Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/245 E. 2021/265 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/245 Esas
KARAR NO : 2021/265

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü, Marka’dan Doğan Haklara Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men ve Ref’i ile Tazminat
DAVA TARİHİ : 18/02/2020
KARAR TARİHİ : 22/12/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/01/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı aleyhine Bakırköy … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …E., …karar sayılı kararıyla davalının …’ın ….isimli şekilde iş yerinde, tabelalarında markasal olarak kullanılması ve internet üzerinde tanıtım yapmasının engellenmesine ve men’ine, marka tecavüzünün tespitine ve men’ine karar verilmiş olmasına rağmen davalı yanın işyerinde tabelasında ve internet üzerinde “…” ibarelerini markasal olarak kullandığını, müvekkilinin “….” ibareli markaların tek ve gerçek hak sahibi olduğunu, davalıların markasal kullanımlarının 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu gereğince marka tecavüzü teşkil ettiği gibi TTK hükümleri gereğince de haksız rekabete sebebiyet verdiğini, müvekkilinin davalının haksız rekabeti ve Sınai Mülkiyet Kanunu’na aykırılık teşkil eden eylemleri nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını, müvekkili markasının aynen alınması suretiyle oluşturulan 29,30,43.sınıfta tescilli …. tescil nolu “….” markasının müvekkilinin seri markaları ile ayniyet oluşturacak şekilde benzerliğinin daha ilk bakışta açıkça görüldüğünü, davalının kötüniyetli şekilte tescil ettirdiği … nolu “….” markasının kötüniyetli tescil ettirilmiş olması nedeni ile hükümsüzlüğüne karar verilmesinin gerektiğini, açıklanan nedenlerle davalı kullanımlarının müvekkili markalarına vaki tecavüzünün tespitine, men’ine, ref’ine, davalının hukuka, ticari ahlak ve teamüle aykırı eylemleri ile yol açmış oldukları haksız rekabetin tespitine, men’ine, ve ref’ine, dilekçede bildirdikleri internet sayfalarına erişimin engellenmesi ve yayının kaldırılmasına, şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın haksız eylem tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte, 90.00,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle; müvekkilinin uğradığı ticari itibar kaybına karşılık olarak 10.000,00 TL itibar kaybı tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, davalı adına kayıtlı … nolu markasının kötüniyetli tescil edilmiş olmasından ötürü hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı adına kayıtlı …. numaralı bir marka tesciline rastlanmadığını, davacının iddiasına mesnet aldığı markaların gerçek hak sahibi olduğu anlaşılan …’ın vefatı nedeniyle marka tescillerinin mirasçıları …, …, … ve … adlarına sağlandığını, böylece davacının tek başına bu davayı açmaya ehliyetinin bulunmadığını, davancın öncelikle aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesinin gerekeceğini, davacının tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığını, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas, … karar sayılı ilamıyla”…” ibaresinin kullanma hakkının müvekkilinde olduğunun hüküm altına alındığını, müvekkilinin kullanımının haksız rekabet de teşkil etmeyeceği vurgulanarak davacı yanca açılan davanın reddedildiğini, İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …. e, …. karar sayılı ilamıyla yine “….” ibaresinin kullanım hakkının müvekkilinde bulunduğunun tespitiyle, davalı … Lokanta Turizm İşl.ve Tic. Ltd. Şti’ne ait ticaret unvanından “…” ibaresinin terkin edildiğini, İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …. e., … k.sayılı ilamıyla “…” ibaresinin işletme adı olarak kullanılmasının verilen izin nedeniyle karşı taraf tescilli markasına tecavüz oluşturmayacağı hüküm altına alındığını, söz konusu kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini,davacı vekilince müvekkili eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinden söz edildiğini, ancak kesinleşmiş mahkeme kararları çerçevesinde işletme adı olarak yapılan kullanımın haksız rekabet teşkil. Edemeyeceğini, müvekkilinin markasal bir kullanımının olmadığını, davacı tarafından hükümsüz kılınması istenilen … sayılı markasının tescil edildiği sınıflar 29, 30 ve 43.sınıflar olduğunu, dosyada mevcut ortaklıktan ayrılma protokolü hükümleri, davacının markanın kullanıldığı iddiasıyla birden çok dava açtığını, müvekkilinin kötüniyetinden söz edilemeyeceğini, tescilin 2013 yılına ait olması ve davacı tarafından markadan habersiz olunduğu ileri sürülemeyeceğine göre aradan geçen süre dikkate alındığında (5) yıllık hükümsüzlük davası açma süresinin de çoktan dolduğunu, davacının hakkın kullanılmasının suistimali niteliğinde olan talebinin kabul edilmemesinin gerektiğini, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı … mirasçıları …, …, … açılan davaya muvafakat ettiklerini bildirerek Av. …a vekaletnamesini sunduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …esas sayılı dosyası celp olunmuş, tetkikinde; davacının …, davalının … İnşaat Tic. San. Ltd. Şti.olduğu, yargılama sonunda 23/09/2014 tarih, …. karar sayılı kararıyla davacı tarafın markaya tecavüzün tespiti, meni yönünden davasının kabulüne, maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, manevi tazminat talebinin kabulüne ve davalı tarafa ait … numaralı markanın tescilli olduğu 43.sınıf yönünden herhangi bir kullanımı ispat edilemediğinden söz konusu markanın iptaline karar verildiği, kararın Yargıtay’a gönderildiği, Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 17/12/2015 tarih, … esas, … karar sayılı ilamıyla ilk derece mahkemesince verilen kararın tazminat yönünden bozulmasına karar verildiği, sair hususlar yönünden kararın kesinleştiği ve mahkemece 21/03/2018 tarih, … esas, … karar sayılı ilamıyla maddi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile 956.380,14 TL maddi tazminatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, manevi tazminatın kısmen kabul kısmen reddi ile 15.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verildiği ve kararın Yargıtayca bozularak Mahkemenin … esasına aldığı görülmüştür.
Davacı vekilinin tespit talebinin kabulü ile, dosyanın marka vekili ve bilişim uzmanı bilirkişiye tevdine karar verildiği görülmüş, bilirkişiler 16/03/2020 havale tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında; “davalı yana ait … kod numaralı markanın, davacı yana ait davaya mesnet markalar ile ortalama tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vereceği ve kötüniyetle tescil edildiği görüşleri neticesinde hükümsüz kılınması için şartların oluştuğu, davalı yanın dava konusu olan davalı yana ait internet sitesi üzerindeki ve tabelalardaki kullanımlarının ortalama tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verebileceği yönünde değerlendirmeleri neticesinde davacı yanın marka hakkına tecavüz edildiği, davalı yanın davaya konu kullanımlarının ticari unvanının “….” ve ticari unvanında yer alan “…” ibarelerini baskın unsur olarak markasal biçimde kullanması neticesinde davacı yan ile haksız rekabet teşkil eder eylemlerde bulunduğu” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Dosyaya sunulan tüm deliller ışığında mevcut heyete bir SMM bilirkişi eklenmek suretiyle davalının, davacı marka haklarının tecavüzü ve haksız rekabetinin bulunup bulunmadığı, maddi, manevi ve itibar tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı, oluştuysa miktarı, ayrıca … tescil numaralı markanın hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor tanzimi için dosyanın yeniden bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişilerin 01/07/2021 tarihli raporlarında; “dosyanın esası bakımından kök raporlarındaki görüşlerini değiştirmelerini gerektirir herhangi bir durumun var olmadığı, davalı tarafın incelenen ticari defterlerinin sahipleri lehine delil vasfına haiz olduğu, davalı tarafın, dava konusu markaya yönelik tespit edilebilen en eski kullanımlarının (internet sitesi ve satış faturaları) 2015 yılı başı olduğu, bu nedenle hak ihlal süresi olarak, 2015 yılının başından başlayarak, dava tarihine kadar olan sürenin dikkate alınarak hesaplama yapıldığı, markanın, satışa sunulan ürün ya da verilen hizmete olan etkisi somut olarak hesaplanamasa da, teamüllere göre markanın tanınmışlık kriterleri de göz önüne alınarak, satışlara olan etkisinin %15 ile %25 arasında değiştiğine yönelik genel kabul görmüş uzman görüşlerinin bulunduğu, davalı tarafın, 2015 yılından başlayarak, dava tarihine kadar olan süre içerisinde, mali tablolarında beyan ettiği Faaliyet Kazancı üzerinden, dava konusu markanın etkisinin %20 civarında olduğu varsayılarak yapılan hesaba göre, davacı tarafın talep edebileceği maddi tazminat tutarının 309.114,96 TL olarak hesap edildiği” hususlarını bildirmişlerdir.
Davalı vekili 03/09/2021 tarihli dilekçesi ile, rapora esas alınan internet yorumları, paylaşımlarının müvekkiline ait olmadığını, müvekkili tarafından ifa edilemeyen eylemden, müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, müvekkili şirket ile bağlantısı olmayan vatandaşın paylaşımından müvekkilinin tutulamayacağını, hesaplamanın net kardan değil, faaliyet karı üzerinden yapıldığını, tazminata esas değerin, net karın üzerinde belirlenemeyeceğini, yerleşik içtihatlara aykırı olarak belirlenen tazminat tutarına itiraz ettiklerini, yargı kararı ile sabit işletmesel kullanım haklarının incelenmeden mütala verildiğini, müvekkilince yapılmış bir marka ihlali bulunmadığından olayda uzamış ceza zamanaşımı süresi uygulanmasının da söz konusu olamayacağını, zamanaşımına uğramış dönem için tazminat hesaplaması yapılmasının doğru olmadığını, rapora bu yönden de itiraz ettiklerini, tazminat başlangıç tarihi olarak en eski paylaşım olarak kabul edilen 19/02/2015 tarihli paylaşımın, müvekkili ile ilgisi olmayan bir vatandaşın paylaşımı olduğunu, müvekkilinin iradi bir hareketinin olmadığını, tecavüz başlangıcı olarak kabul edilemeyeceğini, bilirkişi raporunda, markanın satışlara olan etkisinin %15 ile %25 arası değiştiği görüşünün hakim olduğu belirtilerek dava konusu markanın satışlara etkisinin %20 civarında olduğu varsayılarak hesaplama yapıldığını, öncelikle oran aralığının çok yüksek olduğunu, kabul etmediklerini, bu aralığın kabulüne dair hiçbir yargı kararına, içtihata ve makaleye ulaşamadıklarını, müvekkilinin internet sitesinin olmadığını, reklamının olmadığını, kazancının tamamen kendi emeğinin ürünü olduğunu, herhangi bir marka kullanımı olmadığından bu yolla kazancını arttırdığının kabulünün mümkün olmadığını, dosyanın yeni bilirkişi heyetine tevdini talep etmiştir.
Davacı vekili 08/11/2021 tarihli dilekçesi ile 1.000,00 TL olan maddi tazminat taleplerini 309.114,96 TL olarak artırdıklarını bildirerek eksik harcı tamamladıkları görülmüştür.
Dava, davalının, davacı markasından doğan haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespiti, ref ve men’i ile maddi, manevi ve itibar tazminatı talebine yöneliktir.
Mahkememizce markanın hükümsüzlüğü talebi yönünden yapılan değerlendirmede;
SMK’nun 25.md’si hükümsüzlük hallerini düzenlemektedir. Buna göre 5.md’deki mutlak red; ve 6.md’deki nisbi red sebepleri hükümsüzlük sebebidir.
SMK’nun 6/1 md’sine göre, tescil başvurusu yapılan bir markanın tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali, aynı kanunun 7/1 md’sinde marka hakkına tecavüz hali olarak yer almaktadır. SMK’nun 6/1 md’sine göre, önceki marka ile tescil başvurusu yapılan marka aynı ya da benzer ise sınıflar da aynı ya da benzer ise bu başvuru itiraz üzerine red edilir. SMK’nun 25/1 md’si gereğince hem 5.md’de yazılı mutlak red nedenleri , hem de 6.md’de yazılı nisbi red nedenleri birer hükümsüzlük nedenidir. Marka koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/1-b md’sine göre ise, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
Karıştırılma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyor ise doğrudan karıştırma ihtimali; eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırd ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırma ihtimalinden söz edilecektir.
Davacının davaya dayanak markalarının asli ve ayırdedici unsuru “…” kelime unsurlarıdır. Davalının fiili markasal kullanımları ve hükümsüzlük talebine konu … tescil numaralı markası ise “….” şeklindedir. Bu durumda asli unsurlar bakımından görsel, işitsel, anlamsal ve sınıfsal olarak taraf markaları yüksek derecede benzerlik barındırmaktadır. Oluşan bu benzerlik nedeniyle tarafların tescilli oldukları ve davalının fiili kullanımlarının bulunduğu hizmet ve emtialar bakımından özel bir eğitim ve dikkat seviyesine sahip olmayan ortalama tüketici nezdinde karıştırma ihtimalinin bulunduğu, bu bakımdan tecavüz ve hükümsüzlük koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
6102 Sayılı TTKnın 54. Maddesi ile, haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. 55. Maddesinin 4. fıkrasında ise, iyi niyetle bağdaşmayan, haksız rekabete ilişkin eylemlere örnek olarak, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak gösterilmiş ve haksız rekabet halleri hüküm altına alınmıştır. Davalının marka hakkına tecavüz oluşturan eylemleri aynı zamanda ticari dürüstlük kurulanı aykırıdır ve haksız rekabet oluşturmaktadır.
Davaya konu olayda davalı tarafın, 2015 yılından başlayarak dava tarihine kadar olan süre içerisinde, mali tablolarında beyan ettiği Faaliyet Kazancı üzerinden davacı tarafın talep edebileceği maddi tazminat tutarı 309.114,96 TL olarak tespit olunmuştur.
Mahkememizce kabul edilen markadan doğan haklara tecavüz yönünden, fiili olarak markasal kullanımları bulunan davalı yönünden davacı yan SMK’nun 151/2-b maddesinde belirtilen “Sınai Mülkiyet Hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç”a göre hesaplama yapılmasını talep etmiştir. Söz konusu maddenin gerekçe metnine göre: “Maddede yoksun kalınan kazanç ve bu kazancın nasıl hesaplanacağı düzenlenmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen hesaplama metotları arasına, önceki düzenlemelerde yer alan “hakkın kullanılması ile” ibareleri alınmamıştır. Önceki düzenlemede, tecavüz suretiyle yapılan satışlardan elde edilen kazanca, markanın katkısı oranında tazminata hükmedilmekte ve bu durum, oldukça düşük tazminatlara hükmedilmesine yol açmaktaydı. Türk Ticaret Kanununun haksız rekabete ilişkin hükümlerinin, tecavüz edilerek elde edilen net kazancın hak sahibine verilmesini sağlayacak şekilde düzenleme getirmesi nedeniyle uygulamada sınai mülkiyet hakkı sahipleri, sınai mülkiyet hakkı koruması yerine haksız rekabet korumasını tercih etmekteydi. “Hakkın kullanılması ile” ibaresine metinde yer verilmeyerek hüküm, Türk Ticaret Kanunu ile uyumlu şekilde düzenlenmiş, metinden “tecavüz suretiyle elde edilen gelire sadece sınai mülkiyet hakkının sağladığı katkı” anlamının çıkmaması gerektiği düşünülmüş, ayrıca AB direktifinde de “hakkın kullanılması ile” ibaresine karşılık gelecek ifade bulunmadığı gözetilerek anılan ibarelere fıkrada yer verilmemiştir. Yapılan düzenleme ile davalıların davaların ve tazminat sorumluluğunun daha etkin hale getirilmesi amaçlanmıştır. Yine fıkranın (c) bendine göre yapılacak hesaplama sonucu hükmedilecek tazminatta dikkate alınacak kazancın “net kazanç” yani “kâr” olduğu vurgulanmıştır.” denilmek suretiyle markanın satışlara muhtemel etkisi dolayısıyla elde edilen net kârdan indirim yapılmaksızın maddi tazminata hükmetmek gerekmektedir.
Davaya konu olayda davalının tecavüze konu dönemdeki faaliyet kazancının 1.545.574,82 TL olarak tespit edilmiş, marka etkisi oranı dikkate alınarak elde edilen muhtemel kazancın 309.114,96 TL hesap edildiği anlaşılmakla taleple bağlılık ilkesi çerçevesinde davacının maddi tazminat talebinin ıslah edilmiş hali ile kabulüne karar vermek gerekmiştir.
İhlal edilen hakkın boyutu, kusurun derecesi ve tarafların mali durumları nazara alınarak davalı 20.000,00 TL manevi tazminatın yeterli ve dengeleyici olacağı kanaatine ulaşılmıştır.
Davacının itibar tazminatı talebine gelince; Yüksek Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 05/05/2016 tarih ve … Esas- … Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; “… itibarı kavramı, … ile inşa edilen imajı ifade etmektedir. Zira imaj ve güven oluşturmanın bir maliyeti vardır. İtibar zararı ise inşa edilen veya edilmekte olan imajın zedelenmesi nedeniyle doğan zarardır. İtibar tazminatı belirlenirken, bir taraftan imaj inşası için gerçekleştirilen giderlerden hareket ederek zararın giderilmesi için yapılması gereken (reklam kampanyası gibi) giderleri dikkate almalı, diğer taraftan da itibar kaybının manevi yönünü göz önünde tutulmalıdır.” Somut uyuşmazlıkta, davalının kötü üretim ve pazarlama yaptığı hususu ispatlanamadığı gibi, davacının marka imajının zedelendiği hususu da ispatlanamamıştır. Keza , bozulan imajın düzeltilmesi için herhangi bir masraf yapılması gerektiği de ispatlanamamıştır. Bu itibarla, itibar tazminatına yönelik talebin reddi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
-Davalının, davacıya ait …,..,… ve …. tescil numaralı markalardan doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, ref ve men’ine
-*https://www…com/p/…
*https://www….com/p/….
*https://www…com/…
*https://www….com/….
*https://www…com.tr/….
*https://www…com.tr/….
*https://www…com.tr/…
*https://www….com.tr/….
*https://….
*https://…
*http://www….
*http://www….
*http://www…
*http://www…. isimli internet sitelerine erişimin engellenmesine,
-309.114,96 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin ve unsurları oluşmayan itibar tazminatı talebinin reddine,
-Davalıya ait … tescil numaralı markaların hükümsüzlüğüne,
-Hüküm özetinin masrafı davalı tarafça karşılanmak suretiyle ulusal çapta yayın yapan tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde ilanına,
2-Alınması gereken 22.481,84 TL harçtan, alınan 1.724,83 TL peşin harç ve 5.261,83 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 15.495,18 TL haracın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti talebine yönelik 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen maddi tazminat talebine yönelik 30.088,05 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen manevi tazminat talebine yönelik 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen manevi tazminat talebine yönelik 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen itibar tazminat talebine yönelik 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 4.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 113,00 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 4.113,00 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre hesaplanan 3.308,73 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı tarafından yatırılan 1.724,83 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı ve 5.261,83 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 7.041,06 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/12/2021

Katip ….
¸

Hakim …
¸