Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/42 E. 2022/290 K. 09.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/42
KARAR NO : 2022/290

DAVA : Marka’dan Doğan Haklara Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti Men
ve Ref’i ile Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 19/01/2016

– BİRLEŞEN BAKIRKÖY … FSHHM … ESAS SAYILI DOSYASINDA –

DAVA : 19/01/2016
DAVA TARİHİ : Marka’dan Doğan Haklara Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti Men
ve Ref’i ile Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 09/12/2022
K. YAZILDIĞI TARİH : 09/01/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin … markasını 2003 yılından bu yana kullanmakta olduğunu, bugün itibarıyla toplam 35 ülkeye ihracatı bulunduğunu, davalının, müvekkiline ait markayı ihtiva eden kutuları … isimli şahsa ürettirdiğini, taklit ürünlerde kullanıldığının Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası ile yapılan tespitte görüldüğünü, bu dosyaya davalı vekili tarafından sunulan dilekçe ile bu ürünleri davalının fason olarak yaptırdığını ikrar ettiğini, tespit edilen ürünlerin melaminden mamul tepsiler olduğunu, müvekkilinin markasının tepsilerinde “Bu sınıfa dahil elektrikle çalışmayan ev ve mutfak gereçleri” emtialarında tescilli olduğunu, karşı tarafın müvekkilin … ibaresi ile müvekkilin markasına illibas yaratarak haksız kazanç peşinde olduğunu gösterdiğini, zira müvekkilinin markasına ayırt edilemeyecek kadar benzer olan yine müvekkilinin kullanımı ile bire bir aynı olan kullanım ile karşılaşan tüketicinin markaları ayırt edemeyeceğini, 556 sayılı KHK kapsamında değerlendirme yapıldığında davalı tarafından müvekkilin markasından doğan hakları ihlal ettiğinin ortada olduğunu, karşı tarafın fiillerinin aynı zamanda TTK 54.vd maddeleri gereği haksız rekabet teşkil ettiğini, açıklanan nedenlerle, TPE nezdinde tescili ile koruma altında olan ve böylelikle 556 Sayılı KHK ve TTK’nın haksız rekabete ilişkin hükümleri uyarınca da korunan … ve … isimli marka hakkına 556 sayılı KHK’nın 61/1. maddesi ve TTK’nın 54.vd maddeleri uyarınca tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, tescilli marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine ve bu suretle tecavüzün giderilmesine, bu bağlamda müvekkiline ait “…” markasının karşı tarafça mal ve hizmetler üzerinde, ticari İş evrakı, malzeme, tabelalar ve diğer her türlü tanıtım ve reklam vasıtaları üzerinde kullanılmasının, ibarenin her türlü markasal kullanımının yasaklanması ve engellenmesine; Marka ihlali ve haksız rekabet teşkil eden ürünlerin üretildikleri, satıldıkları, piyasaya sunuldukları ve ticari amaçlarla bulunduruldukları yerlerde toplanmasını, bu ürünlere el konulmasını, karşı tarafa ait işyerinde markanın kutlanıldığı tabela ve diğer bütün tanıtım vasıtalarının kaldırılmasına, imha edilmesine, 556 Sayılı KHK madde 66/a uyarınca; Marka hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, marka sahibinin markanın kullanması ile elde edilebileceği muhtemel gelire göre, müvekkilinin yoksun kaldığı kazancının hesaplanarak fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davalıdan şimdilik 25.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faizi ile birlikte tahsiline, davalının haksız tecavüzü nedeniyle müvekkilimin manevi zararının karşılanması bakımından davalıdan 30.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, hükmün ilanına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalı şirketin Alman şirketi olduğunu, WlPO’da Almanya’da ve birçok ülkede tescilli olan “…” markasını kullandığını, “…” markasını Almanya’da kendi adına 2003’te tescil ettirdiğini, aynı yıl “… …” markasını şirkete vekil olarak … şirketi adına Türkiye’de tescil ettirdiğini, … ile davacının eylem birliği içinde kendi aralarında markayı devrettiklerini Almanya’da müvekkili tarafından dava açıldığını ” …” markasının asıl hak sahibi olduklarının hüküm altına alındığını, Bakırköy … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dava ile hükümsüzlük talep ettiklerini, müvekkili firmanın dünyanın muhtelif bölgelerinde üretim yaptırdığı gibi Türkiye’de de üretim yaptırdığını, tespite konu ürünlerin Almanya’da satış ve pazarlaması yapılmak üzere üretilmiş ürünler olduğunu, taklit değil, müvekkilinin kendi orijinal …. markası ürünleri olduğunu, satış pazarı ve tüketicileri farklı olduğundan firmalar arasında haksız kazancın doğmayacağını, müvekkilinin Almanya’ya dağıtımını yapacağı kendi topluluk marka tesciline sahip ürünlere ilişkin tedbir karar verilmesinin hatalı olduğunu ve özetle haksız davanın reddine karar verilmesi gerektiğini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA DAVA : Davacı vekili birleşen Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasına tevzi olunan dava dilekçesi ile, müvekkilinin her geçen gün daha da büyüyerek zengin çeşitlilikte ürünleri tüketicisinin beğenisine sunduğunu, müvekkiline ait … ibareli marka tescilleri bulunduğunu, ayrıca müvekkilinin … ibareli markasını yurtdışında da tescil ettirdiğini, davalının imal etmiş olduğu ürünler ile yed’indeki kalıpların ve vs. kullanımının 556 sayılı KHK. ve TTK. 54 maddeleri uyarınca tecavüz teşkil etmesi nedeniyle müvekkil firmaya ait … ve … ibareli markasından doğan hakları ihlal eder nitelikte ürün imalinin satışının ve dağıtımının, ithalinin ve ihracının, yurt içinde ve yurt dışında satışa sunulmasının önlenmesi ve tecavüz teşkil eden ürünler ile ürünlerin imal edildiği kalıpların ve ambalaj malzemelerinin yedi emine teslimine, tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, tescilli marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine ve bu suretle tecavüzün giderilmesine, 25.000,00 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesini, kararın ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davaya konu edilen Almanya için üretilen kutuların Almanya’daki patent sahibinin … şirketi olduğunu, … şirketi ile zorunlu dava arkadaşlıklarının söz konusu olduğunu, … şirketinin davaya dahil edilmesi için dava dilekçesinin ve kendi cevap dilekçelerinin tebliğ edilmesini istediklerini, ürünlerin iç piyasaya yönelik olmayıp Almanya’ya yönelik üretildiğini bu nedenle yurtiçinde davacı tarafın markasının kullanımının söz konusu olmadığını, Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin …. esas sayılı doyasında … firmasıyla davacı taraf arasında marka iptaline yönelik dava açıldığını, davaların birleştirilmesini talep etmiştir.
Bakırköy … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 27/10/2016 tarih, … esas, …. karar sayılı kararıyla “..tecavüzün tespiti men’i, maddi ve manevi tazminat istemli uyuşmazlık Bakırköy … Fikrki ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … değişik iş sayılı dosyasına ilişkin açılan uyuşmazlığa ilişkin olup aynı olay nedeniyle ihbar olunan … firması yönünden Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında da tecavüzün tespiti men’i, maddi ve manevi tazminat içerikli dava olup söz konusu davanın temelini oluşturan tecacüz ve deliller aynı nedenden kaynaklı olup çelişik karar yaratmama ilkesi ve davaların birbirini etkileyecek nitelikte olması dikkate alınarak HMK.nın 166 madde gereği mahkememiz dava dosyasının önceki esaslı…” olması gerekçeleriyle dosyanın mahkememizin işbu dosya ile birleştirilmesine karar verildiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davacı adına kayıtlı dava konusu marka tescil belgeleri celp olunmuştur.
Gaziantep Gümrük Müdürlüğünden ve Mersin Gümrük Müdürlüğü’nden davalı … ile …. Pazarlama A.Ş. arasında ticari faaliyetleri gösterir bilgi ve belgeler celp olunmuştur.
Mahkememizin … değişik iş sayılı dosyası dosya arasına alınmış, tetkikinde; talep eden …. Limited Şirketi tarafından, karşı taraf … aleyhine tespit talebinde bulunulduğu, tespit sonucu bilirkişi “Tespit talep eden tarafın dosya içeriğinde de bildirildiği üzere “…., …, ..,…,…,…,…,..,…,…,…,…” tescil numaralı “…”, ibareli markalar açısından delil tespiti talep tarihinde ve halen tescilli marka hakkı sahibi olduğu, “…. Sitesi … Blok No:… B.Şehir/İstanbul” adresinde yapılan incelemede 1122 adet “…. ( pasta tabağı, tepsi)” “…” ibareli ürünün tespit edildiği, söz konusu ürünlerin şirket deposu içerisinde ambalajlanmış vaziyette bulunduğu” hususlarını tespit ve rapor ettiği görülmüştür.
Davacı vekilince, bekletici mesele yapılan Bakırköy … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasına ait gerekçeli karar, BAM kararı resen dosya arasına alınmış, tetkikinde; davacı … tarafından, davalılar … Limited Şirketi ve …. Ticaret Dayanıklı Tüketim Malları Limited Şirketi aleyhine marka hükümsüzlüğü davası açıldığı, mahkemece 15/06/2017 tarih … karar sayılı kararı ile “..somut olayda, gerçek hak sahipliği ve kötü niyetli tescil yönünden yapılan değerlendirmede, davacı (…) tarafın iddia ettiği … markasının Türkiye’deki tescilinin … şirketi tarafından kendi adına yapıldığı, herhangi bir vekil markası ve davacı tarafın (…) vekâletine istinaden hak sahipliğine yönelik bir başvuru yapılmadığı, … firması tarafından tescil edilen markanın daha sonradan diğer davalıya (…. Ticaret) yazılı ve usulüne uygun şekilde devrinin yapıldığı, markada ülkesellik prensibi gereği davacı tarafın Türkiye’de markayı ilk defa ticaret alanında kullandığı hususunu sunulan delillerle ispat edemediği kabul olunmuş, yine uzun süren ticari faaliyetler ve markanın tanıtımına harcanan emek ve mesai dikkate alındığında markanın tescilinin kötüniyetli olduğu hususu kabul edilmemiştir.…somut olayda, davalı tarafın (… Ticaret) … markasını 2010 yılından beri devraldıktan sonra çok büyük miktarda yatırım yapıp, tanıtmış, tanınmış marka haline getirmiş, gerek yurt içi gerek yurt dışı piyasasında markayı kullandığı, reklam ve tanıtım faaliyetlerinde bulunduğu, davacı tarafın (…) gerek markanın tescilinden itibaren gerek markanın devrinden sonra markanın kullanımına yönelik herhangi bir engellemede bulunmadığı dikkate alındığında, davacı tarafın M.K. 2. Maddesi uyarınca kötniyetli hareket etmiş olup, dava açma hakkı kalmadığından sessiz kalma ve hak düşürücü süre nedeniyle yerinde olmayan davasının reddine…” karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf talebi üzerine dosyanın BAM’a gönderildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin 30/05/2019 tarih, … Esas ve…. kararıyla istinaf talebinin reddedildiği, Yargıtay …. Hukuk Dairesi 16/02/2022 tarih, …. Esas, … Karar sayılı ilamı ile istinaf kararının onanmasına karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizce 28/03/2017 tarihli ara karar ile, davalı … ‘ye ait http://…. sitesinde davacı vekilinin 23/03/2017 tarihli dilekçesinde belirtmiş olduğu mağaza resminin kullanılıp kullanılmadığı hususlarında rapor tanzimi için dosya bilişim uzmanı bilirkişi …’ye tevdi edilmiş, bilirkişi 15/06/2017 tarihli raporunda; “http://…. adresli internet sitesinde, davacı vekilinin 23/03/2017 tarihli dilekçesinde belirtmiş olduğu mağaza resminin ana sayfada kullanılmakta olduğu, bu resmin 13 Temmuz 2016 tarihinden itibaren siteye konulmuş olduğu” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Dosyanın, davacı ve davalının görsellerinin ilk kez konulduğu tarihin belirlenmesi için ek rapor tanzim etmek üzere bilişim uzmanı bilirkişiye tevdi edildiği görülmüş, bilirkişinin 15/10/2018 tarihli raporunu sunduğu görülmüştür.
Ana dosya ve birleşen dosya açısından sunulan tüm deliller, taraf beyanları ve iddiaları ile kesinleşen yargı kararları ışığında rapor tanzimi için dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 18/10/2022 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında; “Davalıların değişik iş dosyasında tespit edilen kullanımları açısından 556 sayılı KHK m.9 ve dolayısıyla m.61’in somut olaya uygulanma kabiliyetinin bulunmadığı ve değişik iş dosyasında bağlantılı bu eylem açısından haksız rekabete ilişkin şartların mevcut olmadığı, davalının merkez ve faaliyet adresinin yurt dışı olması, Türkiye’de ürünlerinin satışının yapıldığına dair bir firma ve belge bulunmaması sebebiyle formülün diğer denklemi olan davalının satış adetini tespit etmek mümkün olmadığından davacının talebi doğrultusunda tazminat hesabı yapmanın mümkün olamadığı” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Asıl dava ve birleşen davada dava, davalıların, davacı markasından doğan haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespiti, men ve ref’i ile maddi ve manevi tazminat talebine yöneliktir.
Asıl ve birleşen dava yönünden yapılan inceleme ve değerlendirmede;
Davacının “…” kelime markasının tüm sınıflar bakımından 18/07/2011 tarihinden itibaren … numarası ile tescilli olduğu, davacının aynı kelime unsurunu havi başka markalarının da TPMK nezdinde ve yurtdışında tescilli olduğu ancak davacının, ana dosya davalısının tescillerinin bulunduğu ve ticari faaliyetini yürüttüğü Almanya’da tescilinin bulunmadığı, davalının, davacı aleyhine, davaya konu dayanak markasının gerçek hak sahipliği ve kötüniyetli tescil nedeni ile açmış olduğu (mahkememizce bekletici mesele yapılan) davasının esastan reddedildiği, bu itibarla Türkiye için marka hakkının davacıda olduğu, davalının Almanya ve başka ülkelerde tescilli “…” ibareli markalarının bulunduğu anlaşılmıştır.
Değişik iş dosyası ile tespit olunan ürün ambalajlarında, davalının Almanya’da tescilli markasını, tescil edilmiş olduğu haliyle ” …” şeklinde yer aldığı ve Türkçe değil, Almanca ibarelerin yer aldığı, sunulan tüm delil ve yazışma örneklerine göre davalının Türkiye’de herhangi bir ticari faaliyette bulunmayıp söz konusu ürünlerin şirket merkezi Almanya’da kullanılmak üzere, birleşen dosya davalısına ürettirildiği, ürünlerin üzerinde birleşen dosya davalısına ait “….” markasının bulunduğu, davalıların fiili kullanımının bir bütün olarak değerlendirilmesinde yazışmalarında da açıkça belirttikleri üzere “ürünlerin Türkiye satış ve pazarlama bölgesi hariç şirket merkezinin bulunduğu Almanya’da kullanılmak üzere” üretilmesinde anlaştıkları, ürünlerin üzerinde birleşen dosya davalısının markasının yer aldığı, ambalajda yer alan “…” ibaresinin ise markasal nitelikten ziyade ürünleri teslim alacak davalıyı işaret etmek üzere, ticari dürüstlük kuralları çerçevesinde ve Türkiye’de davacının markasal haklarına tecavüz oluşturacak ticari faaliyetlerden kaçınma saikine sahip olunarak yer aldığı, davalıların fiillerinin 556 sayılı KHK’nun 9/2(c) maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, zira davalıların ürünlerin üzerinde “…” markasını kullanarak benzerlik ve karıştırma ihtimalini ortadan kaldırdığı ve münhasıran marka hakkı sahibinin bu hakka sahip olduğu ülkeye ihraç edilen ürünlerin üzerine değil, ambalajına markasının yer almasının davacı marka hakkına tecavüz veya haksız rekabet oluşturmayacağı hukuki ve vicdani kanaatine ulaşılmıştır.
Her ne kadar asıl dava ve birleşen dava davalılarının eylemlerinin ayrı ayrı marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturmayacağı kanaatiyle asıl ve birleşen dosyanın ayrı ayrı reddine karar verilmiş ise de, duruşmada verilen kısa kararda “Asıl ve Birleşen davanın ayrı ayrı reddine” yerine sehven “Davacının davasının reddine” yazıldığı anlaşılmış, söz konusu maddi hatanın res’en değil ancak istinaf ve/veya Yargıtayca düzeltilebileceği gerekçesiyle; kısa karar ile gerekçeli kararın hükümlerinin farklı yazılamayacağı ve çelişkili olamayacağı kuralı gereği, duruşmada hatalı yazılan hüküm fıkrası gerekçeli karara da alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Asıl davada; davacı tarafça yatırılan 939,27 TL harçtan, alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile arta kalan 858,57 TL harcın, karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
3-Birleşen Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı davada; davacı tarafça yatırılan 939,27 TL harçtan, alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile arta kalan 858,57 TL harcın, karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
4-Asıl davada; davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Asıl davada; davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen maddi tazminat davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Asıl davada; davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen manevi tazminat davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Birleşen davada; davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Birleşen davada; davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen maddi tazminat davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Birleşen davada; davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen manevi tazminat davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
11-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/12/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır