Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/335 E. 2021/103 K. 11.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/335 Esas
KARAR NO : 2021/103

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü, Marka Hakkına Tecavüz ile Tazminat
DAVA TARİHİ : 28/10/2020
KARAR TARİHİ : 11/06/2021
K.YAZILDIĞI TARİH : 21/06/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hükümsüzlüğü, Marka Hakkına Tecavüz ile Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ……. (…) derneğinin 2017 yılında …… değerlerinin tanıtılmasına yönelik faaliyetlerde bulunmayı hedefleyen bir sivil toplum kuruluşu olarak kurulmuş olup, davalının da derneğin kuruluşunda yer alan üyeler arasında olduğunu, davalının 13/05/2019 tarihinde müvekkili olan dernekten istifa ettiğini, ……. ibareli markayı kendi adına 27/08/2020 tarihinde tescil ettirdiğini, dava konusu markanın asli unsurunun ……. olması sebebiyle yazılım ve anlamsal benzerliği nedeniyle ayırt edilemeyecek derecede müvekkili dernek ismi ile benzer olduğunu, davalının müvekkili derneği zarara uğratmak adına kötüniyetli olarak ……. markasını tescil ettirdiğini, dava konusu markanın kötüniyetli tescil edilmiş olması dolayısıyla dava konusu markanın terkini ile markaya tecavüzün tespiti, ref’i, tecavüzün önlenmesi ve maddi zararın bilirkişilerce tespit edilecek maddi tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı dernek isminin baş harfleri kısaltmasının ……. olması sebebiyle davacı tarafın dava konusu isim ile ilgili olarak dernek ismi iddiasının kabul edilemez olduğunu, davacı tarafın dernek olması sebebiyle ticari faaliyetinin olmadığını, bu bağlamda ticari bir marka değeri olmayan kelimenin hizmet sektörü için bir başkası tarafından tescil edilmesinin markaya tecavüz teşkil etmeyeceğini, dava konusu marka ibaresinin davacı tarafından ticari bir marka olarak kullanılmaması ve 5 yıllık bir sürede aktif olarak kullanılmaması sebebiyle huzurdaki davanın konusunun olmayacağını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Patent ve Marka Kurumu’ndan davalıya ait marka tescil belgeleri celp olunmuş, dosya davalıya ait ……… tescil numaralı markanın önceye dayalı gerçek hak sahipliği ve kötüniyet nedenleri ile hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı, aynı nedenler ile davacının marka hakkına tecavüz oluşturup oluşturmadığı, davacının söz konusu işaret için markasal kullanımı ve hukuki yararının bulunup bulunmadığı hususlarında rapor tanzim etmek üzere bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişi 20/04/2021 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporunda; “davalı adına tescilli ……. tescil numaralı markanın önceye dayalı gerçek hak sahipliği sebebiyle hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, davalı adına tescilli markanın SMK’nın 6/9 maddesi kapsamında kötüniyetli tescilin varlığı sebebiyle hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, ancak konu hakkında nihai takdirin yalnızca mahkemeye ait olduğunu, davalı yanın herhangi bir markasal kullanımına dosya münderecatında rastlanmadığı, bu minvalde davalı yanın davacı yana ait herhangi bir hak ya da marka hakkına tecavüz ettiği hususunda değerlendirme yapılamadığı, dava konusu markanın tescil edildiği hizmet sınıfıyla davacı derneğin faaliyet alanlarının aynılığı/benzerliği, bu minvalde dernek isminin kısaltması ve tanıtıcı işareti olan ……. ibaresinin derneğin ana iştigal alanlarında herhangi birisi adına tecsil edilmesine karşı davacının hükümsüzlük davası başlatmasında hukuki yararının var olduğunun değerlendirilmekte olduğu, ancak konu hakkında nihai takdirin mahkemeye ait olduğu” hususlarını tespit ve rapor ettiği görülmüştür.
Davalı vekili 05/05/2021 tarihli dilekçesi ile, davalı müvekkilinin tescil ettirdiği markanın ……… amaçlı kurulmadığını, her kesime hitap eden, her konuda faaliyet gösteren, konu sınırlaması olmayan bir marka olduğunu, davalı müvekkili tarafından tescil edilen marka …… ile alakalı herhangi bir faaliyette bulunmadığını, bu amaçla herhangi bir eylemi olmadığını, dolayısıyla müvekkilinin kötüniyetinden bahsedilemeyeceğini, davacı tarafın dernek olarak faaliyet gösteren bir sivil toplum kuruluşu olduğunu, müvekkilinin ise ticari amaçlı marka tescilinde bulunduğunu, dolayısıyla tescil edilen markanın davacı yönünden ticari bir kaybı olmadığından müvekkilinin kötüniyetinden bahsedilemeyeceğini, bilirkişi raporunda çelişkili ifadeler olduğunu, müvekkilinin tescil edilen markasının …… ile alakalı herhangi bir faaliyet içerisinde bulunmadığından karşı tarafın herhangi bir hukuki yararı da söz konusu olmadığını beyan etmiştir.
Davacı vekili 06/05/2021 tarihli dilekçesi ile, müvekkili derneğin kuruluş tarihinin 2017 yılı olduğunu, bildirdikleri belgeler incelendiğinde görüleceği üzere müvekkilinin kuruluşundan beri isminin kötüniyetli tescil edilen marka ile beraber anıldığını, davalının marka tescilinin kötüniyetli olduğu ve markının hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğunun ispatlandığını, marka hakkına tecavüzün yalnızca faaliyetlerin tespit edilmesi ile değil, marka ile iltibas kurulabilecek her türlü durumda göz önünde bulundurulması gereken bir husus olduğunu, davalının marka tescilindeki paralel mal ve hizmetlere ilişkin sınıflandırması ve markanın görsel olarak da iltibas yoluyla kullanılması ihtimali dahi marka hakkına tecavüz unsurlarını oluşturduğunu, bilirkişi raporundaki müvekkilinin hükümsüzlük davası başlatmasında hukuki yararın var olduğu yönündeki görüşlerin haklılıklarını ispat ettiğini, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü ile marka hakkına tecavüz ve tazminat talebine yöneliktir.
SMK’nun 25.md’si hükümsüzlük hallerini düzenlemektedir. Buna göre 5.md’deki mutlak red; ve 6.md’deki nisbi red sebepleri hükümsüzlük sebebidir.
Kötüniyet ile yapılan marka tescilinin sonucu ve anlamı, ticari dürüstlük kuralına aykırı olarak başkasının markasının ele geçirilmesi, ondan haksız olarak yararlanılmasıdır. Davalının tescilde kötüniyetli olup olmadığı, sektör şartları, mesleki kurallar, markaların bilinirliği, emtianın ayniyeti, reklam ve tanıtımların markalara etkisi, tesadüfi tescil savunmasının hayatın olağan akışına uyup uymadığı, gibi hususlar hep birlikte değerlendirilmek suretiyle taktir edilmelidir. Bu ilkeler ışığında taraf markaları ile davalı tescili değerlendirildiğinde;
Davalı markasının tescil tarihinden önce davacı dernekte yer alıp faaliyetlere katıldığı, 03/12/2019 tarihinden önce davalının davacı dernekten istifa ettiği, bu haliyle davalının dava konusu marka tescil müracaatı gerçekleştirilmeden önce bilindiğinin kabul edileceği, davalının davacı faaliyetleriyle aynı/benzer hizmet sınıfında “…….” ibaresini adına tescil ettirmesinin “tesadüfi” olamayacağı ve kötüniyetli bir tescil olduğu hukuki ve vicdani kanaatiyle davacının hükümsüzlük talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Marka hakkına tecavüzün tespiti ile tazminat talebi yönünden ise; her ne kadar davacı vekili davalının kullanımlarının tecavüz teşkil ettiğini beyan ve iddia etmiş ise de davalının söz konusu markayı fiili olarak kullandığına dair bir delil dosyaya sunamadığı anlaşıldığından unsurları oluşmayan tecavüz iddiası yönünde davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
-Davacının hükümsüzlük davasının kabulü ile, davalıya ait …… tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne, karar kesinleştiğinde sicilden terkinine,
-Davacının marka hakkına tecavüz ve tazminat davasının reddine,
2-Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen hükümsüzlük davası yönünden 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen tecavüz davası yönünden 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 122,50 TL posta tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.122,50 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre hesaplanan 561,25 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 54,40 TL peşin harç olmak üzere toplam 108,80 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/06/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸