Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/237 E. 2021/27 K. 24.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/237 Esas
KARAR NO : 2021/27

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/02/2020
KARAR TARİHİ : 24/02/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/03/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin Almanya merkezli grup şirketlerden oluşan …… markalı çanta ve valiz üretimine 2018 yılından itibaren başladığını, davalı …’nın ise müvekkili şirketten mal alımı yaparak kendi dükkanında müvekkiline ait markalı çanta ve valizleri satışa sunan bayi konumunda çalıştığını, davalı şirket bayiliğini yaptığı müvekkilinin …… markasını kötü niyetli olarak kendi adına ……. olarak tescil ettirdiği ve daha sonra da müvekkili şirket yetkilisi …….’a 500.000 TL bedelle bu markayı satmayı teklif ettiğini, müvekkili olan şirketin Avrupa Birliği ülkeleri tescilleri incelendiğinde ……. markasını ticari emtialarında marka olarak kullandığının anlaşılacağını, müvekkilinin tüm ticari faaliyetlerinde ve ürünlerinde kullandığı ……. markasının Avrupa, Çin ve diğer pazarlarda tanıtarak yüksek bilinirliğe ulaştırması sebebi ile davalının haberdar olduğu markayı kötü niyetli olarak tescil ettirdiği ve müvekkilinin Türkiye’de iş yapmasına engel olmaya çalıştığını, müvekkilinin markasının Avrupa’da birçok ülkede tescilli olup müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğunu, davalı ile ispat edilen ticari ilişki de göz önünde bulundurulduğunda, müvekkilinin Türkiye’de markayı tescil ettirmemiş olmasının gerçek hak sahibi olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğini, davalının müvekkilinden izin almadan ve gizleyerek bayiliğini yaptığı ……. markasını ……. olarak tescilini sağladığını, müvekkilinin iş yapmak istediği satıcı ve bayi olabilecek 3.kişiler markanın zaten tescilli olmasını sebep göstererek müvekkili ile iş yapmayı reddettiklerini, markalar arasındaki ayniyet derecesinde benzerlik sebebi ile davalının kötü niyetli tescilinin iptalini talep ve beyan etmişlerdir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; ……. markasının tanınmış marka olmadığını, müvekkilinin yeni bir girişim olarak bu markaya dair tescil başvurusunda bulunmuş olmasıyla, Türkiye’de ve hatta ilgili Avrupa ülkelerinde de ……. markasının hiç bir tanınmışlığının ilgisinin bulunmadığını, internette yapılan ……. marka aramasında, davacıya ait hiçbir veri bulunamadığını, itiraza konu marka; …… bülteninde arama yapıldığında, hiçbir logosu bulunmayan, yalnızca; ……. ibaresi içeren ……. nolu markanın 7,8,11,21 nolu sınıflarda 2013 yılında dava dışı …… adına başvurulduğu ve 02/01/2014 tarihinde tescil edildiğini, ……. ibaresi içeren ….. nolu markanın 1,3,7,8,9,11,16,21,25,30,43 nolu sınıflarda 2017 yılında …… adına başvurulduğu ve 12/01/2018 tarihinde tescil edildiğini, …… ibaresi içeren ……. nolu markanın 9,11,18,20,21,24 nolu sınıflarda 2019 yılında başvurusunun yapıldığı ve henüz değerlendirme aşamasında olduğunu, ……. ibaresi içeren …… nolu markanın 9,11,20,21,24 sınıflarda 2019 yılında …… adına başvurusunun yapıldığı, 2 ay önce tescil edildiğini, davacı şirket adına tescil başvurusu yapılmış hiçbir marka bulunmamakla birlikte, dava dışı ……… firmasına ait olarak da bahse konu valiz ürününü kapsayan sınıfta tescil edilmiş bir markası bulunmadığını, itiraza konu markanın aktif olarak kullanılmadığını, davacı firmanın müvekkiline ……. marka ürün satmadığını belirterek, davanın reddine, yargalama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE:
Yargılama sırasında deliller toplanmış; Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davaya konu marka tescil belgeleri ve ilgili dosya evrakları celp edilmiştir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller ve taraf iddiaları ışığında dosya tüm deliller ve dilekçeler değerlendirilerek davalı adına tescilli ……. tescil numaralı markanın dava dilekçesinde belirtilen nedenlerle hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında inceleme yaparak rapor tanzim etmek üzere dosyanın resen seçilecek sınai mülkiyet uzmanı bilirkişiye tevdi olunmuş, bilirkişilerin düzenlemiş olduğu 18/01/2021 havale tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında özetle; “davacının dava konusu ……. ibareli marka bakımından kullanımını gösteren ilk faturanın 20/07/2018 tarihinde düzenlendiğini, davacı ile davalı arasındaki ticari faaliyeti gösteren ilk faturanın 22/01/2019 tarihinde düzenlendiğini, davalının ……. ibaresi bakımından marka başvurusunu 14/06/2019 tarihinde yaptığını, davalı yanın marka başvurusundan önce, davacı yan ile ticari faaliyetinin bulunduğunu, bu sebeple ticari faaliyette bulunduğu tacirin/davacının markasından habersiz olmadığı ve davacıya ait ……. ibareli markayı bildiği-bilmesi gerektiğini, davalının faaliyet alanı nedeniyle varlığından haberdar olduğu davacı markası ile iltibas yaratacak dava konusu ……. kod numaralı, ……. ibareli, görselini haiz marka müracaatının kötüniyetli olarak gerçekleştirildiğinin değerlendirilebileceği, bu meyanda ilgili markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Davalı tarafın bilirkişi raporuna karşı itiraz ve beyan dilekçesi ile; bilirkişinin her ne kadar marka vekili olsa dahi, yapmış olduğu değerlendirmenin teknik değil, hukuki bir değerlendirme olması nedeniyle, bilirkişilerin görevinin, teknik görüş belirtmek olmakla, kötü niyete ilişkin olarak yapılan hukuki görüş beyanının değerlendirme dışında tutulmasını, davacı her ne kadar yurt dışında ……. markası tescillerine sahip ise de, Türkiye’de markanın tanınırlığına dair tüm çalışmaları müvekkili şirketin, kendi markası ile yürüttüğünü, müvekkilinin senelerdir piyasada ……. Çanta ile bilinirliği olmakla, maka başvurusunun ……. ……. şeklinde yapılmasının da, ……. ibaresinden yararlanma amacı değil, aksine ……. ibaresini ön plana çıkararak, piyasadaki kendi bilinirliği üzerinden ticari faaliyetlerini sürdürme amacını taşıdığını, işbu davanın öncelikle husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, davacı ……. firmasının ilgili marka ile hiç bir bağlantısının olmadığını, dava dışı ….. firmasının ……. markasına sahip olduğunu belirterek davanın usulden reddedilmesini talep etmiştir.
Dava; davalı adına tescilli markanın hükümsüzlük talebine yöneliktir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; SMK 6/son’a göre kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir. Aynı kanunun 25.maddesine göre ise kötüniyetli tescil aynı zamanda bir hükümsüzlük sebebidir.
Davaya konu olayda uluslararası alan da davacı yan adına tescilli olan “…….” markasının yine davacı tarafça Türkiye’de 2018 yılından beri kullanıldığına ve davalı ile aralarındaki ticaret sebebiyle davalının da bu kullanımdan haberdar olduğuna ilişkin fatura ve deliller ışığında davalının tescil tarihinden önce davacının markasal kullanımlarını bildiği kanaatine varılmıştır. MK’nun 2.maddesi uyarınca “herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.” Aksine davranışın müeyyidesi de aynı maddede gösterilmiştir; buna göre bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Dürüstlük ise toplumun bilincinde yerleşmiş olan ve toplumun büyük yoğunluğu tarafından beğenilerek ve uygun görülerek uyulan, namusluluk, doğruluk, işlem ve iş ilişkilerinde dikkat, özen ve karşılıklı güven esaslarının oluşturulduğu davranış biçimidir. Markadan beklenen normal kullanma, yararlanma ve onu koruma amacına aykırılık teşkil eden marka tescilleri ticari yaşamdaki dürüstlük kurallarına aykırılık oluşturur. Davaya konu olayda olduğu gibi dünyanın başka ülkelerinde tescilli bulunan, Türkiye’de markasal olarak kullanılan, yapılan karşılıklı ticaret sebebiyle haberdar olunan ve orjinalliği sebebiyle birbirinden bağımsız düşünülüp oluşturulduğu söylenemeyecek markanın birebir aynısını veya ayırdedilemeyecek benzerini haklı bir neden olmaksızın adına tescil ettiren kişinin amacının bu işaretin (markanın) bilinirliğinden haksız yarar sağlamak olduğunun kabulü gerekir. Böyle bir davranış marka hakkının kötüye kullanımıdır ve SMK 6/son ve 25.maddeleri gereğince tescilin hükümsüzlüğünü gerektirir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Davacının davasının KABULÜ ile;
-Davalıya ait ……. tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne, karar kesinleştiğinde sicilden terkinine,
2-Alınması gerekli 59,30 TL harçtan peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 85,00 TL tebligat/posta masrafı olmak üzere toplam 1.193,80 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kalan gider avansının karar kesinleşiğinde, yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı.24/02/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır