Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/249 E. 2022/275 K. 02.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/249
KARAR NO : 2022/275

DAVA : Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/03/2015
KARAR TARİHİ : 02/12/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 31/12/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı ……. firmasının davacının distribütörü olduğunu, 2013 yılında satışlarının düştüğünü beyanla bunun “ürünün niteliğindeki bozulmadan” kaynaklandığını iddia ederek zararının karşılanmasını istediğini, ürünlerin iade alınarak fazlasıyla yeni ürünün …….’ya teslim edildiğini, distribütörlük sözleşmesine konu ve üretim izni ……’e tarafından alınan ürünlerin çok sayıda markaların bedel ödemeden davalı tarafça alındığını, …. ve ….. şirketlerinin hissedarlarını ve yakınlarını kişisel olarak borçlandıran açık senetlere imza attırıldığını, …….’a 30.000.000 TL eşi Dr. ……’a 10.000.000 TL olarak doldurulduğunu, tüm mal varlıklarının ellerinden alındığını, darp olayına ilişkin hastane raporlarının dilekçe ekinde sunulduğunu, senet alacaklısı …… olarak gösterilen Bakırköy ….. İcra Müd. ….. E. ve Ankara …. İcra Müd. …. E.sayılı icra takipleri başlatıldığını, ….. ‘nın %50 hissesini emaneten elinde tutan ….. ‘nun Av….’e vekalet verdiğini, hisselerin vekaletname ile ….. firmasına devredildiğini, devir bedelinin ödenmediğini, devrin 21 Mart 2014 tarihli ve …. sayılı ticaret sicil gazete nüshasından öğrenildiğini, davalının gerçekte ……’e 2.946.132,92 TL cari hesap borcunun bulunduğunu, ……. Pazarlama yöneticileri tarafından alınan ayrı taahhüde bağlanan 600.000 TL ürün bedelinin ödenmediğini, 18 Adet markanın Bakırköy …. Noterliğinin 22.10.2013 tarihli ve ….. yev.numaralı marka devir sözleşmesi ile 9.000 TL bedelle devredildiğini, devrin Aralık 2014 de marka siciline tescil edildiğini, markaların rayiç değerinin ve sözleşmedeki bedelinin ödenmediğini, Beyoğlu …. Noterliğinin 26.01.2015 tarih ve …. yevmiye sayılı ihbarnamesi ile bedelin ödenmesinin istendiğini, cevap verilmediğini, “taraf olanın veya yakınının zarara uğratılacağı, hayat veya kişilik veya namusuna derhal zarar verileceği korkusuyla yapılan” marka devir sözleşmesinin aynı zamanda devir bedelinin ödenmemiş olması nedeniyle hükümsüzlüğü, bunun mümkün olmaması halinde markaların devir tarihindeki rayiç değerinin tespit edilerek davalı ….. Sağlık Ürünlerinin LTD şirketinden temerrüt faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/02/2015 tarih, … esas, … karar sayılı kararıyla mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, dosyanın Bakırköy … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ….. esas sırasına kaydının yapıldığı görülmüştür.
CEVAP : Davalı ……. Doğal Sağlık Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekili cevap dilekçesi ile, davacının, …… markasının Sağlık Bakanlığı tarafından yasaklanınca ……. markası ile ürün üreterek satış ve pazarlamasının ……. tarafından yapıldığını, ürünler ile ilgili tüm hak …. olduğu için ……. ile …… arasında 25 Temmuz 2012 tarihinde Trabzon ….. Noterliğinin …. yevm.numaralı sözleşmesi ile , ürünler, patentler ve markaların ……’a ait olduğunu, ……. bu ürünler ile ilgili hiçbir hak ve talebinin olmayacağının beyan edildiğini, sözleşmeye konu markaların önemli bir kısmını 22.10.2013 tarihinde sözleşme ile müvekkiline 9.000 TL bedel ile devrettiğini, karşılığını aldığını, ayrıca şirket ortağı …….’ın müvekkili davalı şirket yöneticilerine ciddi miktarda borcu bulunduğunu, takibe konan ve tahsil edilmeyen 6.000.000 TL borcu olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile, davacı ile davalılar arasında marka devir sözleşmesinden kaynaklanan anlaşmazlık bulunduğundan bahisle müvekkilinin tescil kurumu olduğunu beyan ederek aktif husumet ehliyeti olmayan müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı ……. Pazarlamaya usulüne uygun yapılan tebligata rağmen süresinde davaya cevap vermemiş, davanın reddini ettiği kabul olunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Davaya konu marka kayıtları celp edilmiş, …. markalarını tüm hak ve yetkilerinin ……. Doğal Sağlık Ürünleri Sanayi Ticaret ve Limited Şirketine devredilmiş olduğu, devirin 22.10.2013 tarihli marka devir sözleşmesiyle Bakırköy ….. Noterliğinin …. yevmiye nolu işlemle yapıldığı dosyaya gelen kayıt ve belgelerden anlaşılmıştır.
Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası celp edilmiş dosyaya alınan örneklerin incelenmesinde: davacı tarafın ……., davalı tarafın ……, birleşen Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesinde davacı tarafın ……, davalıların …, …. , …… olduğu, söz konusu davaların kambiyo senetlerine yönelik menfi tespit davası olduğu incelemeden anlaşılmış, söz konusu hukuki itilaflar mahkememiz dava dosyasından farklı taraflar arasındaki kambiyo senetlere ilişkin başka uyuşmazlıklar olduğundan bekletici mesele yapılmamış ve delil olarak değerlendirilmemiştir.
İstanbul Anadolu …. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasının celp edilen kayıtlar üzerinde yapılan incelemede: davacı tarafın ……, davalıların …., ……. olduğu, dava konusunun tasarrufun iptali olduğu, mahkememiz dava konusuyla bir ilgisinin bulunmadığı yapılan incelemeden anlaşılmıştır.
Bakırköy ….. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 28/12/2016 tarih, …. esas, …. karar sayılı kararıyla: “taraf arasında yapılan sözleşmenin noterde yapılmış olması aradan uzunca bir süre geçmiş olmasına rağmen herhangi bir sözleşmeye ilişkin fesih veya geri dönüleceğine ilişkin bir işlem yapılmaması, ayrıca bu sözleşmenin zorla yapıldığına ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı dikkate alındığında ayrıca sunulan diğer deliller, taraflar arasındaki başka hukuki ilişkilere yönelik olup, marka devrine yönelik zorla yapıldığını gösteren bir herhangi bir şikayet ve delilin ortada olmaması dikkate alındığında B.K hükümleri açısından, davanın ispat edilemediği” gerekçesiyle; davalılar TPE’nin kendisine yöneltilecek bir husumeti olmadığından ayrıca ……. Pazarlama yönünden tescilli bir hak sahibi bulunmadığından bu davalılar yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, diğer davalı ……. Doğal Sağlık ürünleri yönünden taraflar arasında noterde yapılan 22.10.2013 tarihli marka devir sözleşmesinin aksini ortadan kaldıracak herhangi bir yazılı belge ve delil olmadığı gibi B.K hükümleri açısından ispat edilen herhangi bir nedende ortada olmadığından yerinde olmayan davanın reddine” karar verilmiş, dosya istinafa gönderilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin 07/02/2020 tarih, …. esas, …. karar sayılı ilamıyla “…Davacı vekilinin müvekkili şirket yetkilisine yönelik korkutma eyleminin ispatı yönünden, zorla senet imzalattırıldığına, şirket hissesinin ve malvarlığının devrettirildiğine, şirket yetkilisinin darp edildiğine dair olaylar silsilesine, Bakırköy …… Ağır Ceza Mahkemesi’nin ….. Esas sayılı ceza dosyasına, taraflar arasında görülen hukuk davalarına, darp raporuna, Bakırköy CBS’nın …. sayılı soruşturma dosyasına dayandığı görülmüştür. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, marka devir sözleşmesinin dayanağı olarak , ……. ile …… arasında yapıldığı beyan edilen 25 Temmuz 2012 tarihinde Trabzon …. Noterliğinin …. yevm.numaralı sözleşmesinden bahsedildiği, bu sözleşmenin ve ceza dosyalarının örneğinin getirtilmediği, sadece iddianame örneklerinin celbi ile yetinildiği görülmüştür. İlk derece mahkemesinin kararının gerekçesinde sunulan delillerin başka hukuki olaylara ilişkin olduğu ve devir sözleşmesinden uzunca bir zaman geçtiğini açıklamışsa da; davacı ve davalı şirket yöneticileri arasında yapılan 25 Temmuz 2012 tarihli sözleşmenin, ceza dosyalarının içeriğinin, ifade tutanaklarının incelenerek , marka devrinin korkutma eylemi neticesinde yapılıp yapılmadığı, varsa korkutmanın hangi tarihte kalktığının tespiti, ceza davalarının neticesinin bu davanın sonucuna etkili olacağının değerlendirilmesi halinde açılan ceza davalarının bekletici mesele yapılması gerekirken mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiği kanaatine varılmıştır.
Davacı vekilinin dava dilekçesinde ayrıca , markaların devir bedelinin ödenmediğini ileri sürerek, rayiç bedelin ödenmesini talep ettiği, devir sözleşmesinde markaların 9.000,00TL bedel karşılığında devredildiği yazılı ise de, devir senedinde bedelin tahsil edildiğine dair davacı kabulünün bulunmadığı, mahkemece rayiç bedel istenip istenemeyeceği, rayiç bedel istenemezse devir bedelinin ödenip ödenmediğinin araştırılmadığı ve mahkemenin gerekçesinde bu hususların tartışılmadığı anlaşılmakla kabule göre de eksik inceleme ile karar verildiği kanaatine varılmış, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkeme kararının kaldırılmasına, Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda eksiklikler giderildikten sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Davalı TPE (yeni ünvan TPMK) nin müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılıyorsa da; mahkeme kararı eksik inceleme ile kaldırılarak dosya mahkemesine gönderilmekle, bu aşamada davalı istinaf başvurusunun incelenmesine yer olmadığına….” gerekçeleriyle karar kaldırılmış ve Mahkemenin …. esas sırasına kaydı yapılmıştır. HSK kararı ile Bakırköy ….. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin faaliyete geçirilmesi nedeniyle dosyanın mahkememizni yukarıdaki esasına kaydının yapıldığı görülmüştür.
Bozma sonrası yapılan yargılamada Bakırköy …. Ağır Ceza Mahkemesi …. esas sayılı dosyası uyap üzerinden celp olunmuş, tetkikinde; katılanların …, …… ve …… Bitkisel Ürünler İlaç Kozmetik Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olduğu, sanıkların ….. olduğu, suçun Nitelikli Yağma, Özel Belgede Sahtecilik, Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması, Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte Yağma, Mağdurun Bir Senedi Vermeğe Mecbur Edilmesi Suretiyle Yağma, Resmi Belgede Sahtecilik, Yaralama, suç tarihinin 2015-01/02/2015-03/05/2016-14/09/2015-2014 olduğu, şikayetçilerin 4 adet ve 10 adet olmak üzere cebir ve tehditle senet alınıp işleme konduğundan bahisle kamu davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde sanık ……’ın asıl ve birleşen Bakırköy … Ağır Ceza Mahkemesi’nin …… esas sayılı dosyalarında üzerine atılı nitelikli yağmaya azmettirme (katılan ……. ‘nın yaralanmasına azmettirme dahil) fiilinden ayrı ayrı beraatine, sanık ……’ın üzerine atılı açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suretiyle resmi belgede sahtecilik suçuna azmettirme suçunu işlediği anlaşıldığından neticeten 2 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, sanıklar ……, ….. ve …’in birleşen Bakırköy …… Ağır Ceza Mahkemesi’nin …… esas sayılı dosyasında üzerlerine atılı özel belgede sahtecilik suçundan ayrı ayrı beraatlerine, sanıklar …… ‘ın asıl ve birleşen davaya konu nitelikli yağmaya yardım suçlarından ayrı ayrı beraatlerine, sanık …’ın resmi belgede sahtecilik suçundan beraatine, sanıklar … ve …..’ın asıl ve birleşen davaya konu nitelikli yağma suçundan ayrı ayrı beraatlerine, sanık …’in resmi belgede sahtecilik suçundan neticeten 2 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, işbu kararın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ….. Ceza Dairesi’ne istinaf incelemesi için gönderildiği ve söz konusu dairenin 19/03/2020 tarihli kararı ile “her ne kadar sanıklar …… ve … hakkında 5237 sayılı TCK’nun 37/1, 38/1 maddeleri delaleti ile aynı kanunun 209/2, 204/1,53 maddeleri uyarınca cezalandırılması için kamu davası açılmış ise de sanığın tüm aşamalarda değişmeyen ve atılı suçu işlemediğine ilişkin savunması ile yüklenen suçu işlediğine ilişkin hükümlülüğüne yeterli hukuka uygun sanık …….’nın atfı cürüm niteliğindeki savunmasından öte tüm şüphelerden uzak kesin, yasal ve yeterli inandırıcı somut delil bulunmadığı açıkça anlaşıldığından…beraatine” kesin olarak karar verildiği, sanık hakkındaki beraat kararının 19/03/2020 tarihi itibariyle kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
Trabzon ….. Noterliği’nin 25/07/2012 tarih, …. yevmiye numaralı “TEK SATICILIK (GENEL DAĞITICILIK) SÖZLEŞMESİ”nin aslı gibidir onaylı sureti celp olunmuştur.
Dosya, markaların devir tarihi itibariyle değerinin tespiti hususunda rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 13/07/2021 tarihli ön raporlarında; “davacı yana ait markaların devir tarihi itibariyle değerinin tespit edilebilmesi için; 1- 2009, 2010, 2011, 2012, 2013 yıllarına ait ticari defterler (Yevmiye, Defter’i Kebir, Envanter), 2- 2009, 2010, 2011, 2012 ve 2013 yıllarına ait kurumlar vergisi beyannamesi ile 2013 yılına ait 3. dönem geçici vergi beyannamesi, 3- Davalı ……. Doğal Sağlık Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne ait cari hesap ekstresi (Şirket kaşesi ve imzalı), 4- 2009, 2010, 2011, 2012 ve 2013 yıllarına ait satış faturaları, 5- 2009 – 2013 yılları arası her yıl bazında olmak kaydıyla, iş konusu ile ilgili ürün satışlarının, Fatura Tarihi, Fatura Numarası, Ürün Cinsi, Miktarı (Adet), Birim Fiyatı ve KDV hariç Satış tutarı olmak üzere satış listesi, 6- Bakırköy …. Noterliği’nin 22.10.2013 tarih ve ….. yevmiye numaralı Marka Devir Sözleşmesi ile davalı yana devredilmiş olan markaların tesciline ilişkin masraf belgeleri ile reklam ve tanıtım harcamalarına ilişkin belgeleri, dosyaya ibraz edilmesi gerektiği” hususlarını bildirmişlerdir.
Bilirkişi ön raporu doğrultusunda Bakırköy ……. Noterliği’nin 22/10/2013 tarih, ….. yevmiye numaralı marka devir sözleşmesinin fotokopisi celp olunmuştur.
Bilirkişilere taraf defterleri ve tüm ticari defterleri üzerinde yerinde inceleme yetkisi verilerek rapor tanzimi için dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 07/02/2022 tarihli raporlarında; “davacı şirketin 22/10/2013 tarihli “Marka Devri Sözleşmesi” ile davalı ……. Doğal Sağlık Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine 9.000,00 TL bedelle devretmiş olduğu markaların, devir tarihi itibariyle değerinin 1.008.340,09 TL olduğu” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Davalılar vekili 24/02/2021 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi kurulunun, dosya içeriği ile uyumlu olmayacak şekilde hatalı değerlendirme ve kabullerle varsayıma dayalı olarak marka değerlerini hesapladığını, davacı ile davalı şirket yöneticileri arasında imzalanan 25/07/2012 tarihli tek satıcılık sözleşmesine göre, gerek davacı şirket, gerekse ortakları adına tescilli olan tüm marka ve patent haklarının dava dışı merhum ……’a (27/08/2012 tarihli devir Protokolü ile müvekkili davalı şirkete) ait olduğunu, söz konusu marka ve ürünler nedeniyle davacı şirket ve ortaklarının herhangi bir hak talep edemeyeceklerinin sözleşmede açıkça kararlaştırıldığını, bu itibarla, davacının müvekkili şirketten herhangi bir talepte bulunmasının mümkün olmadığını, ancak, bilirkişi kurulu raporunda söz konusu 25/07/2012 tarihli sözleşmenin hiç dikkate alınmadığını ve sözleşme maddelerinin değerlendirilmediğini, ayrıca, söz konusu tek satıcılık sözleşmesinde tüm marka haklarının davacıda olduğunun belirtilmesinin, bu hükmün sözleşmeye konması sebebinin, üretilen ürünlerin reklamlarının davalı şirket ve bayileri tarafından yapılıyor olması olduğunu, yani oluşan marka değeri davalı şirket ve bayileri tarafından yapılan harcama sonucunda oluştuğu için bu marka değerinden davacı şirket ve ortaklarının haksız kazanç elde etmemesi için ilgili hüküm konmuş olduğunu, reklamların davalı şirket ve bayileri tarafından yapıldığını, davacı şirket ortağının bu markaların ekran yüzü olduğu bilirkişi raporunda da belirtildiğini, ancak, buna rağmen hiçbir değerlendirme ve izah yapılmadan kopuk bir şekilde ciro üzerinden marka değeri hesaplaması yoluna gidildiğini, bilirkişi raporunda işbu davaya konu markalar ile ürün üretilip satıldığına dair bir belirleme yapılmadığını ve farklı markalarda ürün üretilip satıldığını, dosyada sabit olduğu halde, ciro üzerinden marka değer hesaplaması yapılmasının hatalı olduğunu, davaya konu markaların tamamının, muhtemel ileride üretilebilecek ürünler için marka kapatmak üzere alınmış markalar olduğunu, söz konusu markaların tescil edildiği tarihlerde ve devir tarihinde bu markalar ile ürün üretilmediğini, bu nedenle de, olmayan ürünlerin reklamının yapılmasının söz konusu olamayacağını, piyasaya sürülmemiş, reklamı yapılmamış markaların şirket defterlerinde gözüken ciro üzerinden marka değerinin belirlenmesinin haksızlık oluşturacak vahim bir hata olduğunu, raporda belirtildiği üzere, üretilen ürünlerin …. ve ……. isimleri ile üretildiğini, ….. markasının iş bu davaya konu olmadığını, ……. markasının ise zaten ilk günden beri müvekkili şirket adına tescilli olduğunu, davacı şirket ile ilgisi olmadığını, işbu davaya konu marka devir sözleşmesine de konu olmadığını, buna rağmen şirketin cirosu üzerinden değer hesaplaması yapılmasının hatalı olduğunu, ekte sunulan Türk patent Enstitüsü marka arama sonuç listesinde görüldüğü üzere; içinde “…….” isminin geçtiği 21 adet marka tescilinin söz konusu olduğunu, bunun 17 adedinin satışı yapılan ürünün (…. gibi) ürün markası olduğunu, tamamı müvekkil şirkete ait olan bu markaların hepsi taraflar arasındaki ticarete konu bitkisel sağlık ürünlerine ilişkin olup, ticari defterlerdeki ciroların bu ürünlerin satışı ile oluştuğunu, sözleşmeye konu markalar içerisinde sadece “….. ” markası ile ürün üretilip satıldığını, bu ürünün toplam ciro içerisindeki payının çok düşük olduğunu, tüm cironun yaklaşık %50’sini …… isimli ürünün oluşturduğunu, kalan kısmını ise, yaklaşık 16 adet ……. markalı diğer ürünler oluşturduğunu, …… da 16 çeşit üründen sadece biri olduğunu, taraflar arasında fiilen ticareti yapılan ürünlerin başka markalı ürünler olduğunu, yani reklam harcamasının dava konusu markalar için yapılmamış olduğunu, işbu davaya konu markalar ile tescil ve devir tarihlerinden önce üretildiğini ve reklamı yapılmış bir ürün bulunmadığını ve buna bağlı olarak o tarihte bir marka değerinin olmadığını, ….. markasının üretilen ve satışı yapılan 17 üründen sadece biri olduğunu, genel olarak ……. markasının davalıda olduğu gözetildiğinde, bu ismin davacı tarafından tescil edilmiş olmasının ona bir hak sağlamayacağını, davacının talep edebileceği marka değerinin olmadığını, kesinlikle kabul etmemek ile birlikte aksi bir kabulde dahi sadece ……. isimli marka için bir değer oluşmuş olabileceği ki, bu ürün ile yapılan cironun da, toplam cironun %50’sinin 1/16’sını oluşturduğunun dikkate alınması gerektiğini, açıklanan nedenlerle, öncelikle 25.07.2012 tarihli Tek Satıcılık sözleşmesi gereği taraflar arasındaki ticarete konu (sözleşmeye konu) tüm marka haklarının müvekkile ait olduğu kabul edildiği için, davacının marka değerlerini isteme hakkına sahip olmadığı, marka devir sözleşmesine konu markalar ile ürün üretilmediği, üretilen ürünlerin ……. markası ile üretildiği şirket adının dahi ……. olduğu, defterlerdeki ciroların ……. markalı ürünlerin satışı ile elde edildiği gözetildiğinde, ciro üzerinden devre konu markaların değerlerinin hesaplanmasının hatalı olduğu, …… markasının davacı adına tescilinin davacıya bir hak kazandırmayacağı, bu ürününün 17 adet ……. markalı üründen sadece biri olduğu ve toplam cironun en az %50’sinin ….. isimli ürün oluşturduğu gözetilerek, davacının talepte bulunma hakkı olmaması nedeniyle, davanın reddine karar verilmesini, aksi kabulde de yukarıdaki izahları gözetilerek, bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 14/03/2022 tarihli dilekçe ile, bilirkişi raporunun esas itibariyle davanın haklılığını kanıtlamakta olduğunu, davalıların, devir edilen markalar karşılığı bir bedel ödemediğinin raporla bir kez daha kanıtlandığını, raporun, davaya konu markaların asgari 1.008.340,09-TL değerinde olduğunu ortaya çıkardığını, gerçekte davaya konu markaların çok daha değerli olduğunun, raporun 6. sayfasında değerin cironun %5-10’u arasında olacağı değerlendirmesi ile de meydanda olduğunu, ancak yargılamanın gereksiz yere uzamaması bakımından buna yönelik yeni bir inceleme talebinde bulunmadıklarını, bilirkişi raporu ile davalıların gerçekte bir marka bedeli ödemedikleri, sözleşmede gösterilen değerin markaların saptanan değerinin %0,1’ini dahi oluşturmadığı, dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, ayrıca, davalıların itirazlarını dayandırdıkları 25/07/2012 tarihli sözleşmenin tarafının davacı şirket olmadığını, dolayısıyla itirazın, maddi temelden yoksun ve dava ile ilgisi bulunmadığını, kaldı ki; 25/07/2012 tarihli sözleşmenin hukuken geçersiz olduğunun Ankara …. ATM’nin …… E. sayılı dosyasında verilen kararla belirlendiğini, dolayısıyla, yargılama konusu açısından bir sonuç doğurmasının mümkün olmadığını, mahkeme kararının inceleme kolaylığı açısından ek’te bir kez daha sunulduğunu, davalıların diğer (…… markasının davacıya ait olduğu, sadece ‘…..’ markası ile üretim yapıldığı, bunun satışlarının çok azını oluşturduğu vd) itirazlarının ise, markaların devir edildiği 2013 yılında üretime konu satılan ürünlerin, davalıların bilgisi dahilinde doğrudan bayilerine verildiğinden, %100’ünün davalılara satılmış olması karşısında maddi gerçeğe aykırı ve hukuki temelden yoksun olduğunu beyan ederek, üstte ve yargılama sürecinde belirttikleri nedenlerle; davalıların maddi ve hukuki gerçeğe aykırı itirazlarının reddi ile rapor davanın haklılığını kanıtladığından davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilinin itirazlarının somut verilere dayandığı ve incelenmesi gerektiği anlaşıldığından itirazların değerlendirilmesi amacıyla dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 20/06/2022 tarihli ek raporlarında; “Davacı şirketin defter kayıtları ve satış faturaları ile Dr. ……. ile ilgili web siteleri ve internet sayfalarında ve https://… com.tr uzantılı ……. Resmi Sitesi’nde yapılan incelemeler sonucunda; davaya konu markaların, davacı şirketin gelecekte olabilecek cirosu üzerinden, marka devir tarihi itibariyle 1.008.340,09 TL olarak hesap edilen değerinde değişikliği gerektiren bir kanaat oluşmadığı, Şayet davalı tarafın itirazında haklı olduğu Mahkemece kabul edilecek olursa; davacı şirket tarafından üretilerek, davalı ve dava dışı şirketlere satışı yapılan “…….” ibareli bitkisel ürünler içerisinde bulunan “……” ve ……” ibareli markaların davacı şirket adına tescilli olduğu dikkate alınarak, devir tarihi itibariyle değerinin 63.021,25 TL olarak hesap edildiği” tespit ve raporlarını sundukları görülmüştür.
Davalı ……. Doğal Sağlık Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekili 29/06/2022 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi raporunda, 25/07/2012 tarihli sözleşmenin, dava dışı ……’a bir hak bahşetmediği değerlendirmesi ve Ankara …… Asliye Ticaret Mahkemesi kararı gerekçesine atıf yapmasının hatalı olduğunu, ek raporda, reklam harcamalarının davalı şirket ve bayiler tarafından yapıldığına dair bir belge sunulmadığı ifade edilerek tüm reklam harcamalarının davacı şirket tarafından yapıldığı kabulü ile hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, 25/07/2012 tarihli Noter huzurunda imzalanan tek satıcılık sözleşmesinin, taraflar arasındaki ticari ilişki dikkate alınarak genel hayat tecrübeleri penceresinden somut olaya bakıldığında, davacı şirket ortağı …….’ın ürünlerin reklam yüzü olduğunu, reklam yüzü olması nedeniyle tüm tanıtım ve satışların onun ismi, resmi ve videoları üzerinden yapıldığını, bilirkişi kurulunun, …….’ın, davalı firmanın ve bayilerinin reklam yüzü olduğunu kabul ettikten sonra, internet sitelerinde ve farklı mecralarda ürünün mucidi, sahibi, her şeyi gibi tanıtan sözlerinden hareketle tüm reklamların davacı tarafından yapıldığını kabul etmesinin çelişki olduğunu, taraflar arası ticaret devam ederken satışlan 16 adet ürün olduğunu ve bunlardan sadece 1 tanesinin (…… ) sözleşmeye konu marka olduğunu, diğer ürünlerin marka tescillerinin zaten müvekkili davalı adına tescilli olduğunu, genel ayırt edici isim olan ……. isminin de müvekkili adına tescilli olduğunu, dosyada sabit olduğunu, bu hususun ek raporda kabul edilmiş olmasına karşın nihai olarak kanaatin değişmediğinin ifade edilmesinin mantık zincirinin kopması olduğunu, bu yöndeki itirazlarının havada kaldığını, açıklanan nedenlerle bilirkişi ek raporunun, dosya içindeki somut deliller dikkate alınmaksızın, cironun çok çok büyük bölümünün davalı firmaya ait ……. ve diğer ……. alt markaları ile yapılmış olduğu, davacı şirket ortağı ……’ın davalı firma ve bayilerinin reklam yüzü olduğu gerçeği yok sayılarak, genel hayat tecrübeleri ve dosya içinde iç ilişkiyi ortaya koyan somut delillere aykırı olarak oluşturulduğunu, ek raporda yapılan izahların yetersiz ve somut olay ile uyumsuz olduğunu, hukuka aykırı olup raporun hükme esas olabilecek ve denetlenebilecek nitelikte olmadığını, bu nedenlerle haksız davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte olması halinde yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilince Trabzon …. Noterliği’nin 25/07/2012 tarih, …. yevmiye numaralı tek satıcılık sözleşmesinin aslı gibidir onaylı fotokopisi ve tek satıcılık sözleşmesinde ……’a ait olan tüm hak ve yetkinin 10 yıl süre ile ….. Doğal Sağlık Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne devredildiğine dair protokol aslını ibraz ettiği görülmüştür.
Dava, davalı tarafça Bakırköy ….Noterliği’nin 22/10/2013 tarihli, …. yevmiye numaralı taraf olanın veya yakınının zarara uğratılacağı, hayat veya kişilik veya namusuna derhal zarar verileceği korkusuyla yapılan marka devir sözleşmesinin aynı zamanda devir bedelinin de ödenmemiş olması nedeniyle hükümsüzlüğü, bunun mümkün olmaması halinde markaların devir tarihindeki rayiç değerinin tespit edilerek davalı ……. Doğal Sağlık Ürünleri Ltd. Şti’nden temerrüt faizi ile birlikte tahsili taleplerinden oluşmaktadır.
Mahkememizce İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ….. HD.’nin ….. sayılı ilamı doğrultusunda Bakırköy …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ….. esas sayılı dosyasının kesinleşmesi beklenerek kesinleşme şerhi içerir karar örneği celp edilmiş, ayrıca marka devir sözleşmesi dayanağı olan Trabzon ….. Noterliği’nin …. yevmiye numaralı sözleşmesi dosyaya kazandırılmıştır.
Marka devri, dava ve devir tarihi itibariyle yürürlükte olan 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 16.maddesinde düzenlenmektedir. Buna göre marka “tescil edildiği mal ve hizmetlerin tümü veya bir kısmı için devredilebilir… bir markanın devri mahkeme kararının sonucu olan devir hariç yazılı olarak yapılır ve devir sözleşmesi taraflarca imzalanır. Aksine sözleşmeler hükümsüzdür… Devir, taraflardan birinin talebi üzerine sicile kayıt edilir ve yayınlanır. Devir, sicile kayıt edilmediği sürece taraflar markanın tescilinden doğan yetkileri iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri süremez.”
Bu açık düzenlemeye göre markanın devri bir tasarrufi işlem olup mahiyeti itibariyle bir hakkın yani alacağın temlikinin sonuçlarını doğurur. Marka devrinin yazılı olması geçerlilik koşuludur.
Dava dilekçesinde ve davacı yanın diğer yazılı ve sözlü beyanlarına göre davacı şirket yetkilisine yönelik korkutma eylemi dolayısıyla marka devri sözleşmesi yoklukla maluldur. Bir sözleşmenin kurucu unsuru tarafların belirli bir hukuki sonucu doğurmaya yönelik karşılıklı ve birbirlerine uygun irade beyanlarıdır. Tarafların irade beyanları birbirine uygun değilse istenilen borç sözleşmesi kurulmaz. Somut olayda, marka devir sözleşmesinde tarafların şekil şartına uygun olarak birbirlerine uygun irade beyanları sözleşmenin kurulması için yeterli kabul edilmelidir.
TBK’nun 39.maddesine göre yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşmeyle bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse sözleşmeyi onamış sayılır. Ön görülen bir yıllık süre hak düşürücü süredir.
Davaya konu olayda taraflar arasında akdedilen marka devir sözleşmesi noter kanalıyla yapılmış ve herhangi bir şekil eksikliği ihtiva etmemektedir. Taraflar arasında devir iradesine yönelik olarak öncelikle 25/07/2012 tarihli Trabzon …. Noterliği’nin … yevmiye numaralı sözleşmenin akdedildiği, sonrasında 22/10/2013 tarihinde Bakırköy ….. Noterliği’nde marka devir sözleşmesi akdedildiği, söz konusu sözleşmelerden yaklaşık iki yıl sonra huzurdaki davanın 19/02/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda kanunda öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiğinin kabulü gerekir.
Hak düşürücü süre yönünden yukarıda yapılan tespitlerden bağımsız olarak korkutma iddiasına dayanan tarafın bu iddiasını ispat külfetinde olduğu, ancak söz konusu iddia dolayısıyla yapılan ceza yargılamasında ilgili sanıkların beraatlerine karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği, dosyada korkutma iddiasına yönelik olarak başkaca ispata yarar bir delil sunulamadığı ve ilgili iddianın ispatlanamadığı hukuki kanaatine ulaşılmıştır.
Yargıtay …. Hukuk Dairesi de ….. esas, …. karar sayılı ilamında “ilk derece mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre marka devir sözleşmesinin 15/06/2012 tarihinde imzalandığı, sözleşmenin akdedildiği tarihten 1 ay sonra davacılar fesih iradelerini noter yolu ile gönderdikleri, fesih ihbarnamesi ile açıklamış olsalar da davalıya tebligatın ulaşmadığı, bu davanın hak düşürücü sürenin dolumundan sonra 15/12/2014 tarihinde açıldığı, süresinde olduğu var sayılsa dahi aşırı yararlanmanın kabul edilebilmesi için objektif unsurların yanında subjektif unsurların da gerçekleşmesi gerektiği, davacının kadın olmasının düşüncesizlik ve deneyimsizlik olarak nitelendirilemeyeceği, sözleşmeyi imzalarken bedelin düşüklüğünü ve markayı devrettiğinin farkında olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.” şeklindeki tespitlerinden sonra ilgili kararın onanmasına karar vermiştir. Söz konusu Yargıtay kararında da belirtildiği üzere münhasıran bedel düşüklüğü irade sakatının kabul edilebilmesi için yeterli değildir. Somut olayda tacir olan davacının bedel düşüklüğü konusunda imzaladığı sözleşmenin nitelik ile sonuçlarını kavramasının kendisinden beklenebileceği açıktır.
Tüm bu nedenlerle davacının korkutma nedeniyle taraflar arasında düzenlenen marka devir sözleşmesinin hükümsüzlüğü tespiti talebinin reddine, söz konusu devre konu marka tescillerinin iptali ve davacı adına tescili talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Tarafların her ikisinin de marka devir sözleşmesinin noter kanalıyla yapıldığı hususunda kabulleri mevcuttur. Söz konusu marka devir sözleşmesinin yukarıda anılı açıklamalar çerçevesinde geçerli olduğunun kabulü karşısında devir bedeli olarak 9.000,00 TL’nin davacı yana ödendiğini ispat yükü davalı taraftadır. Mahkememizce toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ile davalı yanın söz konusu bedeli davacıya ödediği hususunun ispatlanamadığı anlaşıldığından devir bedelinin davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacı söz konusu devir bedelini münhasıran ……. Doğal Sağlık Ürünleri Limited Şirketi’nden tahsilini talep etmiş olmakla söz konusu şirket yönünden devir bedeli konusunda hüküm kurulmuştur.
Davalı olarak gösterilen Türk Patent ve Marka Kurumu’nun huzurdaki dava açısından davalı sıfatının bulunmadığı ve kendisine yöneltilecek bir husumet bulunmadığından, söz konusu davalı yönünden açılan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davalı TPMK yönünden açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davacının Bakırköy …. Noterliği’nin 22/10/2013 tarihli, ….. yevmiye numarası ile düzenlenen devir sözleşmesinin hükümsüzlüğünün tespiti talebinin REDDİNE, söz konusu devre konu marka tescillerinin iptali ile; davacı adına tescili talebinin REDDİNE,
-9.000,00 TL devir bedelinin 22/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Alınması gereken 614,79 TL harçtan, davacı tarafça yatırılan 153,70 TL peşin harç, 154,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 307,09 TL harcın davalı ……. Doğal Sağlık Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nden alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesine göre kabul edilen alacak davası yönünden 9.000,00 TL vekalet ücretinin davalı ……. Doğal Sağlık Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı ……. Doğal Sağlık Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen devir sözleşmesinin hükümsüzlüğünün tespiti ile markaların davacıya devri davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalı ……. Doğal Sağlık Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne verilmesine,
6-Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davanın usulden reddi nedeniyle 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak Türk Patent ve Marka Kurumu’na verilmesine,
7-Davalı ……. Pazarlama Tüketim Malzemeleri Reklam Kırtasiye Ltd.Şti kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen devir sözleşmesinin hükümsüzlüğünün tespiti ile markaların davacıya devri davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalı ……. Pazarlama Tüketim Malzemeleri Reklam Kırtasiye Ltd.Şti’ye verilmesine,
8-Davacı tarafça yapılan 3.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 846,30 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 3.846,30 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranında hesaplanan 1.923,15 TL’sinin davalı ……. Doğal Sağlık Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı tarafça yatırılan 27,70 TL başvurma harcı, 153,70 TL peşin harç ve 154,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 335,40 TL harç giderinin davalı ……. Doğal Sağlık Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı ……. Doğal Sağlık Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından yapılan 375,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranında hesaplanan 187,50 TL’sinin davacıdan alınarak davalı ……. Doğal Sağlık Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından yapılan 100,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak Türk Patent ve Marka Kurumu’na verilmesine,
12-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ve davalı ……. Doğal Sağlık Ürünleri Ltd. Şti.vekilinin yüzlerine karşı diğer davalıların yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/12/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸