Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/349
KARAR NO : 2022/124
DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 26/11/2020
KARŞI DAVADA DAVA : Marka Hükümsüzlüğü ve kullanılmama
KARŞI DAVA TARİHİ : 25/01/2022
KARAR TARİHİ : 01/07/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/07/2022
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin 1988 yılında saat sektöründe faaliyet göstermek üzere kurulmuş, istikrarlı büyüme neticesinde yetmişten fazla ülkede faaliyet gösteren bir şirket konumunda bulunduğunu, müvekkilinin TPMK nezdinde “…” markasının tescilli sahibi olduğunu ve kuruluşundan 2017 yılına kadar kullanmış olduğu ticaret unvanının “…” markasının müvekkili tarafından ortaya çıkarıldığını, müvekkilinin öncelikli hak sahipliğini açıkça gösterdiğini, ancak hal böyle iken, davalı adına ….. sayı ile tescilli ” …” ibareli markada, açık olarak müvekkili şirkete ait “…” ibareli markanın kullanıldığını, davalı markası ile müvekkili markası arasında markaların esas unsurları ve şekil unsurları yönünden birebir benzerlik söz konusu olduğunu, davalının bu eyleminin müvekkilinin tescilli markadan doğan haklarını ihlal ettiğini iddia ederek, davalı adına tescilli …. tescil numaralı “….” ibareli markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE KARŞI DAVA ; Davalı/karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile, müvekkili markası ile davacı markalarının emtialarının birbirlerine benzemediğini, bu nedenle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığını, müvekkilinin marka görseli ile davacı marka görseli arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin markasında esas unsurun “…” olduğunun ortada olduğunu, davacı markasının bir yer olması nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, davacı markasının bir yer ismi olduğunu, “…” markasının İsviçre’nin … şerhinin telaffuz ediliş şeklinin birebir aynısı olduğunu, bu nedenle de davacı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini gerektiğini, ayrıca davacının bu markayı kanunda belirtilen süre içerisinde de kullanmadığını iddia ederek, öncelikle müvekkili aleyhine açılan asıl davanın reddini, davacının markalarının ülkemizde kullanmaması nedeniyle iptalini ve davacı adına tescilli … ve .. tescil numaralı “…” ibareli markaların hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan taraflar adına kayıtlı marka tescil belgeleri celp edilmiş olup; tetkikinde; … ve …. tescil numaralı “…” esas unsurlu markaların davacı/karşı davalı adına, ….. sayı ile tescilli ” ….” ibareli markanın 22/07/2016 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı/karşı davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Dosya, biri marka vekili, biri sektör(saat) ve bir SMM bilirkişiden oluşan heyete tevdi edilerek, davalı/karşı davacıya ait ….. tescil numaralı markanın davacı/karşı davalıya ait markalara benzerlik, karıştırma ihtimali, kötüniyet, davacıya ait ticaret unvanını içermesi, önceye dayalı gerçek hak sahipliği, tanınmışlık nedenleriyle hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı; Karşı davaya konu uyuşmazlığın, karşı davalıya ait … ve …. tescil numaralı markaların SMK md.5/1-c-f kapsamında hükümsüzlük koşullarının ve kullanılmama nedeniyle iptal koşullarının oluşup oluşmadığı, karşı davacının sessiz kalma yolu ile hak kaybına uğrayıp uğramadığı hususlarında rapor tanzimi istenilmiş olup, heyet tarafından hazırlanan 10/12/2021 havale tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporda sonuç olarak, “Asıl dava açısından; davacının markasının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde …. (14) no ile tescilli olduğu, … no’lu markanın dava tarihi itibariyle tescilinin düştüğü (müddet olduğu), davalının markasının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde ….. no ile(14) tescilli olduğu, dosya kapsamında yer alan belgelerin davacının “…” markasının 14. Sınıfta yer alan emtialar açısından davalı tarafından hükümsüzlüğü talep edilen ….. no ile tescilli ” …” markasının tescili için yaptığı başvuru tarihi olan 22.07.2016 tarihi itibariyle “Tanınmış Marka” olarak tespitine ilişkin yeterli olmadığı ve fakat “…” markasının 14. Sınıfta yer alan “Saatler” için sektörel olarak bilinen bir marka olduğu, davacının “…” markasının 14. Sınıfta yer alan emtialar için ilk ve gerçek hak sahibi olduğu, taraf markalarında yer alan şekil unsurunun benzer olduğu, “…” kelime unsurlarının ise aynı olduğu, sessel, görsel ve kavramsal açıdan benzer oldukları, davacı markalarının 14 . Sınıfta yer alan emtialar için tescil edildiği, davalı markasının da 14. Sınıfta yer alan emtialar için tescil edilmiş olduğu , sözkonusu malların orta düzeyde tüketiciye hitap eden emti-alar , markalar arasında iltibas ihtimalinin tespiti yapılırken markaları yan yana konularak karşılaştırıl-masının yapılamayacağı, davacı tarafın markasını uzun süredir kullandığı ve sektörel olarak bilinirlik sağlamış olduğundan bu durumun tüketici algısı ve hafızasındaki yerini de etkilediği markaları aynı anda yan yana göremeyen orta düzeyde tüketici nezdinde iltibasa düşme ihtimalinin mevcut olduğu, davacı şirketin …. Şti olarak 1988 yılında kurulduğu, ancak marka sicil kaydından tespit edildiği üzere 31.05.2006 tarihinde unvan değişikliğinin sicile işlendiği, davacının ticaret unvanının davalı-karşı davacının marka tescil başvurusunda bulunduğu tarihte tescilli ticaret unvanının sunulan …. olmadığı, …. olduğu, bu nedenle SMK 6/6 uyarınca nisbi red nedeninin mevcut olmadığı, davalı-karşı davacının ….. no ile tescilli marka başvurusunu kötüniyetle yaptığı kanaatimizin olduğu ve fakat bu konudaki nihai değerlendirme ve takdir hakkının mahkemenize ait olduğu, KARŞI DAVA AÇISINDAN; 6769 sayılı SMK’nın 5/1 ( c ) ve (f) bendi uyarınca davacı adına … no ile tescilli …+ şekil markalarının hükümsüzlük koşullarının mevcut olmadığı, davacının Turk Patent nezdinde …. no ile tescilli markasının ise 06/07/1999 tarihinde tescil , davalı-karşı davacı tarafından hükümsüzlük davasının 26/01/2021 tarihinde yani sözkonusu hükümsüzlüğü talep edilen markaların tescil tarihlerinden 5 yıl geçtikten sonra açıldığı, davalı-karşı da-vacının tacir olduğu, basiretli davranma yükümlülüğünün olduğu, davacının “…” markaları ve ürünlerinden haberdar olmamasının mümkün olmadığı, dolayısıyla davalı-karşı davacının söz konusu hükümsüzlük davasını açma hakkını uzun süre sessiz kalarak kaybetmiş olduğu, davacı-karşı davalının … no ile tescilli markasının tescil tarihinin davacı-nın 06/07/1999 tarihinde tescil edildiği, dava tarihi itibariyle tescil tarihi üzerinden 5 yıl geçmekle davacının markasını tescil kapsamında ciddi biçimde kullanma mükellefiyeti mevcut olup, davacı-karşı davalının dava tarihi olan 16/01/2021 tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre içinde sözkonusu markasını tescil kapsamında ciddi şekilde kullandığını ispat etme yükümlülüğü olduğu, dava dışı şirketin, dava konusu markaya yönelik ürün satışlarının, yıllık satış ciroları üzerinde önemli bir paya sahip olduğu, davalı tarafın dava konusu markayı 14. sınıfta sayılan; “Kol saatleri”nde yoğun- ciddi biçimde kullandığı, bu nedenle davalı tarafından davacı adına … no ile tescilli “…” markasının ciddi biçimde kullanmama nedeniyle iptali koşullarının mevcut olmadığı” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Davalı-karşı davacı vekili 29/12/2021 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi raporunun yeterli ve gerekli incelemeler yapılmadan hazırlandığını, sübjektif bir rapor olduğunu, bilirkişilerin dosya kapsamına göre değil kendi görüşlerine göre hareket ederek rapor düzenlediklerini, bilirkişi raporunun kendi içinde çelişkili, marka hukuku değerlendirmeleri bakımından somut olayla uyuşmayan değerlendirmeleri içeren, hükme esas olmayacak sonuç ve kanaatleri içerdiğini, bu nedenle de bilirkişi raporunu kabul etmediklerini beyan ederek, itirazları doğrultusunda ek rapor aldırılmasını talep etmiştir.
Asıl davada dava, davalı adına tescilli markanın önceye dayalı gerçek hak sahipliği, benzerlik, karıştırma ihtimali, kötüniyet, tanınmışlık, davacıya ait ticaret unvanını içermesi nedenleriyle hükümsüzlüğü talebine; karşı davada dava, karşı davalıya ait markaların kullanılmama nedeniyle iptali ve terditli olarak … ve …. tescil numaralı markaların SMK md.5/1-c-f kapsamında hükümsüzlüğü talebine yöneliktir.
Asıl dava yönünden yapılan değerlendirmede;
SMK’nun 25.md’si hükümsüzlük hallerini düzenlemektedir. Buna göre 5.md’deki mutlak red; ve 6.md’deki nisbi red sebepleri hükümsüzlük sebebidir.
Davacının hükümsüzlük gerekçesi olarak dayandığı sebeplerden biri tanınmışlık iddiasıdır. Yerleşmiş uygulamalara göre bu iddiaya dayanan her davada bu iddiasını ispat külfeti altındadır. Bu iddiaya göre yapılan değerlendirmede; …dosyada davalının marka tescil başvurusunun yapıldığı tarihten önceki belgeler gözönüne alındığında davacı şirketin … Şti olarak 1988 yılında kurul-duğu, … no ile 27/01/1999 tarihinden itibaren 14. Sınıfta yer alan emtialar (saatler) açısından …. Markası olarak tescil edildiği, Vietnam’da 2003, Kazakistan, Rusya, Özbekistan’da 2006 yılından itibaren, Ukrayna’da 2007, Türkmenistan’sa 2011 yılından itibaren … markasının tes-cilli olduğu, tescillerin yenilendiği, Türkiye’de ise 2011 yılında .. dizine reklam verildiği, 2012 yılında …, … programlarında , … ve … dizisinde reklam-larının olduğu, …. aram motorunda … yazıldığında, 0,60 saniyede Yaklaşık 2.930.000 sonuç bulunduğu, …. ibaresinin saatler için üst sıralarda yer aldığı görülmüştür. Dosya kapsa-mında yer alan belgelerin davacının … markasının 14. Sınıfta ve 18. Sınıfta yer alan emtialar açısından davalı tarafından hükümsüzlüğü talep edilen ….. no ile tescilli … markasının tescili için yaptığı başvuru tarihi olan 22.07.2016 tarihi itibariyle “Tanınmış Marka” olarak tespitine ilişkin yeterli olmadığı ve fakat … markasının 14. Sınıfta yer alan “Saatler” için SEKTÖREL olarak bilinen bir marka olduğu tespit edilmiştir.
Karıştırılma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyor ise doğrudan karıştırma ihtimali; eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırd ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırma ihtimalinden söz edilecektir.
SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali, aynı kanunun 7/1 md’sinde marka hakkına tecavüz hali olarak yer almaktadır. SMK’nun 6/1 md’sine göre, önceki marka ile tescil başvurusu yapılan marka aynı ya da benzer ise sınıflar da aynı ya da benzer ise bu başvuru itiraz üzerine red edilir. SMK’nun 25/1 md’si gereğince hem 5.md’de yazılı mutlak red nedenleri , hem de 6.md’de yazılı nisbi red nedenleri birer hükümsüzlük nedenidir. Marka koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/2-b md’sine göre ise, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
Davacı adına kayıtlı ve tescilli …. numaralı markanın “¸” şeklinde olduğu, davalı adına kayıtlı ve tescilli ….. numaralı markanın ise “¸” şeklinde sicilde kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Genel itibariyle kelime unsurunun şekil unsuruna göre daha akılda kalıcı olduğu kabul edilmektedir. Şekil unsurunun, kelime unsuruna baskın olduğu istisnalar da mevcuttur. Ne var ki taraf markalarında bulunan şekil unsurları kelime unsuruna baskın olabilecek ayırdedicilik ve orjinallikte değildir. Benzerlik incelemesi yapılırken karşılaştırılan markaların asli unsurunun tespiti önem arz etmektedir. Buna göre davacı markası “… ” davalı markası ise koyu zeminde konumlandırılmış olarak ” … ” unsurlarından ibarettir. “…” kelimesi İngizilce “… ” anlamına gelen, Türkiye’de de bilinirliği yüksek olan bir kelimedir. Söz konusu tanımlayıcı ve ayırdediciliği düşük kelimenin yanında yer alan “…” kelimesi ise markanın asli ve ayırdedici unsurudur. Bu durumda asli ve ayırdedici ayniyet içeren taraf markaları arasında her ikisinin de 14.sınıfta benzer emtialarda tescilli olmaları hususu da nazara alındığında bütüncül değerlendirmede benzerlik bulunduğunun kabulü gerekir.
Burada ayrıca belirtmek gerekir ki, davacı markasında olan ¸şekil unsuru ile davalı markasında yer alan ¸ şekil unsuru grafik ve görünüm olarak benzerdir ve markalar arasında var olan benzerliği arttırıcı mahiyettedir.
Bu durumda sektörel tanınmışlığı ve ortalama tüketici nezdinde bilinirliği bulunan davacı markası ile aynı asli unsura ve benzer şekil unsuruna sahip markayı aynı sınıf ve benzer emtiada tescil ettirmenin, basiretli bir tacir olarak davranması gereken davalının aynı sektörde davacı markalarından haberdar olmayacağının da düşünülemeyeceği hususu nazara alındığında ticari dürüstlük ve iyiniyetle bağdaşmayacağı, tescilin kötüniyetli olarak değerlendirilmesi gerektiği hukuki ve vicdani kanaatine ulaşılmıştır.
Davacı vekili, davalı markasının, davacının ticari unvanını içermesi nedeniyle hükümsüzlüğü talebinde de bulunmuştur. Bu talebin değerlendirilmesinde ise, davacı şirketin …. Şti olarak 1988 yılında kurulduğu, 31/05/2006 tarihinde unvanını …. olarak değiştirdiği ve sicile işlendiği, davalının markasının koruma tarihinin 22/07/2016 olduğu, bu hali ile davalı markasının tescil tarihi itibariyle, davacı ticaret unvanında “…” ibaresinin olmadığı anlaşılmakla bu iddianın ispatlanamadığı ve bu yönden hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda ayrıntılarıyla açıklanan nedenlerle, davalı markasının, davacı markası ile benzerlik ve karıştırma ihtimali ve kötüniyet nedenleri ile hükümsüzlüğüne karar vermek gerekmiştir.
Karşı dava yönünden yapılan değerlendirmede;
Davalı/karşı davacı vekili her ne kadar, karşı davalı adına kayıtlı olan … tescil numaralı markanın kullanılmama nedeniyle iptalini ve olarak hükümsüzlüğünü talep etmiş ise de, karşı davalıya ait markanın dava tarihi itibariyle tescilinin düştüğü, yani müddet olduğunun Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları ile ve bilirkişi raporuyla sabit olduğu anlaşıldığından söz konusu marka bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Karşı davalının … tescil numaralı markası yönünden yapılan değerlendirmede ise; karşı davalı, söz konusu markanın SMK 5/1-c ve f bentleri kapsamında hükümsüzlük kararı verilmesini talep etmiştir.
SMK’nun 5/1-c maddesine göre “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.”, aynı maddenin bendine göre “Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretler.” marka olarak tescil edilemez.
Madde kapsamında yer alan ve somut olayda iddiaya dayanak yapılan coğrafi kaynak belirten işaretler tüketiciye menşei bilgisi aktaran, ürünün promosyonunu ve tercih edilmesini kolaylaştıran önemli pazarlama araçlarıdır. Coğrafi kaynak belirten bir işaretin tescil engeliyle karşılaşması için, ürünün nerede üretildiği(kaynağı) hususunda tüketiciye mesaj vermesi gerekir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17/04/2008 tarih, 2006/12863 e., 2008/5125 k.sayılı ilamına göre “bir işaretin coğrafi kaynak teşkil edebilmesi için o coğrafi bölge veya yer adı ile özdeşleşmiş olması ve onun adı ile birlikte anılması” gerekir. Burada “ilgili çevrenin” ve “hitap olunan tüketicinin” algısı önemlidir. Yani işaretin tescilli olduğu emtianın ortalama tüketici ve ilgili çevresi nezdinde coğrafi kaynak gösteren sözcüğün bilinmesi, emtia ile ilgili köken ya da üretim yeri olarak çağrışım yapması gereklidir. Ne var ki davaya konu “…” kelimesinin okunuş olarak benzediği “….”‘un İsviçre’nin ….’ndaki …. ilçesinde bir belediye olduğu, markanın tescilli olduğu emtialar bakımından özel bir bilgi ve eğitime sahip olmayan ortalama tüketici nezdinde bilinirliğinin bulunmadığı ve doğrudan köken ya da üretim yeri çağrışımı oluşturmadığı, aynı gerekçelerle, yani emtianın üretim yerinin İsviçre olduğu algısı oluşmayacağı dikkate alındığında SMK 5/1-c-f kapsamında hükümsüzlük koşullarının bulunmadığı anlaşılmıştır.
İptali istenen markanın kullanımının söz konusu markanın tescil edildiği mal ve hizmetler için pazar yaratmak yahut mevcut pazarı korumak amacıyla temel işlemine uygun olarak anılan ürünlerin ve hizmetlerin menşeini garanti edecek şekilde gerçekleşmesi icap etmektedir. Bu kullanımın markanın tüketiciye yahut son kullanıcıya ürün veya hizmetin menşeini bu ürün yada hizmetin diğer kaynaklardan gelenlerden ayırt etmesine izin verecek ve karıştırmaya mahal vermeyecek biçimde yalnızca ilgili teşebbüs nezdinde değil piyasaya ulaşacak ve belirli müşteri çevresi yaratacak şekilde ciddi olarak gerçekleşmelidir. Doğal afetler, savaş, ağır bir ekonomik buhran, ambargo, ithalat kısıtlamaları gibi durumlar markanın kullanılmaması için haklı bir neden olabilir ancak somut olayda davalının böyle bir iddia ve beyanı bulunmamaktadır.
Olumsuz vakıaların ispatının davacıya düşmemesine ilişkin genel hukuk ilkesi uyarınca yargılama konusu markayı tescilli olduğu sınıflarda kullandığını ispat yükü davalıdadır. Markanın iptal müeyyidesinden kurtulabilmesi için tescil edildiği her bir emtia için bağımsız olarak ayrı ayrı kullanılması gerekir. Buna göre bir markanın bir ürün için kullanımının diğer bir ürün için kullanım sayılmaz.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında bilirkişi vasıtası ile karşı davalının sunmuş olduğu deliller ve ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesi, karşı davalının dava konusu markasını Türkiye distribütörü dava dışı … Ltd. Şti.unvanlı firma vasıtasıyla gerçekleştirdiği; söz konusu dava dışı distribütörün satış faturalarında iptal talebine konu markasını 14.sınıf emtialarda bulunan saat emtiasında, ürün açıklamasının önüne yazılmak suretiyle kullandığı 2016 yılında, … markasına yönelik 3.863 adet saat satışından elde edilen hasılat, 713.137,76 TL.’ sı, 2017 yılında, … markasına yönelik 6.101 adet saat satışından elde edilen hasılat, 760.767,11 TL.’ sı, 2018 yılında, … markasına yönelik 6.609 adet saat satışından elde edilen hasılat, 971.210,55 TL.’ sı, 2019 yılında, … markasına yönelik 6.342 adet saat satışından elde edilen hasılat, 1.444.293,31 TL.’ sı, 2020 yılında, … markasına yönelik 4.623 adet saat satışından elde edilen hasılat, 883.103,92 TL.’ sı, olduğu; dava dışı şirketin “…” markalı saat satışlarının toplam cirosundaki payının 2016 yılında %5,34, 2017 yılında %5,68, 2018 yılında %10,25, 2019 yılında %22,90, 2020 yılında %25,66 olduğu, buna göre dava konusu markayı ihtiva eden ürün satışlarının yıllık satış ciroları üzerinde önemli bir paya sahip olduğu, bu payın geçen yıllarda istikrarlı bir şekilde yükseldiği ve bu itibarla karşı davalının … sayılı markasını tescilli olduğu 14.sınıfta yoğun ve ciddi kullanıma konu ettiği ve iptal koşullarının oluşmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Yukarıdaki tüm açıklamalar doğrultusunda asıl davada, davacının davasının kabulüne; karşı davada, karşı davalıya ait .. tescil numaralı marka dava tarihi itibariyle müddet olduğundan bu marka hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karşı davalıya ait … tescil numaralı markanın hükümsüzlüğü ve kullanılmama nedeniyle iptali taleplerinin ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
ASIL DAVADA:
1-Davacının davasının KABULÜ ile;
-Davalıya ait …. tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, yatırılan 54,40 TL peşin harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın, davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 108,80 TL dava ilk masrafı, 99,00 TL posta/tebligat masrafı ve 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.707,80 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
KARŞI DAVADA:
1-Karşı davalıya ait … tescil numaralı markanın dava tarihi itibariyle müddet olduğu anlaşıldığından, söz konusu marka hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Karşı davalıya ait …. tescil numaralı markanın hükümsüzlüğü ve kullanılmama nedeniyle iptali taleplerinin ayrı ayrı reddine,
3-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, yatırılan 60,00 TL peşin harcının mahsubu ile bakiye 20,70 TL harcın, davalı/karşı davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı/karşı davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen ….. sayılı markanın hükümsüzlük talebi yönünden 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davalı/karşı davacıdan alınarak davacı/karşı davalıya verilmesine,
4-Davacı/karşı davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen ….. sayılı markanın kullanmama nedeniyle iptal talebi yönünden 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davalı/karşı davacıdan alınarak, davacı/karşı davalıya verilmesine,
5-Davacı/karşı davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre karar verilmesine yer olmadığına karar verilen …. sayılı marka yönünden 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davalı/karşı davacıdan alınarak davacı/karşı davalıya verilmesine,
6-Davalı/karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/07/2022
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır