Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/293 E. 2021/107 K. 11.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/293 Esas
KARAR NO : 2021/107

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/07/2020
KARAR TARİHİ : 11/06/2021
K. YAZILDIĞI TARİH : 21/06/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin Magvital markalı ilacın marka sahibi olduğunu, davalılardan …… İlaç Sanayi A.Ş’nin Yönetim Kurulu Üyesi ve Müdürü olduğunu, …….’in internet kayıtlarına göre İK Direktörlüğü, Kariyer Danışmanlığı, Yönetim Danışmanlığı yaptığını, davalılardan …….’in sosyal medya hesabı instagram kullanıcı adı olan …… ‘den ” ………. ” başlığı ile yayınladığı hikayesinde davalılardan …’nın sosyal medya ……. kullanıcı olan ……. ‘yı etiketlemek suretiyle ……. Sanayi A.Ş’nin marka sahibi olduğu “……” markalı …… Plus(Takviye Edici Gıda) ile müvekkili şirketin marka sahibi olduğu “…… markalı ilacı karşılaştırma yaparak “…..” markalı ilacın yanına “Sporcu arkadaşlarım çoğunuz bunu içiyorsunuz ama hiçbir faydası yok”, “NO” şeklinde paylaşımda bulunarak markaları haksız ve gerçeğe aykırı şekilde karşılaştırdığını, bu nedenle SMK m.149/1/a/b/c uyarınca müvekkilinin “…….” markasına yapılan haksız tecavüzün tespitini, men’ini, durdurulmasını, SMK m.149/ç uyarınca haksız tecavüzün kaldırılmasını, şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminat ile 250.000,00 TL manevi tazminatın ve 10.000,00 TL itibar kaybı tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili cevap dilekçesi ile, arabuluculuk süreci sonuçlandırılmadan ikame olunan davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, huzurdaki dava açısından müvekkilinin davalı sıfatı bulunmadığını, davalı müvekkilinin davacı markası ve ürünü hakkında olumlu ya da olumsuz herhangi bir beyanda bulunmadığını, müvekkilinin takipçisi olan kişilerin yorum, değerlendirme ve paylaşımlarından müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, marka hakkına tecavüze ilişkin davaların nihai tüketicilere karşı açılmasının mümkün olmadığını, somut delillerle desteklenmeyen davacı yan taleplerinin ve davasının esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’e usulüne uygun tebligat yapılmış, davaya cevap vermediği anlaşılmakla davanın reddini istediği kabul edilmiştir.
Somut olayda davaya konu iddiaların dayanağının başkalarına ait iş ürünlerini, faaliyetlerini gereksiz yere kötüleyici eylemlerde bulunmak fiili olduğu ve TTK 55/5 ve 59. md. Kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bunun yanında marka hakkına tecavüz sayılması gereken hallerin 6769 sy. SMK’nun 29.md’sinde düzenlendiği, söz konusu düzenlemeye göre başkasına ait iş ürünü hizmet kötülemek yahut yanlış-yanıltıcı haberler ile ticari itibarını zedeleyerek zarar vermek şeklindeki hareketlerin marka hakkına tecavüz oluşturmayacağı, münhasıran haksız rekabet olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
“6769 sayılı SMK’nda her ne kadar manevi tazminat ve itibar tazminatı adı altında iki ayrı tazminat talebi yer almakta ise de, bu hükümler, “markasal kullanım” ile ilgili hükümlerdir. Oysa markasal kullanım niteliğinde olmamakla birlikte, markanın imajını zedeleyen, ifade özgürlüğünü aşacak biçimde, marka sahibini inciten, küçük düşüren, hatta hakaret boyutuna varabilen gerçeğe aykırı bazı söz ve davranışların da, 6102 sayılı yeni TTK’nun 55/1-a-5 md. anlamında haksız rekabet oluşturması mümkündür. Zira bu madde hükmü gereğince, “bir işletmenin kendisinin, mallarının, iş ürünlerinin, faaliyetlerinin ,gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiye benzer yollardan öne geçirilmesi” eylemleri, birer haksız rekabet hali olarak kabul edilmiştir.
Bu türden bir eylemin haksız rekabet olarak görülebilmesi için eylemin bir tacir tarafından yapılması da şart değildir. Bir tüketicinin dahi bu biçimdeki bir eylemi haksız rekabet olarak kabul edilebilir. Eylemin bir rakip tarafından yapılması da şart değildir. 2010 Yüksek Mahkeme önüne gelen bir olayda, ……. marka otomobil sahibi bir kimsenin, servis tarafından kendisinden istenen yüksek ücret nedeniyle, bu markayı taşıyan aracının üzerine ” ….. “, “…… ” yazarak, bu firmaya ait yetkili servis önünde ve ayrıca marka sahibi firmanın genel merkezinin bulunduğu bina önünde basına da haber vererek eylem yapması biçimindeki eyleminin “haksız eylem niteliğinde olduğu, TTK ve BK kapsamında tüzel kişilerin mesleki, ticari kişiliklerinin zedelenmesinden dolayı tazminat talep edilebileceği” sonucuna varılmıştır.
Böyle bir eylem her ne kadar Borçlar Hukuku anlamında bir haksız fiil veya TTK anlamında bir haksız rekabet olarak kabul edilse de, bu tür kullanımlar, marka hukuku anlamında “markasal kullanım” olarak kabul edilmediğinden, kanaatimizce bu gibi kullanımlar nedeniyle marka hakkına tecavüzden söz edilmesi doğru değildir.(Uğur Çolak Türk Marka Hukuku s.591)
Yukarıda yer alan açıklamalar ışığında mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Mahkememizin görevsizliğine, dosyanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde görevli ve yetkili Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
2-6100 sayılı HMK’nun 20.maddesi gereğince taraflardan birinin yetkisizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi takdirde mhakememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtaratına,
3-HMK’nun 20bmaddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne gönderilmesine,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderinin değerlendirilerek HMK’nun 331/2 maddesince bir karar verileceğinin ihtarına,
5-Harç, masraf ve vekalet ücretinin HMK’nun 323/1-ğ ve 331/2 maddesi gereğince görevli mahkemesince değerlendirilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/06/2021 10:59:36

Katip …
¸

Hakim …
¸