Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/483 E. 2022/174 K. 23.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/483
KARAR NO : 2022/174

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü ve Marka’dan Doğan Haklara Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i ve Ref’i
DAVA TARİHİ : 26/05/2021
KARAR TARİHİ : 23/09/2022
K.YAZILDIĞI TARİH : 18/10/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hükümsüzlüğü ve Marka’dan Doğan Haklara Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i ve Ref’i davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin markasının … tarafından ilk olarak 1967 yılında yaratılmış olup 2007 yılında 4.2 milyon dolara varan cirosu ile Amerika Birleşik Devletleri’ndeki en büyük perakende satış mağazalarından birisi olduğunu, giyim ürünleri, aksesuarlar, kokular, mobilyalar ürettiğini ve … adlı bir restoran işlettiğini, 2009 yılı itibari ile … dünya çapında toplam 329 satış noktasına sahip olduğunu, müvekkil firmasının …. kendisine ait “…” markasını uzun yılardar menşe ülke Amerika başta olmak üzere dünya genelinde Türkiye’de dahil şirketin uzun yıllardar giyim sektöründe hizmet vermekte olup, 100’den fazla ülkede yoğun ve yaygın şekilde kullanıldığını ve tescil kayıtları ile koruma altına aldığını, davacının “…” ve şekil markaları arasında tüketici nezdinde çok güçlü bir bağ oluştuğu “…” markasının veyahut benzeri bir ibarenin üçüncü kişiler tarafından izinsiz kullanılması veya tescil ettirilmesi müvekkili firmanın Paris Sözleşmesi ve SMK ile koruma altına alınan markasal haklarının ve tekel hakkının ihlali sonucunu doğurduğunu, davacıya ait dava konusu … ve şekil markalarını büyük uğraşlar ve emekler sonucu yarattığını, uzun yıllar önce ülkemizde kendi adına tescil ettirdiğini ve markayı yoğun ve yaygın biçimde kullanarak maruf ve meşhur hale getirdiğini, 100’den fazla ülkede yoğun ve yaygın şekilde kullanmakta ve tescil kayıtları ile koruma altına aldığını, markasını tescil ettirdiğini, söz konusu markanın tanınmış marka olduğunu, TPMK nezdinde de … no ile tanınmış marka olarak tescil edildiğini, bu nedenle SMK 6/4 ve 6/5 maddeleri uyarınca tanınmış marka olduğunu, müvekkili şirkete ait … ve …. markalarının tanınmış marka olduğu hususunun birçok yerel mahkeme ilamı ve TPE kararı ile de kabul edildiğini, İstanbul .. FSHHM’nin … E. – .. K.sayılı ilamında müvekkili şirketin “…” markasının 556 sayılı KHK’nın 8/4 ve 7/i madde hükümleri anlamında tanınmış marka olduğunu, Ankara ….FSHHM’nin … E. – … K.sayılı ilamında da hem “…” markasının hem de “….” markasını 556 sayılı KHK’nın 8/4 ve 7/i madde hükümleri anlamında tanınmış marka olduğuna karar verildiğini, markaların tanınmışlık düzeyi arttıkça benzerlik ve iltibas kavramının daha geniş yorumlanmasının gerekli olduğunu, davalının “… Mah. … Sok. No:… Güngören/İstanbul” adresindeki işyerinde, www…..com/…. alan adlı sosyal medya hesaplarında davacı şirketin ..,..,..,..,..,… sayı ile tescilli markalarının aynıları ve benzerinin tescil kapsamındaki 25.sınıfta yer alan emtialar üzerinde izinsiz ve hukuka aykırı bir şekilde kullanıldığının tespit edildiğini, davalıya ait hükümsüzlüğü ve iptali istenen ve 35.sınıfta tescilli … kelime markası davacıya ait şirketin ..,..,..,…,… sayı ile tescilli markaların benzer olduğunu, aynı sınıfta yer alan benzer ve aynı emtialar ve hizmetler için tescil edildiğini, söz konusu tescil ve kullanımın hitap edilen müşteri kitlesi nezdinde iltibasa neden olabileceğini, davalının tescilinin kötüniyetli olduğunu bu nedenle; fazlaya ilişkin dava ve tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla; davalı adına … ve … tescil nolu markaların hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, davalının marka hakkına tecavüz teşkil eden eylemlerinin tespitine, önlenmesine ve durdurulmasına, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalı gerçek kişiye ait olan ve sahibi olduğu tüzel kişilik mağazasında kullanılan … markasının davacı tarafın iddia ettiği şekilde markasına tecavüz oluşturmadığını, davalı …’ın 19/04/2013 tarihinde TPE nezdinde … numaralı başvurusu ile “….” markasını 8 sene önce tescil ettirdiğini, davalının markasının tesciline ve 8 seneden beri nizasız ve fasılasız devam eden kullanımına davacının itirazının olmadığını, bu nedenle tecavüz oluşturduğu iddiası kabul edilemeyeceğini, bundan sonra 10/10/2018 tarihinde TPE nezdinde …. numarasıyla da markasını tescil ettirmiş olduğunu, … markasının tescilinden 8 sene sonra işbu davanın açıldığını, markalar arasında iktibas ve iltibas olmadığını, davacının sunduğu … markasının yanında kullanılan diğer kelimelerin oldukça küçük belirgin olmayacak şekilde kullanıldığını, esas unsurun … ibaresi olduğunu, … markasının tüm kullanımlarında “…”, “… ” olarak kullanıldığını “…” ve “…” ile aynı fontta aynı renkte ve aynı boyutta birlikte kullanıldığını, hükümsüzlük davası için tanınan 5 yıllık süresin geçmiş olduğunu, davalının kötüniyetli olmadığını, tüketicinin markayı gördüğünde … kelimesini aynı anda, birlikte gördüğünü, marka hakkına tecavüz durumunun söz konusu olmadığını, davalının … numarası ile TPE nezdinde tescillettiği logonun, davacının logosu ile hiçbir benzerliği olmadığını, logoda görünen …. olduğunu, ayrıca kullanmama defi itirazlarının olduğunu, SMK 19/2 maddesi uyarınca davacı tarafın bu ispat külfetini yerine getirmesi gerektiğini, davacının bahse konu ettiği markalarını Türkiye de aktif bir şekilde kullanıp kullanmadığını ifade ve ispat etmesinin gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davacı ve davalı markalarının sicil kayıtları celp olunmuştur.
Dosya, dava dilekçesinde belirtilen nedenlerle davalıların davacıya ait … esas unsurlu markalarından doğan haklara tecavüz ve haksız rekabetin bulunup bulunmadığı, davalı yana ait .. ve … no ile tescilli markalarının hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı, davacının sessiz kalma yolu ile hak kaybının bulunup bulunmadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi 28/04/2022 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporunda; ” Davacının ve …, …, …, …, …. no ile tescilli markalarının 25.sınıfta yer alan emtialar için TPMK nezdinde tescilli olduğu, … markasının 25.sınıfta yer alan emtialar için … no ile …. markasının 25.sınıfta yer alan emtialar için … no ile TPMK nezdinde davalı adına tescil edilmiş olduğu, davalının markalarının başvuru tarihi itibariyle davacının …… markasının 25.sınıfta yer alan emtialar için tanınmış marka statüsünde olduğu, davacının davasına dayanak markalarının, tescil kapsamlarındaki 25.sınıfta yer alan “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri” üzerinde ciddi biçimde kullandığı, davacının … no ile tescilli …, … no ile tescilli … , …. no ile tescilli … markaları ile davalının ….. markasının fonetik ve görsel olarak benzer olduğu, davalının … no ile tescilli ….. markasının 25.sınıfta yer alan “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri”nde kullanılması halinde, hitap ettiği tüketici nezdinde iltibasa neden olabileceği, davacının … no ile tescilli tanınmış markasının …, …. no ve … no ile tescilli … markaları ile davalının ….. no ile tescilli markaları ile davalının ….. no ile tescilli … markasının 25.sınıfta yer alan “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri” nde kullanılması halinde, hitap ettiği tüketici nezdinde iltibasa neden olabileceği , davalının … ve ….. no ile tescil edilmiş olan markalarını kötüniyetli tscil ettirmiş olduğunun düşünülebileceği, bu hususta nihai takdirin mahkemenin olduğu, davacının kullanımlarının davacının tescilli markalarından kaynaklı haklarına tecavüz koşullarına haiz olduğu, davalının ….. no ile tescilli …. markasının 10/10/2018 tarihinde tescil edildiği, sözkonusu marka açısından dava tarihi 26/05/2021 tarihi itibariyle hükümsüzlük davasının 5 yıllık süre içinde açılmış olduğu, sessiz kalma suretiyle hükümsüzlük davası açma hak kaybının söz konusu olmadığı, davalı adına … no ile tescilli ….. markasının 08/05/2014 tarihinde tesciline karar verildiği, dava tarihi 26/05/2021 tarihi itibariyle hükümsüzlük davasının 5 yıllık süre içinde açılmamış olduğu, kötüniyetli tescil iddiasıyla açılmış davalar açısından süre kısıtlamasının olmadığı, davalının söz konusu markayı kötüniyetle tescil ettirmiş olabileceğinin anlaşıldığı, sessiz kalma yoluyla hak kaybının meydana gelmesinin hakkı sonradan kullanan kişinin iyi niyetli olması şartına bağlı olduğu, bu nedenle davacının hükümsüzlük davasını açma hakkının sessiz kalma suretiyle kaybetmemiş olduğu” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Davalılar vekili 17/05/2022 tarihli dilekçesi ile, bilirkişinin teknik detay ve inceleme dışında hukuki değerlendirmede de bulunduğunu, özellikle sessiz kalma durumunda 5 yıllık dava zaman aşımı süresiyle ilgili tamamen hukuki bir değerlendirme yaptığını, bilirkişi tespitinde hakkı sonradan kullanan kişinin iyi niyetli olması gerektiğini vurguladığını ancak müvekkilinin kötü niyetli olduğunu nasıl tespit edebildiğini, müvekkilinin de iyi niyetli olduğunu, bunun aksini ispatlayan hiçbir delilin dosyada mevcut olmadığını, dünyaca ünlü bir marka olduğunu ve markasının iktibas iltibas ile kullanıldığını iddia eden davacı gücünde ve kudretinde bir marka sahibi firmanın o zaman TPE nezdinde tescil talepleri aşamasında askıda iken itirazlarda bulunması ve hatta bu kaçtı ise de azami 5 yıl içinde bunu tespit edip buna ilişkin itiraz, dava hakkını kullanabilmesi gerektiğini, aksi takdirde bu itirazın dava için süresiz ve limitsiz bir hak tanınması davacının iddialarını külli olarak kabul etmek ülkemizde de ticaret yapan ticaret hayatına katkı sağlayan katma değerde bulunan bir çok kişiyi olumsuz etkileyeceğini ve ekonomik anlamda da kişilerin müteşebbis duygusunu ticaret yapma katma değer yaratma isteğini olumsuz etkileyeceğini, bilirkişi değerlendirmesinde bu noktaların atlandığını bunlara yönelik bir tespitte değerlendirmede bulunmadığını, bilirkişi raporuna itiraz ettikleri noktaların da değerlendirip nazara alınması ve bu nedenle ek bilirkişi raporu alınmasını aksi takdirde bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini aleyhe olan hususlarını kabul etmediklerini bildirip, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalıların davacıya ait … esas unsurlu markalarından doğan haklara tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men ve ref’i ile, davalı yana ait … ve ….. no ile tescilli markalarının hükümsüzlüğü talebine yöneliktir.
SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali, aynı kanunun 7/1 md’sinde marka hakkına tecavüz hali olarak yer almaktadır. SMK’nun 6/1 md’sine göre, önceki marka ile tescil başvurusu yapılan marka aynı ya da benzer ise sınıflar da aynı ya da benzer ise bu başvuru itiraz üzerine red edilir. SMK’nun 25/1 md’si gereğince hem 5.md’de yazılı mutlak red nedenleri , hem de 6.md’de yazılı nisbi red nedenleri birer hükümsüzlük nedenidir. Marka koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/2-b md’sine göre ise, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
Karıştırılma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyor ise doğrudan karıştırma ihtimali; eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırd ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırma ihtimalinden söz edilecektir.
Somut olayda karıştırma ihtimali belirlenirken davaya konu markaların hitap ettikleri tüketici kitlesinin belirlenmesi önem arz etmektedir. Buna göre davacı ve davalı markalarının tescilli oldukları mal ve hizmetler yönünden ortalama tüketici kitlesi “ortalama tüketicidir”. Yani taraf markalarının bulunduğu ürünlerin hitap ettiği tüketici özel bir tecrübe ve eğitime sahip olmayan, ürünü satın alma sürecinde ortalama bir süreden daha fazla zaman ayırmayan tüketicidir. Böyle bir tüketici davacı markası ile daha önce karşılaşmış ve fikir sahibi olmuşsa, davalı markalarını, davacı markaları ile idari, işletmesel ya da ekonomik olarak bağlantılı olduğu izlenimine kapılabilir ve karar verme sürecini bu yanılgının etkisi ile gerçekleştirebilir. Davacı markalarının asli ve ayırdedici unsuru “…” kelimesi ile “¸” şeklidir. Davalıya ait …sayılı marka söz konusu “…” ibaresini havi olması karşısında markalar arasında işitsel, anlamsal ve görsel benzerliğin bulunduğunun kabulü gerekir. Davalıya ait … tescil numaralı marka münhasıran “¸” şekil unsurundan oluşmaktadır. Bu şekil unsurunun ayrıntı düzeyinde bulunan farklılıkları dışında grafik ve görsel olarak davacı markasına benzediği/çağrıştırdığı kanaatine ulaşılmıştır. Bu kanaate ulaşırken davacı markalarının başvuru tarihi itibariyle Türkiye’de tanınmış marka olarak tescil edilmesi, Türkiye ve yurtdışındaki yoğun kullanımları ile tanınmış olarak kabul edilmesi gerektiği; özel bilgi, eğitim ve dikkat seviyesine sahip olmayan ortalama tüketici nezdinde benzerliğin, davacı tanınmış markalarını çağrıştıracağı, bu itibarla SMK 6/5 anlamında da hükümsüzlük ve bu markaları havi fiili kullanımları dolayısıyla tecavüz koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır.
Kötüniyetli tescil iddiası yönünden yapılan değerlendirmede ise; tarafların aynı sektörde faaliyet gösterdikleri; davacının faaliyet gösterdiği söz konusu sektörde varlığının uzun yıllara dayandığı ve tanınmış marka olduğu, bir tacir olan davalının, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü çerçevesinde davacı marka ve hizmetlerinden habersiz olmasının olağan hayatın akışına aykırı olduğu ve bu bilme-bilmeyi gerekme durumuna rağmen tüketiciler nezdinde davacı markalarına benzer markayı tescil ettirdiği; bu durumda söz konusu tescilin iyiniyetli bir tescil olarak kabul edilemeyeceği, somut olayda kötüniyetin unsurlarının gerçekleştiği hukuki ve vicdani kanaatine ulaşılmıştır.
Kabul edilen kötüniyetli tescil nedeniyle sessiz kalma yolu ile hak kaybı oluşmayacağı tespit olunmuştur.
Davacının haksız rekabete ilişkin iddiaları yönünden ise Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 14/03/2022 tarih, … esas ve … karar sayılı içtihadı nazara alınarak TTK’nun 55/1-a-4 bendinin somut olayda uygulama yeri olmayacağı, özel kanun olan SMK’nun uygulanması ve özel kanun hükümlerinin korumasının yeterli olduğu kanaatiyle haksız rekabetten kaynaklanan davanın da reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Tüm bu nedenlerle davacının davasının kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
-Davalı yana ait …ve … tescil numaralı markaların hükümsüzlüğüne, karar kesinleştiğinde sicilden terkinine,
-Davalının, davacıya ait “…” ibareli ve “…” … esas unsurlu markalarından doğan haklarına tecavüzün tespiti ile bu tecavüzün men ve ref’ine, bu kapsamda davalıya ait “…” ve “…” ibare ve görsellerine havi ürünlere ve tanıtım vasıtalarına el konularak tecavüz oluşturan kısmın ürün ve tanıtım malzemelerinden çıkarılmasına,
-Davacı vekilinin haksız rekabet davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın, davalılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen marka hükümsüzlüğü davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen marka tecavüz davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen haksız rekabetin tespiti davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.500,00 TL bilirkişi ücreti ve 138,50 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.638,50 TL yargılama giderinin, davanın kabul ve reddi oranında hesaplanan 1.092,33 TL’sinin, davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı ve 59,30 TL peşin harç olmak üzere toplam 118,60 TL harç giderinin, davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/09/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır