Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/319 E. 2021/104 K. 11.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/319 Esas
KARAR NO : 2021/104

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/09/2020
KARAR TARİHİ : 11/06/2021
K. YAZILDIĞI TARİH : 30/06/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının 1986 yılından itibaren …. nolu marka sahibi olup adına kayıtlı tüm markalar(…, .., …) bulunan, alanında başarılı, üretim ve satışını yaptığı ilk tescilini 1986 yılında yaptırdığını, son olarak 08/02/2005 tescil tarihli, … tescil numaralı … ibareli markayı …. numaralı sınıflarda 17/11/2023 tarihine kadar tescil ettirdiğini, markasını kesintisiz kullandığını, markanın sektörde tanındığını, davalının ise … ibaresini aynı emtia ve sınıfta 16/01/2020 tarihinde tescil ettirdiğini, söz konusu markalar arasında görsel ve fonetik benzerliğin olduğunu, söz konusu markanın aynı mal ve hizmet gruplarında kullanılmasının tüketici nezdinde iltibasa neden olacağını, … markasının Türkiye ve Yurtdışında bilinen, meşhur ve güvenilir bir marka olup; yılların getirdiği deneyim ve üretimdeki başarısı ile talep gören bir marka olması sonucunda rakip firmalar tarafından … markasına yakın, bu markayı çağrıştıran kelimeleri türetilerek müvekkili şirkete ait marka ve markanın zinciriymiş gibi algı oluşturmak amacıyla bu markaları sicile tescil ettirdiklerini, davalının tescilinin de aynı şekilde kötüniyetli bir tescil olduğunu, davacının markasının tanınmışlığından faydalanarak haksız gelir elde etmek istediklerini, davalının markasının müvekkili şirketin markasının seri markası veya devamı gibi bir motifi olması sebepleriyle … markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalının 1988 yılından günümüze …, …, …, … ve … markaları ile pastacılık sektörüne yön veren bir şirket olarak kek, hazır kek karışımı, yiyecek ve içecekleri için koku verici aromalar, kabartma tozları gibi çeşitli gıda maddeleri üreten alanında saygın ve güvenilir bir üretici olduğunu, 16/01/2020 tescil tarihli … markası da yine bu alanlarda üretim yapan ve kendini kanıtlamış bir marka olduğunu, kuruluşundan bugüne kadar içecek ve pastacılık sektöründe dünyada ve Türkiye’de birçok ilke imza attığını, davalının alanında öncü özgün ve tescilli …. markası ile tüketicilerine malzeme kalitesinde ne kadar iyi olduğunu da ispatlamış olup sektörde bulunduğu konumu yeni tescil edilen markası ile de sağlamlaştırdığını, tarafların markalarının motifleri arasında davacının iddiasının aksine herhangi bir benzerlik bulunmamakla birlikte görsel olarak karıştırılmayacak şekilde birbirlerinden farklı olduğunu, davacının marka motifinde yazı etrafında oval bir şekil bulunduğunu, davalının motifinde ise böyle bir şekil bulunmadığını ve yazı tipinin oldukça farklı olduğunu, hitap ettikleri tüketici kitlesi nezdinde iltibas oluşmayacağını, davalının eylemlerinin marka hakkına tecavüz veya haksız rekabet oluşturmayacağını, hükümsüzlük koşullarının mevcut olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan taraflara ait marka tescil belgeleri celp olunmuş, dosya davalı yana ait…. tescil numaralı markanın davacı yana ait markalara benzerlik, karıştırma ihtimali ve kötüniyet sebepleriyle hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor tanzim etmek üzere bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişi 17/05/2021 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında; “davacının … no ile 29/30/31/32. sınıflarındaki emtialar için tescilli markanın kelime markası olduğu, davalının .. no ile 30.sınıftaki emtialar için tescilli … markasının davacının … markasından görsel ve fonetik açıdan farklı olduğu, benzer olmadığı, tarafların markalarının tescil kapsamlarındaki emtiaların aynı ve birbirleri işle ilgili/benzer olduğu ve bu emtiaların orta düzeyde tüketicilere hitap eden mallar olduğu, tarafların markalarını, tescil kapsamlarındaki emtialar üzerinde kulanmaları halinde orta düzeyde tüketici nezdinde iltibasa neden olmayacağı, hükümsüz kılınması için koşulların mevcut olmadığı, nihai takdir ve değerlendirme mahkemeye ait olmak kaydı ile davalının davaya konu hükümsüzlüğü talep edilen … nolu marka başvurusunu kötüniyetle yapmadığı” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Davacı vekili 10/06/2021 tarihli dilekçesi ile, “…” ibaresinin benzerlik için yeterli olmadığı yorumunun doğru bir tespit olmadığını, markalar arasında tüketici nezdinde benzerlik olduğu, çağrışım olduğu ve bu nedenle karıştırılabileceğinin açıkça görüldüğünü, rapora itirazları ve beyanlarının kabulü ile dosyanın yeni bir bilirkişiye tevdine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; davalıya ait markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talebine yöneliktir.
SMK’nun 6/1 maddesine göre “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.”
Davalının tescilli … markasının kelime markası olduğu, … ve …. şeklinde iki bölümnden oluştuğu, … ibaresindeki “…” harflerinin kırmızı, “…” harflerinin siyah olarak yazıldığı, davacı ve davalı markalarının sonunda yer alan “…” ibaresinin hecesinin, tarafların markaları açısından benzerlik tespiti için yeterli olmadığı, davalı markasının temel olarak kelime markası olduğu ve markanın bütünsel değerlendirmesinde nihai tüketici nezdinde karıştırma ihtimalinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davalının tescilinin kötüniyetli olduğu yönündeki iddialar yönünden ise; Hukukumuzda iyiniyet asıldır; yani kötüniyet iddiasına dayanan taraf bu iddiasını ispatlamakla mükelleftir. Kötüniyet her somut olayın özelliklerine göre değerlendirilip hukuki olarak taktir edilmesi gereken bir husustur. Davaya konu olayda benzerlik tespit edilmeyen taraf markaları yönünden davalının tescilinin kötüniyetli olduğunun kabulü mümkün değildir. Davacının kötüniyete delalet edecek başkaca delil sunamadığı anlaşıldığından somut olayda davalının kötüniyetinin ispatlanamadığı hukuki ve vicdani kanaatiyle; davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/06/2021

Katip …
¸

Hakim ….
¸