Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/317 E. 2021/60 K. 26.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/317 Esas
KARAR NO : 2021/60

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2020
KARAR TARİHİ : 26/03/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/04/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket ile davalının tescilli marka adları ve logoları arasında birbirlerinden ayırt edilmelerini imkansız kılacak derecede benzerlik söz konusu olduğunu, müvekkilinin ticari hayatında uzun yıllardır kullanmakta olduğu ve tüketici nezdinde belirli bir tanınırlığa ulaşmış olan “……..” ibaresini markalaştırmak istediğini ve “…..,…..” marka adı ile logosunun 18/12/2017 tarihinde …….. tescil numarası ile tescil edildiğini, davalının müvekkili şirketin marka adı ve logosu ile son derece benzer olan bir marka adı ve logosunu 25/07/2018 tarihinde …….. tescil numarası ile tescil ettirdiğini farkettiklerini, her iki marka adına bakıldığında “……..” kelimesinin ayniyet içerdiğinin görüldüğünü, müvekkilinin ticari işletmesinin itibarı zedelenerek kazancının etkilendiğini, davalının kötüniyetli olduğunu, davalının, kendi iş yerine ait olmayan, müvekkili şirkete ait şubeleri de poşet üzerine ekleyerek sahip olduğu iş yerinin birçok şubesinin olduğunu ve tüketicilere daha geniş hizmet olanakları çerçevesinde faaliyette bulunduğunu ileri sürdüğünü, tüketicilerin bu şubelerin aynı ticari işletmeye ait olduğunu düşündüğünü, davalının bu eyleminden müvekkili şirketin kendi emeğiyle sağlamış olduğu itibarın getirdiği güveni kullanarak ve müvekkili şirketin sahip olduğu müşteri kitlesini yanıltarak haksız çıkar elde etme amacı taşıdığını belirterek davalı şirketin …….. tescil numarası ile tescil ettirmiş olduğu markasının hükümsüzlüğüne ve TPMK sicilden terkinine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı ile davalı arasında yıllardır süren hukuki ve ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilinin 02/11/2015 tarihinde düzenlenen sözleşme ile davacı şirkete ait Bahçelievler Yenibosna’da bulunan şubeyi içerisinde bulunan tüm eşyalarla birlikte devren satın aldığını, yapılan bu satıştan sonra da taraflar arasındaki hukuki ilişkinin devam ettiğini, davacının müvekkiline devrettiği şubeyi halen kendisine aitmiş gibi poşetlerinde diğer şubeleriyle beraber gösterdiğini, bastırdığı ilanlarda da müvekkiline ait şubeyi kendisine ait bir şube gibi gösterdiğini, davacı ile müvekkilinin markası arasında “……..” kelimesi dışında herhangi bir benzerlik görülmediğini, sadece bir kelimenin benzer ya da aynı olması marka hakkının ihlal edildiği anlamına gelmeyeceğinin Yargıtay içtihatları ile sabit olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava davalının markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talebine yöneliktir.
Davacı vekili ön inceleme duruşmasındaki beyanında; davalı taraf ile yapmış oldukları görüşmeler neticesinde sulh olduklarını, tarafların uzlaştığını, buna göre sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep ettiklerini, maktu vekalet ücretlerinin maktu olduğunu, yargılama giderlerinin davalı taraf üzerinde bırakılması gerektiğini, dava açılmasına davalı tarafın sebep olduğu hususunda tarafların uzlaştığını, bundan sonra olabilecek ihlaller ve bugüne kadar olmuş ihlallerde diğer haklarını saklı tuttuklarını bildirerek, sulh protokolünü mahkememize ibraz ettikleri görülmüştür.
Davalı vekili öninceleme duruşmasındaki beyanında; davacı vekilinin beyanlarına aynen katıldıklarını, sunulan protokol çerçevesinde tarafların anlaştığını, davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderleri ile maktu vekalet ücretini kabul ettiklerini beyan ettikleri görülmüştür.
Buna göre, talebin davayı sonlandırır nitelikte olduğu, tarafların haricen sulh oldukları ve HMK’nın 315. Maddesi uyarınca dava konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına,
2-Ön inceleme tutanağı imzalanmamış olmakla; peşin alınan 54,40 TL harçtan alınması gereken 19,80 TL harcın mahsubu ile arta kalan 34,60 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacı vekilinin talep ve davalı vekilinin kabul beyanına göre davacı lehine 5.900,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Harcanmayan avansın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır