Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/482 E. 2023/76 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/482
KARAR NO : 2023/76

DAVA : Markadan Doğan Haklarına Tecavüzü Nedeniyle Bu Tecavüzün
Durdurulması ile Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 25/05/2021
KARAR TARİHİ : 15/03/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/04/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Markadan Doğan Haklarına Tecavüzü Nedeniyle Bu Tecavüzün Durdurulması ile Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin 2004 yılından bu yana öğrencilerin öğrenimlerini desteklemek amacıyla …., …, …., … ve … gibi kitapları uzman kadrosuyla hazırlayıp yayınladığını, müvekkilinin TPE’ye yapılan başvuru sonucu 41.emtiadan olmak üzere … Danışmanlık olarak …. Hizmet Marka No ile 16/03/2007 tarihinde on yıl korumalı olarak bu ismi tescil ettirdiğini ve 16/03/2017 tarihinde yine on yıl korumalı olarak tescili yenilediğini, … Koleji markasını ise 06/04/2018 tarihinde yine on yıl korumalı olarak …. hizmet marka numarası ile aldığını, … okulları markasını 10/04/2014 tarihinde …. Hizmet Marka numarası ile on yıl korumalı olarak aldığını, … markasını 10/04/2014 tarihinde …. hizmet marka numarası ile on yıl korumalı olarak aldığını … Yayınları markasını ise 06/03/2018 tarihinde … marka numarası ile 10 yıl süre ile tescil ettirdiğini ve yayın ve ticari hayatını bu markaları ile sürdürdüğünü, tüm bu çalışmalarını kendisinin kurmuş olduğu …Öğretim Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti. çatısı altında sürdürdüğünü, davalı tarafın … …. Tic. Ltd. Şti. ismi ile ticaret sicilde yer aldığını, … … Eğitim Kurumu adında da eğitim sektöründe hizmet verdiğini, davalının bu faaliyetinin müvekkilinin tescilli markası olan markalarını çağrıştırır ve tüketicilerin sadece “…” kelimesinden hareketle müvekkilinin tescilli markasının bağlı kurs veya yapılanması olduğu sonucuna kapılarak bu eğitim kurumunu tercih edecek şekilde algı oluşturarak ticari hayatına devam ettiğini, bu nedenle aynı adla eğitim kurumları işletmenin müvekkilinin yer aldığı sektördeki tanınmışlığını kullanma amacı taşıdığını ve haksız kazanç elde ettiğini, davalının müvekkilinin markasını iltibas yaratacak derecede marka oluşturarak, bu ismi müvekkilinin izni olmaksızın kullandığını belirterek müvekkilinin markasına tecavüz oluşturan “…” ibaresinin bulunduğu iş evrakları ve reklamlarında (kartvizit, tanıtım kataloğu, reklam panoları, tabelalar vs.) kullanımının engellenmesine, devam eden tecavüz fiillerinin üretimin durdurulması sureti ile durdurulmasını ve müvekkilinin markasını ihtiva eden tabela ve diğer ürünlerin toplatılması sureti ile tecavüzün kaldırılmasını, davalının ticari defterleri incelenerek müvekkilinin markasına iltibas yaratan markayı ihtiva eden ürün ve hizmetler üzerinden elde ettiği kazancın hesaplanarak müvekkili lehine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000 TL maddi, manevi zarar için ise 100.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin davacı … iddia ettiği gibi isminden haksız olarak faydalanmak isteği, gayesi veya amacı bulunmadığını, … ismini ticaret ve işletme adı olarak kullandığını, … …. Tic. Ltd. Şti ünvanı ile …. tarafından kurulan şirketin, “…. ” adı ile İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden onay alınmak suretiyle müvekkili şirketin şu anki yetkilisi … tarafından devralındığını ve 2019 yılında işbu şirketin kapatıldığını, İstanbul Ticaret Odası kayıtlarını ibraz etiklerini, bu sebeple davanın aslında hukuken var olmayan yani pasif dava ehliyeti bulunmayan bir şirkete karşı ikame edildiğini, bu sebeple davanın husumet yokluğu sebebi ile reddi gerektiğini, bununla birlikte ….nin, … Tic. Ltd. Şti, … İnş. San. Tic. Ltd. Şti. olarak şirket kurduğunu ve faaliyetlerini de bu unvanı altında faaliyetine devam ettiğini, orta ve yüksek öğretim, kamu personel sınavlarına ilişkin olarak sadece ve sadece İngilizce dersleri verildiğini, bu bakımdan davacının iştigal konuları ve faaliyetlerine ilişkin bir benzerlik bulunmadığını, müvekkili şirketin, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … ismini tescil ettirmek için herhangi bir marka başvurusu bulunmadığını, müvekkilinin eğitim alanında faaliyet göstermek için şirket kurduğunu, işbu ticaret unvanını da gerek İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne ve yasal zorunluluk olması nedeni ile Milli Eğitim Müdürlüğü’ne tescilini yaptırdığını, sayılan bu kurumların müvekkili şirketin adının davacıya ya da başka bir şirketin adına ya da markasına tecavüz oluşturduğuna kanaat getirmiş olsalardı, müvekkili şirketin adını tescil etmeyeceklerini, müvekkili şirketin de devlet kurumlarının tescil ettiği bu isimle ticari faaliyetlerine başladığını, bu anlamda müvekkilinin kötüniyetinden ya da davacı şirketin markasından haksız olarak faydalanmak istemesinden bahsedilemeyeceğini, müvekkili şirketin, … ismini marka adı olarak değil ticaret unvanı olarak kullandığını, gerek Türk Ticaret Kanunu gerekse sair mevzuatlarımız gereği ticaret unvanı terkin edilmedikçe ismin ticaret unvanı ile birlikte kullanılması halinde haksız rekabet ve markaya tecavüz oluşmayacağını, müvekkili şirketin, davacı … markasına tecavüz oluşturan hiçbir eylemi bulunmadığını, davacının iddia ettiği gibi müvekkili şirketin faaliyet adresinde … … Eğitim Kurumu tabelasını kullanmadığını, davacının müvekkili şirketin kullandığını iddia ettiği www….com internet sitesinin kullanılmadığını, bu anlamda davacı … iddia ettiği gibi herhangi bir tecavüzün varlığı ve/veya tecavüzün devam etmesinin söz konusu olmadığını, marka hakkına tecavüz fiilinden dolayı zarar gören şahıs, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altında olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davacı adına kayıtlı marka tescil belgeleri celp olunmuştur.
Dosya, davalının, davacıya ait markalardan doğan haklarına tecavüzün bulunup bulunmadığı, tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı, oluştuysa miktarı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 31/03/2022 havale tarihli raporlarında; “Mevcut duruma göre, Davalının tescilli bir markasının olmadığı ve davalı tarafın tescilsiz fiili kullanımının SMK’nın 7 ve 29. maddeleri gereğince davacının marka haklarına tecavüz oluşturduğu, davalı tarafın incelenen ticari defterlerinin sahipleri lehine delil vasfına haiz olduğu, davalı tarafın, ticari faaliyete başladığı 30.05.2017 tarihinden, dava tarihine (25.05.2021) kadar olan süre dikkate alınarak, mali tablolarında görülen, Genel Yönetim Giderleri öncesi Faaliyet Karı üzerinden yapılan hesaba göre, markasal kullanım nedeni ile elde ettiği muhtemel kazancın 138.514,24 TL.’ sı olarak hesap edildiği, davacı tarafın, maddi tazminat talebinin Borçlar Kanununun 50. ve 51. Maddelerine göre belirlenmesi hususunun mahkemenin takdirinde olduğu” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Davacı vekili 13/04/2022 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi raporunda marka hakkına tecavüz oluştuğunun ayrıntılı şekilde açıklandığını, davada haklılıklarının ortaya konulduğunu, tazminat hesaplaması açısından yapılan incelemede, şirketin mali tabloların incelendiğini, bu incelemelerde net kar tablosunun oluşturulduğunun ve tazminat hesabının yapıldığının görüldüğünü, ancak rakamlar incelendiğinde, bir özel eğitim kursunda olamayacak kadar düşük miktarda satış yapıldığının ve bu nedenle de brüt satış karının da az çıktığının görüldüğünü, 5 yıl boyunca yalnızca 463.000,00 TL gelir elde etmiş bir özel eğitim kurumunun ayakta kalabilmesinin mümkün olmadığını, gelir gider tablosu sonunda da şirketin zarar ettiği sonucuna varıldığını, dolayısıyla şirketin vergi ödememek maksadıyla makbuz kesmemiş olabileceği ihtimalinin akıllara geldiğini, bu nedenle, öncelikle kurumun öğrenci kapasitesinin tespit edilmesi, her yıl kaç öğrenci kaydı yaptırdığının rapora eklenmesi gerektiğini, ayrıca şirketin kestiği makbuzlardaki öğrenim bedeli miktarlarının, benzer kurs merkezlerinde de aynı olup olmadığının araştırılması gerektiğini, arada büyük bir fark var ise, şirketin eksik tutarlarda makbuz kestiğinin anlaşılacağını, müvekkiline ait markanın, tüm Türkiye çapında ismi bilinen, tüketici kitlesi tarafından benimsenmiş ve eğitim sektöründe öncü konumuna gelmiş bir marka olduğunu, bu nedenle, bu markaya yapılmış olan bir ihlalin de etkisinin ortalamadan fazla olacağını, dolayısıyla davalının kullandığı markanın net gelirine etkisinin %30 olarak kabul edilmesinin hakkaniyetli olmadığını, hesaplamanın dava tarihi olan 25/05/2021 tarihine kadar olan kazanç üzerinden hesaplandığını, dava her ne kadar bu tarihte açılmış olsa da, davalının müvekkiline ait markayı kullanmaya devam ettiğini, yargılama sürecinin uzaması da dikkate alınarak bu hesaplamanın en azından raporun hazırlandığı tarihe kadar olan süreci kapsaması gerektiğini, böylece müvekkilinin uğratılmış olduğu gerçek zararın ortaya çıkacağını, açıklanan nedenlerle, bilirkişi raporuna karşı itiraz ettikleri konularla ilgili ek rapor alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 13/04/2022 tarihli dilekçesi ile, her ne kadar bilirkişi raporunda yer alan ve müvekkiline ait imiş gibi gösterilen bina resmi ve tabelasının, kartvizitlerin kullanım tarih bilgisinin tespit edilmediği belirtilmiş ise de raporda belirtilen bina görselinin müvekkilinin kullandığı bina olmadığını, müvekkilinin herhangi bir şekilde … ismini içeren herhangi bir tabela, görsel bulunmadığını, müvekkili şirketin, davacı … markasına tecavüz oluşturan hiçbir eylemi bulunmadığını, davacının iddia ettiği gibi müvekkili şirketin faaliyet adresinde … … Eğitim Kurumu tabelasını kullanmadığını, davacının, müvekkili şirketin kullandığını iddia ettiği www….com internet sitesinin kullanılmadığını, dava açılmadan önce davacı tarafından durumun kendisine bildirilmesinden sonra müvekkili şirketin derhal bu kullanımlarını kaldırdığını, aynı şekilde marka hakkına tecavüze delil olarak gösterilen www…com sitesinin yine dava öncesinde kapatıldığını ve …com adresinin kullanılmaya başlandığını, davacı …ın iddia ettiği gibi herhangi bir tecavüzün varlığı ve/veya tecavüzün devam etmesinin söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin … ismini marka adı olarak değil, ticaret unvanı olarak kullandığını,dava tarihi itibari ile davacının markasına tecavüz teşkil edecek hiçbir kullanımı olmayan müvekkili şirketin, bilirkişi raporunda belirtilen ve markaya tecavüz oluştuğu yönündeki kanaate katılmadıklarını ve hesaplanan maddi tazminat koşullarının oluşmadığından dolayı rapora bu yönüyle de itiraz ettiklerini, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mevcut heyete bir bilişim uzmanı eklenerek tecavüz oluşturduğu iddia olunan ve raporda tarihleri tespit edilemeyen görsellerin tarih tespitlerin yapılması ve sektörel anlamda karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesi, ayrıca taraf vekillerinin sair itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla ek rapor tanzimi için dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 15/01/2023 tarihli ek raporlarında; “Görevlendirme kapsamında bulunan “Raporda tarihleri tespit edilemeyen görsellerin tarih tespitlerin yapılması “ hususu inceleme yapıldığında Dava dilekçesi ek-2 olarak sunulan kullanıma ilişkin görselin, kök raporda yer aldığı gibi olduğu tespit edilmekle birlikte, söz konusu kullanımın tarih bilgisinin yer almadığı belirtildiğinden ilgili görsel ile ilgili re’sen yapılan incelemeler sonucunda; ulaşılan görselin altında bulunan tarihte 8 Ağustos 2018 yazdığı, yine kök raporda belirtilen Davalı şirketin sahibi … ‘in google üzerinde bulunan ve “… ” yazılı kartvizitin yer aldığı fotoğrafın tarih bilgisi ile ilgili … arama motorunda re’sen yapılan inceleme sonucunda görselin altında bulunan Görselin çekilme tarihi : mayıs 2018 yazdığı, www….com alan adının mevcut kullanımı ve geçmiş tarihli kullanıma ilişkin yapılan inceleme sonucunda …com alan adının mevcut durumda Kayıt Edilebilir (ödemeyi yapan herhangi biri tarafından alınabileceği) olduğu görülmüş, www…com alan adı içerisinde geçmiş web sitesi bulunup bulunmadığının kontrolü için web archive kaydı kontrol edilmiş, 1 adet (2 Ocak 2022) tarihli web archive kaydının olduğu görülmüş, bu kayıt açıldığında ise 10 Ocak 2022 tarihli http://www….com/ web sitesinin açıldığı tespit edilmekle birlikte, Mevcut duruma göre, Davalının tescilli bir markasının olmadığı ve davalı tarafın tescilsiz fiili kullanımının SMK’nın 7 ve 29. maddeleri gereğince davacının marka haklarına tecavüz oluşturduğu, davalı tarafın incelenen ticari defterlerinin sahipleri lehine delil vasfına haiz olduğu, davalı tarafın, ticari faaliyete başladığı 30.05.2017 tarihinden, dava tarihine (25.05.2021) kadar olan süre dikkate alınarak, mali tablolarında görülen, Genel Yönetim Giderleri öncesi Faaliyet Karı üzerinden yapılan hesaba göre, markasal kullanım nedeni ile elde ettiği muhtemel kazancın 138.514,24 TL.’ sı olarak hesap edildiği, davacı tarafın, maddi tazminat talebinin Borçlar Kanununun 50. ve 51. Maddelerine göre belirlenmesi hususunun mahkemenin takdirinde olduğuna ilişkin kök rapordaki kanaatlerinin devam etmekte olduğu” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Davacı vekili 24/01/2023 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi raporunda davalı tarafın tescilsiz fiili kullanımı dolayısıyla davacı müvekkilinin marka haklarına tecavüz oluşturduğunun belirtildiğini, davalı tarafın markasal kullanımın edeni ile elde ettiği muhtemel kazancın 138.514,24 TL olarak hesaplandığını, ancak raporda muhtemel kazancın miktarının ve bu miktar kazanılır iken markanın bu kazanca etki oranının belirtilmediğini, zira İstanbul gibi bir şehirde metropol ilçede faaliyet gösteren davalı firmanın kazancının çok daha yüksek rakamlar olması gerekirken yapılan hesaplama sonucu varılan sonuç geriye doğru düşünüldüğünde bu firmanın nerede ise zarar ettiği sonucunu doğurduğunu, bunun mümkün olmadığını, bu nedenle dosyanın aynı bilirkişi heyetine gönderilerek bu hususta ek rapor alınmasını beyan etmiştir .
Davacı vekili 15/02/2023 tarihli dilekçesi ile, dava dilekçeleri ile talep ettikleri miktar olan 10.000,00 TL dava değerini bilirkişi raporu ile tespit edilen rakam olan 138.514,24 TL olarak ıslah ettiklerini beyan etmiş ve eksik harcı tamamladıkları görülmüştür.
Dava, davalının, davacıya ait “…” ortak unsurlu markalarından doğan haklarına tecavüzü nedeniyle bu tecavüzün durdurulması ile maddi ve manevi tazminat talebine yöneliktir.
Her ne kadar davalı … pasif husumet itirazında bulunmuşsa da … …. Ticaret Limited Şirketi’nin 12/01/2021 tarihinde unvan değişikliğine giderek “…” olduğu, unvan değişikliğinin husumeti değiştirmeyeceği ve davanın yeni unvan ile davalı hakkında görülebileceği, davalının pasif husumetinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce toplanan ve taraflarca sunulan tüm deliller ile alınan bilirkişi raporlarına göre, davacının 41.sınıfta “…” asli ve ortak unsurlu markaların sahibi olduğu, davalı yana ait “www…” adresinde yapılan incelemede web archive kaydının http://www….com/ adresine yönlendirildiği, arama motorunda yapılan incelemelere göre davacı … delil olarak sunduğu görsellerin tarihlerinin Mayıs 2018 olarak tespit edildiği, söz konusu görsellerde “…” ibaresinin markasal olarak kullanıldığı, davalının söz konusu markasal kullanımı, davacı markalarının tescilli olduğu 41. sınıfta “eğitim-öğretim hizmetlerinde” gerçekleştirdiği, bu itibarla marka hakkına tecavüzün hukuki koşullarının oluştuğu kanaatine ulaşılmıştır.
Davacı … SMK’nun 151/2-b maddesinde belirtilen “Sınai Mülkiyet Hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç”a göre hesaplama yapılmasını talep etmiştir. Söz konusu maddenin gerekçe metnine göre: “Maddede yoksun kalınan kazanç ve bu kazancın nasıl hesaplanacağı düzenlenmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen hesaplama metotları arasına, önceki düzenlemelerde yer alan “hakkın kullanılması ile” ibareleri alınmamıştır. Önceki düzenlemede, tecavüz suretiyle yapılan satışlardan elde edilen kazanca, markanın katkısı oranında tazminata hükmedilmekte ve bu durum, oldukça düşük tazminatlara hükmedilmesine yol açmaktaydı. Türk Ticaret Kanununun haksız rekabete ilişkin hükümlerinin, tecavüz edilerek elde edilen net kazancın hak sahibine verilmesini sağlayacak şekilde düzenleme getirmesi nedeniyle uygulamada sınai mülkiyet hakkı sahipleri, sınai mülkiyet hakkı koruması yerine haksız rekabet korumasını tercih etmekteydi. “Hakkın kullanılması ile” ibaresine metinde yer verilmeyerek hüküm, Türk Ticaret Kanunu ile uyumlu şekilde düzenlenmiş, metinden “tecavüz suretiyle elde edilen gelire sadece sınai mülkiyet hakkının sağladığı katkı” anlamının çıkmaması gerektiği düşünülmüş, ayrıca AB direktifinde de “hakkın kullanılması ile” ibaresine karşılık gelecek ifade bulunmadığı gözetilerek anılan ibarelere fıkrada yer verilmemiştir. Yapılan düzenleme ile davalıların davaların ve tazminat sorumluluğunun daha etkin hale getirilmesi amaçlanmıştır. Yine fıkranın (c) bendine göre yapılacak hesaplama sonucu hükmedilecek tazminatta dikkate alınacak kazancın “net kazanç” yani “kâr” olduğu vurgulanmıştır.” denilmek suretiyle maddenin amaç ve kapsamı belirlenmiş ve mahkememizce de söz konusu madde çerçevesinde herhangi bir indirim yoluna gidilmeksizin davalı … elde ettiği net kar üzerinden davacı … talep ettiği tazminatın kabulü cihetine gidilmiştir.
İhlal edilen hakkın boyutu, kusurun derecesi ve tarafların mali durumları nazara alınarak 20.000,00 TL manevi tazminatın yeterli ve dengeleyici olacağı kanaatine ulaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE,
-Davalının davacıya ait “…” ortak unsurlu markalarından doğan haklarına tecavüz oluşturan “…” ibaresini havi tabela ve ürünlerine el konulmasına, 138.514,24 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin REDDİNE,
2-Hüküm özetinin masrafı davalı …. karşılanmak suretiyle ulusal çapta yayın yapan tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde ilanına,
3-Alınması gereken 10.828,11 TL harçtan, davacı tarafça yatırılan 1.767,05 TL peşin harç ve 2.306,18 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 6.754,88 TL harcın, davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen tecavüzün tespiti davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen maddi tazminat davası yönünden 21.777,14 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen manevi tazminat davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen manevi tazminat davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yapılan 4.500,00 TL bilirkişi ücreti ve 172,00 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 4.672,00 TL yargılama giderinin, davanın kabul ve reddi oranında hesaplanan 3.104,96 TL’sinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı tarafça yatırılan 1.767,05 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı ve 2.306,18 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 4.132,53 TL harç giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/03/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸