Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/381 E. 2022/17 K. 18.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/381 Esas
KARAR NO : 2022/17

DAVA : Marka’dan Doğan Haklara Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması Önlenmesi ile Unvan Terkini ve Davalı Markası’nın Hükümsüzlüğü

DAVA TARİHİ : 13/01/2021
KARAR TARİHİ : 18/02/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin kendisine ait “…”, “…”, “… …” ve “…” markalarını uzun yıllardır dünya genelinde yoğun ve yaygın bir şekilde kullandığını ve tescil kayıtları ile koruma altına almakta olduğunu, müvekkili şirkete ait “…” ve “…” markalarının Paris Sözleşmesi ile 6769 Sayılı SMK’nın 6/4 ve 6/5.maddeleri anlamında tanınmış marka olduğunu, davalı tarafın eylemlerinin 6769 sayılı SMK uyarınca marka tecavüzü teşkil ettiğini, davalı taraflara ait adreslerdeki imalathanelerde ve internet sitesi ve sosyal medya hesaplarında müvekkiline ait TPMK nezdinde tescilli, … sayılı “…, …”, …. sayılı “…”, … sayılı”, “… sayılı “…” ve … sayılı “……” markalarının aynısını ve davalı şahıs adına kayıtlı olan müvekkilince açılmış olan dava ile hükümsüzlük kararı alınan markasını müvekkili markalarının da tescilli olduğu 25.sınıfta yer alan ürünlerden “giyim eşyaları” ürünleri üzerinde, izinsiz ve hukuka aykırı bir biçimde kullandığını, davalı tarafların müvekkiline ait tanınmış “…” “…” ve …” markalarının ününden ve ilgili sektörlerde edindiği yerden, haksız ve hukuka aykırı biçimde istifade etmek maksadıyla hareket edip müvekkiline ait tanınmış markaların birebir aynılarını kullanma yoluna gittiğini, davalının kullanımlarının haksız, kötü niyetli ve hukuka aykırı olduğunu, davalı şahsın müvekkili markalarından haberdar olduğu gibi, bunun da ötesinde müvekkili markalarını ihlal eder nitelikte olduğuna hükmedilerek hükümsüz kılınan bir markayı kullandığını, davalı şahsın davalı şirket ile birlikte, bilinçli ve kötü niyetli olarak MK’nın iyiniyet kurallarına aykırı olarak müvekkili markalarını ihlal ettiğini ve bu haksız fiilleri neticesinde haksız kazanç sağladığını, davalı şahıs adına TPMK nezdinde … tescil numarası ile kayıtlı markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine, müvekkilinin tescilli tanınmış markalarına karşı gerçekleştirilen tecavüzün önlenmesi, durdurulması ve giderilmesi ile davalının haksız eylemlerine son verilerek “…”, “…” “…” ve “…” ve ” …” ve ibarelerini taşıyan tüm ürünlerin vs.tanıtım araçlarının toplatılarak, bu ibarelerin her türlü ürün ve tanıtım aracından çıkartılması, bunun imkansız olması halinde bunların imhasına, davalı firmanın ticaret unvanında yer alan “…” ibaresinin ticaret unvanından çıkartılarak sicilden terkinine karar verilmesine, davalının müvekkili marka hakkına ihlali neticesinde ortaya çıkan haksız rekabetinin men’ine; haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … Tekstil San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesi ile, davacının dava dilekçesine konu ettiği tüm iddialarının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı şirketin markasının “… marka” netiliğinde olduğunu, ayırt edici olmayan ve zayıf unsurlardan oluşan markaların “… marka” olarak adlandırıldığını, davacının kendilerine ait markaların birebir aynılarının kullandığını iddia etmekte olup sözü edilen benzerliğin “…” ibaresi ve “…” sporunu yapan sporcuların bulunduğu logoya ilişkin olduğunu, “…” ibaresinin bir spor dalına ait olup ilk defa davacı tarafından yaratılmış veyahut kullanılmış bir ibare olmadığını, ayırt edicilik unsuru yönünden davacının tekelinde olamayacak bu ibare nedeniyle müvekkili şirketin içerisinde “…” ibaresi bulunan “…” şeklindeki markasının benzerlik taşadığı iddiasının yerinde olmadığını, “…” sözcüğünün jenerik bir isim haline gelmiş olup, … ibaresini gören tüketicilerin davacının markasını akıllarına getirmediğini, TPE kayıtları incelendiğinde “…” sözcüğünün 25.sınıf marka tescillerinde sıklıkla kullanılan bir ibare olduğunu, hal böyle iken, … ibaresini kendi uhdesinde addeden davacının tüm dünyadaki şirketlere dava ikame etmesi gerekeceğini, davacının kötü niyete ilişkin göstermiş olduğu gerekçenin hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğunu, adı geçen … isimli şahsın, müvekkili şirketin eski ortağı olup, kendisine ait markasına ilişkin bir davaya ait kararın huzurdaki davaya konu edilmesinin ve dahi bu kararın delil olarak sunulması,, davacı tarafın elindeki tüm verileri kullanarak mahkemeyi yanıtma gayesinden ileri geldiğini, müvekkili şirketin basiretli tacir sıfatına uygun hareket ederek, davacının iddialarının aksine, kendisinin tekeline alamayacağı bir ibare ile ilgili büyük yatırımlar yaptığını ve bu kapsamda ticari faaliyetlerine devam ettiğini, müvekkilinin iyi niyetine ve basiretli tacir sıfatına uygun hareket ettiğinin işbu dava konusu markaya yaptığı yatırımlarda da ortada olduğunu kaldı ki, böylesine büyük yatırımlar yaparak, hatta ve hatta markasını tescil ettirerek sektörde faaliyet gösteren bir şirketin başka bir firmanın markasını kullanarak yarar sağlamaya çalışacağı fikrinin dahi gülünç olup hayatın olağan akışına aykırılık teşkil ettiğini, gerek tescilli marka/lara gerekse üretilen emtialara bakıldığında, herhangi bir “aykırılık” ve dahi “benzerlik” durumunun olmadığının açıkça anlaşılabildiğini, davacının haksız davasının reddine, müvekkili şirketin markaları hakkın verilen tedbir kararının kaldırılmasına yargılama harç ve giderleriyle vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davacı ve davalı adına tescilli markaların sicil kayıtları celp olunmuş, davacının tespit talebinin kabulü ile; davalıya ait iş yerlerinde ve belirtilen internet siteleri üzerinde tespit yapılması hususlarında rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişi 01/03/2021 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporunda; “dava dilekçesinde belirtilen internet adresleri nezdinde yapılan incelemede https://tr…com internet adresine dair içeriğin kaldırılmış olup, bu nedenle https://tr….com adresinde davacı yana ait marka/markaların kullanımı yönüyle tespit yapılamadığını, …com alan adının davalı “… Tekstil San.ve Tic. Ltd. Şti.” isimli şirket adına tescil ettirildiğinin tespit edildiğini, https://www…com/…. isimli instagram hesabı, davalı yana ait www…com isimli web sitesi ile iliştirilmiş olduğu, belirtilen … hesabında davacı markalarının kullanıldığının tespit edildiğini, https://www…com/… isimli … hesabı, “…” adı ile kurulmuş bir …. işletme hesabı olduğunu, belirtilen … sayfasının davalı yana ait www…..com isimli web sitesi ile iliştirilmiş olduğunu, belirtilen … hesabında davacı markalarının kullanıldığının tespit edildiğini, … Mah. … Cad. … Çarşı No:15/320 Merter Güngören/İstanbul adresinde davacı yana ait “….” figürünü ve … ibaresini ihtiva eden kullanımların tespit edildiğini, … Mah. … Cad. … Çarşı No:15/307 Merter Güngören/İstanbul adresinde başka bir firmanın aktif olarak faaliyet gösterdiğinin tespit edildiğini, … Mah. … Sok. No:17/3 Güngören/İstanbul adresinde davacı yana ait “at üstünde … oynayan … oyuncusu” figürünü ve … ibaresini ihtiva eden kullanımların tespit edildiğini, … Mah. … Sok. No:67 Zemin Kat Dükkan No:19 Merter Güngören/İstanbul adresine gidildiğini, karar gereğince inceleme yapılmak istendiğini, ancak polis olmadan inceleme yapmalarına izin vermiyoruz şeklinde, mukavemet gösterilmesi üzerine çeşitli bilinen markalara ait ürünlerin görülmekle birlikte, karar gereğinin tespit ifa edilemediği” hususlarını tespit ve raporu etmiştir.
Mahkemenizin 30/06/2021 tarihli ön inceleme duruşma tutanağının 5 numaralı ara kararı gereğince bilirkişilere, “dosyada bulunan raporu sunan heyetten bu rapor sonrası sunulan tüm beyan, delil ve itirazlar değerlendirilmek suretiyle davalıların davacıya ait “…” esas unsurlu markalardan doğan haklarına tecavüzün bulunup bulunmadığı, davalıya ait … tescil numaralı markanın davacı markalarına benzerlik, iltibas, karıştırma ihtimali, kötüniyet, tanınmışlık nedenleriyle hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı, davalı firmanın ticaret unvanında yer alan “…” unsurunun terkin koşullarının oluşup oluşmadığı, davacı markalarının zayıf ya da jenerik marka olup olmadığı hususlarında ek rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişi 08/12/2021 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli ek raporunda; “davalının … ibareli tescilli markası ile davacı ..,…,…,…,… ve … numaralı markalarının aynı sınıfta yer alan mal ve hizmetleri kapsadığını, davacının “…”,.” “…….” “….. oynayan oyuncu şekli” ve çok sayıda benzer tescilli markasının bulunduğunu, davalı markasının “…” ibaresinden oluştuğunu, her iki taraf markasında da … ibaresi bulunduğunu, ancak 01/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda yerinde ve internet sitesi üzerindeki tespit incelemeleri ışığında davalı yanın marka kullanım biçimlerinin tescilli halinden uzak biçimde kullanıldığını, … oyunu oynayan … üzerindeki … oyuncusu figürünü ihtiva etmek sureti ile davacıya ait markalara yakınlaştığını, davacıya ait … ibareli seri markalar ile … , …, … üzerinde … figürünün tüketici nezdinde birbirini çağrıştırdığını, davalı markası bir bütün olarak …” ibaresini içermekteyse de … ibaresi ile davalı marka kullanımlarının markada yeterli ayırt ediciliği sağlamadığını, böylelikle davalı markasının tüketici nezdinde karışıklık ve iltibas yaratmasının kaçınılmaz olduğunu, davacının ..,..,…,… ve … numaralı markaları davalı tescilli markasından farklı sınıflarda tescilli olsa da, davacının markası tanınmış marka olduğundan (SMK m.6/5) açıklanan bu durumda markalar arasında, kullanılan simge (… üzerinde … oynayan oyuncu şekli) ve … ibaresinin ayniyeti, markaların genel kompozisyonu ve – şekli unsurları birlikte değerlendirildiğinde 6769 sayılı SMK’nın m. 6/1 anlamında markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunduğunu, Davacının markalarından “…” ve “….. figürü şekli” nin SMK m. 6/4 ve 5 kapsamında tanınmış nitelikte olduğu ve taraf markalarının aynı ve farklı sınıfta yer alan hizmetleri kapsadığı dikkate alındığında ve tespit neticesinde elde edilen 01/03/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre de, davalı şirketin davacı markasına yaklaşma,davacı markasının tanınmışlığından haksız istifade etme gayretinde olduğu ve davacı markasının ayırt edicilik gücüne zarar verebileceğini, davacının … esas unsurlu markasının görsel, işitsel benzeri olan … ibareli tescilli davalı markasının ortalama tüketici hafızasında kalan tanınmış markaya ilişkin anıyı davalı markasına aktarıp iki marka arasında bir bağ kurma ihtimali nedeniyle tanınmış markadan haksız yararlanma kısaca SMK m.6/5 uyarınca tanınmış markanın sulandırılmasının söz konusu olabileceğini, davacıya ait markanın davalı marka tescil tarihindeki tanınmışlığı dikkate alındığında, markasını tescil ettiren davalının, davacının marka tescillerine benzer şekilde marka tescilinin bulunması ve markanın gerçek sahibinin (davacının) itibarından yararlanmak amacıyla markasını tescil ettirdiği kanaatine varıldığından, davalının eylemleri ticari hayatın olağan akışına uygun düşmediğinden davalının marka tescilinin kötü niyetli olarak yapıldığının kabul edilmesi gerektiğini, davalı markası davacı markalarına benzer bulunduğundan ve ortalama tüketiciler nezdinde markaların birbiri ile karıştırılma ihtimali bulunduğundan davalı eyleminin SMK m.7/2-b bendi uyarınca davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, davalı şirketin raporda ayrıntıları ile bahsedilen ticaret unvanı kullanımlarının davacının tescilli markasının kaynak gösterme fonksiyonuna zarar vermesi nedeniyle böyle bir kullanımının tescilli ticaret unvanının yasal kullanımı olarak kabul edilemeyeceğini, bu durumun davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, davacının … ve “…… figürlü …” markası anlamsal olarak … oyununu belirtse de, davacının markalarını gören Türk tüketicisinin ülkemizde hemen hemen hiç oynanmayan ve takip edilmeyen bir oyun olan … oyununu aklına getirmeyeceği ancak marka işaretini gören tüketicinin yıllardan beri bildiği davacı markası olarak … ve “ …..” markasının hafızasında canlanacağını, böylelikle davacı markalarının zayıf ya da jenerik marka olmadığı,” hususlarını tespit ve raporu etmiştir.
Davalılar vekili 20/12/2021 tarihli bilirkişi heyeti ek raporuna karşı beyan dilekçesi ile; bilirkişi heyetinin davacı markasının zayıf ya da jenerik marka olmadığını belirttiğini, tüketicinin aklında … kelimesini gördüğünde kelimenin asıl anlamı olan spor canlanmasa da … yakalı gömlek modellerinin canlanacağının aşikar olduğunu, bu kapsamda davacı tarafın tekelinde görmek istediği … kelimesinin terminolojik değeri hesaba katıldığında … markasının ifade olarak zayıf ve jenerik bir marka olduğunun söylenmesinin isabetli olacağını, bilirkişi heyetince bu hususun uzman bir tekstil mühendisi tarafından incelenmesi gerektiğini, raporda yer alan tarafların markaları arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunduğu bildirilmiş ise de; müvekkili şirketin markasının tekstil sektöründe terimsel bir anlamı olan … kelimesini kullanması bakımından davacı tarafın markasına benzediğini ve mağazasının kapısındaki büyük … tabelası başta olmak üzere sloganları, ürünleri ve internet sitesinde kullandıkları logoları gibi pek çok unsuru ile tüketici kitlesinin gözünde davacı tarafın markasından tamamen farklı bir marka olduğunu ilk bakışta hissettirdiğini, müvekkili markasındaki esas unsur olarak yer alan kelimelerin(…) davacı markası ile farklı olduğun açık olduğunu, bilirkişi raporunda tanınmış markadan haksız yararlanmanın söz konusu olabileceğinin belirtildiğini, ancak Türkiye çapında … yakalı gömlekler satan ve markalarında … ibaresini taşıyan çok sayıda şirketin bulunduğunu, hal böyle olunca jenerik bir kelimeyi tekelindeki bir marka olarak muhafaza etmek isteyen davacı tarafın markasının suladırıldığını sözlemesinin oldukça yetersiz olduğunu, çünkü zaten bu kelimenin oluşturduğu algının bir giysi türüyken başkaca şirketlerin de aynı ifadeyi markalarında kullanmasının kendi markalarının gücünü ve etkileme alanını kötü etkileyeceğinin söylenemeyeceğini, ek bilirkişi raporunda yer alam müvekkilinin markasının davacı tarafa yönelik marka hakkına tecavüz oluşturduğuna yönelik çıkarım gerçeğini yansıtmamakta olduğunu, bilirkişi heyeti ek raporunun hükme esas alınmamasını, dosyanın ek rapor alınması adına sektörde uzman ve bilgili bir tekstil mühendisi bilirkişiye tevdiine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalıların davacıya ait markalardan doğan haklarına tecavüzün tespiti, men’i ve davalı şirketin ticari unvanından “…” ibaresinin terkini ile davalıya ait markanın hükümsüzlüğü, sicilden terkini talebine yöneliktir.
Davalı, davacı markalarının jenerik marka haline geldiği; ayırdedici niteliklerinin bulunmadığı yahut zayıf olduğu beyan ve savunmasında bulunmuştur.
SMK 26/1-b hükmüne göre markanın iptalinin talep edilmesi için markanın yaygın ad (jenerik) haline gelmesi gerekir. SMK 26/1-b hükmünün aynı kanunun 5/1-d hükmü ile birlikte değerlendirilmesi gerekir. Söz konusu hükümler birlikte değerlendirildiğinde bir markanın jenerik yahut yaygın ad haline gelmesi hem bir tescil engeli hem de markanın iptal sebebidir.
Kural olarak tescilli bir marka hükümsüz kılınmadıkça yahut iptal edilmedikçe sahibine marka koruması sağlamaktadır ve marka sahibi tescilli markasını mütecavize karşı kullanabilir. Somut olayda tartışılması gereken husus markanın tescil engeli yahut iptal sebebi olan yaygın ad yani jenerik hale gelmesi halinin açılmış bir tecavüz davasında savunma olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğidir. “Türkiye’de Yargıtay doğrudan “…” markasının hükümsüzlüğü ile ilgili olmasa da 2016 tarihli kararıyla “…” markasının jenerik (yaygın bir ad) ad haline geldiği iddiasının doğru olmadığı gibi bu davada sonuca etkisinin de bulunmadığını, hükümsüzlük davasına konu edilmeyen yaygın ad haline gelme hususunun marka hakkına tecavüz davasında savunma olarak kabulünün mümkün olmadığını karara bağlamıştır. (Y.11.HD.2015/4496 E. 2016/284 K. 14/01/2016 T.) Bu karar yaygın ad haline gelme iddiasının bir savunma olmadığını ve sonuç doğurması için mutlaka ayrı bir dava olarak ileri sürülmesi gerektiğini belirtmesi bakımından da son derece önemlidir.” (YASAMAN, Sınai Mülkiyet Kanunu Şerhi Cilt:3 s.2649)
Somut olayda jenerik marka iddiasının savunma olarak dinlenmeyeceği yukarıda anılı doktrinsel görüş ve içtihat doğrultusunda anlaşılmıştır.
Davacı markalarında yer alan … ibaresinin …… figürü ile birlikte davacı markalarının tescilli olduğu emtialar bakımından zayıf bir unsur olmadığı, ayırdediciliğinin yüksek olduğu, hukuki kanaatine ulaşılmıştır. Zira söz konusu spor dalı yine sporla alakalı bir emtia için değil, giysi emtiası için tescil edilerek kullanılmış olmakla ayırdediciliğinin bulunduğu, zayıf olarak nitelendirilemeyeceği kanaatine ulaşılmıştır.
Karıştırılma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyor ise doğrudan karıştırma ihtimali; eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırd ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırma ihtimalinden söz edilecektir.
Somut olayda karıştırma ihtimali belirlenirken davaya konu markaların hitap ettikleri tüketici kitlesinin belirlenmesi önem arz etmektedir. Buna göre davacı ve davalı markalarının tescilli oldukları mal ve hizmetler yönünden ortalama tüketici kitlesi “ortalama tüketicidir”. Yani taraf markalarının bulunduğu ürünlerin hitap ettiği tüketici özel bir tecrübe ve eğitime sahip olmayan, ürünü satın alma sürecinde ortalama bir süreden daha fazla zaman ayırmayan tüketicidir. Böyle bir tüketici davacı markası ile daha önce karşılaşmış ve fikir sahibi olmuşsa, davalı markalarını, davacı markaları ile idari, işletmesel ya da ekonomik olarak bağlantılı olduğu izlenimine kapılabilir ve karar verme sürecini bu yanılgının etkisi ile gerçekleştirebilir. Her iki marka arasında benzerlik ve karıştırma ihtimali olması karşısında hükümsüzlük koşullarının oluştuğu hukuki kanaatine ulaşılmıştır.
Kötüniyetli tescil iddiası yönünden yapılan değerlendirmede ise; tarafların aynı sektörde faaliyet gösterdikleri; davacının faaliyet gösterdiği söz konusu sektörde varlığının uzun yıllara dayandığı ve tüketiciler nezdinde belli bir bilinirlik düzeyine ulaştığı, bir tacir olan davalının, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü çerçevesinde davacı marka ve hizmetlerinden habersiz olmasının olağan hayatın akışına aykırı olduğu ve bu bilme-bilmeyi gerekme durumuna rağmen tüketiciler nezdinde davacı markalarına benzer markayı tescil ettirdiği; bu durumda söz konusu tescilin iyiniyetli bir tescil olarak kabul edilemeyeceği, somut olayda kötüniyetin unsurlarının gerçekleştiği hukuki ve vicdani kanaatine ulaşılmıştır.
SMK’nun 7/3-e md’sine göre “işaretin(markanın) ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması” marka hakkına tecavüz hallerinden biridir ve marka hakkı sahibine bu fiillerin önlenmesini (terkinini) isteme hakkı doğurur. Somut olayda, davacı markasının davalıya ait ticaret unvanında esas unsur olarak yer aldığı, terkin koşullarının bulunduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle davacının davasının tümden kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KABULÜ ile;
-… tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne, karar kesinleştiğinde sicilden terkinine,
-Davalılara ait tecavüz oluşturan ve dosya içeriğinde mevcut 02/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda incelenerek görsellerine yer verilmiş olan “…” ibaresi ile “…. ” işaretini havi ürünler ile bu ürünlerin tanıtımında kullanılan her türlü reklam vasıtasına el konularak hüküm kesinleştiğinde imhasına, davalıların haksız rekabetinin tespiti ile bu haksız rekabetin kaldırılmasına, davalı …’nin ticari unvanından “…” ibaresinin terkinine,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalılardan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hükümsüzlük talebi yönünden 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalı … Tekstil San. Ve Tic. Ltd. Şti’den alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre tecavüzün tespiti talebi yönünden 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 5.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 305,50 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 5.464,60 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır