili şirket bünyesinde … markası altında … alanında iş akdi çerçevesinde çalıştığını, 2013 yılında da müvekkilinin faaliyet alanında, müvekkilinin markasını hukuka aykırı olarak kullanarak müvekkilinin marka hakkına tecavüz ettiğini, açıklanan nedenlerle, davalı şirket adına tescilli … tescil numaralı, 41 ve 42 nice sınıflarında tescilli “… …” markasının hükümsüzlüğüne, davalı tarafından kullanılmasının yasaklanmasına, davalının müvekkilinin markasına tecavüzünün tespitine ve önlenmesine, ticari hayatta bu ismin ticaret unvanı, web sitesi, ürün ve hizmette kullanımının yasaklanmasına, 20.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın, hükümsüzlüğe konu markanın tescil tarihi olan 19/04/2021 tarihinden itibaren işleyecek mevduata işleyen en yüksek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP ve KARŞI DAVA : Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin 2013 yılında Gebze OSB’de yer alan …. binası içerisinde … firması olarak kurulduğunu, müvekkilinin teknoloji alanında hizmet veren bir teknoloji şirketi olduğunu, müvekkilinin eğitim alanında teknoloji gelişimine katkıda bulunan ve eğitim odaklı çalışan bir teknopark şirketi; davacının ise makine ve yedek parça imalatını ve satışını yapan bir firma olduğunu, davacının kötüniyetli olarak müvekkili olan firmanın sahibi …’un … Eğitim Teknolojileri Eğitim Danışmanlık A.Ş.’deki kurucu ortaklığından bahsetmediğini, bu şirketin 2013 yılında alınan kararla tasfiyeye girdiğini, bunun üzerine müvekkilinin … Teknoloji ve Geliştirme Eğitim Danışmanlık Otomasyon San. ve Tic. A.Ş.’ni kurduğunu, … Eğitim firmasının tasfiye aşamasında tüm demirbaşlarının fatura karşılığında müvekkili şirkete satıldığını, çalışanların müvekkili şirkette çalışmaya devam ettiklerini, bütün bu hususların davacının ve … Eğitim Şirketinin müvekkili şirketin varlığını bildiklerini kanıtladığını, davacı şirket ile müvekkili arasındaki ticari ilişkinin 2014 yılında başladığını, davacı ile müvekkilinin birbiri ile karıştırılmasının mümkün olmadığını, farklı hizmetlerin sunulduğunu, davacının faaliyet alanında hizmet veren birçok firma olduğunu, davacının … ismini münhasıran kullanma hakkına sahip olmadığını, haksız davanın reddine karar verilmesini, karşı dava olarak, davacı … Otomasyon şirketinin, müvekkili tarafından eğitim alanında marka tescili yapılması sonrasında, aktif olarak eğitim faaliyetine giriştiğini, bu nedenle, müvekkilinin marka alanında ve marka tescilinden sonra başlatılan eğitim faaliyetlerinden men edilmesini, haksız rekabetin sonlandırılmasını ve müvekkilinin uğradığı zarara karşı şimdilik 20.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine ve marka tescil tarihinden itibaren ticari avans faizi ile karşı davalıdan tahsiline, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVABA CEVAP ve KARŞI DAVAYA CEVAP : Davacı-karşı davalı vekili cevaba cevap ve karşı dava dilekçesi ile, davalı firma adına tescil edilen “… …” markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, tarafların faaliyet alanlarının aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, “…” markasının gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, buna uygun olarak … markasının tescilinin … … markasının tescilinden önce gerçekleştirildiğini, “…” markası ile “… …” markasının birbiri ile asli unsurlarının aynı olması nedeniyle aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markalar olduğunu, “…” adlandırmasının asli unsur olarak kullanıldığının kabulü halinde SMK m.5/1-b-c-d uyarınca mutlak ret sebebiyle markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, mahkemece “…” ifadelerinin asli değil, tali unsur olarak tescil edildiği kabul edilirse, bu halde de … ile … … markalarının ayırt edilemeyecek kadar benzer marka olarak kabul edilmesi gerektiğini, markaların ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, davalı firmanın, müvekkilinin markasının sektörde ulaştığı tanınmışlık düzeyinden haksız bir yarar sağlamak amacıyla … markasını kullandığını, davalının “… …” markasının tescilinde kötüniyetli hareket ettiğini, müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğunu, davalının kötüniyetle tescil ile dürüstlük kuralına aykırı taleplerde bulunduğunu, davalı şirketin kurucusu …’un 01/10/2000 yılından itibaren 30/11/2004 yılına kadar müvekkili şirket nezdinde … markası altında … alanında çalıştığını, davalının, müvekkili aleyhine haksız taleplerde bulunduğunu, müvekkilinin, ticaret sicil gazetesindeki faaliyet alanları detaylı şekilde incelendiğinde teknoloji eğitiminin de faaliyet alanında yer aldığını, müvekkilinin davalı iddiaları karşısında mağdur olduğunu, dava konusu markanın aynı zamanda müvekkilinin ticaret unvanını da içerdiğini, açıklanan nedenlerle asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davacı-karşı davalı adına kayıtlı marka tescil belgeleri; Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’ndan …’a ait hizmet dökümü celp olunmuştur.
Davacı-karşı davalı vekilinin ihbar talebi üzerine dava …’a ihbar edilmiştir.
Davalı-karşı davacı tanıklarının dinlenmesi amacıyla Gebze …. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılmış, tanık … talimat yoluyla alınan beyanında; davalı şirkette 2014 yılı Ocak ayından itibaren eğitmen olarak çalıştığını, fabrikalara teknik eğitimler verdiğini ve eğitim setleri imal ettiklerini, davalı şirketin TPE nezdinde 43. sınıfta tescilli olduğunu bildiğini, ancak sınıfından tam emin olmadığını, davalı şirketin 2013 yılı Kasım ayından itibaren faailiyet gösterdiğini, ancak kendisinin 2014 yılında işe başladığını, kendisinin davacı şirkette 2007 yılından 2013 yılı Aralık ayına kadar eğitmen olarak çalıştığını, davacı ve davalı şirketin aynı alanlarda faaliyet gösterdiklerini ve müşterilerinin de aynı olduklarını, davacı şirketin 2000 yılından önce kurulduğunu bildiğini, her iki şirketin de eğitim setleri bulunduğunu, bu eğitim setlerini pazarladıklarını, bu eğitim setleri için kendilerinden eğitim talep edildiği zaman, eğitmenler ile satmış oldukları eğitim setleri ile eğitim verdiklerini, davacı şirketin 2013 yılında toplantı yaparak ortakların aralarında anlaşamaması sebebiyle eğitim alanından çıkacakları hususunda karar aldıklarını, bunu şirkette duyduklarını, kendisinin şirketten ayrılma sebebinin, şirketin kapanması olduğunu, eğitim alanı şirketten ayrılması sebebiyle davalı şirket bu eğitim setlerini fatura karşılığında davacı şirketten satın alarak yeni bir şirket kurduğunu, davacı şirketin 5 ortaktan oluştuğunu, eğitim alanının ayrılması sebebiyle bu 5 ortaktan birisi olan … şirketten ayrılarak ve eğitim setlerini fatura karşılığında davacı şirketten satın alarak davalı şirketi kurduğunu, davacı şirkete ait bir aracın da yine fatura karşılığında davalı şirkete devredildiğini, davacı şirket kendi satmış oldukları ürünlerin eğtimlerine devam ettiğini, bildiği kadarı ile davacı şirketin eğitim seti satışı işi yapmadığını, kendilerinin herhangi bir ürün satışı bulunmadığını, davalı şirketin sadece eğitim verdiğini, davacı şirketin, kendilerine ait hakları ve çalışanlarını 2013 yılında davalı şirkete devrettiğini, tazminatlarının bir kısmının davacı şirket tarafından ödendiğini, geri kalan kısmının davalı şirkete devredildiğini, kendisinin, dava açılmadan önce davacı şirketin, davalı şirket tarafından verilen eğitimleri verip vermedği konusunda bir bilgisi olmadığını beyan etmiştir.
Davalı-karşı davacı tanığı … talimat yoluyla alınan beyanında; kendisinin, … Eğitim Teknoloji Danışmanlık şirketinde 2011 – 2013 yılları arasında mekanik tasarım teknisyeni olarak çalıştığını, kendisinin çalışmış olduğu şirketin 2013 yılında kapandığını, daha sonra şirket kapanınca davalı şirketin sahibi …’un kendisine iş teklifinde bulunduğunu, davalı şirketin eğitim alanında çalışacağını söylediğini, kendisinin, davalı şirkette hiç çalışmadığını, davalı şirketin teknik alanda eğitim verdiğini, kendisinin, davalı şirketin sahibi olan …’un daha önceki şirkete ortak olup olmadığını bilmediğini, çalıştığı şirketin eğtim alanının tamamen kapandığını, davacı şirketin eğitim alanının davalı şirkete satıldığını bildiğini, bunu …’un söylediğini, çalıştığı şirkette eğitim alanında herhangi bir faaaliyete bulunduğunu görmediğini. işten ayrıldıktan sonra davacı şirketin eğitim alanında faaliyetini duymadığını, kendisinin, davalı şirket ile ticari bir alışverişi bulunmadığını, …. Bey’den duyduğuna göre davalı şirketin herhangi bir ürün satışı yapmadığını, sadece eğitim alanında faaliyet gösterdiğini, beyan etmiştir.
Davalı-karşı davacı tanığı … talimat yoluyla alınan beyanında; kendisinin … Eğitim’de 2008 yılından 2013 yılına kadar ilk önce muhasebede daha sonra eğitim departmanında muhasebede çalıştığını, şirketten ayrılma sebebinin şirketin tasfiye olması ve maaşlarını alamamaları olduğunu, daha sonra 2014 yılında davalı şirkette eğitim organisazyonunda çalışmaya başladığını, halen çalışmaya devam ettiğini, … Eğitim’in tamamen şirketi kapattığını, davalı şirketin sahibinin … Eğitim ortaklarından biri olduğunu, … Eğitim’in malzemelerinin, eğitim setlerinin ve personellerinin davalı şirkete geçtiğini, malzemeler ve eğitim setleri sebebiyle fatura kesilip satışlar yapıldığını, hatta … Eğitim’e ait aracın da davalı şirkete geçirildiğini, davalı şirketin eğitim verdiğini, herhangi bir ürün satışı olmadığını, kendisinin, yaklaşık 2 yıl öncesine kadar davacı şirketin, davalı şirket ile aynı eğitimi verdiğini bildiğini, hatta bazı müşterilerinin iki şirketi karıştırdığını, … Eğitim ortaklarından …. ve …’u gördüklerini, diğer ortakların Gebze’de yaşamadıklarını, diğer ortakların eğitim verdiklerini hiç görmediğini, hiç gelmediklerini, bu sebeple eğitim alanında ihtisasları olup olmadığını bilmediğini, …. Bey’in genel müdür olduğunu, banka ve para işleri ile uğraştığını, eğitim verdiğini hiç görmediğini, beyan etmiştir.
Davacı-karşı davalı tanığı … duruşmada alınan beyanında; kendisinin davacı firmada 2001 yılından beri çalıştığını, önce muhasebe departmanında çalışmaya başladığını, hali hazırda satın alma ve idari işler müdürü olduğunu, çalıştığı davacı firmanın 2011 yılında ilk marka tescillerini yaptığını, davaya konu markayı ihtiva eden logo ve markasal kullanımının da 2011 yılından beri fiili olarak yaptığını, bildiği kadarıyla … isimli kişinin, 2001 yılında kendisi göreve başladığında davacı firmada çalıştığını, 2004 yılında firmadan ayrıldığını, davacı firmanın ilk kurulduğundan beri eğitim hizmetleri alanında aktif olarak çalıştığını, davacı firmada ilk çalışmaya başladığında ticari unvanının … Ltd. Şti. olduğunu, hatırladığı kadarıyla önce limited olduğunu, sonra unvan değişikliği ile anonim şirket olduğunu, fiili olarak davalı firmanın ticaret unvanı ve markası ile davacı firmanın sıklıkla karıştırıldığını bizzat bildiğini, … ibaresinden kaynaklı bu karıştırmadan dolayı kendilerine mailler geldiğini, bunun da sektörde … ibaresinden kaynaklı olarak yaşandığını, gelen tekliflerin, maillerin ve faturaların karıştığını, 2013 yılında … Eğitim Teknolojileri firmasındaki ortakların toplandıklarını, piyasada … şirketinin borçları ve zayıf mali durumu ile anılır olduğu için %60 hisse çoğunluğuna sahip üç ortak kararıyla bundan sonra … Otomasyon Ürünleri San.ve Tic. A.Ş.olarak kendi sattıkları ürünleri ve piyasa ile alakalı ürünlerin eğitimini vermek üzere firma ile yola devam kararı alındığını ve diğer ortaklar için herkes kendi yoluna gidebilir denildiğini, …. Bey’in de davalı firmayı kurduğunu, ayrılış yapılırken ortakların birbirlerine hangi firmayla devam edecekleri hususunu sormadıklarını, herkesin kendi kararı olduğunu. bu karar ile firmanın tasfiye edildiğini, bu ayrılık kararından sonra eğitim setlerinin …. Bey tarafından onun sahip olduğu şirket karşılığında alınmış olup olmadığı hususunu bilmediğini, beyan etmiştir.
Dosya, asıl dava yönünden önceye dayalı hak sahipliği davacıya ait ticari unvanı barındırması nedenleri ile … tescil numaralı markanın hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı, davalının fiili kullanımlarının davacıya ait markalardan doğan haklara tecavüz edip etmediği, tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı oluştuysa miktarı hususlarında; karşı dava yönünden davalının davacıya ait … tescil numaralı markadan doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabetinin bulunup bulunmadığı, tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı, oluştuysa miktarı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 16/11/2022 tarihli raporlarında; “Davalı / karşı davacı yana ait … kod numaralı markanın SMK 6/1 hükmü çerçevesinde Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ’in 42. Sınıfında yer alan hizmetler bakımından hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğunun değerlendirilebileceği, Davalı / Karşı Davacı yana ait dava konusu markanın SMK 6/2, 6/3, 6/5, 6/6, 6/9. Maddeleri çerçevesinde hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı, Davalı / karşı davacı yanın davacı / karşı davalı yana ait tescilli markalara tecavüz teşkile eder herhangi bir kullanımının tespit olunamadığı, Davacı / Karşı Davalı yan tarafından “eğitim hizmetleri” bakımından yapılan ticari faaliyetlerin davalı / karşı davacı yana ait tescilli markadan kaynaklanan hakları ihlal eder mahiyette olduğunun değerlendirilebileceği, Mali yönden dosya üzerinde ve tarafların işyerlerinde ticari defter kayıtları üzerinde yapılan incelemede; a) Asıl Dava Yönünden; Mahkemece heyetlerinin kanaatinin aksine davalı / karşı davacı yanın davacı / karşı davalı yana ait tescilli markaya tecavüz teşkil eder kullanımlar gerçekleştiğinin kabulü halinde; İnceleme bölümünde açıklanan nedenlerden dolayı, davalı karşı davacının eğitim hizmeti satışlarının artışına neden olması bakımından, davacı/karşı davalının “…” ibareli markasından etkilenmesi ihtimalinin zayıf olduğu kanaatine varıldığı, davacı/karşı davalının “…” ibareli markasının, davalı/karşı davacının eğitim hizmetleri gelirlerine %3 oranında etki yaptığı varsayımı ile, davacı/karşı davalının maddi tazminat talebi ile ilgili seçimlik hakkını kullandığı, SMK 151/2-b) “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.” yöntemine göre, talep edebileceği maddi tazminat miktarının 18.148,00 TL olacağı, b) Karşı Dava Yönünden; İnceleme bölümünde açıklanan nedenlerden dolayı, davacı/karşı davalının markasının, eğitim hizmeti satışlarının artışına neden olması bakımından, davalı/karşı davacının markasından etkilenmesi ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varıldığı, ancak Mahkemece aksi kanaate varılması halinde, davalı/karşı davacının “… …” ibareli markasının, davacı/karşı davalının eğitim hizmeti satışlarına %1 oranında etki yaptığı varsayımı ile, davalı/karşı davacının maddi tazminat talebi ile ilgili SMK 151/2-b) “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.” yöntemine göre, talep edebileceği maddi tazminat miktarının 793,00 TL olacağı, c) Mali inceleme neticesinde yapılan maddi tazminat hesaplamalarının varsayıma dayalı olması ve dolayısıyla, %100 gerçeğe uygun olmaması nedeniyle, tarafların maddi tazminat taleplerinin TBK. 50 ve 51. maddelerine göre belirlenmesi hususunun Mahkemenin takdirinde olduğu” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Davalı-karşı davacı vekili 02/12/2022 tarihli dilekçesi ile, Bilirkişi raporunda 42.sınıf açısından SMK 6/1 hükmü kapsamında hükümsüzlük koşullarının oluştuğunun değerlendirilebileceği, 9 numaralı sınıf ile benzerlik ihtiva ettiği tespit edildiğini, söz konusu tespite katılmadıklarını, 9 ve 42 numaralı sınıfların birbirinin alt sınıfı olmadığını, birbiri ile benzerlik ihtiva etmediğinin değerlendirilmesi gerektiğini, 9.maddenin genel olarak satış işlemlerini düzenlediğini, ancak 42. Maddenin ise hizmet verilmesini düzenlendiğini, dolayısıyla iki maddenin birbiri ile tamamlayıcılık özelliği bulunmadığını, aksine 41 ve 42 nice kodlarının birbiri ile bağlantılı olduğunu, bilirkişi raporunda 9 ve 42 numaralı sınıfların hangi açıdan benzerlik arz ettiğine dair bir tespit yapılmaksızın doğrudan benzerlik olduğu yönündeki değerlendirmenin yasal dayanağının açıklanmadığını, bu nedenle 9 ve 42 numaralı sınıflar açısından markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesine dair yapılan tespitin hatalı olduğunu, müvekkilinin eğitim alanında ihtisaslaştığını, davacı-karşı davalının ihtisaslaşma alanının eğitim olmadığının raporda tespit edildiğini, davacı-karşı davalının ana iştigal konusu ile müvekkilinin iştigal konusunun tamamen farklı olduğunu, ancak davacı-karşı davalının kötüniyetli olarak müvekkilinin marka tescilinden sonra iştigal konusunda dahi olmayan eğitim alanında faaliyette bulunma girişimlerine başladığını, müvekkili şirketin ana iştigal konusunun, yurtiçinde ve yurt dışında elektrik, elektronik, kontrol otomasyon sistemleri ve bilgisayar üzerine her türlü proje mühendislik ve danışmanlık hizmeti vermek ve kuruluş bildirgesindeki işler de bilimsel ve teknolojik alanlarda eğitim programları düzenlemek, şahıs ve tüzel kişilere eğitim danışmanlık hizmeti vermek olduğunu, davacı-karşı davalının İTO kayıtlarında açıkça yer aldığı üzere, sanayide (otomotiv, tekstil, plastik, gıda, ambalaj, beyaz eşya, elektrikli ve elektronik eşyalar gibi) kullanılan her çeşit makinelerinin otomasyonunun bunlara ilişkin her türlü makine alet ve yedek parçalarını sağlamak ve imalatını yapmak şeklinde belirtildiğini, davacı şirketin şirket kayıtları incelendiğinde, ticari faaliyetinin münhasıran ürün satışına hasredildiğini, sürekli olarak ürün faturası tanzim edildiğini, herhangi bir şekilde eğitim faturası tanzim edilmediğini, müvekkilinin eğitim alanında teknolojik gelişimine katkıda bulunan ve eğitim odaklı çalışan bir teknopark şirketi olduğunu, davacı şirketin ise makine ve yedek parça imalatını ve satışını yapan bir ticari işletme olduğunu, müvekkilinin tazminat alacağına ilişkin tespit edilen miktarın hatalı tespit edildiğini, zarar ve tazminat hesaplarına itiraz ettiklerini, açıklanan nedenlerle, rapora itirazları nazara alınarak ek rapor tanzim edilmesinin istenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı-karşı davalı vekili 06/12/2022 tarihli dilekçesi ile, müvekkilinin “…” asli unsuru ile 1993 yılından beri teknoloji, otomasyon ve eğitim faaliyetleri gösterdiğinin açıkça ortada olmasına rağmen gerçek hak sahipliği değerlendirmesinin tamamen hatalı sonuca varılmasına sebep olduğunu, mutlak ret nedeninin kamu düzeninden olduğunu, sessiz kalma yoluyla hak kaybının uygulanamayacağını, nispi ret nedenlerinden “kötüniyetle tescilin” bulunduğu hallerde de sessiz kalma yoluyla hak kaybı uygulanamayacağını, bilirkişi tarafından delillerinin ve zaten herkesçe bilinen bazı hususların değerlendirmeye alınmadığını, karşı taraf adına tescilli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğinden müvekkilinin de herhangi şekilde tazminatla yükümlü olmasının kabul edilemeyeceğini, davalı firma adına tescil edilen “… …” markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, tarafların faaliyet alanlarının aynı ve ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, “…” markasının gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, buna uygun olarak … markasının tescilinin … … markasının tescilinden önce gerçekleştirildiğini, “…” markası ile “… …” markasının birbiri ile asli unsurlarının aynı olması nedeniyle aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markalar olduğunu, davalı firmanın, müvekkilinin markasının sektörde ulaştığı tanınmışlık düzeyinden haksız bir yarar sağlamak amacıyla … markasını kullandığını, davalının “… …” markasının tescilinde kötüniyetli hareket ettiğini, müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğunu, davalının kötüniyetle tescil ile dürüstlük kuralına aykırı taleplerde bulunduğunu, dava konusu markanın aynı zamanda müvekkilinin ticaret unvanını da içerdiğini, davalı firmanın kurucusunun öncesinde müvekkili ile birlikte çalıştığını, müvekkilinin markası adı altında çalışmalar yaptığının cevap dilekçesinde ikrar edildiğini, rapora itirazlarının kabulüne ve dosyanın ek bilirkişi incelemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada dava, davalıya ait markanın hükümsüzlüğü, davalının, davacıya ait markadan doğan haklarına tecavüzün tespiti, önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat; karşı davada dava, karşı davalının, karşı davacıya ait markadan doğan haklarına tecavüzünün tespiti, durdurulması ile maddi ve manevi tazminat talebine yöneliktir.
Asıl davada marka hükümsüzlüğü yönünden yapılan değerlendirmede;
SMK’nun 25.md’si hükümsüzlük hallerini düzenlemektedir. Buna göre 5.md’deki mutlak red; ve 6.md’deki nisbi red sebepleri hükümsüzlük sebebidir.
SMK’nun 6/1 md’sine göre, tescil başvurusu yapılan bir markanın tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Davacının hükümsüzlük ve tecavüz iddialarına dayanak … ve ….tescil numaralı markalarının “…”; davalıya ait sonraki tarihli … tescil numaralı markanın “… …” unsurlarından oluştuğu, taraf markalarının asli ve ayırdedici unsuru olan “…” ibaresinin ayniyet arzettiği, tali unsurların davalı markasını, davacı markasından uzaklaştırmadığı ve bu itibarla SMK 6/1 anlamında bir benzerliğin bulunduğu anlaşılmıştır.
Taraf markaları sınıfsal benzerlik bakımından kıyaslandığında, davacı markalarının tescilli olduğu 09.sınıfta yer alan emtialar ile davalı markasının tescilli olduğu 42.sınıftaki emtia ve hizmetler yönünden, piyasanın anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap etmeleri, benzer ihtiyaçları gidermeleri, mal ve hizmetlerin benzer ihtiyaçları giderdiği ve rekabet etme olanaklarının bulunduğu, birbirlerini tamamlama olanaklarının bulunduğu ve bu itibarla sınıfsal benzerliğin bulunduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
SMK 6/2 maddesine göre “Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.”
Somut olay bakımından, davalı-karşı davacı firma kurucu ortağının daha önce davacı firma bünyesinde çalışmış olmasının, davalı-karşı davacı firmayı, Kanunun aradığı anlamda ticari vekil veya temsilci haline getirmeyeceği, aksi halin kabulünde ise benzer olmayan sınıflar bakımından hükümsüzlük koşullarının oluşmayacağı anlaşılmıştır.
SMK’nun 7/1.maddesine göre: “Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir”. SMK’nun 6/3 maddesine göre ise: “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.

SMK’nun 7/1 ve 6/3 maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, tescil ile marka korumasının başlayacağı yönündeki ilkenin istisnasının kullanım yolu ile marka hakkının elde edilmesi olduğu, tescli başvurusundan önce o markayı ihdas eden, kullanan, piyasada maruf hale getiren ve marka üzerinde hak elde eden kimsenin tescil sahibine karşı bu hakkını hükümsüzlük davası yolu ile ileri sürebileceği kabul edilmektedir.
Davaya konu olayda davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacıya ait markayı, davacı yana ait markaların tescilli olmadığı eğitim faaliyetleri hizmetleri yönünden, davalı tescil tarihinden önce, yukarıda anılı ilkeler çerçevesinde markasal kullanımına ilişkin delil ibraz edemediği görülmüştür.
SMK’nun 6/5 maddesine göre: “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.”
Her ne kadar davacı tanınmışlık iddiasında bulunmuşsa da her somut olayda ayrıca bu iddiaya dayanan tarafın ispat yükümlülüğünde bulunduğu, bu iddiasını ispata yarayacak delillerini sunamadığı ve bu hususu ispatlayamadığı anlaşılmıştır.
SMK 6/6’ya göre ise “Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir”
Davacının hükümsüzlüğe dayanak olarak sunduğu ticari unvanının her ne kadar ana-çekirdek unsuru, davalı-karşı davacının markasının asli unsurunu oluşturuyor ise de; davacı …ın ticaret sicilindeki konu ve amaçları ile davalı markasının tescilli olduğu sınıflar bakımından farklılık bulunduğu, bu itibarla bu fıkra kapsamında hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Kötüniyet iddiası yönünden yapılan incelemede;
Kötüniyetten ne anlaşılması gerektiği ve hangi koşullarda varlığının kabul edilmesi gerektiği her somut olayda ayrıca değerlendirilmesi gereken bir husus olmakla birlikte “ticari dürüstlük kurallarına aykırı olarak ve başkasının markasını ele geçirmeye, başkasının markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlamaya yönelik olarak, “önceki marka sahibini tescil konusu ürünleri pazarlamaktan alıkoyma, piyasaya girmesini engelleme amacı ile” yapılmış tesciller kötüniyetli kabul edilmektedir. Hukukumuzda iyiniyet asıldır. Yani kötüniyet iddiasında bulunan bu iddiasını ispat külfeti altındadır. Davaya konu olayda davalının davaya konu … tescil numaralı markanın kötüniyetli tesciline delalet eder yeterli ve somut delil dosyaya sunulmadığından bu iddianın ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm bu nedenlerle ana dava bakımından SMK 6/1 anlamında kısmi hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, hükümsüzlük davasının kısmen kabulünün gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Ana ve karşı dava bakımından tecavüz iddiaları yönünden yapılan değerlendirmede;
Davalı-karşı davacının fiili markasal kullanımlarının bulunup bulunmadığı, bu kullanımların davacı markalarının tescil sınıflarında kalıp kalmadığı hususlarında ispat yükü kendisinde olan davacı-karşı davalı yanın somut bir delili dosyaya sunamadığı anlaşılmıştır. Aksi halin kabulünde dahi, davacı vekilinin, dava dilekçesinin 10.sayfasında: “Davalı “…” markasını, ticari unvanında, hizmet ve mallarında 2013 yılından beri kullanan davalı” şeklinde kabul ve beyanı ile de, davacı yönünden sessiz kalma yolu ile hak kaybının bulunması nedeni ile asıl dava yönünden tecavüz davasının reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Karşı davada, karşı davalının “https://…..com.tr/” adresinde, markaların tescilli olmadığı eğitim hizmetleri sınıfında fiili markasal kullanımlarının tespit edildiği, bu kullanımın, karşı davacı yanın söz konusu hizmet sınıfında tescilli markasından doğan haklarına tecavüz teşkil ettiği anlaşılmıştır.

Maddi tazminat yönünden, sunulan deliller ve defterlere göre yapılan inceleme sonucunda kesin ve net bir sonuca ulaşmanın mümkün olmadığı, miktarın mahkememizce TBK 50-51.mdleri ile çerçevesinde takdir edilmesi gerektiği, somut olayın özellikleri, oluşan zararın derecesi ve tecavüz fiilinin boyutuna göre 10.000,00TL maddi tazminata hükmedilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
İhlal edilen hakkın boyutu, kusurun derecesi ve tarafların mali durumları nazara alınarak 10.000,00 TL manevi tazminatın yeterli ve dengeleyici olacağı kanaatine ulaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle, asıl davada ve karşı davada davacıların davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
ASIL DAVADA;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
-Davalıya ait … tescil numaralı markanın tescilli olduğu 42.sınıftaki hizmetler yönünden kısmen HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, fazlaya ilişkin hükümsüzlük talebinin REDDİNE,
-Davacının, marka hakkına tecavüzün tespiti ile, men, ref ve tazminat taleplerinin REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın, davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen marka hükümsüzlüğü davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen marka hükümsüzlüğü davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen tecavüzün tespiti davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen maddi tazminat davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen manevi tazminat davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yapılan 4.500,00 TL bilirkişi ücreti ve 1.410,35 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 5.910,35 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve reddi oranında hesaplanan 1.477,59 TL’sinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı tarafça yatırılan 59,30 TL başvuru ve 59,30 TL peşin olmak üzere toplam 118,60 TL harç giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
KARŞI DAVADA;
1-Karşı davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
-Karşı davalının, karşı davacıya ait … tescil numaralı markasından doğan haklarına tecavüzünün tespiti ile, bu tecavüzün durdurulmasına, karşı davalıya ait https://akademi…..com.tr/ adresinde karşı davalının, eğitim faaliyetlerinde bulunmasının men’ine,
-10.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte karşı davalıdan alınarak, karşı davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gereken 1.366,20 TL harçtan, davacı tarafça yatırılan 1.195,50 TL peşin harç ve 59,30 TL karşı dava harcının mahsubu ile bakiye 111,40 TL harç giderinin, karşı davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,

3-Karşı davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen tecavüzün tespiti davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, karşı davalıdan alınarak, karşı davacıya verilmesine,
4-Karşı davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen manevi tazminat davası yönünden 10.000,00 TL vekalet ücretinin, karşı davalıdan alınarak, karşı davacıya verilmemsine,
5-Karşı davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesine göre kabul edilen maddi tazminat davası yönünden 10.000,00 TL vekalet ücretinin, karşı davalıdan alınarak, karşı davacıya verilmemsine,
6-Karşı davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/3 maddesine göre reddedilen maddi tazminat davası yönünden 10.000,00 TL vekalet ücretinin, davalı/karşı davacıdan alınarak, davacı/karşı davalıya verilmesine,
7-Karşı davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen manevi tazminat davası yönünden 10.000,00 TL vekalet ücretinin, davalı/karşı davacıdan alınarak, davacı/karşı davalıya verilmesine,
8-Karşı davacı tarafça yapılan 4.500,00 TL bilirkişi ücreti ve 100,00 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 4.600,00 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve reddi oranında hesaplanan 2.409,52 TL’sinin, karşı davalıdan alınarak, karşı davacıya verilmesine, bakiyesinin karşı davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Karşı davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL karşı dava harcı ve 1.195,50 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.314,10 TL harç giderinin, karşı davalıdan alınarak, karşı davacıya verilmesine,
10-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/02/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸