Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/250 E. 2021/153 K. 17.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/250
KARAR NO : 2021/153

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 26/05/2015
KARAR TARİHİ : 17/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/10/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili …ana lisansörü olduğu “…….” markası ve logosunun 1982 yılından beri iç dış giyim aksesuar ayakkabı alanında kullanıldığını, müvekkili şirket ile markanın tescil sahibi grup şirketi arasında 20.05.2008 tarihli lisans sözleşmesi yapıldığını, bu tarihten önceki dönemde marka sahibi ile …… ile lisans sözleşmesi bulunduğunu, bu şirketin borçlu şirket arasında 31.08.2006 tarihli münhasıran alt lisans sözleşmesi yapılmış olduğunu, bu sözleşme uyarınca davalının 8,333 USD lisans bedeli ödemesinin kararlaştırıldığını, bu sözleşmede de davalının internet satışları ile indirimli satışlar yapılmasının yasaklandığını, davalı şirketin lisans süresi boyunca sözleşmeye aykırı olarak yüksek indirimler yapıp markanın itibarını zedelediğini, davalının lisans haklarının 2013 yılında sona ermiş olmasına rağmen markayı lisans bedeli ödemeksizin ….. gibi online satış platformlarında kullandığını, bu nedenle İstanbul ….. İcra Müdürlüğünün …. sayılı dosyasında takip yapıldığını borçlunun haksız olarak itiraz ettiğini, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin 31.08.2006 tarihli münhasır alt lisans sözleşmesi gereğince edimlerini yerine getirdiğini, davacının taraf ehliyetinin bulunmadığını, dava açma yetkisinin marka sahibine ait olduğunu, takibin yetkili icra dairesinde başlatılmadığından Küçükçekmece icra dairesinin yetkili olması sebebiyle Bakırköy Mahkemesinin itirazın iptaline karar veremeyeceğini, davacı marka sahibi ile davalı müvekkilim firma arasında 31.05.2014 tarihli protokol imzalanmış olup, bu sözleşme gereğince marka sahibi yetkilisi sözleşmeye aykırı davranarak takip başlattığını, bu sözleşme gereğince davacı tarafın internet üzerinden satışa izin verdiğini, marka hakkına tecavüz bulunmadığını, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’na yazılan müzekkere cevabında davacının lisans sözleşmesi gereğince kullandığını beyan ettiği, …… tescil nolu markaların …… adına tescilli olduğu, dava konusu olan ……. ibareli markanın davacı tarafından ibraz edilen lisans sözleşmesi ile lisansörü olduğu anlaşılmıştır.
Yargılama sonunda 22/03/2017 tarih, ….. esas, ……. karar sayılı kararıyla; taraflar arasında düzenlenen 31/05/2014 tarihli ek protokole göre davalının internet üzerinden satış yapmasını yasaklayıcı hükmün bulunmadığı, davalı ile 3.şahıs ….. firması arasında alt lisans sözleşmesi olduğu, sözleşmenin sona ermediği, davalının bu sözleşmeye dayalı dava konusu markayı kullanma hakkının bulunduğu, davalının internet sitelerinde satış yapmasını yasaklayan madde bulunmadığı ve davacının talebinin marka hakkının ihlaline dayandığı, ihlale ilişkin delil bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf talebi üzerine dosyanın Bölge Adliye mahkemesine gönderilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ……. Hukuk Dairesi’nin 07/02/2020 tarih, …… esas, ……. karar sayılı kararıyla “… Uyuşmazlığın temelini, 31/05/2014 tarihli Envanter Tasfiye Sözleşmesinin geçerli olup olmadığının tespiti oluşturduğu, ön inceleme duruşması ara kararı üzerine davalı tarafça ibraz edilen ön inceleme duruşması ara kararı üzerine davalı tarafça ibraz edilen 18/12/2015 tarihli dilekçede, davalı vekilinin “sözleşme aslının kendilerinde olmadığını”, 14/12/2015 tarihli ön inceleme duruşmasında davacı vekilinin açıkça “31/05/2014 tarihli protokol taraflarca düzenlenmiştir.Davalının imzalamış olduğu sözleşme müvekkilime ibraz edildiğinde, müvekkilim el yazısı ile eklemeler yaparak imzalamıştır” dediğini beyan ettiği, sözleşme örneğinden, davacı yetkilisinin imzasının ve el yazısı ile eklemelerinin bulunduğu, davalı şirket kaşe ve imzası bulunuyorsa da, imzanın üzerinin çizildiği, beyanlardan davalı imzasının, davacı yetkilisinin el yazısı ile eklemelerinden önce atıldığı, davalı tarafın “bu ek protokolün yürürlüğe girmediğini ve uygulanması mümkün olmayan sözleşme olduğunu” beyan ettiği 14 Ağustos 2014 tarihli e-mail ve taraflar arasındaki diğer yazışmalardan, davacı yetkilisinin protokole ekleme yapması ve yeni şartlar koyması nedeniyle protokolün davalı tarafça kabul edilmediği ve taraflarca da uygulanmadığı kanaatine varılmıştır.
Davalı tarafın istinafa cevap dilekçesinde 31/08/2006 tarihli sözleşmenin 31/05/2014 tarihli protokol ile geçersiz hale geldiğini ve eski sözleşmeye göre …… bedeli istenemeyeceğini, 31/05/2014 tarihli sözleşmenin geçerli olduğunu ileri sürdüğü, anlaşılıyorsa da; 2014 tarihli protokolün aslının ibraz edilemediği gibi uygulandığına ve edimlerin yerine getirildiğine dair delil de sunulamadığı, taraflar arasındaki 31/08/2006 tarihli sözleşmenin feshedildiğine dair dosya kapsamında herhangi bir fesih bildiriminin bulunmadığı, davacı vekilinin de takip dayanağı faturayı, 31/08/2006 tarihli sözleşmede belirlenen aylık lisans bedeline göre düzenlediği, uyuşmazlığın 2006 tarihli sözleşme gereğince çözümlenmesi gerektiği , taraf ticari defter ve kayıtlarının incelenerek davalı tarafça ödenmesi gereken kullanım bedellerinin ödenip ödenmediğinin ve ödenmeyen kısım yönünden faiz talebinin değerlendirilerek, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği kanaatiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde gereğince kaldırılmasına” karar verildiği görülmüştür.
Kararın kaldırılması sonrası yapılan yargılamada; istinaf kararı doğrultusunda 2006 tarihli sözleşme ışığında tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenerek davalı tarafça ödenmesi gereken kullanım bedellerinin ödenip ödenmediği ve ödenmeyen kısım yönünden faiz talebinin değerlendirilmesi için dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 29/10/2020 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında; “takip tarihi itibariyle alacaklı tarafın 149.997,00 USD asıl alacak ve 1.232,85 USD işlemiş faiz talep ettiği, dosya içeriği, İstanbul BAM kararı, mahkemenin 01/07/2020 tarihli ara kararına uygun olarak yapılan hesaplamalar neticesinde davacı takip alacaklısının 115.879,21 USD asıl alacak ve 482,25 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 116.361,46 USD alacak talebinde bulunulabileceği, davalı borçlunun 10/03/2015 tarihinde takibin bütününe itiraz ettiği, yapılan hesaplamalar neticesinde davalının itirazının 116.361,46 USD yönünden iptalinin gerektiği” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Davacı vekili rapora itiraz dilekçesi ile, davalının defterlerine göre 2013 yılının Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında yaptığı belirtilen 34.117,79 USD ödemeyi müvekkilinin almadığını, müvekkili şirket defterlerinde davalının ödediği iddia edilen bedellerin yer almadığını, bu nedenle belirtilen bedellerin müvekkilinin alacağından düşülmesine itiraz ettiklerini, taraflarınca sunulan defterlerin de incelenmesi için bilirkişilerden ek rapor alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili rapora itiraz dilekçesi ile, söz konusu bilirkişi raporunun eksik ve hatalı inceleme, yüzeysel bir inceleme sonucu oluşturulduğunu, bilirkişinin sadece müvekkiline ait ticari defter kayıtlarına bakarak, karşı tarafın ticari defterler kayıtları ile karşılaştırma yapmadan ve davacının açmış olduğu haksız ve kötüniyetli İstanbul ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı dosyasındaki takibi dikkate alarak davacının alacaklı olduğu sonucuna vardığını, raporun eksik ve hatalı incelemeden kaynaklı olması nedeniyle hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafça ticari defter kayıtlarının halen sunulmadığını, bilirkişinin bu hususta herhangi bir tespitte bulunmadığını, taraflarca ekonomik ortamda yapılan mail yazışmalarının delil olarak kullanılıp kullanılmayacağı hususunda Yargıtay’ın içtihadından da görüleceği üzere elektronik ortamdaki yazışmaların delil olarak kabul edilmediğini, taraflar arasındaki 31/05/2014 tarihli ek protokol incelendiğinde; davalı firmaya işbu davaya konu markanın lisans alan sıfatıyla kullanılması amacıyla 31/03/2017 tarihine kadar yetki verildiğini, ayrıca davacı tarafın “ürünlerin internet ortamında indirimli satışı sebebiyle markanın itibar kaybına sebebiyet” verildiği iddialarının kötüniyetli iddialar olduğunu, zira bizzat davacı marka sahibinin markanın internet üzerinden satışına izin verdiğinin açık olduğunu, ayrıca dava dışı marka veren ile davalı müvekkilinin imza altına aldığı ve hukuken sorumlu olduğu 31/08/2006 tarihli sözleşmede de internet satışlarına ilişkin herhangi bir yasaklanma olmadığını, açıklanan nedenlerle yeni bir bilirkişi raporu alınmadan önce karşı tarafça da ticari defter kayıtlarının sunulması ve bu husus yerine getirildikten sonra yeni bir bilirkişi raporu alınmasını, haksız ve kötüniyetli olarak açılan davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekili 16/12/2020 tarihli dilekçesi ile, dosyaya 02/12/2020 tarihli dilekçe ekinde sunulu davacıya ait ticari defter kaydına ilişkin evrakların noter tasdikli Türkçe tercümesinin dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce 23/12/2020 tarihinde davacının sunmuş olduğu defter kayıtları ışığında taraf itirazlarının değerlendirilmesi için dosya bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler 02/03/2021 tarihli raporlarında; heyetlerince yapılan ek inceleme sonucunda kök raporlarındaki tespit ve sonuçları değiştirecek hususlara rastlanmadığını bildirdikleri görülmüştür.
Dava; davalının, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile icra inkar tazminatı talebine yöneliktir.
Mahkememizce İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …… Hukuk Dairesi’nin ….. esas, ….. karar sayılı ve 07/02/2020 tarihli kararı doğrultusunda davacı ve davalı defterleri bilirkişi vasıtasıyla incelenmiş; ticari defter ve delillerin değerlendirilmesinde taraflar arasında akdedilmiş 31/08/2006 tarihli sözleşmeye göre davalının 10/07/2013, 23/07/2013, 27/08/2013 ve 25/09/2013 tarihlerinde toplam 34.117,79 TL ödeme yaptığı, bu ödemelere ait dekontların bulunduğu, takibe dayanak faturanın kapsadığı Temmuz 2013-Aralık 2014 dönemi için başka bir ödemenin tespit edilemediği, bu durumda davacının, davalıdan 116.361,44 USD alacağının devam ettiği anlaşılmıştır.
Yapılan inceleme ve toplanan deliller karşısında davacının davasının kısmen kabulü ile davalının İstanbul ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın 116.361,46 USD’lik kısmı için iptaline, takibin devamına, takibe konu miktar yargılamayı gerektirdiği ve likit olmadığı anlaşıldığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
-İstanbul ….. İcra Müdürlüğü’ne ait …… esas sayılı dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın takibin 116.361,46 USD’lik kısmı yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
-Takibe konu alacak miktarı yargılamaya ihtiyaç olduğundan ve likit olmadığı anlaşıldığından icra inkar tazminatı talebinin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 68.199,43 TL ilam harcından, 4.610,99 TL peşin ve icra dosyasına yatan 1.905,50 TL harcın mahsubu ile, 61.682,94 TL bakiye karar harcının, davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davanın kısmen kabulü nedeniyle, karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 66.969,07 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davanın kısmen reddi sebebiyle, karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 29.391,96 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 27,70 TL başvuru, 4.610,99 TL peşin ve 1.905,50 TL icra dosyasına yatan harç olmak üzere toplam 5.544,19 TL harç giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 365,75 TL tebligat-tezkere ve 5.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.865,75 TL yargılama giderinin, davanın kabul-red oranına göre 4.513,11 TL.’sinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
7-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
8-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/09/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸