Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/261 E. 2022/15 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/261 Esas
KARAR NO : 2022/15

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 20/03/2020
KARAR TARİHİ : 16/02/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 08/03/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin 1984 yılında ABD’de kurulduğunu ve bugün ağ teknolojileri (network) teknolojileri konusunda dünya lideri konumunda olan ““….”nin iştiraklerinden biri olduğunu, şirketler arasındaki ilişki gereğince fikri mülkiyet haklarının ve yönetiminin müvekkil şirket tarafından gerçekleştirildiğini, müvekkilin sahibi olduğu markalardan birinin “…” markası olduğunu bu markanın … tarafından geliştirilen işletim sistemleri için 1993 yılından beri kullanılmakta olduğunu, “…” markalı ürünlerin, teknolojik yeniliklerin, iş açısından kritik servislerin ve donanım desteğinin kusursuz bir şekilde entegrasyonunu sağlayan Dünyanın önde gelen ağ altyapı yazılımı olup Dünya çapında en geniş ölçüde kullanılan ağ altyapı yazılımı olduğunu, müvekkilin 2010 yılında … ile yapmış olduğu bir anlaşma çerçevesinde, “…” markasının … tarafından da kullanılmasına izin verilmiş olup yapılan bu anlaşma çerçevesinde, …. isimli işletim sisteminin isminin “…” olarak kullanılmaya başlandığını, bu çerçevede “…” markasının gerek müvekkili tarafından gerekse …’da kullanılan işletim sistemi olarak kullanılmaya başlamış olmasının markanın sahip olduğu tanınmışlığı artırdığını ve markanın sektöründe çok geniş çevrelerce de tanınmış bir marka haline gelmesini sağladığını, müvekkilinin “…” ibareli markalarının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescilli olduğunu; dava konusu …tescil no.lu “…” markanın tescili aşamasında başvuruya itiraz ettiklerini ancak itirazın YİDK tarafından nihai olarak reddedildiğini, bu nedenle … tescil no.lu markanın SMK m. 25/1 uyarınca hükümsüz kılınması amacıyla işbu davanın açılmasının zorunlu hale geldiğini, zira, dava konusu marka ile müvekkilinin tanınmış “…” markalarının karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzer olduğunu, müvekkilinin tescilli ve tanınmış “…” markalarının tescilli olduğu hizmetler ile davalının “…” markasının tescilli olduğu hizmetlerin aynı ve benzer olduğunu, markaların kapsamında bulunan hizmetler karşılaştırıldığında, davaya konu marka kapsamında yer alan 38. sınıfa ait malların aynılarının ve benzerinin halihazırda müvekkilin … tescil nollu “…” markasının tescil listesinde yer aldığının görüleceğini, müvekkilin “…” markalarının tanınmış marka olduğu hususunun benzerliği ve karıştırılma ihtimalinin incelenmesinde dikkate alınması gerektiğini, davalı şirketin basiretli bir tacir gibi davranarak, aynı sektörde faaliyet gösteren müvekkili markası ile karıştırılmaya sebebiyet verecek bir markayı adına tescil ettirmemesi gerektiğini, müvekkili markası tanınmış marka olduğundan, davalının “…” markasını bilmediğini iddia etmesi ve “…” markasının kendisinin yarattığını iddia etmesinin mümkün olmadığını, müvekkili markasının tanınmış olduğu göz önüne alındığında, davalının müvekkili şirket markasına son derece benzer bir başka markayı seçmiş olmasının müvekkil markasının itibarından haksız yarar sağlama amacı taşıdığını, dava konusu olan … tescil no.lu “…” markasının SMK m. 6/1, 6/5 ve 6/9 uyarınca hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, … tescil no.lu “…” markasının 38. sınıfta adına tescil edilmiş olduğunu, adına tescilli olan marka ile davacı markalarının hem dil hem ses hem de yazı dilinde farklı olduklarını, bir markanın hükümsüz kılınabilmesi için markaların aynı/benzer olması ve markaların tescil listesinin aynı/benzer olması ve markaların karıştırılma ihtimalinin bulunması gerektiğini, davacının sahibi olduğu “…”, “…” ve “…” markalarının kendi adına tescilli olan “…” ibareli markası arasında karıştırılma ihtimalinin söz konusu olmadığını, ortalama bir tüketicinin bu markalar arasındaki farkı ayırt edemeyeceğini işitsel hem de görsel olarak benzer olmadıklarının aşikar olduğunu, adına tescilli olan markanın öne sürmenin yaşamın doğal akışına aykırı olduğunu, taraf markalarının hem yazı tipi, sembolü, rengi ve Türkçe olması sebebiyle özgün bir marka olduğunu, davacı markasının “…” şeklinde telaffuz edildiğini, adına tescilli olan markanın ise “…” şeklinde telaffuz edildiğini, ayrıca Türk Patent ve Marka Kurumu’nun veri tabanında 17.09.2020 tarihinde yapılan araştırmada “…” ibareli 1503 adet marka kaydı bulunduğunu tespit ettiğini, 38. sınıfın tümü üzerinde davacının “…” markasının tekel hakkı olduğunun kabul edilemeyeceğini, hatta davacı şirketin sahip olduğu “…” markasından çok önce tescil edilen …tescil no.lu “….” markasının 09, 38, 42. sınıflarda, … tescil nolu “….” markasının 42. sınıfta ve …. tescil nolu “…” markasının 16, 35, 41. sınıflarda markalar sicilinde halihazırda tescilli olduğunu, haksız ve mesnetsiz davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davalı adına tescilli markanın sicil kayıtları celp olunmuştur.
Dosya, davalı yana ait …. tescil numaralı markanın davacı tarafa ait “…” esas unsurlu markalara benzerlik karıştırma ihtimali, tanınmışlık ve kötüniyet nedenleri ile hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi 10/06/2021 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporunda; “… tescil no.lu “…” markası 09. sınıfta, … tescil no.lu “… ” markası 09. sınıfta ve … tescil no.lu “…” markası 16, 28, 35, 38, 41, 42. sınıflarda davacı adına tescil edilmiş olduğunu; hükümsüzlüğü talep edilen … tescil no.lu “…” markasının 38. Sınıfta “Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). Haber ajansı hizmetleri” için davalı adına tescil edilmiş olduğu; Taraf markalarının harf kombinasyonları ile oluşturulduğu ve davalı markasına şekil unsuru da eklenmiş olduğunu; taraf markalarında yer alan “…” kısaltmasının telekomünikasyon alanında kullanılan “…. (….)” kelimelerinin ilk harfleri ile oluşmuş bir kısaltma olduğu; Davacının 38. sınıfta tescilli olan … tescil no.lu “….” markası ile davalının … tescil nolu “…” markası bir bütün olarak karşılaştırıldığında ortalama tüketici kitleri nezdinde taraf markaları arasında görsel ve sesçil yönden karışıklığa sebebiyet verecek bir benzerlik bulunmadığından SMK m. 6/ uyarınca hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı; Davacının “…” markası sektörel olarak bilinen bir marka olsa da tarafların harf markalarındaki “…” ibaresi telekomünikasyon alanında yaygın kullanımı olan bir kısaltma olduğundan, dava konusu … tescil no.lu “…” markasının SMK m. 6/5 hükmü gereğince hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, Önceki markanın tanınmış marka olmasının tek başına kötü niyeti ispata yeterli olmadığı; tarafımıza tevdi edilen dosyada davalının kötü niyetini gösterir başkaca bir delil dosyaya ibraz edilmemiş olmakla dava konusu … tescil no.lu “…” markasının SMK m. 6/9’a dayalı hükümsüzlük koşulları oluşmadığı” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Davacı vekili 29/06/2021 tarihli dilekçesi ile, bilirkişinin tespitlerinin çoğunu müvekkilinin markasındaki “…” harflerinin “….” anlamına gelen “….” ibaresinin kısallması olması sebebiyle tanımlayıcı olması yönündeki kanaatine dayandırdığını, oysaki müvekkilinin markasının “…” ibaresinden ziyade “…” ibaresinden oluştuğunu, dolayısıyla karşılaştırılması gereken ibarelerin “…” ve “…” olduğunu, bilirkişinin beyanları dikkate alınacak olursa, bu beyanların markalar arasında kavramsal anlamda da benzerlik olduğunu tespit edeceğini, davalının markasının farklı renk ve şekil unsuru eklenmek suretiyle oluşturulduğu ve müvekkili markasının “….” şeklinde, davalı markasının “….” şeklinde telaffuz edileceği, dolayısıyla işitsel ve görsel açıdan benzerlik olmadığına yönelik tespitin doğru olmadığını, davaya konu markanın asli unsurunun “…” kelime unsuru olduğunu ve değerlendirmede bu baskın unsurun dikkate alınması gerektiğini, markalarda yer alan “..”, “..”, “..” harflerinin aynı olup aynı sırada kullanıldığını, ortalama tüketicinin markalardan birini “…” şeklinde İngilizce, diğerini ise harflerine ayırarak “..”, “..”, “..”, “..” şeklinde telaffuz etmeyeceğini, “…” markasını “…” şeklinde telaffuz edecek olan kişinin “…” markasını “…” olarak telaffuz edeceğini, benzer şekilde “…” markasını “…” veya “…” şeklinde telaffuz eden kişinin “…” markasını “….” veya “…” olarak telaffuz edeceğini, her halukarda işitsel olarak ayniyet derecesinde benzerlik kurulacağını, markaların esasen gerek görsel gerekse de işitsel olarak son derece benzer olduğunu ve davalının söz konusu yazım şeklini kasten seçtiğinin görüldüğünü, bilirkişinin müvekkili markasının tanınmış olduğu tespitine rağmen SMK m.6/5 hükmü gereğince hükümsüzlük oluşmadığı yönündeki beyanların hatalı olduğunu, tarafların aynı sektörde olmaları nedeniyle davalının … markasını bilmediğini iddia edemeyeceğini ve … markasını kendisinin yarattığı iddiasının geçerli olmayacağını, tanınmışlık nedeniyle müvekkilinin itibarından kötüniyetle haksız şekilde davalının yarar sağlama amacı olduğunu belirterek yeni heyetten yeni rapor alınmasını talep etmiştir.
Gelen bilirkişi raporunda özellikle bilişim uzmanınca da yapılması gereken tespitlerin eksikliği dile getirilmiş olması nedeniyle bilişim uzmanı ve iki marka vekili bilirkişiden oluşacak heyete tevdi ile, dosyaya sunulmuş tüm delil ve beyanlar, alınan rapor ve rapora ilişkin itirazlar hep birlikte değerlendirilmek suretiyle, davalıya ait …. tescil numaralı markanın davacı tarafa ait “…” esas unsurlu markalara – benzerlik, karıştırma – ihtimali, tanınmışlık ve kötüniyet nedenleriyle hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor tanzimi istenilmiş, bilirkişi heyeti 21/01/2022 tarihli raporlarında; “davalı markası açısından SMK m.6/t kapsamında iltibasa dayalı olarak hükümsüzlük şartlarının mevcut olmadığı, davalı markası açısından SMK m.6/5 kapsamında hükümsüzlük şartlarının mevcut olmadığı, davalının, dava konusu markayı tescil ettirmesinin SMK m.6/9 kapsamında “kötüniyetli tescil” olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususundaki takdirin mahkemeye ait olduğu” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Davacı vekili 02/02/2022 tarihli dilekçesi ile, bilirkişilerin işletim sistemleri hakkındaki açıklamalarının uyuşmazlığın çözümünden ziyade, eksik bilgiler içermesi sebebiyle meselenin daha da karışmasına sebep olduğunu, davalının “…” markasının müvekkilinin … markaları ile karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzer olduğunu, bilirkişiler davalı markasında yer alan “…” ibaresinin, halkın günlük yaşamda daha çok karşılaştığı ve bilgisi dahilinde olan “… “nin kısaltması olması nedeniyle müvekkili markasında yer alan “…” ibaresinden kavramsal açıdan uzaklaştığını ifade etmiş iseler de müvekkilinin markasının “…” ibaresinden ziyade özgün ve ayırt edici şekilde oluşturulmuş “…” ibaresinden oluştuğunu, müvekkilinin “…” markasının tek başına da TürkPatent nezdinde tescil edildiğini ve bu şekliyle tanınmış bir marka haline geldiğini, müvekkilinin … markalarının tanınmış olduğunu, rapora itirazları doğrultusunda yeni bir heyetten yeni bir rapor alınmasını talep etmiştir.
Dava, davalı adına kayıtlı …. tescil numaralı markanın davacı tarafa ait “…” esas unsurlu markalara benzerlik, karıştırma ihtimali, tanınmışlık ve kötüniyet nedenleri ile hükümsüzlüğü talebine yöneliktir.
Toplanan tüm deliller ve alınan raporlar ışığında; “…” ibaresinin “…” olarak bilinen ve birçok …. yönlendiricisinde ve mevcut … ağ anahtarlarında kullanılan bir ağ işletim ailesinin kısaltması olduğu; “…” ibaresinin “….” kelimelerinin kısaltması olup “…” anlamı taşıdığı, davacı dışındaki farklı işletim sistemlerinde de “…” ibaresinin kullanıldığı, davacının “…” , “… …” ve “…” unsurlarından müteşekkil markaları ile davalının “…” markası arasında görsel, fonetik ve anlamsal benzerlik bulun8madığı, davalı markasında bulunan şekil unsuru ile harf unsurunun özellikle taraf markalarının hitap ettkikleri tüketici kitlesinin bilişim konusunda uzman tüketiciler olması nedeniyle karıştırma ihtimalini ortadan kaldırdığı, hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Davacı, hükümsüzlük davasında ayrıca kötüniyetli tescil iddiasına dayanmıştır.
SMK’nun 6/9 maddesine göre kötüniyetli yapılan marka tescil başvuruları itiraz üzerine reddedilir. Aynı kanunun 25.maddesine göre ise bu durum aynı zamanda bir hükümsüzlük sebebidir.
Hukukumuzda “iyiniyet” asıldır. Yani kötüniyet iddiasında bulunan bu iddiasını ispat külfeti altındadır.
Kötüniyetten ne anlaşılması gerektiği ve hangi koşullarda varlığının kabul edilmesi gerektiği her somut olayda ayrıca değerlendirilmesi gereken bir husus olmakla birlikte “ticari dürüstlük kurallarına aykırı olarak ve başkasının markasını ele geçirmeye, başkasının markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlamaya yönelik olarak, “önceki marka sahibini tescil konusu ürünleri pazarlamaktan alıkoyma, piyasaya girmesini engelleme amacı ile” yapılmış tesciller kötüniyetli kabul edilmektedir. Hukukumuzda iyiniyet asıldır. Yani kötüniyet iddiasında bulunan bu iddiasını ispat külfeti altındadır. Davaya konu olayda davacının sektörel tanınmışlığının tek başına kötüniyete ispata yeterli olmadığı, taraf markalarının benzer olmadığı ve kötüniyet iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmakla davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/02/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸