Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/511 E. 2022/168 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/511 Esas
KARAR NO : 2022/168

DAVA : Marka’dan Doğan Haklara Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men ve Ref’i
DAVA TARİHİ : 28/06/2021
KARAR TARİHİ : 21/09/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/10/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka’dan Doğan Haklara Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men ve Ref’i davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, … San. Ve Dış Tic. A.Ş ticaret unvanı altında faaliyet göstermekte olan müvekkil şirketin 2018 yılında İstanbul’da kurulmuş ve “…” markası ise faaliyete başladığını, Müvekkilin tanınmış markası, logosu, mimari proje ve konsepti dünyanın her yerinde olduğu gibi Türk Marka ve Patent Enstitüsü nezdinde de “…” “…” ” ….” ” …” “…” ” …” ” ….” markaları ile tescilli olup SMK kapsamında Türkiye’de korunma altında bahsi geçen markaların dışında müvekkil mağaza ve dış cephe dizaynı da tescilli olduğunu, müvekkilin eski bayisi olan ve bayilik sözleşmesini tek taraflı fesheden davalının, müvekkilin gerçek hak sahibi olduğu markasını ve markasının ayrılmaz bir parçası olan tescilli konsept dizaynı, mimari projesini ve müvekkilin ismini haksız ve kötü niyetli olarak kullanmakta olduğunun tespit edildiğini, Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyasından; davalı tarafından, müvekkilinin tescilli hak sahibi olduğu ve ayırt edicilik kazandırdığı “…” markasını haksız bir şekilde kullanıldığı ve markasal haklarının ihlal ettiğinin tespit edildiğini, aynı şekilde davalıya ait işyerinde, işyeri konsepti olarak müvekkil adına tescilli … kod sıra numaralı tasarımın birebir kullanıldığının tespit edildiğini, Davalının, müvekkil şirketin eski bayii olduğundan bayilik süresince müvekkil adına tescilli, marka, görsel ve tasarımı kullanma hakkına sahip olmakla birlikte bayilik sözleşmesinin sona ermesinden sonra şüphesiz ki bu konuda meşru bir hakkı kalmadığını, Davalı tarafça kullanılan iç mekan tasarımının müvekkili adına tescilli tasarım ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olup iltibasa düşürme ihtimali bulunduğunu, Davalının yukarıda açıklandığı üzere, haksız bir şekilde müvekkiline ait “…” ibaresini kullanıyor olmasının SMK kapsamında marka haklarının ihlalinin yanında TTK kapsamında haksız rekabete de neden olduğunu belirterek, davalı tarafından gerçekleştirilen eylemlerin SMK kapsamında marka hakkına tecavüz ve TTK kapsamında haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerin men’i ve ref’ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Müvekkili …’ın, davacı taraf ile arasında olan bayilik sözleşmesinin sona ermesi ile birlikte ticari hayatına İstanbul Esenyurt’ta yer alan işletmesinde, bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere, “…” adıyla devam etmekte olduğunu, Müvekkilinin gerek hizmet sunmuş olduğu yakın çevre gerekse uzak çevresinde ‘…’ adıyla bilinmekte olup ticari faaliyetleriyle de bu ismin markalaşması ve beğeni kazanması için çaba içerisinde olduğunu, kendisine atfedilen ‘…’ ‘e ait magnetleri dağıtmasının asılsız olduğunu, sair eylemleri gerçekleştirmesinin kendisine bir menfaat sağlamayacağını zira bu tip eylemleri gerçekleştirmesinin aleyhine sonuçlar doğuracağının açık olduğunu, Bakırköy … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyasında da anıldığı üzere işyerinde yer alan sair unsurların, davacı adına tescilli … kodlu işyeri konsepti tasarımdan uzaklaştığı ‘…’ ağırlıklı markasal kullanımının ise iltibasa sebebiyet vermeyeceğinin belirtildiğini, müvekkilin işyerinde kullanmış olduğu işyeri konsept dizaynı, mimari projesi ve marka isminin ‘…’ ağırlıklı olduğunu ve iltibasa sebebiyet vermediğini, müvekkilinin davranışlarının iltibasa yer vermediği ve aldatmaya yönelik bir nitelik taşımadığını bu sebeplerle haksız rekabetin söz konusu olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davacı adına tescilli marka kayıtları celp olunmuştur.
Mahkememiz … değişik iş sayılı dosyası dosya arasına alınmış, tetkikinde; talep eden … Paz. San ve Dış Tic. A.Ş.tarafından, karşı taraf … aleyhine tespit talebinde bulunulduğu, tespit sonucu alınan bilirkişi raporunda; “tespit talep edilen … Mah. … Cad. … Sk. No:5 Dükkan:9 Esenyurt/İstanbul adresinde aleyhine tespit talep edilen yan tarafından “ağırlıklı olarak börek ve pastacılık mamullerinin ticari faaliyete konu edildiği işyerinde yapılan incelemede; tespit talep eden yanın ilgili emtia ve hizmetler bakımından hak sahibi olduğu … ibare ve logosunu ihtiva eden tespit talep eden yanın ilgili emtia ve hizmetler bakımından hak sahibi olduğu … ibare ve logosunu ihtiva eden ¸ görselini ihtiva eden kullanımının tespit talep eden yanın markasal haklarını ihlal eder mahiyette olduğu, işyeri genel konsepti bakımından ise tespit talep eden yana ait işyeri konseptine işaret eden … kod sıra numaralı tasarım tescillerinden zemin (yer) kısmının aleyhine tespit talep olunan işyerinde de birebir olarak kullanılmakta olduğu, ancak işletmede yer alan sair unsurların tespit talep eden yana ait işyeri konsepti tasarımından uzaklaştığı, aleyine tespit edilen yan tarafından ağırlıklı olarak yapıldığı tespit edilen “…” ağırlıklı unsurlu markasal kullanımların ise tespit talep eden yana ait markalar ile iltibasa sebebiyet vermeyeceği” hususlarını rapor ettiği görülmüştür.
Dosya, davalının, davacıya ait markalardan doğan haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin bulunup bulunmadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi 26/08/2022 havale tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporunda; ““…” şeklindeki kullanımın, Davacıya ait markalar ile görsel, işitsel, kavramsal olarak ve bir bütün olarak bıraktıkları genel izlenime bakıldığında farklı oldukları ve aralarında herhangi bir iltibas durumunun mevcut olmadığı, ¸ şeklinde davalı tarafından izinsiz kullanılmasının, davacının sahip olduğu marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacağı, taraflar arasında karışıklık/iltibasa yer vereceği, SMK 7 ve 29. maddeleri gereğince marka hakkına tecavüz niteliği oluşturacağı ve bu suretle bağlantılı olarak TTK m. 55/1-a-4 kapsamında Haksız Rekabet oluşturacağı” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Davalı vekili 14/09/2022 tarihli dilekçesi ile, davacı taraf ile müvekkili arasında sona ermiş olan bayilik sözleşmesi neticesinde müvekkilinin bedelini ödemiş olduğu ve yalnızca mutfakta kullanılan bir ürünün mevcut olduğunu, bahsi geçen makinenin bedelinin müvekkili tarafından ödendiğini, bu durumun ürünün müşteriler tarafından görülemeyecek bir yerde bulunması ve bayilik sözleşmesine dayalı olarak mülkiyetinin müvekkilinde kalması sebebiyle marka hakkına tecavüz fiilinden bahsedilemeyeceğini, müvekkiline ait marka ile davacı tarafa ait marka kıyaslandığında, ortalama tüketici gözünde karıştırılmayacağını, benzer olmadıklarını, açıklanan nedenlerle bilirkişi raporunun hükme esas alınmamasını talep etmiştir.
Dava, davalının, davacı markasından doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabetinin tespiti men ve ref’i talebine yöneliktir.
SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali, aynı kanunun 7/1 md’sinde marka hakkına tecavüz hali olarak yer almaktadır. SMK’nun 6/1 md’sine göre, önceki marka ile tescil başvurusu yapılan marka aynı ya da benzer ise sınıflar da aynı ya da benzer ise bu başvuru itiraz üzerine red edilir. SMK’nun 25/1 md’si gereğince hem 5.md’de yazılı mutlak red nedenleri , hem de 6.md’de yazılı nisbi red nedenleri birer hükümsüzlük nedenidir. Marka koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/2-b md’sine göre ise, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
Davaya konu olayda, davalının, davacıya ait t escilli markayı ihtiva eden kullanımının, aradaki bayilik sözleşmesini müteakip, basiretli bir tacir olarak kaldırması yahut kapatması gerektiği halde devam ettiği, bu hali ile söz konusu markasal kullanımın, davacının markasına tecavüz ettiği anlaşılmıştır.
Davacının haksız rekabete ilişkin iddiaları yönünden ise Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14/03/2022 tarih, 2019/5189 esas ve 2022/1852 karar sayılı içtihadı nazara alınarak TTK’nun 55/1-a-4 bendinin somut olayda uygulama yeri olmayacağı, özel kanun olan SMK’nun uygulanması ve özel kanun hükümlerinin korumasının yeterli olduğu kanaatiyle haksız rekabetten kaynaklanan davanın da reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasını KISMEN KABULÜ ile;
-Davalının davacıya ait “…” esas unsurlu markalarından doğan haklarına tecavüzünün tespiti ile; bu tecavüzün ref ve men’ine, davalının “…” ibaresini kullanmasının men’ine,
-Davalıya ait “…” ibaresine havi her türlü tanıtım unsuruna el konulmasına,
-Hüküm özetinin ulusal çapta yayın yapan tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde masrafı davalı yandan karşılanmak suretiyle ilanına,
Davacının haksız rekabet davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen tecavüzün tespiti talebine yönelik 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen haksız rekabetin tespiti talebine yönelik 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.500,00 TL bilirkişi ücreti ve 140,00 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.640,00 TL yargılama giderinin kabul/red oranında hesaplanan 820,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 118,60 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/09/2022

Katip ….
¸

Hakim …
¸