Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/302 E. 2021/227 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/302 Esas
KARAR NO : 2021/227

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 13/08/2020
KARAR TARİHİ : 01/12/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/01/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin … merkezli dünyanın önde gelen …. olduğunu, 2013 yılında kurulduğunu, Ağustos 2018’de halka açık bir … şirketi olduğunu, Haziran 2016’da toplam işlem hacminin 1 trilyona ulaştığını, Eylül 2017’de Çin’in …. borsalarını ve videoları yasaklaması ile küresel genişlemeyi teşvik etmek için iş ve organizasyon yapısını düzenlemek üzere ekibin Ekim 2017’de Güney Kore’nin Seul kentinde yeni bir merkez ile Kore’ye genişlediğini ve Mart 2018’de ticarete başladığını, Amerika Birleşik Devletlerin’de piyasaya sürüleceğini duyurduğunu, Ağustos 2018’de … elektronik üreticisi ….’in %74 hissesini satın alarak … Borsası’na kote olduğunu, faaliyetlerini www…com web sitesinde yürüttüğünü, Türkçe sayfalarını ise https://www…. bulundurduğunu, dünyanın pek çok ülkesinde … markasının müvekkili adına tescilli olduğunu, 9 Mayıs 2017 tarihinde … Ticaret unvanı tescil ettirdiğini, müvekkilinin … markasını tescil ettirmek üzere başvuru yapmış olmasına rağmen, başvurunun 36.sınıftaki hizmetlerin davalı markası nedeniyle reddedildiğini, davalının www…..com.tr alan adını ODTÜ alan yönetimi nezdinde tescil ettirdiğini, davalı şirket yetkilisi …’ın Türkiye’nin en yüksek hacimli dijital varlık işlem platformlarından biri olan …nun ortağı ve münferiden temsile yetkili yönetim kurulu başkanı olduğunu, davalı yanın aynı sektör olan dijital varlık işlem platformunda … para alanında faaliyet gösterdiğini, dolayısıyla … markasının gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu bilmesine rağmen bunu bilerek kötü niyetli söz konusu markayı tescil için başvuruda bulunduğunu, bu doğrultuda TPMK nezdinde … no ile markasını tescil ettirdiğini, müvekkilinin … markasını daha önceki tarihten itibaren Türkiye’de kullandığını, … markasının tanınmış marka olduğunu, müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğu markasının … olduğunu, davalının da hükümsüzlüğe konu olan markasının … olduğunu, 36.sınıfta tescil edilmiş olduğunu aynı sektörde faaliyet gösterdiklerini, davalı firma yetkilisinin pek çok gazetede, … ekonomi kanalı gibi televizyonlarda uzman görüş bildirdiğini, dolayısıyla bu sektörü iyi bildiğini, davalı yanın bu markayı tercih etmesinin tesadüf olmadığını, bilerek söz konusu markayı seçip tercih ettiğine ve tespit ettiğini, … numara ile tescilli “…” marka tescilinin olası devrinin, kararın kesinleşmesi dahil dava sonuna dek önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalı adına … no ile tescilli … ibareli markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, www…..com.tr alan adı tahsis işleminin iptali hükümsüzlüğü ve terkin edilmesine ve www…..com.tr alan adını olası devrinin, önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının davayı açarken Türkiye’de tescilli olmadığını, müvekkili şirketin … Medya Ltd.Şti., 31/05/2018 tarihinde finansal ve parasal hizmet alanlarında faaliyet göstermek üzere TPMK’ya başvurduklarını, müvekkili tarafından tescili istenen … isminin ….” anlamına geldiğini, dünya piyasasında olduğunu iddia eden Türkiye’de o tarihte faaliyet gösteren ve Türkiyede’ki dijital varlık piyasasını ayrıntılı olarak takip edip tüm bunlara vakıf olan davacı şirket iki aylık süre içinde kuruma markanın tesciline ilişkin itirazda bulunmadığını, davacının sunduğu belgelerin sahip olduğu markanın tescillerine dair başka ülkelerdeki tescil belgeleri olduğunu, Türkiye’de tanınmışlığına ilişkin bir tek kanıt dahi sunmadığını, bu nedenle dava koşulu olan “tanınmışlık” unsurunun gerçekleşmediğini, müvekkili şirketin sadece … para alanında değil başkaca Finansal ve Parasal hizmetler alanlarında da faaliyete geçmek için gerekli teknoloji ve alt yapı çalışmalarını sürdürdüğünü, müvekkili şirketin … markasının konusu olan alanlarda davacının markasının “tanınmışlığını” kullanarak kendisine yarar sağlaması bir yana bu alanda henüz hiçbir geliri dahi bulunmadığını, davacının iyiniyetli olmadığını, hem kendi marka başvurusundaki kısmi red kararına karşı süresinde hukuki yollara başvurmamış olmasının sorumluluğundan kurtulmak hem bu nedenle müvekkili şirketten intikam almak hem de ve belki de asıl önemlisi kendisine ciddi bir ticari rakip olan dava dışı …. şirketini hukuku kullanarak zor durumda bırakmak amacında olduğunu, davacı firmanın davayı açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığını, davacı yanın Türkiye’de faaliyet gösterdiklerini belirttikleri internet sitesi https://www…..com/tr-tr/ adlı internet sitesi olup bu internet sitesindeki kullanıcı sözleşmesine göre faaliyeti gösteren şirketin … A.Ş.olduğunu, davacı ifadelerinden de görüleceği üzere Türkiye’de Türk yasalarına göre faaliyet gösteren … firmasının … firması ile bağı olmadığını, davacının ülkemizde dijital para sektöründe faaliyet göstermemekte olup markanın hükümsüzlüğünü talep etmede de bir hukuki menfaatinin bulunmadığını, müvekkiline ait … sayılı marka hakkına dair verilen tedbirlerin kaldırılması, alan adına yönelik tedbir talebinin reddi ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan dava konusu marka tescil belgeleri celp olunmuştur.
Dosya, davalı yana ait … tescil numaralı markanın kötüniyet, önceye dayalı hak sahipliği, tanınmışlık ve davacı yana ait fikri mülkiyet hakkını içermesi sebep ve iddiaları ile hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti 16/02/2021 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporunda; ” www…..com alan adının alındığı tarih, yurtdışı marka tescil başvurularının yapıldığı tarih ve başvuru kapsamlarında yer alan mal ve hizmetler göz önüne alındığında olarak davalının … nolu başvurusunu yaptığı 31.05.2018 tarihinden önce davacının … markasının ilk ve gerçek sahibinin davacı şirket olduğu ve 36. Sınıfta yer alan “Finansal ve parasal hizmetler” açısından Türkiye’de ve yurtdışında kullanmakla ayırt edicilik kazanmış olduğu, davalının … no ile tescilli … markasının, davacının yurtdışında kullandığı ve www. ….com alan adlı web sitesindeki kullanımları, tescilli markaları ile görsel açıdan da farklılıklar olmasına rağmen fonetik olarak benzer olduğu, yazılış ve görsel farklılıklarına rağmen davacının markasından uzaklaşmadığı, kelime unsurunun ve fonetik etkisinin baskın olduğu, davacının markası ile davalı markasının benzer olduğu , davalının …. nolu marka tescil kapsamında yer alan 36. Sınıftaki “Finansal ve parasal hizmetler’in hitap ettiği tüketici kesiminin mal veya hizmet itibarıyla daha bilgili ve yüksek dikkat düzeyine sahip profesyonellerden oluşan tüketici kesimi olduğu, hedef kitlenin makul derecede bilgilendirilmiş, makul derecede dikkatli ve makul derecede ihtiyatlı kişilerden olduğu, buna rağmen sözkonusu kitlenin tescili talep edilen işaret ile mal/hizmet arasında var olan ilişkiyi ilave bir irdeleme ya da analize gerek kalmadan kurabileceği , yani iltibasa düşebileceği, davalının … nolu marka tescil kapsamında yer alan SADECE 36. Sınıftaki “Finansal ve parasal hizmetler” açısından hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu ,davalının www…..com.tr alan adını kullanılmasının, ilgili tüketici kesimi nezdinde iltibasa neden olacağı , davalının … “ibaresinin Türk Patent nezdinde 36. Sınıftaki “Finansal ve parasal hizmetler” için tescili için yapılmış olan … no’lu marka başvurusunun, kötüniyetle yapılmış olduğu” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Davacı vekili 23/03/2021 tarihli dilekçesi ile; davacının 35. Ve 36.sınıfta yer alan hizmetler açısından 31/05/2018 tarihi itibariyle tanınmış marka olmadığı, 35.sınıfta yer alan hizmetler açısından davacının gerçek hak sahibi olmadığı, 35.sınıftaki hizmetler açısından hükümsüzlük koşullarının mevcut olmadığı, davacının markası ile davalı markasının benzer olduğu, davalının kötüniyetine 35.sınıfı dahil etmemesi tespitlerine itiraz ettiklerini beyan ederek kısmi itirazlar doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili 29/03/2021 tarihli dilekçesi ile; bilirkişi raporunun davacının beyanları esas alınarak denetime elverişsiz ve nesnel hazırlandığını, bilirkişinin raporun 10.sayfasında, dosya münderacatı ve sektörel verilere göre …’nin 2017-2018 yıllarında Türkiye’de bilinmekte olduğu bölümünün kabulünün mümkün olmadığını, davacının tescilsiz markasının “yoğun kullanımı” na dair hiç bir delilin dosyada yer almadığından davacının Türkiye’de ayırt edicilik kazanmış olduğu kanaatine itiraz ettiklerini, davacının yurtdışı marka tescillerinin neredeyse tamamının müvekkilinin Türkiye tescilinden sonra olduğunu, ancak bu hususun raporda hiç irdelenmediğini, davacının markasının Türkiye’de ayırt edicilik kazandığına dair forum sitesindeki 5-6 yorum hariç hiç bir delilin olmadığını, oysa somut delillerin gerekmekte olup bilirkişi raporunun bu yönüyle denetime elverişli olmadığını, davacının Türkiye’de tanınmış olmadığı raporda belirtilmesine rağmen müvekkilinin kötü niyetle tescil ettiği yargısının denetime elverişsiz olup hatalı olduğunu, davacının iddialarının esas alınarak hiçbir somut verinin kullanılmadığı bu sebeple de denetime elverişsiz olan rapora itirazlarını karşılar mahiyette ek rapor alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 09/06/2021 tarihli celse ara kararında “Dosyaya sunulan raporun tetkikinde; hükme esas alınabilecek bilimsel yeterlilikte olmadığı, davacı markasının Türkiye’de ticari faaliyetlerde kullanılıp kullanılmadığına ilişkin bir inceleme yer almadığı www…..com isimli internet adresi için davacı vekilinin netice-i talebinde bu sitenin kaldırılması talebinin de yer aldığı hususu nazara alınarak bu site yönünden yeterli inceleme yapılmadığı anlaşıldığından heyete bir bilişim uzmanı bilirkişi de eklenmek suretiyle mahkememizce tespit olunan eksiklikler, taraf vekillerinin kötüniyete ilişkin itirazları hariç olmak üzere diğer itirazları incelenmek suretiyle bu defa hükme esas alınabilecek bilimsel yeterlilikte gerekçeli ve aydınlatıcı hususlarda ek rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti 27/09/2021 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli ek raporunda; “davalının … markasının Türk Patent nezdinde …no ile 35 ve 36.sınıfta yer alan hizmetlerde tescilli hak sahibi olduğunu, www…..com alan alındığı tarih, yurtdışı marka tescil başvurularının yapıldığı tarih (davalının marka başvurusundan önceki) ve başvuru kapsamlarında yer alan mal ve hizmetler göz önüne alındığında olarak davalının … nolu başvurusunu yaptığı 31/05/2018 tarihinden önce davacının … markasının ilk ve gerçek sahibinin davacı şirket olduğu ve 36.sınıfta yer alan “Finansal ve parasal hizmetler” açısından Türkiye’de ve yurtdışında kullanmakla ayırt edicilik kazanmış olduğu, davalının … no ile tescilli … markasının, davacının yurtdışında kullandığı ve www…..com alan adlı web sitesindeki kullanımları, tescilli markaları ile görsel açıdan da farklılıklar olmasına rağmen fonetik olarak benzer olduğu, yazılış ve görsel farklılıklarına rağmen davacının markasından uzaklaşmadığı, kelime unsurunun ve fonetik etkisinin baskın olduğu, davacının markası ile davalı markasının benzer olduğu, davalının … nolu marka tescil kapsamında yer alan 36.sınıftaki “Finansal ve parasal hizmetler” in hitap ettiği tüketici kesiminin mal veya hizmet itibarıyla daha bilgili ve yüksek dikkat düzeyine sahip profesyonellerden oluşan tüketici kesimi olduğu, hedef kitlenin, makul derecede bilgilendirilmiş, makul derecede dikkatli ve makul derecede ihtiyatlı kişilerden olduğu, buna rağmen söz konusu kitlenin tescili talep edilen işaret ile mal/hizmet arasında var olan ilişkiyi ilave bir irdeleme ya da analize gerek kalmadan kurabileceği, yani iltibasa düşebileceği, davalının 2018/53101 nolu marka tescil kapsamında yer alan SADECE 36.sınıftaki “Finansal ve parasal hizmetler” açısından hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu, davalının www…..com.tr alan adını kullanılmasının, ilgili tüketici kesimi nezdinde iltibasa neden olacağı, davalının … ibaresinin Türk Patent nezdinde 36.sınıftaki “Finansal ve parasal hizmetler” için tescili için yapılmış olan … nolu marka başvurusunun kötüniyetli yapılmış olduğu, davalının başvurusunun kötüniyetle yapıldığı kanaati hasıl olursa tüm hizmetler açısından hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Davalı vekili 22/10/2021 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi heyetinin ek raporunda, davacı şirketin müvekkilinin marka tescilinden önce Türkiye’de tanınmış olduğunu kanıtlayamadığını, bilirkişi raporunda da bu yönde somut bir tespit yapılmadığını, kanıtlanması gereken markanın başka ülkelerde tanınmışlığı olmayıp Türkiye’de tanınmışlığı olduğunu, ancak bilirkişilerin buna ilişkin birkaç form sitesi haricinde hiçbir tespit yapamadığını, davacı şirketin marka tescil tarihinde ülkemizde hiç bir tanınırlığı olmadığını aksini de davacı şirketin ispat edemediğini, buna rağmen 2017/2018 yıllarında Türkiye’de tanındığı yönünde hazırlanan bilirkişi raporunun taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, dosyanın itirazlarını karşılar mahiyette ek rapora gönderilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 21/10/2021 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi heyetinin ek raporunda, müvekkili şirket … ticaret unvanını 2017 yılında tescil ettirmiş olup, ticaret unvanı tescil sertifikası da dava dilekçesinde ekli olduğunu, 6769 sayılı SMK’nun 6/6 maddesi gereğince ticaret unvanından doğan haklarının bilirkişi raporunda dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, bilirkişilerin müvekkili markanın tanınmış olduğunu tespit ettiğini, markanın “SADECE 36.Sınıftaki “Finansal ve parasal hizmetler” açısından hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu.” tespitinin eksik olduğunu, 35.sınıftaki hizmetler açısından da marka kullanmakla ayırt edici nitelik kazanmakla hükümsüz kılınması gerektiğini, bu tespitin eksik olduğunu, eksikliği yönüyle itiraz ettiklerini, raporda “davacının markası ile davalı markasının benzer olduğu” tespitinin hatalı olduğunu, davalı yanın markasının davacı müvekkilinin markasının aynısıdır, aynı markanın benzer olarak nitelendirilmesinin hatalı olduğunu, ek bilirkişi raporuna aleyhe olan hususlara kısmi itiraz ettiklerini beyan etmiştir.
Dava; davalı adına tescilli … tescil numaralı markanın kötüniyet, önceye dayalı hak sahipliği, tanınmışlık ve fikri mülkiyet hakkını içermesi nedenleri ile hükümsüzlüğü talebine yöneliktir.
SMK’nun 25.md’si hükümsüzlük hallerini düzenlemektedir. Buna göre 5.md’deki mutlak red; ve 6.md’deki nisbi red sebepleri hükümsüzlük sebebidir.
Davacı öncelikle, davaya konu markada gerçek hak sahipliği iddiasına dayanmaktadır. SMK’nun 6/3 md’sine göre; “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmiş ise, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir”
SMK’nun 7/1 ve 6/3 maddeleri birlikte değerlendirildiğinde tescil ile marka korumasının başlayacağı yönündeki ilkenin istisnasının kullanım yolu ile marka hakkının elde edilmesi olduğu, tescil başvurusundan önce o markayı ihdas eden, kullanan piyasada maruf hale getiren ve marka üzerinde hak elde eden kimsenin tescil sahibine karşı bu hakkını hükümsüzlük davası yolu ile ileri sürebileceği kabul edilmektedir.
“556 sayılı KHK 6.maddesi uyarınca marka koruması tescille elde edilir ve tescil ve korumada ülkesellik ilkesi geçerlidir. Öte yandan, ülkemizin de taraf olduğu Paris Sözleşmesi ve TRIPS hükümleri dahilindeki bir marka sahibinin Türkiye’de tescilli olmasa dahi ülkemizde ticari faaliyette bulunması koşuluyla öncelik ve fikri ve sınai haktan kaynaklanan üstün hak sahipliği iddiasına dayanması, tanınmışlık halinde de üçüncü kişilerce gerçekleştirilen başvuruya itiraz ve tescil halinde de hükümsüzlük davası açma hakkı mevcuttur. Bir markanın Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka sayılabilmesi için Türkiye’de ilgili sektördeki kişilerin geneli bakımından tanınmış olduğu ispat edilmelidir. Ancak, yukarıda belirtilen bilirkişi raporuna göre, başvuru tarihi itibariyle davacı markası tanınmış olmadığı gibi, bu tarihten önce davacının Türkiye’de ticari faaliyeti ve bu kapsamda markasal bir kullanımı da bulunmamaktadır. Bu durumda, 2010 yılında gerçekleşen marka başvurusu tarihinde davacı markasının tanınmış olduğu ispat edilemediği gibi, tanımlayıcılığa yakın ibarelerin başkalarınca tescil ettirilmesinin kötü niyetle tescil olarak kabulü mümkün olmadığı halde mahkemece yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden…(Y.11.H.D. 18/09/2019 tarih, 2018/790-2019/5512 e-k)
Burada dikkate edilmesi gereken husus yüksek Yargıtay’ın içtihatlarında da belirttiği gibi davacı yanın Türkiye’de tescilli olmayan markasını ticari faaliyetlerinde kullanması veya tanınmışlık iddiasını somut olayda ispatlamasıdır. Dosya içeriğinde sunulan deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalının hükümsüzlüğe konu markasının koruma tarihinin 31/05/2018 tarihinde başladığı, davacının bu tarihten sonra en erken 15/09/2018 tarihinde https://www…..com.tr adresininde markasal kullanımının bulunduğu, yine davacının Türkiye’de sosyal medya hesabının Nisan 2019’da açıldığı, 2018 yılı Ocak ayı itibariyle Türkiye’de ticari faaliyetinin bulunmadığı, Eylül 2020 tarihinden itibaren Türkiye’de söz konusu marka ile ticari faaliyetlerinin tespit olunabildiği, davalının başvuru tarihi itibari ile Türkiye’de tanınmış olmadığı ve ticari faaliyette bulunmadığı, bu itibarla davalının önceye dayalı hak iddiasının sübut bulmadığı ve davalının kötüniyetli kabul edilemeyeceği, davacının SMK 6/6 maddesine dayanak sunduğu web sitesinin davalı başvurusundan sonraki tarihte oluşturulduğu, bu itibarla mahkememizce bilirkişi raporlarındaki görüşlere itibar edilmediği ve yukarıda incelenerek tespit olunan hususların mahkememizin hukuki taktir alanında kalıp raporla bağlı olunmadığı somut olayda hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır