Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/318 E. 2021/156 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/318 Esas
KARAR NO : 2021/156

DAVA : Marka’nın Kullanılmama Nedeniyle İptali
DAVA TARİHİ : 22/10/2019
KARAR TARİHİ : 22/09/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/10/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka’nın Kullanılmama Nedeniyle İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili Ankara …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ….. Esas sayılı dosyasına tevzi olunan dava dilekçesi ile, müvekkili tarafından Türk Patent ve Marka Kurumu Markalar Daire Başkanlığı’na ….. başvuru numaralı ve “…. ” ibareli markanın tescil başvurusunda bulunduğunu, başvurunun reddine ilişkin karara itirazın TÜRKPATENT Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 10/09/2019 tarih ve …. sayılı nihai kararıyla reddedildiğini, müvekkili ….. ‘nin 21/07/2010 tarihli ve 27648 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6005 Sayılı Kanun ile kurulduğunu, üniversitenin isminin ….. ibareli marka olarak tescil edilmesi için ilk olarak 24/02/2012 tarihinde … başvuru numarası ile Türk Patent ve Marka Kunımuna müracaat edildiğini, bu başvuru ile ilgili olarak 12/06/2012 tarihinde yayın kararı alındığını, bahse konu yayıma …. Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından itiraz edildiğini, bu itirazın Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından kabul edildiğini, başvurunun işlemden kaldırıldığını, bu arada …. Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından 07/02/2013 tarihinde … başvuru numarası ile …. markasını kendi adına tescili için başvuru yaptığını ve 20/02/2014 tarihinde tescil işlemi yapıldığını, müvekkilinin ….. adına 01/07/2013 tarihinde yeniden ….. başvuru numaralı ve “…..” ibareli markanın tescili için başvuruda bulunduğunu, başvurunun konusunun davalı şirketin … başvurusuna konu olan “….. ” ibaresiyle aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu kanaatiyle 556 sayılı KHK m.7/1-b maddesine istinaden davalı Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından reddedildiğini, başvurunun reddi işlemine karşı davalı Kuruma itiraz edildiğini, itirazın nihai olarak reddedilmesi nedeniyle Ankara …, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde … Esas sayılı dava açıldığını, mahkeme kararı gereğince 12/06/2018 tarihli 302 sayılı Resmi Marka Bülteninde marka tescil başvurusunun yeniden yayınlandığını, davalı ….. Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin bu yayına karşı 25/07/2018 tarihinde itiraz ettiğini, yapılan itiraz doğrultusunda Markalar Dairesi Başkanlığı’nca başvurunun reddine karar verildiğini, bahse konu red kararına müvekkili tarafından 07.01.2019 tarihinde itiraz edildiğini, buna karşılık Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun 10/09/2019 tarihli ve …. sayılı kararıyla da bu itirazın reddedildiğini, bu itibarla müvekkili adına “…” ibareli markanın tescilini teminen iş bu davayı açtıklarını, davalı şirket her ne kadar “….. ” ibaresini kendi adına tescil ettirmişse de bu ibareyi 5 yıllık sürede fiilen kullanmadığını, SMK m.9 koşullarının gerçekleştiğini belirterek davalı şirkete ait … sayılı markanın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının tescil talebinde bulunduğu markanın, müvekkili şirkete ait markalar ile iltibas oluşturacak bir marka tescil talebi olduğunu, “….” isminin müvekkili ile tanınır hale geldiğini, davacının gösterdiği Ankara … . Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası üzerinden açtığı davanın işbu davanın konusu ile bir ilgisinin bulunmadığını, “…..” ibaresinin müvekkili şirket için bir kök marka niteliğinde olduğunu, davacının isminin kamuya mal olmadığını, davacının gerçek hak sahibi olmadığını, “…..” ibaresini taşıyan başka marka başvurularının, markaların müvekkiline ait markalar ile iltibas oluşturabileceği gerekçesiyle Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından reddedildiğini, davacının davasında kötüniyetli olduğunu, haksız olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Ankara …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi ….. esas sayılı dosyasından davacının, davalıya ait markanın kullanmama nedeniyle iptali istemine ilişkin davanın tefrikine karar verildiği ve mahkemenin … esasına kaydı yapıldığı, 29/06/2020 tarih, … karar sayılı kararıyla da mahkemelerinin yetkisizliğine karar verilerek dosyanın mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davalı marka tescil belgeleri celp olunmuş, dosya, davalı adına tescilli … tescil nolu markanın dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre ile ciddi kullanımının olup olmadığı, bu nedenle iptal koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişiler 23/06/2021 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında; “davalı tarafın markasal kullanımlarının … tescil numaralı markasında tescilli olduğu şekilde …. şeklinde olmadığı, rapor içerisinde ve ekte sundukları fatura görsellerinde de görüldüğü üzere …. şeklinde olduğu, davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarında görülen markasal kullanımlarının, dava konusu markanın tescili kapsamında kabul etmesi halinde, ….. şeklinde kullanımların, dava tarihinden önceki 5 yıllık süre içerisinde, … Sınıfındaki Eğitim ve Öğretim Hizmetleri yönünden ciddi şekilde kullanıldığı, aksi halde davalı tarafın ….. ibaresi ile markasal kullanımının bulunmadığı, davalı adına tescilli dava konusu markanın …. Sınıfı üzerinde SMK m.26/1-a ve SMK m.9’a uygun kullanıldığına dair bir delil sunulmadığı ve bahsedilen bu hizmetlerde davalının kullanımına dair herhangi bir delil/belgeye ulaşılamadığı” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Davalı vekili 12/07/2021 tarihli dilekçesi ile, müvekkili şirketin “…..” ibaresini içeren birçok markasının olduğunu, aynı zamanda raporda da tespit edildiği üzere, tüm markaların müvekkili şirket tarafından aktif olarak kullanıldığını, söz konusu ibareyi ilk kullananın müvekkili şirket olduğunu, bilirkişi raporunda bu konular hakkında açıklama ve değerlendirmelerde bulunulmadığını, markaların bu şekilde değerlendirilmediği görüldüğünden söz konusu raporun eksik ve hatalı incelemelere dayandığını, ….. ibaresinin müvekkili şirket için kazanılmış hak olduğunu, müvekkilinin markasını ciddi bir şekilde kullandığını, bilirkişilerin iptali istenen markaya ilişkin değerlendirmelerinin hukuka aykırı olduğunu, rapora karşı itirazlarının kabulü ile yeni bir heyetten yeni bir rapor alınmasına, aksi halde itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 23/08/2021 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi raporunun iddialarını doğrular nitelikte olduğunu, davalının, kötüniyetle tescil ettirdiği markalarına dayanarak hak ihdas etmeye çalışmasının objektif iyiniyet kurallarına açıkça aykırı olduğunu, davalının itirazlarının reddinin gerektiğini, bilirkişi raporunda davalının markasının ciddi biçimde kullanılmadığının tespit edildiğini, davalının bir başka markasını faturalarında kullanmış olmasının, dava konusu markanın da kullanıldığı anlamında yorumlanamayacağını, davalının haksız ve dayanaksız tüm itirazlarının reddi ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; davalının … tescil numaralı markasının kullanılmama nedeniyle iptali talebine yöneliktir.
Davacı temel olarak davalıya ait markanın kullanılmama nedenine dayalı olarak iptalini talep etmiştir. SMK 9. Madde “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan yada kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir” hükmünü haizdir. Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarda kullanılması ve markanın marka sahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilir. 6769 sayılı SMK’nun 26. Maddesine göre ise kullanmama nedeniyle markanın iptali yetkisi Türk Patent Kurumuna aittir. Ancak bu hüküm SMK’nun 192/1 maddesi uyarınca kanunun yayım tarihinden itibaren 7 yıl sonra yürürlüğe girecektir. 6769 sayılı SMK’nun geçici 4. Maddesi uyarınca aynı kanunun 26. Madde hükmü yürürlüğe girene kadar iptal yetkisi anılan maddedeki usul ve esaslara göre mahkemeler tarafından kullanılır. 26. Maddenin yürürlüğe girdiği tarihte mahkemeler tarafından görülmekte olan iptal davaları mahkemeler tarafından sonuçlandırılır. Mahkemelerin bu madde hükmüne göre vermiş olduğu kararlar kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından kuruma resen gönderilir.
SMK’nun markanın kullanım külfetine ilişkin 9. Maddesi hem geçmişte tescil edilen markalar için hemde gelecekte tescil edilecek markalar için kullanma külfeti getirmiştir. Dolayısıyla davalıya ait markada kullanma külfeti altındadır. Markanın kullanımının SMK’nun 7. Maddesinin ikinci fırkasının a,b.c bentlerinde ön görülen modelde olmak üzere anılan maddenin 3. Fırkası ile 9. Maddenin 2. Ve 3. Fıkrasında açıklandığı şekilde gerçekleşmesi gerekmektedir.
Kullanmama nedenine dayalı iptal davası açabilmek için hak düşürücü bir süre bulunmamaktadır. Önemli olan dava tarihinden geriye doğru tescil anına kadar 5 yıllık sürenin dolmuş bulunmasıdır.
İptali istenen markanın kullanımının söz konusu markanın tescil edildiği mal ve hizmetler için pazar yaratmak yahut mevcut pazarı korumak amacıyla temel işlemine uygun olarak anılan ürünlerin ve hizmetlerin menşeini garanti edecek şekilde gerçekleşmesi gerekir. Bu kullanımın markanın tüketiciye yahut son kullanıcıya ürün veya hizmetin menşeini bu ürün yada hizmetin diğer kaynaklardan gelenlerden ayırt etmesine izin verecek ve karıştırmaya mahal vermeyecek biçimde yalnızca ilgili teşebbüs nezdinde değil piyasaya ulaşacak ve belirli müşteri çevresi yaratacak şekilde ciddi olarak gerçekleşmelidir. Doğal afetler, savaş, ağır bir ekonomik buhran, ambargo, ithalat kısıtlamaları gibi durumlar markanın kullanılmaması için haklı bir neden olabilir ancak somut olayda davalının böyle bir iddia ve beyanı bulunmamaktadır.
Olumsuz vakıaların ispatının davacıya düşmemesine ilişkin genel hukuk ilkesi uyarınca yargılama konusu markayı kullandığını ispat yükü davalıdadır. Bir markayı kullanan ve ileride kullanmama sebebine dayalı iptal tehdidi ile karşılaşmak istemeyen basiretli tacir gibi hareket etmesi gerekli olan davalının kullanıma ilişkin kanıtları özenle saklaması gerekmektedir. Davalı kullanıma ilişkin kanıtları açık ve anlaşılabilir şekilde mahkemeye sunacaktır. Yoksa mahkeme veya davacı markanın kullanılmadığını ispatlamayacaktır. Markanın iptal müeyyidesinden kurtulabilmesi için tescil edildiği her bir emtia için bağımsız olarak ayrı ayrı kullanılması gerekir. Buna göre bir markanın bir ürün için kullanımının diğer bir ürün için kullanım sayılmaz.
Kullanılmama nedeniyle iptal davalarında kötüniyetli tescil, önceye dayalı hak sahipliği gibi hükümsüzlük davasına konu olabilecek iddia ve talepler değerlendirilmeyeceği için tarafların bu hususlara ilişkin rapora karşı sunulmuş beyan ve itirazları dikkate alınmamıştır.
Somut olayın değerlendirilmesinde, bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere, davalının 07/01/2020 tarihli delil listesinde davaya konu markanın kullanıldığına ilişkin herhangi bir delil ibraz etmediği, incelemenin münhasıran davalının defterlerinde yapıldığı, bu incelemenin ise Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ile yukarıda anılı ilkeler ışığında markanın tescilli olduğu mal ve hizmetler bakımından tüketici gözünde marka olarak algılanıp algılanmadığı, ürün ya da hizmet ile marka arasında fiili veya düşünsel bir bağ kurup kurmadığı gibi hususları aydınlatmadığı, defterlerdeki satış kodları ve faturaların, markasal ciddi kullanım yönünden başka delillerle desteklenmediği anlaşılmıştır.
Yine davalı yanın defter kayıtlarına göre kullanımın markanın tescilli hali olan “….” şeklinde değil “….” şeklinde olduğu, bu kullanımın, davaya konu markanın “ayırt edici karakterini değiştirmeden farklı unsurlarla” kullanım olarak kabul edilemeyeceği, zira davalının ayrıca …. tescil numaralı “….” ibareli bir markasının daha olduğu ve tescilli birden fazla markalardan birinin kullanımının, bir diğeri için delil ve kullanım kabul edilemeyeceği kanaatiyle davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KABULÜ ile,
-Davalı yana ait … tescil numaralı markanın kullanılmama sebebiyle iptaline,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 103,50 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 2.103,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/09/2021

Katip …
¸

Hakim ….
¸