Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/498 E. 2022/228 K. 21.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/498
KARAR NO : 2022/228

DAVA : Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men ve Ref’i
DAVA TARİHİ : 09/06/2021
KARAR TARİHİ : 21/10/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/11/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men ve Ref’i davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin dünya çapında tanınan “…..” marka tıraş bıçaklarıyla ünlü ….. Grubuna bağlı bir kuruluş olduğunu, ….. Grup çatısı altında birden fazla şirketin faaliyet gösterdiğini, “…..” ibareli markaların müvekkil adına tescilli olduğunu; “…..” markasının doğuşunun, 1917 yılında Gürcistan’dan İstanbul’a göç eden merhum ….’nin ….’de 1800’lü yıllarda inşa edilen …. şimdiki ismiyle ……. ’da satın aldığı bir dükkânda Almanya’dan tıraş bıçağı, ustura, gaz ocağı, çakı gibi ürünleri ithal ederek satmasıyla başlamış olduğunu, kısa zamanda büyük tüccarlar arasına giren …. İstanbul Ticaret Odası’na 19.08.1925 yılında … sicil numarasıyla kendisinin ve oğlunun adını verdiği …., …. ticaret unvanı altında “toptan kuaför malzemelerinin satışı ve dış ticaretini” yapmak üzere Türkiye’nin ilk ve en eski, dünyanın en eski üçüncü tıraş bıçağı firmasını kurmuş olduğunu, ….’nin, kendi soyadıyla anılan “…..” markalı tıraş bıçaklarını önce yurt dışından getirtir daha sonra 1930 yılına gelindiğinde … ile …’de kurduğu imalathanelerde kozmetik ürünlerle birlikte üretmeye başladığını; böylelikle “…..” markasının Türkiye’nin ilk tıraş bıçağı olarak tarihe geçtiğini, müvekkili şirketin “…..” markalarının kalitesiyle de büyük başarı yakalamış olduğunu, müvekkiline ait tescilli ….. markaları, yurt içi ve yurt dışında saygın ve bilinen bir marka olarak yerini almış olduğunu, müvekkili şirketin “…..” ibareli markalarının 1917 yılından bu yana 100 yılı aşkın süredir Türkiye ve yurt dışı pazarında aktif olarak kullanılma olduğunu, Türkiye’nin meşhur ve değerli “…..” markasından haksız kazanç sağlamak amacıyla yapılan kötü niyetli kullanımların da ilerleyen süreçte artmış olduğunu, nitekim davalıların da müvekkilinin “…..” markasından haksız şekilde faydalanmak üzere sosyal medyada “….. …”, “….. “, “….. ….”, “….. “, “….. ” şeklindeki kullanımları ile ürün ve hizmet tanıtımları yapmakta olduğunu, davalıların, müvekkili şirketin “…..” ibareli markalarının ticari itibar ve şöhretinden yararlanmak için …. ve ….. gibi sosyal medya ağları üzerinden açtıkları hesaplar ile müvekkilinin “…..” ibareli markasını kötü niyetli bir şekilde kullanmakta olduğunu, davalıların “…..” markasını içeren sosyal medya hesaplarının, müvekkili şirket ile aynı sektörde yer alan ve müvekkili şirketin tescilli markaları ile aynı mal ve hizmet grubunda kullanılmak üzere halk tarafından markaların ve işletmelerin ilişkilendirilmesi ve karıştırılması amaçlı olarak kötü niyetle oluşturulmuş olduğunu, müvekkilinin “…..” markasının cilt bakımıyla ilgili mal ve hizmetlerde tescilli olduğunu, davalıların, sosyal medya hesapları üzerinden müvekkile ait markalara tecavüz yapıldığının açık olduğunu, davalılardan …’e ait @… isimli hesaptan paylaşılan gönderilerde müvekkilin “…..” markasının haksız ve hukuka aykırı olarak “….. ” ifadesiyle kullanıldığının tespit edilmiş olduğunu, davalı … tarafından kullanılan “….. ” ifadesinin, müvekkil şirketin yaratıcısı ve sahipleri olan … Ailesi ile kendisi arasında ilişki kurulmasına neden olabilecek ve haksız rekabet yaratacak suretteki kullanımları tüketicileri yanıltacak şekilde olduğunu, davalıların, … dışında … sosyal medya hesabı üzerinden de müvekkilinin ….. markasını kullanmak suretiyle marka tecavüzü ve haksız rekabet yaratmakta olduğunu, müvekkili şirket hesabının da ” ……. ” alanında faaliyette bulunduğu dikkate alındığında, tüketicilerin her iki hesap arasında markasal veya işletmesel bir bağlantı olduğunu düşünmesinin kaçınılmaz olduğunu, müvekkili şirket ile aynı sektörde ve hatta aynı faaliyet alanlarında tanıtımları yapılan “….” ibaresinin davalılar tarafından meşru kılma çabası haksız olmakla birlikte hukuka da aykırı olduğunu, davalıların, müvekkili şirketin “…..” markalarının aynısını hiçbir hak ve meşru bağlantısı olmayacak şekilde internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde hesap adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ve benzeri biçimlerde kullanmakta olduğunu, davalıların eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, tecavüzün men’i ve ref’ini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesinin, davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davaya cevap vermedikleri anlaşılmakla davanın reddini istedikleri kabul edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davacı adına tescilli marka sicil kayıtları celp olunmuştur.
Dosya, davalıların, davacıya ait “…..” esas unsurlu markalarından doğan haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin bulunup bulunmadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 06/03/2022 tarihli raporunda; “Dava dilekçesinde davalı tarafa ait olduğu belirtilen @…, … hesabında yapılan incelemede hesap içerisinde … Kurulu Başkanı www…..com.tr yazdığı, ….. ibareli paylaşım/paylaşımlar olduğu; https://www….-…..-…./ … hesabında yapılan incelemede hesabın iletişim bilgilerinde …. – …@gmail.com yazdığı, sayfa şeffaflığı kısmında sayfanın oluşturulduğu Tarihin …. olduğu, Sayfa içerisinde … ibare/görsel olduğu, @….. hesabında yapılan incelemede Üzgünüz, bu sayfaya ulaşılamıyor. ibaresinin olduğu, @…, …. hesabında yapılan incelemede Hesapta gönderi olmadığı, Esas unsuru “…..” olan markaların …. ve …. sınıflar dahil olmak üzere muhtelif sınıflarda davacı adına tescil edilmiş olduğu; Davalıların “…..” ve “ …..” şeklindeki markasal kullanımın davacının tescilli markaları ile görsel ve işitsel olarak aynı ve karışıklığa sebebiyet verecek derecede benzer olduğu; Davacının “…..” esas unsurlu markası aynı olan “…..” ve karışıklığa sebebiyet verebilecek olan “ …..” ibarelerini kullanımını haklı kılacak bir delil (tescil belgesi, lisans hakkı vs.) dosyaya ibraz edilmemiş olmakla, davacının izni olmaksızın markasının aynı hizmet alanında kullanılmasının Sınai Mülkiyet Kanunu m. 7 ve 9 uyarınca marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilebileceği; Mahkemece dava konusu eylemin davacıların marka hakkına tecavüz kapsamında olduğu kanaatine varılacak olursa, benzer markanın kullanılması suretiyle bir çıkar elde etmiş olmak TTK m. 55/1/a/4 uyarınca davacının emeğinden haksız faydalanma olarak haksız rekabet kapsamında değerlendirilebileceği” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Davalılar vekili 08/06/2022 tarihli dilekçesi ile, müvekkilinin “…..” markasıyla Türkiye dahil dünyada birçok ülkede yıllardır var olan bir firma olduğunu; müvekkili şirketin kozmetik-bakım ürünlerinin üretimi, ithalatı, ihracatının yanı sıra dünyanın her yerinde kadınlara yönelik güzellik eğitimleri vermekte olduğunu, müvekkil markasının “….” olduğunu, müvekkilinin “…..” kelimesini kullanımının markasal bir kullanım olmadığını, “…..” ibaresinin “…. ….. ” ibaresi olarak birlikte kullanılıp özgün bir ibare haline getirilerek bir bütün olarak özgünce oluşturulduğunu, “…” adı ile “….. ” ibaresinin Türkiye güzellik sektöründe birbiriyle bağdaşık halde kullanılmakta olduğunu, “…..” ibaresinin Hint-Avrupa dil ailesine bağlı bir dil olan Zazaca konuşan İranî bir halkın adı olduğunu, “…..” ibaresinin kullanımının tek başına “….” kelimesinin kullanımından ayrılır bir yanı olmadığını, “…..” ibaresinin Paris Sözleşmesinin 2. mükerrer 6. maddesine göre reddedilecek işaret ve kelimeler tek başına tescil edilemeyeceğini; kamuyu ilgilendiren kültürel ve tarihi değerler bakımından halka mal olmuş diğer işaretlerle yetkili mercilerce tescil izni verilmemiş olan armaları, nişanları veya adlandırmaları içeren işaretler tescil edilemeyeceğini beyan etmiştir.
Mahkememizce, dosyanın bilirkişi heyetine tevdi ile “@…” şeklinde belirtilmiş dava dilekçesi netice-i talepte yer alan hesapla ilgili inceleme yapılmasının istenilmesine karar verilmiş, bilirkişiler 23/08/2022 tarihli ek raporunda; “Kök raporda ‘@…’ … hesabı ile ilgili inceleme yapıldığı ve üzgünüz, bu sayfaya ulaşılamıyor. ibaresinin olduğu belirtildiği, bu nedenle bu … hesabı üzerinde inceleme yapılamadığı, @…. … hesabı ile bir bağlantı olup olmadığı da yine ‘@…’ hesabına ulaşılamadığı için yapılamadığı, her ne kadar dava dilekçesinde ‘@…’ … hesabında … ….. ibaresinin bulunduğu paylaşımın ekran görüntüsünün olduğu görülmüş olsa da dosya tarafımıza tevdi edildikten sonra yapılan incelemede ‘@…’ Instagram hesabına ulaşılamadığından paylaşım/paylaşımlar görülemediği, ekran görüntüsünde görülen 25 Ocak 2021 tarihli paylaşımdan yola çıkarak bu tarihte @…… ve yine bağlantı olup olmadığının tespiti istenen @…hesap kullanıcı bilgileri (hesabın oluşturulduğu mail adresi/telefon numarası vb.) … firmasına sorularak ulaşılabileceği, dava dilekçesinde belirtildiği üzere dava konusu kullanımın/kullanımların … hesabı ve … hesaplarında olduğunun belirtildiği, davalı vekilinin dilekçesinde Yer Sağlayıcıya değindiğinden ve bir örnekle açıklamak gerekirse ….., @…., @…. hesapları/kullanıcıları ise birer İçerik Sağlayıcı olduğu” hususlarını rapor etmişlerdir.
Dava, davalıların davacıya ait “…..” asli unsurlu markalarında doğan haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men ve ref’i talebine yöneliktir.
SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali, aynı kanunun 7/1 md’sinde marka hakkına tecavüz hali olarak yer almaktadır. SMK’nun 6/1 md’sine göre, önceki marka ile tescil başvurusu yapılan marka aynı ya da benzer ise sınıflar da aynı ya da benzer ise bu başvuru itiraz üzerine red edilir. SMK’nun 25/1 md’si gereğince hem 5.md’de yazılı mutlak red nedenleri , hem de 6.md’de yazılı nisbi red nedenleri birer hükümsüzlük nedenidir. Marka koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/2-b md’sine göre ise, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
Benzerlik incelemesi yapılırken markalar işitsel, anlamsal, görsel ve sınıfsal olarak değerlendirilmeli ve nihayetinde hitap olunan tüketici nezdinde, bütüncül değerlendirmede bezerlik ve karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığı tespit olunmalıdır. Buna göre davacının davaya dayanak yaptığı markalarının ortak unsuru “…..” kelime unsurudur. Özellikle 17/12/1994 tarihli … tescil numaralı, 12/11/1994 tarihli ….. tescil numaralı; 20/02/1989 tarihli …. tescil numaralı; 24/03/1994 tarihli … tescil numaralı markaları asli ve münhasıran “…..” kelimesinden oluşmaktadır. Bu durumda davacının davaya dayanak markalarının asli ve ayırdedici unsuru “…..” kelimesidir. Davalıların fiili markasal kullanımları ise “… ….. ” şeklindedir. Bilirkişi kök raporunun 16.sayfasında, 15.sayfasında ve 12.sayfasında yer alan fiili markasal kullanımlarda ise “…” ve “…” kelimelerinin küçük; “…..” kelimesinin ise ortada ve büyük puntolarla yer aldığı, söz konusu fiili markasal kullanımın yapılan bütüncül değerlendirmesinde, ön planda ve büyük formda yer alan “…..” kelimesinin öncelikli olarak algılanarak hatırda kaldığı, bu itibarla söz konusu markanın asli ve ayırdedici unsurunun da “…..” ibaresi olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Davalı fiili markasal kullanımları ile davacı markalarının tescilli olduğu 3. ve 5.sınıflar yönünden sınıfsal ayniyet bulunmaktadır. Tespit olunan bu sınıfsal ayniyet nedeniyle karıştırma ihtimalinin ortadan kalkması için işitsel, anlamsal ve görsel farklılıkların yüksek olması beklenir. Ne var ki somut olayda taraf markalarının asli ve ayırdedici unsurlarının ayniyet içermesi nedeniyle işitsel, anlamsal ve görsel benzerlik bulunduğu, söz konusu benzerlik dolayısıyla 3. ve 5.sınıflar yönünden özel bir eğitim, bilgi ve dikkat seviyesi bulunmayan ortalama tüketici nezdinde taraf markaları arasında işletmesel yahut ekonomik bir bağlantı kurma ihtimalinin gerçekleştiği ve marka hakkına tecavüzün hukuki koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Davalılar vekilinin davalı kullanımlarının TPMK nezdindeki 25/01/2021 tarihli başvuruya dayandığı yönündeki savunması SMK 155.madde hükmü karşısında dinlenebilir bulunmamıştır.
Davalılar vekilinin “…..” kelimesinin etnik köken bildirdiği SMK 5 ve Paris Sözleşmesi 2. Mükerrer 6.maddesine göre tek başına tescilin mümkün olmadığı şeklindeki savunmasının değerlendirilmesinde;
SMK madde 5 hükmüne aykırı olan markaların mutlak red sebebiyle tescil başvuruları reddedilir. SMK madde 5 hükmünde yer alan mutlak red sebeplerinden birine tabi olmasına rağmen tescil edilmiş bir markanın ise mahkeme kararı ile hükümsüzlük kararı verilebilir. Ancak bir markanın SMK madde 5 hükmüne aykırı olarak tescil edildiği iddiası tecavüz davasında itiraz (savunma) olarak ileri sürülemez; marka hükümsüzlüğüne karar verilene kadar marka korumasından yararlanacak ve mutlak red nedenleri ancak bir hükümsüzlük davasında hükümsüzlük nedeni olarak dinlenebilecektir. (Aynı yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 11/10/2004 tarih, 2004/385 E., 2004/9524 K.)
Tüm bu nedenlerle davacının marka hakkına tecavüzden kaynaklanan davasının kabulüne karar verilmiştir.
Davacının marka hakkına tecavüz iddiasına dayalı haksız rekabete ilişkin iddiaları yönünden ise Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14/03/2022 tarih, 2019/5189 esas ve 2022/1852 karar sayılı içtihadı nazara alınarak TTK’nun 55/1-a-4 bendinin somut olayda uygulama yeri olmayacağı, özel kanun olan SMK’nun uygulanması ve özel kanun hükümlerinin korumasının yeterli olduğu kanaatiyle marka hakkına tecavüzden kaynaklı haksız rekabet davasının reddine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
-Davalıların davacıya ait “…..” asli unsurlu markalarından doğan haklarına tecavüzün tespiti ile bu tecavüzün men’ine, davalıların “…..” ibaresini havi, tecavüz oluşturan hizmet, ürün, ambalaj, ilan, reklam, broşür, tabela ve ticari evraklarda kullanmasının önlenmesine,
-https://www….
https://www…..
https://www…-…/ adreslerine erişimin engellenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
-“…..” ibaresini havi davalılara ait ürün ve basılı reklam vasıtasına hüküm kesinleştiğinde masrafı davalılara ait olmak üzere el konularak imhasına,
-Hüküm özetinin masrafı davalı tarafça karşılanmak üzere ulusal çapta yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde ilanına,
-Davacının haksız rekabet davasının REDDİNE,

2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın, davalılardan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen tecavüzün tespiti davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen haksız rekabetin tespiti davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 624,50 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 2.743,10 TL yargılama giderinin, davanın kabul-reddi oranında hesaplanan 1.371,55 TL.’sinin, davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/10/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸