Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/466 E. 2022/295 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/466
KARAR NO : 2022/295

DAVA : FSEK – Tecavüzün Ref’i ile Maddi Tazminat
DAVA TARİHİ : 30/04/2021
KARAR TARİHİ : 21/12/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/01/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan FSEK – Tecavüzün Ref’i ile Maddi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin bir mühendislik firması olduğunu ve …’ın ise hem şirket yetkilisi hem de yetkili uzman mühendisi olduğunu, müvekkili …’ın alanında uzman bir mühendis olarak oluşturduğu ve kendine has bir dili ve formatı olduğunu, raporlarında kendi ölçüm ve bilgisinin olması nedeniyle bu raporların bir eser niteliğinde olduğunu, Fikri ve Sınai Eserler doktrinde de kabul edildiği üzere standartlara uygun olan ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda sınırlı sayılmış eser tiplerin de ilmi eser sayıldığını ve müvekkilinin davaya konu ürünü de eser niteliğinde olduğunu, müvekkilinin gerçekleştirdiği çalışmaların sonucuna göre ortam koşullarının şekillendirildiğini, bu nedenle müvekkilinin hazırladığı her raporun 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 2. Maddesinin 3. Fıkrası gereğince kendi başına bir ilim eseri niteliğinde olduğunu, müvekkilinin davalı şirket ile birlikte 16/01/2019 tarihinde … Genel Müdürlüğü için bir iş yaptıklarını, müvekkili …’ın sadece bu iş için özel bir hesap raporu hazırladığını, bu raporun adının “…” olduğunu ve bu raporun müvekkilinin eli ürünü olduğunu, müvekkilinin izni ve bilgisi olmadan bu raporun kopyalanarak başka bir ticari çalışma olan … San. A.Ş. Eskişehir fabrikasında kullanıldığını, müvekkilinin bu kullanımdan …. San. A.Ş. Eskişehir fabrikası yetkililerinin kendisine dönüş yapması sonucunda haberdar olduğunu ve söz konusu raporu kendisinin hazırlamadığını ve hazırlanan raporun sahte olduğunu firma yetkilisine ifade ettiğini, firma yetkilisinin söz konusu raporu ve rapor öncesi yapılmış yazışmaları da müvekkiline ilettiğini, müvekkilinin yapmış olduğu inceleme sonucunda ….’e özel hazırlamış olduğu raporun neredeyse birebir aynı şekilde hazırlanmış olduğunun fark edilmesi üstüne davalı şirket ile temasa geçildiğini ve davalı şirket ortağı …. ile …. üstünden yazıştıklarını ve …’ın firma personelinin hatası sonucunda bunun gerçekleştiğini ve bu süreci kendi aralarında halledebileceklerini belirttiğini, haksız fillerini ikrar ettiğini, ancak müvekkilinin bu teklifi reddettiğini, müvekkiline ait eseri müvekkilinin izni ve bilgisi olmadan işleyip, çoğaltıp, yaydığını, ayrıca bu raporda müvekkilinin haberi ve rızası olmadan ismini, unvanını, logosunu, kaşesini ve adresini kullandığını, hatta rapor içeriğinde müvekkilinin yapmış olduğu yazım hatalarının davalı tarafından oluşturulan kopya raporda aynen yer aldığını, davalı şirketin müvekkilinin eserini kopyalayarak yapmış olduğu rapor hem müvekkilinin fikri ve sınai haklarına tecavüz oluşturduğunu hem de hesaplardaki tutarsızlıklar edeniyle raporun muhatabı şirketi tehlikeye soktuğunu, söz konusu nedenler ile davalı şirketin tecavüzün ref’ini, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkili ile sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin üç katı fazlası olan 75.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, kabul anlamına gelmemek üzere, somut olayda, ilmi eser niteliğinde olduğu iddia edilen hesap raporunu düzenleyen kişinin davacı … olduğunu, bu hakkı dava etme hakkının sadece davacı …’a ait olduğunu, diğer davacı şirketin hesap raporu üzerinde bir hakkı bulunmadığını, davacı … tarafından hazırlanan raporun uluslararası kriterler çerçevesinde ağırlık birimleri ve parametreler esas alınarak bir raf sisteminin taşıyabileceği ağırlığın hesaplanmasına yönelik olduğunu, bu nedenle aynı hesabın farklı bir mühendis tarafından yapılmasında da aynı sonucun elde edileceğini, Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere belirli bir meslek öğrenimi sonucunda yapılan mimari çizimlerin FSEK anlamında eser olarak kabulünün mümkün olmadığı konusunda içtihat olduğunu, bu çerçevede dava konusu rapordaki hesaplamaların hangi kısmının FSEK kapsamında korunması gerektiğini belirten somut bir verinin olmadığını, ayrıca dava dilekçesinde belirtilen ve … tarafından “…” şirketine sunulmak için hazırlanan raporun davacıların bilgisi dışında müvekkili şirket tarafından çoğaltılarak … San. A.Ş.’ne ibraz edildiği iddialarının tamamının gerçek dışı olduğunu ve kabulünün mümkün olmadığını, söz konusu nedenler ile …. San. ve Dış. Tic. Ltd. Şti’nin açtığı davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddini ve davacılardan …’ın açtığı davanın hesap raporunun eser niteliği taşımaması nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dosya, davalının, davacılara ait eserden doğan maddi haklarına tecavüzünün olup olmadığı, davacı …’nin aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı, davaya konu raporun eser vasfını haiz olup olmadığı ve davacıların bu eserden doğan mali haklarının bulunup bulunmadığı, tecavüz oluştuysa davacıların isteyebileceği maddi tazminatın miktarı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 18/02/2022 tarihli raporunda; “Davacı özel kişinin eseri meydana getiren kişi olmasında tartışma olmamakla, diğer davacı şirketin FSEK md.18 hükmünden doğan hakları kullanmaya yetkisi bulunması bakımından davacıların aktif dava husumeti bulunduğu; dava konusu tasarım raporu içeriği, şemaları, modelleri ve içerdiği tasarımların FSEK md. 2/3 hükmü kapsamında sayılan “Bedii vasfı bulunmayan her nevi teknik ve ilmi mahiyette fotoğraf eserleriyle, her nevi haritalar, planlar, projeler, krokiler, resimler, coğrafya ve topoğrafyaya ait maket ve benzerleri, her çeşit mimarlık ve şehircilik tasarım ve projeleri, mimari maketler, endüstri, çevre ve sahne tasarım ve projeler” kapsamında ilmi eser olduğu, davalının davacı maddi manevi haklarına tecavüz teşkil eden eylemlerde bulunarak eserin ayırt edilemeyecek seviyede bire bir aynısını kopyalama ve çoğaltma yaparak kullanmakta olduğu, Davacı ile davalı arasında sözleşme sorumluluğu kapsamında FSEK md. 68 kapsamında farazi sözleşme ilişkisinin talebe göre kurulmasına olanak bulunduğu, haksız fiil hükümlerinin uygulama alanı bulmadığı; Davacı ile davalı arasında FSEK md. 68 tarafından aranan uygun bir yazılı sözleşme bulunmaması dolayısıyla davacının sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin – rayiç bedelin 3 katına kadar tazminat talep edilebileceği, böylelikle FSEK md. 68 kapsamında 75.000,00- TL hesaplanan tazminatın davacı talepleri kapsamında uygun düşebileceği, Taraflar arasında var olan farazi sözleşme ilişkisinde; davacının diğer talepleri olan, davalı tecavüzün meni taleplerinin incelenmesine yer olmadığına, keza taraflar arasında bir sözleşme ilişkisi kurulmuşçasına tazminat talebinin lisans bedeline kaim olmak üzere talep ediliyor olduğuna, Davacı yanın FSEK 68. Maddesi gereği 3 katı bedel istediği görülmekle, farazi sözleşme konulması hali bulunduğundan sair taleplerin isabetli görülemeyebileceği, Davacının maddi tazminat istemli olarak açmış olduğu davasında manevi tazminat talebi yönünden bir talebinin olmadığı” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Davalı vekili 09/03/2022 tarihli dilekçesi ile, davacı tarafından hazırlanan raporun içeriğinde bir takım çizimlerin grafiklerin ve hesaplamaların bulunduğu gözetildiğinde dosyaya rapor sunan bilirkişilerin sahip oldukları uzmanlık alanına göre dava konusu raporun FSEK kapsamında korunması gereken bir ilmi eser niteliğinde olup olmadı yönünde sağlıklı olarak tespit etmelerinin mümkün olmadığını, dava konusu raporun içeriğinde bir takım çizimlerin ve ağırlık hesaplamalarının bulunduğu dikkate alındığında mezkur raporun FSEK kapsamında korunması gereken bir ilim eseri niteliğinde olup olmadığının tespitinin mimar bilirkişi tarafından yapılmasının yasal zorunluluk olduğunu, heyette mimar bilirkişi olmadığından, söz konusu raporun davaya konu uyuşmazlığı çözer nitelikte olmadığını, bu nedenle içinde mimar bilirkişinin bulunduğu mahkemece oluşturulacak yeni bir heyetten rapor alınması gerektiğini, öncelikle davacı tarafça hazırlanan raporun eser niteliğinde olup olmadığının net bir şekilde tespit edilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda davaya konu hesap raporunun FSEK anlamında korunması gereken eser niteliğinde olduğu yönünde belirlemelere yer verilmiş ise de, mezkur raporda hususiyet ve özgünlüğün hesap raporunun hangi elemanlarında görüldüğüne dair somut verilerin ortaya konulamadığını, bilirkişi raporundaki davacı tarafından hazırlanan “… …” isimli rapor ile davalı müvekkili tarafından hazırlanan ve … San A.Ş.’ye teslim edildiği iddia edilen raporun birbirleriyle aynı görsel formül ve tabloları barındırdığı yönündeki belirlemelerin, bilirkişilerin uzmanlık dalları gözetildiğinde hukuki bir değerinin olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere aksi kabul edilse bile mezkur raporun FSEK kapsamında korunması gereken bir ilim eseri niteliğinde olmadığından davacı taleplerinin ancak Ticaret Mahkemeleri tarafından haksız rekabet hükümlerine göre değerlendirilebileceğini, dava konusu olayla ilgili devam eden ceza davasında müvekkili şirket ortağı ve yetkilisi olan ….’ın savunmasında belirttiği üzere müvekkili şirkette satış sorumlusu olarak çalışan ….’ın söz konusu raporu numune rapor olarak … şirketine gönderildiğinin müvekkili şirket tarafından sonradan öğrenildiğini, davacıya ait raporun hukuka aykırı olarak çoğaltılıp ya da kopyalanıp kullanılmadığını, ispat yükü üzerinde bulunan davacının bu yöndeki iddiasını somut deliller ile kanıtlayamadığından davanın reddi gerektiğini, rapordaki davacının dava konusu raporun rayiç bedelin 3 katına kadar yani 75.000,00 TL tazminat talep edebileceği yönündeki tespitlerin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bilirkişi raporunda rayiç bedel tespitinin neye göre yapıldığının hangi rayiç araştırmasına göre bu kanıya varıldığının açıklanmadığını, davacının davaya konu hesap raporunu piyasadan 3.000,00 TL ile 5.000,00 TL arasındaki bir ücret karşılığında temin etmek mümkün olduğu dikkate alındığında rapordaki tazminat hesabının ne denli hatalı ve rayiçlerden uzak olduğunun görüleceğini, açıklanan nedenlerle, içinde mimar bilirkişilerin bulunduğu mahkemece oluşturulacak yeni bir heyetten tüm itirazlarını karşılar rapor alınmasını, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Heyete bir mimar bilirkişi eklenmek suretiyle davalı vekilinin itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla ek rapor tanzimine karar verilmiş, bilirkişiler 20/10/2022 tarihli ek raporlarında; “Dava konusu olan “… …” raporunun bir endüstri ürünü tasarımı projesi olduğu, Raf sistemi tasarımı için hazırlanan raporun endüstri (endüstriyel ürün) projesi niteliklerine sahip olduğu ve 5846 sayılı FSEK kapsamında “İlim” eseri olduğu, Raporun sahibi Davacı Makine Mühendisi … tarafından kendisinin mühendislik mesleği hususiyeti kapsamında mühendislik bilgisi ile hazırlandığı, bilimsel verilere, hesaplamalara ve niteliklere dayanarak raf sistemini detaylandırdığı bir “ilmi arka plan bilgisine” dayanan “fikir” eseri tasarım olduğu ve sonuç olarak “sahibinin hususiyetini taşıdığı” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Davalı vekili 04/11/2022 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi raporunda, davaya konu hesap raporunun, “… projesi” olarak nitelendirildiğini, endüstriyel tasarımdan bahsedebilmek için her şeyden önce ortaya bilgisayar programları hariç endüstriyel yolla veya elle üretilen bir nesneni çıkarılması ve ortaya çıkarılan bu nesnenin tamamına veya bir kısmına tasarım yapılmasının zorunlu olduğunu, TPE’nin ürün ve tasarım ile ilgili yaptığı tanımlar dikkate alındığında, davaya konu hesap raporunun, bilirkişi raporunda belirtilenin aksine endüstriyel ürün tasarım projesi olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu hesap raporunun, bilgisayar programlarının yardımıyla yapılan uluslararası belirli kriterler, ağırlık birimleri ve parametreler esas alınarak bir raf sisteminin taşıyabileceği ağırlık hesaplaması olduğunu, bilirkişi raporunda, davaya konu hesap raporunun endüstriyel ürün tasarım projesi olarak nitelendirilmesinin hiçbir dayanağının ve bilimsel yanının olmadığını, eserde hususiyetin, eserde orjinallik ve yaratıcılık bulunması anlamına geldiğini, orjinallik ya da yaratıcılığın daha önce duyulmamış veya görülmemiş mutlak bir orjinalite olarak kabul edilmekle birlikte, bir fikri ürünün eser sayılabilmesi için ortalama bir zeka, bilgi, kabiliyet ve fiziki güce sahip her insanın ortaya koyabileceği fikri mahsulden daha ileri düzeyde olması gerektiğini, bilirkişi raporundaki, dava konusu raporun davacının mesleki bilgi hususiyeti kapsamında hazırlandığından bahisle hususiyete ilişkin subjektif şartın gerçekleştiği yönündeki tespitlerin, hukuki bir değerinin bulunmadığını, davaya konu davacı tarafından düzenlenen raporun FSEK kapsamında korunması gereken bir ilim eseri niteliğinde olmadığını, davanın reddine karar verilmesini, bu talepleri bu aşamada kabul edilmemesi halinde dosyanın … Üniversitesi Mimarlık Fakültesine tevdi ile davaya konu raporun niteliğinin ne olduğu ve sahibinin hususiyetini (orjinalliğini) taşıyıp taşımadığı hususlarında rapor alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalının, davacıya ait “… …” isimli raporun eser niteliğinde olduğundan bahisle bu eserinden doğan haklarına tecavüzün ref’i ve FSEK 68.hükmü uyarınca tazminat talebine yöneliktir.
FSEK 1/B’ye göre eser sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleridir.
FSEK 2/3’e göre “Bedii vasfı bulunmayan her nevi teknik ve ilmi mahiyette fotoğraf eserleriyle, her nevi haritalar, planlar, projeler, krokiler, resimler, coğrafya ve topoğrafyaya ait maket ve benzerleri, herçeşit mimarlık ve şehircilik tasarım ve projeleri, mimari maketler, endüstri, çevre ve sahne tasarım ve projeleri.” eser kapsamındadır.
Buna göre eserde bulunması gereken zorunlu iki unsur; eser sahibinin hususiyeti ve bu hususiyeti taşıyan ürünün kanunda belirtilen eser kategorilerinden birine dahil edilebilecek niteliğinin olmasıdır. Maddede geçen “sahibinin hususiyeti” kavramı, özgünlük, orjinallik, bireysel karakter veya entellektüel yaratıcılık olarak tanımlanabilir. Yani hususiyet, eser sahibinin esere yansıyan edebi, sanatsal ve kişilik özellikleridir. Eser sahibi ortaya koyduğu ürüne kendi kişilik özelliklerini sözle, yazıyla, ses ile, notayla, şekille, çizgi ve benzeri araçlarla yansıtır. Dışarıdan bakanlar eser sahibinin “üslubunu” yani duygu, düşünce ve fikirlerini eserde görür ve hissederler.
Somut olayda davaya konu raporun eser vasfı heyet bilirkişilerinin rapor ve ek raporlarında ayrıntılı ve gerekçeli olarak tartışılmış; modellemelerin sipariş üzerine yapılması dahi eserde sahibinin hususiyetini barındıran ve özgün olmasına işaret eden bir mevhum olduğu, davaya konu şema ve tasarım modelleme eserlerinde, teknik ve içerik olarak eser sahibinden düşünce ürününe katması beklenen, “konunun çıplak gözle görünümünden farklılığına dair yeni durum” mevcut olduğu, modellerin izleyicileri tarafından bakıldığında karşı tarafta bir teknik altyapının sektörde olmayan mahiyette ele alınışı ve yapıya özgün içerik katılarak üreticinin piyasa paydaşlarına göre bir kow-how geliştirmesi ile sonuçlanan her bir şekillenmiş düşünce ürünün asgari anlamda özgün olduğunun bu surette belirlenmesi dava konusu eserler üzerinde de tespit edilebilecek surette harmanlandığı gerekçeleri ile yukarıda anılı mevzuat hükümleri çerçevesinde eser vasfına haiz olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Davacılardan …’ın eseri vücuda getiren; diğer davacı …’nin ise FSEK 18.madde kapsamında mali hak sahibi olduğu, davalı yana ait raporun ise davaya konu eserin kopyası mahiyetinde olması nedeniyle eserden doğan hakları ihlalin oluştuğu ve FSEK 68.maddesi çerçevesinde talep olunan maddi tazminatın hukuki koşullarının bulunduğu kanaatine ulaşılmıştır.
FSEK 68 hükmüne göre bilirkişilerce tespit olunan tazminat miktarının dosya içeriği ile de uyumlu olduğu ve talep gereği üç kat arttırılarak hükmedilmesi gerektiği anlaşılmış, 25 bin TL’nin üç katı 75 bin TL üzerinden maddi tazminat talebi kabul edilmiştir.
FSEK 68.maddesi hükmü ile taraflar arasında farazi sözleşmesel bir ilişki kurulduğu kabul edildiğinden tecavüzün ref’i talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE;
-FSEK 68.maddesi hükmü çerçevesinde 3 kat arttırılmak suretiyle bulunan 75.000,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-FSEK 68.maddesi hükmü ile taraflar arasında farazi sözleşmesel bir ilişki kurulduğu anlaşıldığından tecavüzün ref’i talebinin REDDİNE,
2-Alınması gereken 5.123,25 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.063,95 TL harcın, davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacılar kendilerini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen tazminat davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen tecavüzün ref’i davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacılardan alınarak davalıya verilmesine.
5-Davacılar tarafından yapılan 3.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 182,00 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 3.182,00 TL yargılama giderinin, davanın kabul ve reddi oranında hesaplanan 1.591,00 TL’sinin, davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiyesinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
6-Davacılar tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı ve 59,30 TL peşin harç olmak üzere toplam 118,60 TL harç giderinin, davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan 3.000,00 TL yargılama giderinin, davanın kabul ve reddi oranında hesaplanan 1.500,00 TL’sinin, davacılardan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/12/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸