Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/467 E. 2022/61 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/467 Esas
KARAR NO : 2022/61

DAVA : Marka’dan Doğan Haklara Tecavüzün Tespiti ve Davalı Markasının Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 30/04/2021
KARAR TARİHİ : 07/04/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 08/04/2022

Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin Türkiye’nin en köklü ve en önde gelen firmalarından biri olarak 1942 yılından bugüne faaliyet gösteren … Holding bünyesindeki kurulmuş şirketlerinden biri olduğunu; müvekkilinin ithal ettiği ve fason ürettiği ilaçların ve reçetesiz ürünlerin tanıtım, pazarlama, satış ve dağıtımını gerçekleştirdiğini; müvekkilinin … tescil nolu “…” markasının tescil edildiği tarihten itibaren etkin bir şekilde kullanmakta olup işbu marka ile birçok ürünün tüketicilere sunulmakta olduğunu, “…” markalı ürünlerin her yaştan tüketiciye hitap eden geniş ürün yelpazesine sahip olduğunu; müvekkilinin, doktor ve eczaneler üzerinden yaptığı tanıtımlar dışında, özellikle tv ve sosyal medya üzerinden yaptığı reklam yayınları ile “…” markasının toplumun geniş bir kesimine ulaşmış olduğunu; davalı şirketin … tescil nolu “…” markasının müvekkili markası ile aynı/benzer ürünlerde kullanılmakta olduğunu; davalı yanın dava konusu “…” markasının kullanılmasının, müvekkilinin yıllarca yoğun çaba, reklam ve Ar-Ge maliyetleri ile oluşturduğu marka değeri ve tüketiciler nezdindeki bilinirliğinden yararlanarak haksız bir kazanç elde edildiğini; müvekkiline ait “…” şeklindeki kelime markası ile davalıya ait “…” şeklindeki kelime markalarının ortalama tüketicide bıraktığı genel intiba, bu ürünlerin aynı üreticiden piyasaya sunulduğu izlenimini vermekte olduğunu; SMK 5/1(ç) maddesi kapsamında markaların ayırt edilemeyecek kadar benzerlik bakımından karşılaştırılırken, markaların bütün unsurlarıyla birlikte görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzerliğin esas alındığını; davalıya ait “…” markası ile müvekkiline ait “…” markasının görsel olarak ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, müvekkilinin markasındaki harflerin davalının markasındaki bütün harfleri kapsamakta olup yalnızca bir harf fazla içermesinin markaları farklılaştırmadığını, ayrıca markaların tescilli bulundukları emtia sınıfları da birebir aynı olup müvekkilinin markasının tescilli bulunduğu mal sınıfları davalının markasının tescilli bulunduğu mal sınıflarını kapsadığını; müvekkilinin sahip olduğu marka ile davalıya ait markanın benzer olmasının SMK m.6/1 uyarınca da hükümsüzlük sebebi olduğunu; davalının markasal kullanımının müvekkilinin marka hakkına da tecavüz teşkil ettiğini; Kanunun 155.maddesine göre tecavüz davalarında markanın tescilli olması fiilin tecavüz niteliğini etkilemediğini; dava konusu … tescil nolu markanın hükümsüzlüğüne, davalıya ait markanın kullanılmasının tecavüz niteliğinde olduğunun tespiti ile tecavüzün önlenmesi ve durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafından davacının birden çok tescili olmasına rağmen takviye edici gıdalarda müvekkilinin “…” markasını tescil etmesinin kötü niyetli olduğu iddia edilmişse de bu iddianın doğru olmadığını; müvekkilinin faaliyet gösterdiği alanda markasını tescil ettirmesinden doğal bir şey olmayıp, bu hususun kötü niyeti ispatlayan bir unsur olmadığını, davacının birden fazla sınıfta birden fazla tescile sahip olsa da, müvekkili tarafından işgal edilmek amacıyla faaliyet gösterilmeyen sınıfların tescil edilmemiş, takviye edici gıdalar satılması nedeniyle faaliyet gösterilen alan ve sınıfta “…(…)” markasının tescil edilmiş olduğunu, müvekkilinin, davacının tanınmışlığından faydalanılarak “…” markasına benzer olarak “…” markasının tescil edildiği iddia edilmişse de, davacının tanınmış bir markası olan ” …” vb.şekilde bir marka tescil edilmemiş olup, davacının kendi tanınmışlığını iddia konusu ederek sattığı ürünlere ilişkin markaların da sanki tanınmış marka hükümlerinden faydalanacakmış ve korunacakmış gibi bir iddiada bulunmasının mümkün olmadığını; müvekkili tarafından davacının tanınmışlığıyla alakalı gerçekleştirilmiş olumsuz bir eylem mevcut olmayıp, müvekkili tarafından ispatlanabilir herhangi bir kötüniyetli tescil gerçekleştirdiğine dair bir ispat olmaksızın müvekkili tarafından faaliyet gösterilen alan ve hizmet içerisinde “…” markasının TPMK nezdinde tescile karar verildiğini, davacanın kötüniyetli tescile dayalı hükümsüzlük talebinde müvekkilinin kötüniyetli olduğunu ispat etmesi gerektiğini; davacının kötü niyetli tescil iddiasını daha somut delillerle ispatlaması gerekmekte olup, davacı iddialarının reddinin gerektiğini, taraf markaları arasında kavramsal, işitsel veya kavramsal bir benzerlik bulunmadığını; müvekkilinin “…” markasının Türkçe anlam olarak … anlamına geldiğini ve bu anlama gelebilecek ibarelerin ise herkes tarafından kullanılabilmesinin mümkün olduğunu; müvekkilinin “…” anlamını gösteren markasını …(…), …(…) olarak kullandığını ve bu markanın da davacı markasıyla bir benzerlik taşımadığını; müvekkilinin markasal kullanımına uzun süre sessiz kalan davacının sessiz kalmak suretiyle hak kaybına uğradığını; haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 06/04/2022 havale tarihli dilekçesi ile, taraflar arasında yapılan anlaşma gereğince davadan feragat ettiklerini, bu hususta davalıdan herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını bildirdikleri görülmüştür.
Davalı vekili 06/04/2022 havale tarihli dilekçesi ile, davacının davadan feragat ettiğini, taraflara avukatlık ücreti tayin edilmemesini ve yapılan masrafın taraflar üzerinde bırakılması ve herhangi bir masrafa hükmedilmemesi taleplerinin bulunmadığını bildirdikleri görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; feragat davaya son veren taraf işlemi olduğundan vaki feragat nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiş, taraf vekillerinin yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığı beyanları karşısında bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Taraf vekillerinin yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığı beyanları karşısında bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Harcanmayan avansın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Kararın taraflara tebliğine,
Kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 07/04/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır