Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/301 E. 2021/232 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/323 Esas
KARAR NO : 2021/214

DAVA : Marka’dan Doğan Haklara Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması
DAVA TARİHİ : 30/09/2020
KARAR TARİHİ : 24/11/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/12/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka’dan Doğan Haklara Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin şeker sektöründe en başarılı ve en sevilen kalite markalarından birisi olduğunu, … markasının, … yazı etrafına …. hat ile yapılan yerli ve yabancı marka başvurularıyla tanınmış marka olduğunu, müvekkilinin TPMK nezdinde birçok markasının mevcut olduğunu, söz konusu markaların şekerleme endüstrisi alanında hak sahibi müvekkili tarafından halihazırda kullanıldığını, davalının, zaman içerisinde logosunu müvekkili logosuna yanaşarak özellikle çocuklar nezdinde karışıklık yaratacak girişimlerde bulunduğunu, davalının daha sonra yaptığı başvurularda da markaların şekli unsurunu müvekkilinin markasına bir adım daha yaklaştırılması amacıyla … kabartmalı yazı etrafına … çerçeve eklediğini ve işbu ibarenin tali unsur olarak kullanıldığını, tarafların hitap ettiği tüketici kitlesinin çocuklar olduğunu, karıştırılma ihtimali değerlendirilmesinde bu hususun dikkate alınması gerektiğini, davalının, müvekkilinin markasına Türk Patent nezdindeki başvurularla yanaşmaya başladığını, fakat 2020’deki başvurusunun tescil sonucunu beklemeden fiili kullanıma da geçtiğini, davalının dürüstlük kurallarına aykırı fiillerinin haksız rekabet oluşturduğunu, davalının kötüniyetli olduğunu, açıklanan gerekçelerle, davalının yakınlaşma fiillerinin tecavüz olduğunun tespitine ve durdurulmasına, davalının dürüstlük kurallarına aykırı fiillerinin haksız rekabet olduğunun tespitine ve men’ine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin çeşitli ürünleri için kullandığı farklı marka ve ambalaj tasarımlarının bulunduğunu, …. ibareli markası açısından da pek çok marka tescilinin bulunduğunu, müvekkili şirkete ait mezkur tertip tarzındaki kullanımların tarihlerinin davacı yandan önce olduğunu ve markaların benzer olmadığını, taraf markaları arasındaki kelime unsurlarının bütünüyle farklı olduğunu, zira yazı fontları farklı olduğu gibi bütünüyle farklı kelimeler oluşunun genel intibada markaların farklılaşmasını sağladığını, ambalajların benzer olmadığını, müvekkili şirketin uzun yıllardır hem Türkiye’de üretim yaptığını, hem de başta Avrupa olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde … markası altında ürünlerinin satışını yaptığını, müvekkili şirket tarafından …. markası için çok sayıda marka ve tasarım tescili yapıldığını, dolayısıyla davacı yanın uzun süredir, kendisi ile aynı sektörde var olan müvekkili şirkete ait markasal kullanımlara ve tescillere sessiz kaldığını ve hak kaybına uğradığını, … rengin iştah açıcı olma özelliği nedeniyle pek çok gıda markası tarafından kullanıldığının bilindiğini, müvekkili şirketin ticaret unvanının kılavuz unsuru da olan kervan markasının da …. renklerini havi olduğundan, müvekkilinin … markasında da bu renk kombinasyonunu kullanmayı tercih ettiğini, davacı yanın sessiz kalmış olmasına ve birlikte var olmalarına rağmen müvekkili şirket ile özdeşleşen marka ve tertip tarzı aleyhinde dava ikame etmiş olmasının, hakkın kötüye kullanması mahiyetinde olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davacı ve davalı adına kayıtlı markaların tescil belgeleri celp olunmuştur.
Dosya, davalının, davacıya ait markalara tecavüz ve haksız rekabetinin bulunup bulunmadığı, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğrayıp uğramadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 12/10/2021 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında; “Marka hakkına tecavüz yönünden; … ibaresi ile … ibaresi karşılaştırıldığında bu ibarelerin … harfi dışında tamamının farklı harflerden oluşması, sadece … harfinin şekilsel unsurunun benzerliği baz alınarak değil bütünsel görünüm, okunuş, yazılış unsurları birlikte değerlendirildiğinde ürün alıcısı olan çocuk veya yetişkinler nazarında iki ibare arasında iltibas yaratacak bir benzerliğin söz konusu olmayacağı, Haksız Rekabet Yönünden; ambalaj ve şekil unsurları gerekse dosya kapsamındaki diğer ambalaj ve şekil unsurlarından renklerin, ambalaj takdim şeklinin, ürün ambalajları üzerindeki yazı unsurlarının bu ambalaj ve ürün şekillerinde iki tarafın da farklı markaları ile birlikte kullanılması nedeniyle genel bütünsel bakış itibariyle ürünlerin alıcısı çocuklar ve yetişkinler nezdinde karıştırılmaya yol açacak derecede benzerlik taşımadıkları” hususlarını rapor ettikleri görülmüştür.
Davacı vekili 01/11/2021 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi raporunun hükme esas alınabilir nitelikte olmadığını, bilirkişi raporunda, davalı markasının zaman içerisinde müvekkiline ait markaya nasıl yanaşmaya çalıştığına dair herhangi bir görsel ve logo tasarımı bakımından değerlendirme yapılmadığını, bilirkişilerin sadece iki marka arasında harfsel bir karşılaştırma yaparak sadece “…” harfinin aynı olduğuna dair yetersiz bir araştırma ve inceleme yaptıklarını, davalının bilinçli olarak müvekkilinin markasına yakınlaşmak yönündeki girişimlerinin açıkça dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, davalının, müvekkilinin dünya çapındaki tanınmışlığından haksız bir şekilde menfaat elde etmeye çalıştığını ve markalarını müvekkili markasına yakınlaştırarak karıştırılma amacı güttüğünü, bilirkişilerin hukuki değerlendirmede bulunmaktan başka bir değerlendirme yapmadıklarını, itirazları doğrultusunda aynı bilirkişilerden ek rapor alınmasını talep etmiştir.
Dava, davalının, davacı markasından doğan haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespiti ile durdurulmasına yöneliktir.
SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali, aynı kanunun 7/1 md’sinde marka hakkına tecavüz hali olarak yer almaktadır. SMK’nun 6/1 md’sine göre, önceki marka ile tescil başvurusu yapılan marka aynı ya da benzer ise sınıflar da aynı ya da benzer ise bu başvuru itiraz üzerine red edilir. SMK’nun 25/1 md’si gereğince hem 5.md’de yazılı mutlak red nedenleri , hem de 6.md’de yazılı nisbi red nedenleri birer hükümsüzlük nedenidir. Marka koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/1-b md’sine göre ise, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
Somut olayda davacının dayanak markaları “…” davalının tecavüze konu markası ise “…” esas unsurludur. Tecavüz yönünden benzerlik ve karıştırma ihtimali incelemesi yapılırken markalardaki asli ve tali unsurlar anlamsal, işitsel, görsel ve sınıfsal yönden bütüncül olarak kıyaslanmalı, tüketicide bırakacağı genel intiba ve hafızada bütünsel olarak kalacak olan imaj değerlendirilmelidir.
Taraf markalarının her ikisinin de şekerleme ürünlerinde kullanılmaları karşısında sınıfsal ayniyet (benzerlik) bulunduğu tartışmasızdır. Söz konusu sınıftaki genel alıcı kitlesinin ise özel bir dikkat ve eğitim seviyesine sahip olmayan ortalama tüketici olarak kabul edilmesi gerekir. Bu durumda özel bir dikkati bulunmayan bu ortalama tüketicinin ürün satın almaya ayırdığı ortalama sürede taraf markalarını gördüğünde birbirinden farklı markalar ile karşı karşıya olduğunu fark edebilip farkedemeyeceği, markaların bıraktığı genel izlenimde benzer olup olmadığı hususu ile ilgilidir.
Davacı markalarının asli unsuru “…” kelimesi ile davalı markasının asli unsuru “…” kelimesi arasında anlamsal, işitsel ve görsel bir benzerlik bulunmamaktadır. Kelimelerin sonunda bulunan harf ortaklığı benzerlik kurulması için yeterli kabul edilemez. Ayrıca davacı markasındaki “…” kelimesinin Türkçe olmaması buna karşın davalı markasının Türkçe algılanarak anlamlandırılması dolayısıyla tüketici nezdinde markalar daha da ayrışmakta ve karıştırma ihtimali ortadan kalkmaktadır. Markalarda bulunan renk ve yazım stili gibi benzerlikler ise kelime unsurları arasındaki farklılıkları geçerek benzerlik yaratabilecek dikkat çekicilik ve orjinallikte değildir. Bu durumda taraf markaları arasında benzerlik ve karıştırma ihtimali bulunmadığı hukuki kanaatine ulaşılmıştır.
Haksız rekabet iddiası bakımından yapılan değerlendirmede ise;
Davacı, zaman içerisinde, davalının ambalaj ve ticari takdim şeklini bilinçli ve kötüniyetli bir şekilde davacının ambalaj ve ticari taktim şekline benzetmeye çalıştığını, mevcut benzerliklerin haksız rekabet oluşturduğunu iddia etmiştir.
TTK 55/1-a-4’e göre başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak dürüstlük kuralına aykırı bir ticari davranıştır ve haksız rekabet teşkil eder.
Somut olayda taraf markalarının yer aldığı ürün ambalajlarının kıyaslamasında; markaların ürünler üzerinde yukarıda ve büyük formda konumlandırıldığı, bu markalar arasında benzerlik bulunmaması nedeniyle ambalajların ayırdediciliğinin arttığı, söz konusu ambalajlarda farklı şekil unsurlarının yer aldığı (… aromalı ürünlerde davalı ambalajında .., .. ve … karakterize edilmiş … şişesi varken davalı ambalajında … şişesinin … etiketiyle orjinal hali ile yer aldığı, davacı ambalajında ayrıca bir karikatürize … görseli ile davacı ürün sloganı olan “…” ibarelerinin yer aldığı, marşmelov aromalı ürünlerde ise davalı ambalajının …, davacı ambalajının … olduğu, marşmelov figürlerinin birbirlerinden tamamen farklı karakterize ve formda oldukları) bu hali ile davalının davacı ticari takdim şekli ve ambalajına yakınlaştığından bahsedilemeyeceği ve haksız rekabet unsurlarının oluşmadığı anlaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/11/2021

Katip ….
e-imzalıdır

Hakim ….
e-imzalıdır