Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/316 E. 2021/169 K. 08.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/316 Esas
KARAR NO : 2021/169

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2020
KARAR TARİHİ : 08/10/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/10/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin 1862 yılında İsveç’te kurulmuş kalıp sistemleri, maden işletmeciliği ve inşaat alanlarında faaliyete bulunan ileri teknoloji sahibi bir mühendislik grubu olduğunu, müvekkilinin birçok tescilli markalarının olduğunu, müvekkilinin … markasını hem ticaret unvanında hem alan adından kaynaklanan haklar kapsamında da korunmakta olduğunu, davalı şirketin müvekkillerinin … ve … markalarını ve logolarını ve telif hakkına konu görsellerini ve materyallerini taklit etmekte olduğunu, davalı şirket …com ibareli alan adını kendi adına kötü niyetli bir şekilde tahsis ettirdiğini, müvekkili tarafından davalı aleyhine Bakırköy …. FSHHM’nin … d.iş sayılı dosyası kapsamında delillerin tespiti talep ettiklerini ve tespit raporlarında tüketici nezdinde iltibas yaratma ihtimalinin bulunduğu kanaatine varıldığını, açıklanan nedenlerle davalının, müvekkillerinin markalarının ve logolarının ve ürünlerinin, müvekkillerinin telif hakkına konu görselleri, tanıtıcı materyalleri, videoları ve ürün kullanım kılavuzlarının aynını veya benzeri ürünlerini kullanmak, üretmek, depolamak, satışa arz etmek, satmak, reklam ve tanıtımını yapmak suretiyle vaki fiillerinin haksız olduğunun ayrı ayrı hükmen tespitine, davalının haksız rekabetlerinin men’ine, davalının fiillerinin, müvekkillerinin markalarına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine ve tecavüzün tespitine binaen tecavüzün önlenmesi men’ine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalıya ait müvekkillerinin markalarının ve logolarının ve ürünlerinin, müvekikllerinin telif hakkına konu görselleri, tanıtıcı materyalleri, videoları ve ürün kullanım kılavuzlarının aynını veya benzerini taşıyan her türlü mal, ürün, tabela, etiket, broşür, ambalaj, katalog, fatura, ticari evrak ve benzeri basılı malzeme ile tanıtma vasıtalarının, davalıya ait işyerlerinden ve ticari amaçla bulundukları her yerden toplanmasına, imha edilmesine, davalıya ait www…com.tr, www…com ve ….com adresli web siteleri, ….com/…./, www…com/… ve …com/… adresli sosyal medya hesapları ve www….com.tr/…/, www….com/… URL adresindekiler de dahil olmak üzere, müvekkillerinin markalarının ve logolarının ve ürünlerinin, müvekkillerinin telif hakkına konu görselleri, tanıtıcı materyalleri, videoları ve ürün kullanım kılavuzlar ile iltibas yaratacak şekildeki müvekkillerinin markasına ve fikri sınai haklarına tecavüz teşkil eden davalının tüm kullanımlarının çıkarılmasına, çıkarılması mümkün olmadığı takdirde söz konusu web sitelerine erişimin engellenmesine, advalıya ait ….com alan adı tahsisinin iptaline ve sicilden terkinine, sicilden terkini mümkün olmadığı takdirde erişimin engellenmesine, hükmün ilanına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafından açılan davadaki iddiaların haksız ve hukuka aykırı olduğunu, tespit dosyasından aldırılan raporların tek taraflı beyanlar sonucu tanzim edildiğini, değişik iş dosyasından alınan bilirkişi raporunda www….com internet adresinde yapılan inceleme ile …. marka ve logosunun kullanıldığı şeklinde değerlendirme yapılmışsa da işbu yanlış değerlendirmenin neye göre yapıldığının belirsiz olduğunu, davacı taleplerinin markaların korunması hakkındaki kanunun 70.maddesine göre zamanaşımına uğramış olduğundan, davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafından müvekkili şirkete yönelik haksız rekabete ilişkin iddiaların çok daha önce ve birden fazla kez yöneltildiğini, ilgili ihtarnamelere gerekli cevapların sunulduğunu ve bu süreçler sonunda davacı tarafın herhangi bir girişimde bulunmadığını, aynı iştigal konusunda faaliyet gösteren pek çok şirketin internet sitesi ve ürün tanıtım kılavuzlarında da aynı durumun söz konusu olduğunu, bu durumda kanuna ve marka hakkına herhangi bir tecavüzün de oluşmadığının sabit olduğunu, davacı şirket ile müvekkili şirket arasında 15 yıllık bir ticari ilişkinin olduğunu, herhangi bir sorun yaşanmadığını, ticari ilişki sona erdikten sonra haksız rekabet iddiası ile dava ikame edilmesinin kötüniyetli olduğunu, müvekkili şirkete ait internet sitesinde yer alan ürünlerin müvekkili şirketin kendi ürünleri olduğunu, sitede açık ve net bir şekilde alternatif ürün olduğunun belirtildiğini, açıklanan nedenlerle davanın zamanaşımı nedeni ile reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş dosyası dosya içerisine alınmış, tetkikinde; talep edenin … karşı tarafın … Makinaları İth. İhr. San ve Tic A.Ş.olduğu, tespit sonucu alınan bilirkişi raporunda; “Aleyhine tespit istenen tarafından www…com.tr, www….com ve …com sayfalarında bulunan katalog, tanıtım videoları, ürün açıklamaları ve ürün adlarında … ve … markalarının kullanıldığı; ve https://…com/…, https://www….com/…./ ve https://…com/…. hesapların aleyhinde tespit talep edilen … firmasına ait olarak kurulmuş sosyal medya hesapları olduğu görüldüğü, söz konusu hesaplarda paylaşılmış görsel içeriklerde … ve … şeklindeki kullanımların, davacıya ait …. ve … markaları ile benzerlik arz ettiği, söz konusu kullanımların bir bütün halinde değerlendirildiğinde tüketici nezdinde iltibas yaratma ihtimalinin bulunduğu ve haksız rekabetin mevcut olduğu” alınan ek raporda ise “aleyhine tespit talep edilen www…com.tr/…. adresindeki katalog içerisinde yer alan görsellerin, müvekkillerine ait görseller ile birebir aynı olduğu “hususları bildirilmiştir.
Davalı vekili tedbir dosyasından alınan bilirkişi ek raporuna itiraz dilekçesi ile, yapılan ek incelemede kullanılan görsellerin birebir aynı olduğu hususunun haksız rekabete yol açacak ve tüketici nezdinde iltibas yaratacak bir niteliğe haiz olmadığını, aynı iştigal konusunda faaliyet gösteren pek çok şirketin internet sitesi ve ürün tanıtım kılavuzlarında da aynı durumun söz konusu olduğunu, bu durumda kanuna ve marka hakkına herhangi bir tecavüzün de oluşmadığını, talep eden şirkete ait markanın, inşaat ve madencilik sektöründe jenerik bir ibare haline geldiğinin sabit olduğunu, talep eden tarafından sunulan iddialarının ve rapordaki değerlendirmelerin bu anlamda da kabul görmeyeceğini, hukuk ve hakkaniyet kaidelerine ticari teamüllere aykırı olduğunu, teknik kişiler tarafından uzmanlık gerektiren bir iş ve ürün olması nedeni ile talep eden tarafın iddiaları ile işbu bilirkişi raporundaki değerlendirmelerin teknik açıdan yetersiz ve desteksiz olduğunu, açıklanan nedenlerle ek raporu kabul etmediklerini beyan etmiştir.
Mahkememizce ihtiyati tedbire dayanak yapılan mahkememizin … D.İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuna, davalı tarafça itiraz edildiği, yine asıl dosya yönünden de dosyaya delil ve belgeler ibraz edildiği görülmekle, itirazın değerlendirilebilmesi için İstanbul BAM …. Hukuk Dairesinin uygulamasında gözetilerek öncelikle dosyanın … D.iş sayılı dosyasında rapor tanzim eden bilirkişi heyetine tevdi ile davalı tarafın itirazlarını değerlendirir ek rapor tanziminin istenilmesine karar verilmiş, bilirkişiler 18/01/2021 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında; “heyetlerince kök ve 1.ek raporları ile davalı yanın davacı yana ait görseller ve markaları ihtiva eden kullanımlarının tespit edildiğini, davalı yanın başkaca firmaların da ilgili markasal kullanımları gerçekleştirmekte olduğu yönündeki savunmalarının “tescilli markalar ile korunmakta olan davacı yanın hakları karşısında dinlenemeyeceği” kanaatinde olduklarını, her ne kadar davalı yan cevap ve sair dilekçelerinde davacı yan ile 20 yılı aşkın bir süredir ticari faaliyetinin var olduğunu iddia ve beyan etmekte ise de huzurda bulunan rapora konu tespitlerin gerçekleştirildiği döneme ilişkin olarak davalı yanın dava konusu kullanımları yapmaya yetkili olduğuna ilişkin herhangi bir verinin dosyada mevcut olmadığını, herhangi bir hak sahibi olduğu dosya münderecatından anlaşılamayan davalı yanın davacı yana ait marka ve görselleri ihtiva eden kullanımları bakımından kök ve 1.ek raporlarında arz ettikleri görüşlerini değiştirmediklerini” rapor etmişlerdir.
Dosyaya sunulan tüm beyanlar, alınan raporlar, yapılan tespitler ve itirazlar ışığında davalının davacılara ait markalardan doğan haklara tecavüzünün ve haksız rekabetinin olup olmadığı, davacıya telif hakları ait görselleri hukuka aykırı olarak kullanılıp kullan8ılmadığı, tecavüzünün sonuçlarının nasıl ortadan kaldırılacağı hususlarında rapor tanzimi için dosya yeni bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 30/07/2021 havale tarihli raporlarında; “bahsi geçen www…com.tr internet web sitesinin güncel olarak kullanımda ve aktif olduğu, ilgili internet sitesi ve siteye bağlı linkler/kataloglar incelendiğinde davaya konu “….” ve “…” ibarelerinin kullanıldığı, ürünlerin tanıtımlarının yapıldığı, bahsi geçen www….com internet web sitesinin güncel olarak kullanımda ve aktif olduğu, ilgili internet sitesi ve siteye bağlı linkler/kataloglar incelendiğinde internet sitesinin www…com.tr internet sitesi içeriği ile aynı içeriklerden oluştuğu ve içeriklerinde davaya konu “…” ve “…” ibarelerinin kullanıldığı, ürünlerin tanıtımlarının yapıldığı, bahsi geçen www…com internet web sitesinin güncel olarak kullanımda ve aktif olmadığı, ancak 10/08/2020 tarihli bilirkişi raporundaki ekran görüntüleri incelendiğinde ilgili internet sitesinin geçmişte yayında olduğunun tespit edildiği ve içeriklerinde davaya konu “…” ibarelerinin kullanıldığının görüldüğü, bahsi geçen ….@… ve …-… sosyal medya hesaplarına ait sayfaların güncel olarak kullanımda ve aktif olduğu, paylaşımlar kontrol edildiğinde dava konusu “…” ibarelerinin kullanıldığı, bahsi geçen ilgili … A.Ş.isimli …. sosyal medya hesabının https://www….com/…/ /linkindeki profil sayfasının güncel olarak yayında olmadığı, ancak 10/08/2020 tarihli bilirkişi raporundaki ekran görüntüleri incelendiğinde ilgili … sayfasının geçmişte yayında olduğunun tespit edildiği ve paylaşımlarında davaya konu “….” ve “…” ibarelerinin kullanıldığının görüldüğü, davalının internet sitesinde davacının reklam amaçlı çekilen fotoğrafların izinsiz olarak kullanımı nedeniyle FSEK 84’ün uygulama alanı bulacağı, davalının dava konusu markaları kullanım şekli dikkate alındığında; davalı tarafın bu eylemlerinin SMK’nın 7 ve 29.maddeleri gereğince davacının marka hakkına tecavüz oluşturacağı, davalının, davacı markası ile karıştırılmaya yol açacak bir kullanım sergilediği, bu sebeple yukarıdaki tespitler ışığında, karıştırılmaya yol açacak şekilde kullanım yönünden haksız rekabet oluşacağı, aynı şekilde görsellerin birebir internet sitesinde kullanılmasının da TTK m. 55/1/a/4 uyarınca davacının emeğinden haksız faydalanma olarak haksız rekabet kapsamında değerlendirilebileceği” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Davalı vekili 12/08/2021 tarihli dilekçesi ile, mahkemenin … değişik iş dosyasında aldırılan bilirkişi raporu gerek teknik gerek hukuki yönden yetersiz olduğu halde, itirazları dikkate alınmaksızın aynı bilirkişiler tarafından aynı rapor birebir tanzim edildiğini ve itirazlarının devre dışı bırakıldığını, bu halde birbirinin devamı niteliğinde olan ve savunmalarına yer verilmeyen işbu raporların hukuken kabulünün mümkün olmadığını, hatalı, eksik, tek taraflı ve teknik yönden eksik rapora itiraz ettiklerini, bir şeklin, ürünün herkes tarafından bilinen yaygın şeklinin sadece farklı bir varyasyon olmasının o markayı ayırt edici yapmayacağını, belirleyici olanın her zaman için ortalama tüketici algısı olduğunu, makul ölçüde bilgili ve makul oranda gözlemci ve dikkatli olan tüketicinin analitik bir inceleme yapmadan ve özel bir dikkat sarf etmeden ürünün kökenini başka firmalardan ayırt etmesinin gerektiğini, dolayısıyla alışılagelmiş genel ürün şeklinden her ayrışma, şeklin marka işlevi gördüğü ve ayırt edici olduğu sonucunu doğurmayacağını, raporda detaylı bir inceleme yapılmaksızın salt sosyal medya hesapları ve internet sitesindeki görsellerden yola çıkarak tüketici nezdinde iltibas yarattığını ve haksız rekabet teşkil ettiğini beyan ettiklerini, açıklanan nedenlerle yeni bir bilirkişi heyetinden yeni bir rapor alınmasını talep etmişlerdir.
Dava; davalının davacılara ait markalardan doğan haklara tecavüzünün ve haksız rekabetinin olup olmadığı, davacı telif haklarına ait görselleri hukuka aykırı olarak kullanıp kullanmadığı, tecavüzünün sonuçlarının nasıl ortadan kaldırılacağına yöneliktir.
SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali, aynı kanunun 7/1 md’sinde marka hakkına tecavüz hali olarak yer almaktadır. SMK’nun 6/1 md’sine göre, önceki marka ile tescil başvurusu yapılan marka aynı ya da benzer ise sınıflar da aynı ya da benzer ise bu başvuru itiraz üzerine red edilir. SMK’nun 25/1 md’si gereğince hem 5.md’de yazılı mutlak red nedenleri , hem de 6.md’de yazılı nisbi red nedenleri birer hükümsüzlük nedenidir. Marka koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/1-b md’sine göre ise, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
Somut olayın değerlendirilmesinde;
Davalının, davacıya ait tescilli “…” ve “…” ibareli markalarını internet sitelerinde kullandığı, ayrıca aynı mecralarda davacı yana ait ürün görsellerini havi tanıtım amaçlı fotoğrafları yayınladığı, davalı beyanları, sunulan deliller, yapılan tespit ve alınan raporlar ile sabittir.
Davalı öncelikli olarak zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Hernekadar SMK 157.md’si uyarınca zamanaşımı süresinin tespiti için TBK’nun zamanaşımına ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekli ve buna göre de sürenin tecavüz eyleminin ve mütecavizin öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl olarak tespiti mümkün ise de, tazminatın ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğması durumunda ceza zamanaşımının uygulanması gerektiği karşısında, somut olayda zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu kabul edilmiştir.
Sürenin başlangıcı, davacının, davalıya markaya tecavüzün sonlandırılması talebiyle gönderdiği 04/05/2017 tarihli ihtarname kabul edilirse zamanaşımı süresinin dolmadığı kanaatine varılmıştır. Ayrıca ve her halükarda, alınan raporlar ile davalının davacıya ait markaları internet sitelerinde dava tarihine kadar kullanmaya devam ettiği anlaşıldığından, tecavüz ve haksız eylemin devam ettiği sürece zamanaşımı süresi işlemeyeceğinden davalının zamanaşımı itirazları reddedilmiştir.
Davalı aynı zamanda davacının sessiz kalma yolu ile hakkaybı bulunduğundan bahisle hak düşürücü süre itirazında bulunmuştur. Bu itirazını dile getirirken taraflar arasında 20 yılı aşkın bir süredir ticari ilişki bulunduğunu, bu ticari ilişkinin devamı sırasında davacının, davalının kullanımlarına itirazının bulunmadığını beyan etmiştir. Taraflar arasında davalının iddiaları doğrultusunda devam eden ticari ilişki çerçevesinde davalının, davacıya ait markaları ticaretinde kullanmasına muvafakati bulunduğu kabul edilse dahi, markanın kullanılmasına ilişkin iznin 04/05/2017 tarihli ihtarname ile sona erdiği, bu tarihten sonra markaların kullanımına son verilmesinin talep edildiği ve söz konusu tarihi le dava tarihi arasında hak düşürücü olabilecek bir sürenin geçmediği anlaşılmıştır. “Bir markanın sahibi dışında bir kimse tarafından kullanılmasına tek taraflı olarak izin verilmiş, muvafakat gösterilmiş ise bu durumda bir sözleşme değil, tek taraflı bir tasarruf söz konusu olduğundan, şartların oluşması halinde bunun tek taraflı irade açıklaması ile geri alınabilmesi de mümkündür.” (Çolak, Türk Marka Hukuku, s.729)
Davalı, esas hakkındaki savunmasında” ….” markasının inşaat ve madencilik sektöründe jenerik ibare haline geldiğinden bahisle tecavüzün unsurlarının oluşmadığını iddia etmiştir.
6769 sayılı SMK’nun 26/1(b) maddesine göre (Mülga 556 sayılı KHK 42/1(d) maddesi) “MArka sahibinin fiillerinin veya gerekli önlemleri almamasının sonucu olarak markanın tescilli olduğu mal ve hizmetler için yaygın bir ad haline gelmesi” halinde kurum tarafından iptaline karar verilir. Bu yetki SMK’nun 192.maddesi uyarınca 10/01/2024 tarihine kadar mahkemelere bırakılmıştır.
Somut olayda davacıya ait “….” ibareli markanın inşaat ve madencilik sektöründe jenerik ibare haline geldiğine ilişkin delil sunulamadığı gibi, davacının bizzat fiillerinin yahut ihmalinin, markayı jenerikleştirdiği yönünde bir delil de sunulamamıştır. Davalının, davacıya ait markaların sektörde tanınmışlık seviyesinin yüksek olduğuna delalet edebilecek delilleri tek başına jenerikleşme için yeterli kabul edilemez. Kaldı ki, davalı da bizzat söz konusu markaları jenerik olarak değil, kendi ürünlerinin bu markalı ürünlerin alternatifi olduğunu vurgulamak suretiyle kullandıklarını beyan ederek, markaların jenerik hale gelmesinden kaynaklı bir kullanım olmadığını doğrulamışlardır.
Davalı vekili, davacı tarafın marka tecavüzünün gerçekleştirildiğini beyan ettiği internet adreslerinden “www….com” alan adının davalı firmaya ait olmadığından bahisle bu adresteki tespitlere itiraz etmiş ise de 10/08/2020 tarihli … sayılı değişik iş dosyası üzerinden alınan bilirkişi raporuna göre, söz konusu alan adının 04/05/2018 tarihinde davalı …. İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret A.Ş.adına kayıt ettirilmiş olduğunun tespiti karşısında belirtilen hususlarda itirazların kabulü cihetine gidilmemiştir.
Davacıların FSEK çerçevesinde davalının izinsiz fotoğraf kullanımlarının davacılara ait telif haklarını ihlal ettiğine ilişkin iddia ve talepleri yönünden yapılan değerlendirmede ise;
Söz konusu sitelerde kullanılan fotoğrafların bire bir davacı yana ait ürün tanıtımı için çekilen fotoğraflarla aynı olduğu, ancak bu fotoğrafların özgün fikri bir düşünceyi aktarma kaygısı bulunmadığı, davacılara ait makinelerin görsel tanıtımına ilişkin, teknik nitelikte oldukları, önceden kurgulanmış bir kompozisyon içermedikleri, bu itibarla FSEK anlamında “eser” vasfını haiz olmadıkları, ancak FSEK 84.maddesi çerçevesinde korunabilecekleri ve yine bu madde hükmü çerçevesinde davalının eylemlerinin davacılara ait hakları ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle davacıların davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KABULÜ ile;
-Davalının davacılara ait “….” ve “…” ibareli markalardan doğan haklarına tecavüzünün, haksız rekabetinin ve FSEK 84.maddesi kapsamında haklarını ihlal etmek suretiyle haksız rekabetinin tespitine, men’ine, ref’ine, bu kapsamda “….” ve “…” markalarını ihtiva eden ve davacı yana ait FSEK 84.madde kapsamında korunan ve bilirkişi raporunda görsellerine yer verilen fotoğraf ve görüntüleri ihtiva eden davalı yana ait her türlü tanıtım malzemesine, ürünlere, tabela, etiket, broşür, ambalaj, katalog, fatura, ticaret evrakına el konularak hüküm kesinleştiğinde imhasına,
-www…com.tr,
-www…com
-“…@…” ve “…@…”
-https://www….com/…/ adreslerine ve sosyal medya hesaplarına ve tüm linklerine erişimin engellenmesine,
-www…com alan adı tahsisinin iptaline ve terkinine,
-Hüküm özetinin masrafı davalı yanca karşılanmak suretiyle Türkiye çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde ilanına,
2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacılar kendilerini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan 54,40 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 350,00 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 3.453,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/10/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸