Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/424 E. 2022/52 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/424 Esas
KARAR NO : 2022/52

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 07/03/2021
KARAR TARİHİ : 06/04/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/04/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili olan şirketin uzun yıllardan itibaren ….. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. unvanı ile faaliyet gösterdiğini, 2020 yılında farklı bir unvanla kurulan davalının, müvekkili ile iltibas oluşturacak derecede ticaret unvanında değişikliğe gitmiş olması ve yine müvekkili olan şirket ile iltibas oluşturacak düzeyde marka tescil başvurusunda bulunması nedeniyle işbu davanın açıldığını, davalının, müvekkili olan şirketin tanınmışlığından ve unvanından faydalanmak amacıyla unvan değişikliğine gittiğini, sonrasında da marka başvurusunda bulunduğunu, bu nedenle davalı adına tescilli gözüken markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, davalı şirketin, 18.11.2014 tarihinde “… San. ve Tic. A.Ş.” unvanı ile kurulduğunu, davalının unvanından da anlaşılacağı üzere ilk unvanı kurulduğu şehir olan Şanlıurfa’nın bir ilçesinin ismi olduğunu, davalı Şirketin 2020 yılında unvan değişikliğine gittiğini, unvanını “… Sağlık A.Ş’ye” dönüştürdüğü, davalının Ticaret Unvanını değiştirmesinde ve akabinde marka başvurusunda bulunmasında kötüniyetli olduğunu, müvekkili olan şirketin tanınmışlığının yüksek seviyede olduğunu, müvekkili olan şirketin, davalının ilk kurulduğu Şanlıurfa ilinde de belediyelerle çalışmış olduğu, davalının söz konusu unvan değişikliği yoluyla müvekkil şirketin tanınmışlığından faydalanmaya çalıştığını, müvekkilinin (“…”) ticaret unvanı ile ticari faaliyetlerine devam etmekte olduğu, bu unvanla tanındığı, tanınmışlığın çok üst seviyede olduğunu, davalının marka başvurusu ve TPMK’nın eksik incelemesi ile davalının markasının tescil edilmesinin müvekkilinin haklarını ihlal ettiğini, davanın kabulü ile davalının … başvuru numaralı markasının hükümsüzlüğü ile sicilden terkini, kararın, masrafı davalıdan alınarak en yüksek tirajlı üç gazeteden birinde ilanı, yargılama gideri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili olan şirketin 2014 yılından bu yana temizlik-ilaçlama sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkili olan şirketin unvan değişikliği yaparken davacı şirketin unvanından hiçbir şekilde haberdar olmadığını, müvekkilinin uzun zamandır tasarladığı ve planlarını yaptığı “….” ibaresi olarak yeni unvanını aldığını, ibareyi markalaştırmak ve yeni unvanı ile kısa zamanda yapmış olduğu işlerden dolayı daha da büyümeyi hedeflediğinden ticaret unvanını markalaştırmak adına TÜRKPATENT’e 01.06.2020 tarihinde … başvuru numarasıyla marka başvurusunda bulunduğunu, 27.08.2020 tarihinde müvekkili olan şirketin ticaret unvanının marka olarak tescil edileceğine dair yayın kararı alındığı, daha sonrasında … tescil numarasıyla 11.01.2021 tarihinde markanın olarak tescil edildiği, müvekkili olan şirketin davacı şirketten önceki tarihte “…” unvanını marka olarak tescil ettirdiğinden dolayı davacının söz konusu iddialarının asılsız ve mesnetsiz olduğunu, davacının başvuruda bulunduğu marka ile müvekkilinin o sırada tescil edilmiş olan markasında yer alan unvan ve ibarelerin davacı şirket ile uzaktan-yakından iltibas oluşturacak şekilde ilgisi bulunmadığını, müvekkili olan şirket 37 nice sınıflarında marka başvurusunda bulunmuşken, davacı tarafın 05 / 35 / 37. sınıflarında marka başvurusunda bulunduğunu, dolayısıyla iki şirket arasında örtüşen tek nice sınıfı olmasından ötürü, marka tescilinde bulunmak isteyen davacının, müvekkilinin marka hakkını ihlal ettiğini, davacı şirketin marka başvurusunun kısmi tescil edildiğini, haksız davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davalı adına kayıtlı marka tescil belgeleri celp olunmuştur.
Dosya, davalıya ait … tescil numaralı markanın önceye dayalı hak sahipliği, davacıya ait ticaret unvanını içermesi ve kötüniyet sebepleriyle hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi 08/12/2021 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporunda; “Dosyaya sunulu delil ve belgelerin irdelenmesi neticesinde; davacı yana ait ticaret unvanının davalının ticaret unvanından daha evvel tescillendiği ve davacı yanın ticaret unvanının esas unsuru olan ….. ibaresini davalı yanın dava konusu marka tescil başvurusundan önce markasal olarak kullanıma konu ettiği, Davacı yanın ….. ibaresi bakımından, davalı adına tescilli … sayılı markanın tescilli olduğu 37. Sınıfta yer alan “Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri” bakımından davalı yana karşı gerçek hak sahibi olduğu, Davacı yanın gerçek hak sahibi olduğu ….. esas unsurlu tescilsiz marka ile benzer olan ve benzer sınıflarda tescile konu edilen davalı adına tescilli … markanın SMK’nun 6/3 maddesi gereğince hükümsüz kılınabileceği, Davacı yana ait ticaret unvanının esas unsuru olan ….. ibaresi ile benzer olan ve davacı adına tescilli ticaret unvanının faaliyet alanları ile benzer sınıflarda tescile konu edilen davalı adına tescilli … sayılı markanın SMK 6/6. Fıkrası kapsamında hükümsüz kılınabileceği, Davalı yanın ilgili marka başvurusunu gerçekleştirir iken kötüniyetli olduğunu gösterir herhangi bir bilgi ve veri dosyada yer almadığı; hal böyle iken davacı yanın dava konusu marka tescil başvurusunu gerçekleştirdiği tarihte kötüniyetli olduğunun dosyada var olan bilgi ve belgelerden anlaşılamadığı, konu hakkında nihai takdirin mahkemeye ait olduğu” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Davalı vekili 28/12/2021 tarihli dilekçesi ile, dosyaya sunulan belgelere bakıldığında, davacının söz konusu unvanı piyasada duyurabilecek, tanıtabilecek kısaca maruf hale getirebilecek herhangi bir girişiminin olmadığını, davacı şirketin yapmış olduğu işlerin kısa işler ve basit işler olduğunu, müvekkili şirketin tescilli markasının, davacı ticaret unvanı veya tescilli markası ile iltibasa yol açacak hiçbir özelliğinin olmadığını, müvekkili şirketin unvanında yer alan ….. ibaresinin bilinçli olarak konulduğunu, ….. ibaresinin yalnızca davacıya ait olmadığını, pek çok sektörde kullanılan bir ibare olduğunu, davacının tekelinde olmadığını ve diğer firmalarca da ayırt edici eklentileri ile birlikte kullanılabileceğini, müvekkilinin uzun süredir sağlık-ilaçlama sektöründe faaliyet gösterdiğini, unvan değişikliği sonrası da sektörde herhangi bir değişiklik yapmadan ve sadece ilaçlama temizlik değil aynı zamanda araç kiralama, personel alımına dayalı işlerle de iş hayatına devam ettiğini, ticaret unvanları hakkında iltibas için yayınlanan yönetmeliğin 5.maddesine göre daha önceden tescil edilmiş bir ticaret unvanının, TTK m.46 kapsamındaki ek ve işletme konusunu gösteren ilk ibaresi aynı olan diğer bir ticaret unvanına ayırt edici bir ek yapılmadan tescil edilemeyeceğini, müvekkili şirketin davacı şirketten önceki tarihte “…” unvanını marka olarak tescil ettirdiğinden davacının söz konusu iddialarının asılsız ve mesnetsiz olduğunu, eksik inceleme ürünü olan bilirkişi raporunun hükme esas alınması müvekkilinin haklarına halel getireceğinden bu hususlar dikkate alınarak itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasına, huzurdaki davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı adına tescilli markanın, önceye dayalı hak sahipliği, davacı ticaret unvanını içermesi ve kötüniyet sebepleriyle hükümsüzlüğü talebine yöneliktir.
SMK’nun 25.md’si hükümsüzlük hallerini düzenlemektedir. Buna göre 5.md’deki mutlak red; ve 6.md’deki nisbi red sebepleri hükümsüzlük sebebidir.
Davacı öncelikle, davaya konu markada gerçek hak sahipliği iddiasına dayanmaktadır. SMK’nun 6/3 md’sine göre; “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmiş ise, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir”
SMK’nun 7/1 ve 6/3 maddeleri birlikte değerlendirildiğinde tescil ile marka korumasının başlayacağı yönündeki ilkenin istisnasının kullanım yolu ile marka hakkının elde edilmesi olduğu, tescil başvurusundan önce o markayı ihdas eden, kullanan piyasada maruf hale getiren ve marka üzerinde hak elde eden kimsenin tescil sahibine karşı bu hakkını hükümsüzlük davası yolu ile ileri sürebileceği kabul edilmektedir.
SMK 6/6’ya göre ise “Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir”
Burada kanun koyucu markanın ticari unvanını içermesini yeterli kabul etmiş, ticari unvanının markasal kullanımını ayrıca aramamıştır.
Somut olayın değerlendirilmesinde davalıya ait … tescil numaralı markanın başvuru tarihinin 01/06/2020 tarihi olduğu, bu tarih öncesi davacının fiili kullanımlarının incelenmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Buna göre davacının sunmuş olduğu delillere göre davacı firmanın 24/04/2015 tarihinde “….. ….. Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi” ticari unvanı ile kurulduğu, davalının ise 24/11/2014 tarihinde “… Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi” ticari unvanı ile kurulduktan sonra 26/03/2020 tarihinde “… Sağlık Anonim Şirketi” şeklinde ticari unvanını değiştirdiği, ticari unvanı bakımından tescil önceliğinin davacıda olduğu görülmüştür. Tarafların ticari unvanlarında ve davalı markasında yer alan “…..” ve “…” ibarelerinin çekirdek unsur olduğu, unvanlarındaki ve markadaki sair ibarelerin sektör belirterek tali durumda kaldığı, “…..” ve “….” kelimelerinin ise benzerlik ve karıştırma ihtimalini ihtiva ettiği mütalaa edilmiştir. Davacı firmanın faaliyet alanının “ilaçlama-temizlik-peyzaj hizmetleri” bakımından davalı markası ile sınıfsal benzerliğe sahiptir.
Bu durumda tescil olarak öncelik hakkına sahip davacı yana ait ticari unvanının çekirdek unsuru ile karıştırma ihtimali doğuracak derecede benzer ibarenin marka olarak aynı ve benzer sınıflarda tescilinin SMK 6/6 maddesi uyarınca hükümsüzlüğünün gerektiği anlaşılmıştır.
Kötüniyet iddiası yönünden yapılan incelemede;
Kötüniyetten ne anlaşılması gerektiği ve hangi koşullarda varlığının kabul edilmesi gerektiği her somut olayda ayrıca değerlendirilmesi gereken bir husus olmakla birlikte “ticari dürüstlük kurallarına aykırı olarak ve başkasının markasını ele geçirmeye, başkasının markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlamaya yönelik olarak, “önceki marka sahibini tescil konusu ürünleri pazarlamaktan alıkoyma, piyasaya girmesini engelleme amacı ile” yapılmış tesciller kötüniyetli kabul edilmektedir. Hukukumuzda iyiniyet asıldır. Yani kötüniyet iddiasında bulunan bu iddiasını ispat külfeti altındadır. Davaya konu olayda davalının kötüniyetli tesciline delalet eder yeterli ve somut delil dosyaya sunulmadığından bu iddianın ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda açıklanan tüm gerekçelerle davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KABULÜ ile;
-Davaya konu davalıya ati …. tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne, karar kesinleştiğinde sicilden terkinine,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 248,00 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.366,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/04/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸