Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/535 E. 2022/198 K. 07.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/535 Esas
KARAR NO : 2022/198

DAVA : Kullanılmama Nedeniyle İptal
DAVA TARİHİ : 13/08/2021
KARAR TARİHİ : 07/10/2022
K.YAZILDIĞI TARİH : 31/10/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Kullanılmama Nedeniyle İptal davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, dava ile taleplerinin, … tescil numaralı “…” ibareli markanın tescilli bulunduğu 38.sınıfta tüm emtialar bakımından SMK’nun 9.maddesi uyarınca kullanılmaması nedeniyle iptaline karar verilmesini, müvekkilince yapılan araştırmalar neticesinde görülen hususun, davalının bu markayı Türkiye’de kullanmadığını, davalı tarafın, yargılama safahatı içerisinde dava konusu markanın üçüncü kişilere devretmek suretiyle davanın konusuz kalmasını ve kendilerine husumet yöneltilmesini önleme imkanı bulunduğunu, işbu davanın etkinliğini sağlamak adına dava sonuçlanıncaya kadar dava konusu markanın üçüncü şahıslara devrini önlemek için ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili tarafından 12/02/2015 tarihinde … numarası ile yapılan başvuruya istinaden 12/05/2015 tarihinde marka ilan bülteninde yayın yapıldığını ve bu süreçte davacı tarafından herhangi bir itiraz yapılmadığını, bu nedenle markanın 18/11/2015 tarihinde tescil edilerek 30/01/2016 tarihinde … Gazetesi’nde yayımlandığını, müvekkilinin markasını kullanmakta olup, kullanmama dolayısıyla açılan iptal davasına konu olabilecek nitelikte ciddi bir kullanmama, tescil edilen marka sınıfına uygun kullanmama veyahut amacına uygun olacak şekilde kullanmama gibi ölçütlere aykırı bir durumun mevcut olmadığını, müvekkilinin markasını kullanmakta olduğunu, müvekkili şirketin unvanından anlaşılacağı üzere medya sektöründe faaliyet göstermekte olup bu alanda pek çok tescilli markası ve hali hazırda tescil süreçleri devam eden başvuruları bulunduğunu, bunlardan biri olan “…” markası ise müvekkili firmanın kullanımında olup buna ilişkin dosyaya ibraz edilen ve edilecek olan delillerin davacının davasının haksızlığını ortaya koyacağını, davacının davasının haksız ve hukuk aykırı olması ve keza TPMK nezdinde … sayılı başvurunun reddedilmesi nedeniyle kötü niyetli açılan bu davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davalı adına kayıtlı … tescil numaralı marka sicil kayıtları celp olunmuştur.
Dosya, davalı adına kayıtlı … tescil numaralı markanın kullanmama nedeniyle iptal koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 05/07/2022 havale tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında; ” Davalı tarafın dava konusu … tescil numaralı ve ¸görseline haiz “…” ibareli markasını, 38.sınıf bakımından kullanmadığı, kullanmamasına neden olacak haklı bir sebebin bulunmadığının tespit edildiğini ve kullanmama nedeniyle iptal koşullarının oluştuğu” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Davalı vekili 26/07/2022 havale tarihli dilekçesi ile, davacı tarafın TPMK nezdinde yapmış olduğu başvurudan dava konusu markanın kullanıldığının iddia olunduğunun anlaşıldığını, ancak davacı tarafın işbu kullanıma dair dosyaya hiçbir evrak, bilgi ve belge ibraz etmediğini, hukuki menfaat şartını ispat edemeyen davacının davasının reddi gerektiğini, bilirkişi tarafından bu husus dikkate alınmamış ise de davacı tarafın iddialarını ispatlayamadığını, bilirkişi raporunda kullanmama nedeniyle markanın iptali için kullanmama durumunun haklı bir sebep olmaksızın gerekleşmesi arandığını ve Covid19 sürecinin tüm dünyayı etkilemesine rağmen radyo ve televizyon sektöründe çalışmanın durdurulmasını gerektirecek kadar etkilenmenin olmadığını belirttiğini, ancak müvekkili firmanın pandemi sürecinden etkilenmemesi yahut diğer sektörlere göre az etkilenmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı gibi tacir olarak pandeminin en çok zarar verdiği firmalar arasında kaldığını, müvekkili yönünden haklı sebebin varlığının sabit olduğunu, bilirkişi tarafından ispat yükünün davalı tarafa ait gibi gösterilmiş olsa da ortada tescilli bir marka olup bu tescil karşı taraftan gelebilecek keyfi eylemlere ve kötü niyetli hareketlere karşı koruma sağlayacağını, davacının haksız ve hukuka aykırı olan aynı zamanda kötü niyetli ikame etmiş olduğu davanın reddine, belirli süre ile kullanamama halinde haklı sebeplerinin varlığının kabulü ile davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı adına kayıtlı … tescil numaralı markanın kullanılmama nedeniyle iptali talebine yöneliktir.
İptali istenen markanın kullanımının söz konusu markanın tescil edildiği mal ve hizmetler için pazar yaratmak yahut mevcut pazarı korumak amacıyla temel işlemine uygun olarak anılan ürünlerin ve hizmetlerin menşeini garanti edecek şekilde gerçekleşmesi icap etmektedir. Bu kullanımın markanın tüketiciye yahut son kullanıcıya ürün veya hizmetin menşeini bu ürün yada hizmetin diğer kaynaklardan gelenlerden ayırt etmesine izin verecek ve karıştırmaya mahal vermeyecek biçimde yalnızca ilgili teşebbüs nezdinde değil piyasaya ulaşacak ve belirli müşteri çevresi yaratacak şekilde ciddi olarak gerçekleşmelidir.
Olumsuz vakıaların ispatının davacıya düşmemesine ilişkin genel hukuk ilkesi uyarınca yargılama konusu markayı tescilli olduğu sınıflarda kullandığını ispat yükü davalıdadır. Bir markayı kullanan ve ileride kullanmama sebebine dayalı iptal tehdidi ile karşılaşmak istemeyen basiretli tacir gibi hareket etmesi gerekli olan davalının kullanıma ilişkin kanıtları özenle saklaması gerekmektedir. Markanın iptal müeyyidesinden kurtulabilmesi için tescil edildiği her bir emtia için bağımsız olarak ayrı ayrı kullanılması gerekir. Buna göre bir markanın bir ürün için kullanımının diğer bir ürün için kullanım sayılmaz.
Her ne kadar davalı taraf mücbir sebep iddiasında bulunmuş ise de; mücbir sebep olarak sunduğu pandemi nedeniyle 2020 yılı içerisinde çoğu zaman sokağa çıkma yasakları uygulandığı ve ticari faaliyetlerin aksamış olduğu gibi olaylar tüm Türkiye çapında tüm sektörlerin yaşadığı ve etkilendiği olaylardır ve bunların tek tek ya da hep birlikte kullanılmama nedeni iptal davalarında mücbir sebep olarak kabulü bu dava türünü fiiliyatta işlevsiz bırakacak mahiyette hakkaniyete uygun olmayan sonuçlar doğuracağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki tüm bu ileri sürülen olay ve gelişmeler ile birlikte ülkede ticari faaliyetler devam etmiş, tamamen durmasına ya da durma noktasına gelmesine sebep olmamıştır.
Kanun koyucu davayı açabilecek, yani davacı olabilecek kişiler için “ilgili kişiler” tanımını kullanmıştır. Hukuki yarar tespit edilirken “ilgili kişi” kavramına ticari rakiplerin de girdiğinin kabulü gerekir. Somut olayda tarafların aynı sınıflar bakımından ticari faaliyette bulunuyor olmaları, davacının hukuki yararının varlığını kabule yeterlidir. “Tescil tarihinden itibaren doğan tekel hakkı, marka sahibine, markanın üçüncü kişiler tarafından markaya tecavüzü engelleme ve markanın kullanımını yasaklama imkanı sağlamaktadır. Fakat, marka sahipleri tarafından kullanılmayan, ancak diğer yandan marka hakkı sahiplerine tekel hakkı tanımaya devam eden ve üçüncü şahısların kullanımına kapatılan markaların ölçüsüz artışı, marka sicilini gereksiz yere şişirecektir. Şüphesiz bu durum aynı veya benzer mal veya hizmetler için, aynı veya benzeri işaretleri tescil ettirmek isteyen diğer işletme sahipleri için ticari alanda özgürlüğü sınırlayıcı bir durum teşkil edecektir. Bu bağlamda markanın kullanılmaması nedeniyle iptal edilmesinde kamu yararı da vardır.” (Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, 2004, s.423)
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında dosyada toplanan tüm deliller ve bilimsel gerekçeye sahip ayrıntılı bilirkişi raporu karşısında davalının kullanıma ilişkin yeterli delil dosyaya ibraz etmediği, davalı marka sahibinin söz konusu markasını tescilli olduğu sınıflarda ciddi bir şekilde herhangi bir kullanımının bulunmadığı, mücbir sebep savunmasının, mücbir sebep olarak sunulan pandemi halinin somut olayda davalı markası yönünden haklı bir neden olarak kabul edilmemesi, bu hali ile markanın sicilden iptal sebebinin yasal koşullarının oluştuğu anlaşıldığından davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KABULÜ ile;
-Davalıya ait … tescil numaralı markanın kullanılmama nedeniyle iptaline,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 130,00 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 3.248,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/10/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸