Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/340 E. 2022/95 K. 27.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/340 Esas
KARAR NO : 2022/95

DAVA : Marka’dan Doğan Haklara Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi ve Davalı Ticaret Unvanının Terkini
DAVA TARİHİ : 11/11/2020
KARAR TARİHİ : 27/05/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/06/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka’dan Doğan Haklara Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi ve Davalı Ticaret Unvanının Terkini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının, 2018 yılında kurulmuş olduğunu, müvekkilinin faaliyeti ve amacının ise dental implantolojide kullanılan çene protezleri, cerrahi ekipman ve biyomateryal gruplarının imalat ve satışı olduğunu, bu konuda Türkiye’de Sağlık Bakanlığı onayı için CE sertifikası alınması gerektiğini, bu sertifikasyon da uzun süre gerektiren bir sürü test ve belgelendirme istenen bir süreç olduğunu, 2019 sonu Covid19 salgının başlaması ve pandemi ilan ile belgelendirmeler dosyaları tam ve eksiksiz olan firmalar dahi etkilendiğini, gerekli sertifikanın verilmesinin geciktirildiğini, ancak müvekkilinin kurulduğundan bu yana muhtemel faaliyetlerine ilişkin https://www…com/… sosyal medyayı kullanımlar ile kendilerini sektörde tanitmaya baslamis ve görsel çalışmaları kamuya sunduğunu, ayrıca her türlü faaliyetinde hukuk ve kanuna uygun hareket etmek isteyen müvekkil marka tesciline ilişkin TÜRKPATENT kurumuna gerçekleştirdiği birden fazla başvurular ile markasına yatırım yaptığı anlaşıldığını, davalı yanın hiçbir izin ve zorunluluk yokken … ibaresini birebir aynı olacak şekilde kullandığını, hatta müvekkili davacının faaliyet gösterdiği diş kliniklerine … markalı kataloglarını – ithalatçı firma olarak – bırakmaya başladığı bilgileri ile davalı yandan haberdar olunduğunu, … ibaresinin genel bir ibare olmadığını, ayırt edici ve herkesin aklına kolaylıkla gelmeyecek bir marka olduğunu katalog aslının dosyaya delil olarak sunulduğunu, davalının www…com web sitesinin alan adı ile müvekkiline ait …com alan adlı esas unsurunun … ibaresi olduğunu, tüketiciler nezdinde karıştırılmasının kesin olduğunu, davacı müvekkilinin İTO kayıtlarında oda kayıt tarihi 27.11.2018 iken, davalının Adana odasına kayıt tarihinin 29.11.2019 tarihinde tescil edildiğini, davacının markasını kullanma ve kamuya sunma tarihinin Instagram üzerinden yaptığı kabul edilse dahi 16.10.2019 tarihi olarak davalı yandan daha evvel … ibaresine dair bu faaliyetlerini öncelikli ve gerçek hak sahibinin davacı olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, davacı adına başvuru süreci devam eden ve tescilli marka tescillerinin sunulduğunu, davalı eylemlerinin müvekkil davacının marka haklarına tecavüz oluşturduğunu ve tüm bu eylemlerin haksız rekabet oluşturduğunu, davalıya 26.08.2020 tarihli Kadıköy …. Noterliği … yevmiye no’lu ihtarname gönderildiğini, davalı yana ait www…com alan adlı web sitesinin noter e-tespit yöntemi ile kayıt altına alındığını, açıklanan nedenlerle, davalının, davacı markasından doğan haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine, davalı yanca tüm sair haksız ve hukuki dayanaktan yoksun kullanımların durdurulmasına ilişkin katalog, tabela, afiş, etiket, broşür, kaşe, kartvizit gibi ve sair yerlerde kullanılmasının engellenmesine ve toplanarak imha edilmesine, markalı ürünlere gümrüklerde el konulmasına, ithalat ve ihracatının engellenmesine, sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dahil bulundukları her yerde el konulmasına, bunların saklanmasına, gerekirse imhasına, davalının unvanında bulunan “…” ibaresinin ticaret sicilinden terkinine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı Şirketin henüz tescil ve başvuru aşamasında bulunan “…” esas unsur ve ibareli markaların, müvekkili şirket tarafından birebir olarak kullanılmasının söz konusu olmadığını, davacı şirketin dava dilekçesinde belirtmiş olduğu iddiaların somut gerçeklikten uzak, haksız ve dayanaksız hususlar olduğunu, bunları kabul etmediklerini, müvekkili şirketin çalışma alanı içerisinde, implant üretimi ve satışı bulunmadığını, davalı müvekkilinin implant öncesinde kullanılan Bio Materyallerin satışını yaptığını, bu materyaller ise … (…) dolayısıyla müvekkili şirketin davacı şirket ile doğrudan doğruya yada dolaylı olarak ne de ürün profili olarak herhangi bir ortak noktaları ve ortak satış alanları bulunmadığını, müvekkili şirketin, Biyometeryal alanında faaliyet gösterdiğini, implant yapımı ile ilgili herhangi bir üretim yada bir ticari faaliyet içerisinde olmadığını, davacı şirketin FSEK’e dayanan davasının dayanak ürün tasarımı “eser” niteliğinde olmadığından reddi gerektiğini, söz konusu işaretin kullanımı, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında söz konusu olmadığını, davalı müvekkil firma ve davacı firma arasındaki gerek şirket unvanı, gerek logo, renk ve işaret gerekse web sitesi adı bakımından var olan farklar açıkça ortada olduğunu, davacı firma ve davalı firma unvanlarının adı her ne kadar “…” olarak başlıyorsa da devamında herhangi bir karışıklığa yol açacak benzerlik bulunmadığını, davacı ve davalı tarafın web üzerindeki iletişim bilgileri en ufak bir benzerlik taşımadığını, davacı Şirketin Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescil edilmiş olan logoları ile davalı müvekkili şirketin sadece internet sitesinde ve katalogunda kullanmış olduğu logolar, yazı karakterleri, renk ve şekil yönleriyle (Herhangi şekilde bir karışıklığa yol açmayacak şekilde) birbirlerinden tamamen farklı olduğunu, davacı tarafından piyasaya sürülmesi planlanan ürünler ile davalı müvekkili tarafından ithal edilerek iç piyasaya arz edilen ürünlerin … ibaresi kaynaklı olarak birbirleriyle karıştırılmaları (Farklı ürün gamlarında olması nedeni ile) olanaksız olduğunu, davacı şirketin markasını tescil edilmiş gibi hareket etmesinin yersiz olduğunu, henüz onaylanmamış bir tescil başvurusundan hareketle, taraflarına karşı açmış oldukları davanın hukuka aykırı olduğunu, her iki firmanın da, sektörün son kullanıcılarına değil, sektörde uzmanlaşmış kişilere hizmet vermeyi amaçladığını, uyuşmazlık Konusu “…” ibaresi herkesin kullanımına açık kimsenin tekelinde olmayan ayırt edici ve zayıf unsurlar olmaksızın verilemeyecek bir ad olduğunu, müvekkil şirketin bu ibareyi “… Limited Şirketi” olarak kullanmakta olduğunu, davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan dava konusu “…” esas unsurlu marka sicil kayıtları celp olunmuş, markaların davacı … adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Dosya, davalının, davacıya ait markalarından doğan haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin bulunup bulunmadığı, davalının ticaret unvanının terkini koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişiler 14/03/2022 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında; “Davacı yana ait olarak belirtilen .. kullanıcı adlı … hesabı ana sayfasından alınan ekran görüntüsüne altta yer verilmiş olup, hesap sahipliği açıklama bilgilerinin yer aldığı bölümde “…. Sistemi www…com” ibarelerinin yer aldığı, söz konusu … hesabının ilk olarak 16 Ekim 2019 tarihinden itibaren kullanılmaya başlandığı, www…com alan adının ise 22.03.2019 tarihinde tescil ettirildiği, …. kullanıcı adlı … hesabı içeriğinde dava konusu “…” ibareli markanın profil görseli içeriğinde ¸ şeklinde ve “… ” ibareli görseli ¸ şeklinde kullanıldığı, davalı yana ait olarak belirtilen www…com alan adının yapılan …. sorgulamasında 08.02.2019 tarihinde tescil ettirildiği, söz konusu web sitesinde dava konusu “…” ibaresinin web sitesi metin içeriklerinde “….” şeklinde ve “…” ibareli ¸görsel içeriğinde kullanıldığı, davacı adına tescilli … numaralı markanın ¸, … numaralı markanın ¸, .. numaralı markanın ¸, …. numaralı markanın ¸şeklinde olduğu, davacı ve davalı markalarının esas unsurunun … ibaresinden oluştuğu, davalıya ait markaların, davacı markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, bu sebeple davalı şirket marka kullanımlarının davacının marka hakkını ihlal ettiği, davalıya ait ticaret unvanının davacı markalarına iltibas oluşturduğu, davalı şirketin, davacı markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer markaları kullanmasının haksız rekabet oluşturduğu” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Davalı vekili rapora karşı 18/04/2022 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi raporunda belirtilen ifadelerin somut gerçeklikten uzak, haksız ve dayanaksız hususlar olduğunu, kabul etmediklerini, müvekkili şirketin çalışma alanı içerisinde implant üretimi ve satışı bulunmadığını, davalı şirketin implant öncesinde kullanılan … Materyallerin satışını yaptığını, davacı şirketin iddia ettiği üzere, “işaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması…” iddiasının yersiz olduğunu, distribütörlük sözleşmesinin gereği olarak, şirket unvanını ve/veya … logosunu yasal olarak yerleştiremediğini, müvekkilinin, davacı şirketin iddia ettiği gibi, … logosu ve unvanı ile herhangi bir ithalat ve ihracat gerçekleştirmediğini, müvekkili firma ve davacı firma arasındaki gerek şirket unvanı gerek logo, renk ve işaretin, gerekse web sitesi adı bakımından kullanımların farklı olduğunu, “…” ibaresinin herkesin kullanımına açık, kimsenin tekelinde olmayan, ayırt edici ve zayıf unsurlar olmaksızın verilemeyecek bir ad olduğunu, … kelimesinin güçlü anlamına geldiğini, Yargıtay kararlarına göre zayıf bir marka seçen kimsenin bunun sonuçlarına katlanmak, yani o tanıtma işaretinin hatta ayrım gücü bakımından cüzi sayılabilecek bazı tedbirler alınmak ve ilaveler yapılmak suretiyle hafifçe değiştirilmiş şeklinin başkaları tarafından kullanılmasına tahammül etmek zorunda olduğunu, açıklanan nedenlerle bilirkişi raporunun dikkate alınmamasını ve talep ettikleri belgelerin ilgili yerlerden celbi ile tanıklarının dinlenilmesini, delilleri toplanarak üç kişilik bilirkişi kuruluna gönderilmesini ve yeni bir bilirkişi raporu alınmasını talep etmiştir.
Dava, davalının, davacıya ait “…” esas unsurlu markalardan doğan haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve önlenmesi ile davalının ticaret unvanından “…” ibaresinin terkini talebine yöneliktir.
SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali, aynı kanunun 7/1 md’sinde marka hakkına tecavüz hali olarak yer almaktadır. SMK’nun 6/1 md’sine göre, önceki marka ile tescil başvurusu yapılan marka aynı ya da benzer ise sınıflar da aynı ya da benzer ise bu başvuru itiraz üzerine red edilir. SMK’nun 25/1 md’si gereğince hem 5.md’de yazılı mutlak red nedenleri , hem de 6.md’de yazılı nisbi red nedenleri birer hükümsüzlük nedenidir. Marka koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/1-b md’sine göre ise, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
Davalı vekilinin taraf markaları arasında sınıfsal benzerlik bulunmadığına yönelik itirazları bakımından yapılan incelemede; dosyaya celbedilen TPMK kayıtlarına göre davacı markaları 10 ve 35 sınıflarında tescillidir. Davacının davaya dayanak … tescil numaralı ¸ markası “cerrahi, tıbbi, diş hekimliği” sınıfında tescilli iken davalının markasal kullanımları implant öncesi gereken bio materyaller emtiasındadır. Davacı ise markasını ağırlıklı olarak implant tedavisinde kullanılan malzemelerin imalat ve satışında kullanmaktadır. Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 05/05/2011 tdarih, … E., … K.sayılı ilamına göre sınıfsal benzerlik incelemesi yapılırken: “piyasanın anlayışı, benzer alıcı çevresinde hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, mal veya hizmetlerin birbiri yerine ikame edilebilme veya rekabet etme olanaklarının bulunup bulunmadığı, birinin diğerini tamamlama imkanı olup olmadığı, mal veya hizmetlerin dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, kullanım yöntemleri, amaçları, hedeflenen halk kesiminin aynı olup olmadığı” kriterleri esas alınmalıdır. Somut olayda, sektör bilirkişisinin de isabetli bir şekilde tespit ettiği gibi “taraf şirketlerin üretim ve ticaretini yaptıkları materyaller arasında bir zincirin halkaları gibi bir öncelik sonralık ilişkisi vardır. Söz gelimi, bir diş doktoru, implant öncesinde ve implant tedavisi sırasında sunulan “…” markalı ürünlerin, “…” markasını kullanan farklı şirketlere ait olduğu ayrımını yapamaz; bu ayrımı yapsa bile bu şirketler arasında işletmelerin kaynağı açısından bir bağ olduğunu düşünebilir” Bu durumda taraf markalarının hedef tüketici kitlesi ortalamanın üzerinde bilgi ve dikkat seviyesine sahip olsa bile yüksek oranda ayniyet derecesinde bulunan görsel-işitsel-anlamsal benzerlik ve yukarıda tespit olunan sınıfsal benzerlik nedeniyle karıştırma ihtimalinin mevcut olduğu, bu itibarla marka hakkına tecavüz fiilinin hukuki koşullarının oluştuğu kanaatine ulaşılmıştır.
Davacı markalarının ve davalı fiili markasal kullanımlarının asli ve ayırdedici unsuru “…” kelime unsurudur. Taraf markalarındaki sair kelime ve şekil unsurları tali nitelikte kalmaktadır. Söz konusu asli unsuru oluşturan kelimenin zayıf marka olduğu yönündeki davalı savunması yönünden ise; söz konusu kelimenin anlamsal ve görsel değerlendirmesinde tescilli olduğu ve fiili olarak kullanıldığı sınıflar yönünden zayıf olarak nitelendirilemeyecek ölçüde ayırdediciliğe haiz olduğu, sektörel olarak tanımlayıcı veya vasıf belirtici mahiyette bulunmadığı gerekçesiyle zayıf marka olarak kabul edilmemiştir. Bu durumda taraf markaları arasındaki ayniyet derecesinde benzerlik taşıyan asli unsurun taraf markalarını benzer olarak kabul edilmesine yeterli olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı ise ticaret unvanındaki “…” kelimesi ile ticaret unvanını 2019 tarihinde tescil ettirmiştir. Davalı vekili her ne kadar, davalı şirket ile davacı şirketin iştigal alanlarının farklı olduğunu beyan etmiş ise de, davacı markalarının tescilli olduğu sınıflar ile davalının fili markasal kullanımı ve ticaret unvanının tescilli olduğu faaliyet alanının benzer olduğu, davacının implant tedavisinde kullanılan malzemelerin imalat ve satışını gerçekleştirdiği, davalının faaliyeti olan bio materyallerin ise implant öncesi gereken materyaller olduğu ve bu haliyle ticaret unvanının SMK 7/3-e kapsamında terkin koşullarının oluştuğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, dosya kapsamı, deliller ve alınan raporlarla sabit olduğu üzere davalı kullanımlarının, davacının markalarından doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği, ticaret unvanı terkin koşullarının oluştuğu anlaşılmakla, davacının davasının tümden kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KABULÜ ile,
2-Davalının davacıya ait “…” esas unsurlu markalarından doğan haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespiti ile, bu tecavüz ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine;
-Bu kapsamıda davalı yana ait “…” ibaresini havi ürünlere, münhasıran bu ürünlerin üretiminde kullanılmak kayıt ve koşulu ile üretim vasıtalarına Türkiye sınırları ile gümrük ve serbest liman ve bölgeler de dahil olmak üzere el konulmasına, hüküm kesinleştiğinde masrafı davalıdan karşılanmak suretiyle imhasına,
-Davalı yana ait “…” ibaresini havi katalog, tabela, afiş , etiket, broşür ve kartvizitlere el konularak hüküm kesinleştiğinde masrafı davalı yandan karşılanmak suretiyle imhasına,
-Davalının ticari unvanından “…” ibaresinin terkinine,
3-Hüküm özetinin masrafı davalı yandan karşılanmak suretiyle ulusal çapta yayın yapan trajı en yüksek üç gazeteden birinde ilanına,
4-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 54,40 TL peşin harç, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 257,10 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 3.365,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/05/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸