Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/230 E. 2021/192 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/230 Esas
KARAR NO : 2021/192

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 27/01/2020
KARAR TARİHİ : 03/11/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/12/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin 1960’lı yılların başında kurulduğunu, müvekkilinin Türkiye genelinde “….” markası ile tanınmış olduğu gibi dünya çapında da tanındığını, … tescil numaralı “…..” markasının müvekkili şirket adına tescilli olduğunu, davalının TPMK nezdinde ….. başvuru numarası ile başvuruda bulunmak sureti ile “…….” markasını 18 ve 35.sınıfta tescil ettirdiğini, davalının yapmış olduğu bu tutumun kötüniyetli olduğunu, davalının piyasada ….. olarak bilinen müvekkili markalarına ayniyet derecesinde benzer marka oluşturmak ve müvekkili üzerinden haksız kazanç elde ettiğini, müvekkili firmanın tescilli markaları olan ….. markasının tanınmış marka olduğunu, tüm sınıflarda korunması gerektiğini, davalı markasının, tüketici nezdinde müvekkili firmanın “…..” isimli markasının başka bir serisi, bir alt veyahut üst markası olarak devamı şeklinde anlaşılacağını, huzurdaki davada tespit edilmesi gereken uyuşmazlığın, iki marka arasında iltibasın mevcut olup olmadığına ilişkin olduğunu, iltibas bakımından da Yargıtay’ın orta bilinç düzeyindeki nihai tüketici esas aldığını, taraf markaları arasında aynilik derecesinde benzerlik olduğunu, davalının eylemlerinin müvekkilinin tescilli markasına tecavüz oluşturmakla birlikte TTK hükümleri gereğince haksız rekabet kurallarına da aykırılık oluşturduğunu, açıklanan sebeplerle davalı markasının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi, müvekkilinin 1992 yılından beri faaliyet gösterdiğini, davaya konu “….” markasının müvekkili tarafından 2015 yılında tescil edildiğini ve bu anlamda marka hakkından doğan her türlü hakkın yegane sahibi konumunda olduğunu, davacı tarafın açtığı davanın müvekkilinin kullanımlarından 8 yıl, tescilinden ise tam 5 yıl sonrasına tekabül ettiğini, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davalı adına tescilli markanın sicil kayıtları celp olunmuştur.
Dosya, davalıya ait ….. tescil numaralı markanın davacı markaları ile benzerlik, karıştırılma tehlikesi, iltibas sebepleri ile hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi 16/09/2021 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporunda; “somut olay bakımından 5 yıllık sürenin dolmadığı, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğramadığı, taraf markaları arasında emtia ve sınıfsal benzerlik olduğu, davacıya ait ….. markasının tanınmış marka olarak kabul edilemeyeceği, hükümsüzlüğü talep edilen marka bakımından kötüniyetli tescilin mevcut delil durumuyla ispat edilemediği, somut uyuşmazlık bakımından halkın yani ortalama tüketicinin ortalama sıradan tüketiciler olduğu, hükümsüzlüğü talep edilen davalı markasının davacının dayanak markası ile ayniyet arz etmediği, hükümsüzlüğü talep edilen davalı markasının davacıya ait dayanak marka arasında görsel işitsel ve kavramsal olarak bütüncül karşılaştırılma yapıldığında, taraf markalarının benzer olarak nitelendirilebileceği, ortalama sıradan tüketici kitlesi tarafından markalar arasında herhangi bir şekilde bağlantı kurulması tehlikesini de içerir şekilde ilişkilendirilme ihtimalin de karıştırılma ihtimali olduğu, açıklanan sebeplerle davalıya ait ….. tescil numaralı …. markasının hükümsüzlük koşullarının oluştuğu” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Davalı vekili 02/11/2021 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi raporunda davacının, müvekkili markasının tescil tarihinin 06/02/2015 tarihinden itibaren 5 yılın henüz geçmediğinden bahisle sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğramadığı kanaatine vardığını, bu değerlendirmenin hukuka aykırı olduğunu, davacının, müvekkilinin 8 yıllık kullanımına sessiz kalması sebebiyle hükümsüzlük davası açma hakkını kaybettiğini, müvekkiline ait marka ile davacıya ait markanın benzer olduğunu kabul etmenin mümkün olmadığını, bilirkişinin raporunda müvekkili markası ile davacı markası arasında sınıfsal benzerlik ve markalar arasında karıştırılma ihtimali olduğu hususundaki değerlendirmenin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin olmadığını, açıklanan nedenlerle dosyanın itirazları doğrultusunda 3 kişilik bilirkişi heyetine tevdini, neticeten davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü talebine yöneliktir.
Mahkememizce markanın hükümsüzlüğü talebi yönünden yapılan değerlendirmede;
SMK’nun 25.md’si hükümsüzlük hallerini düzenlemektedir. Buna göre 5.md’deki mutlak red; ve 6.md’deki nisbi red sebepleri hükümsüzlük sebebidir.
SMK’nun 6/1 md’sine göre, tescil başvurusu yapılan bir markanın tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırılma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyor ise doğrudan karıştırma ihtimali; eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırd ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırma ihtimalinden söz edilecektir.
Somut olayda davacıya ait önceki tarihli “…..” markası ile davalıya ait ….. tescil numaralı “….” markası arasında, bütünsel değerlendirmede, taraf markalarının her ikisinin de düz beyaz zemin üzerinde kelime markaları oluşu, bu kelimeler arasında yalnızca tek bir harf farklılığı oluşu ve başka bir tali unsur içermemeleri sebebiyle görsel ve işitsel benzerliğin yüksek oranda olması nedeniyle tescilli oldukları emtialar yönünden özel bir bilgi ve dikkat seviyesine sahip olmayan ortalama tüketici nezdinde işletmeler arasında bağlantı ve karıştırma ihtimalini doğurduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Her ne kadar davacı tanınmış marka iddiasına dayanmış ise de bu iddiasını tevsik edecek seviyede herhangi bir delil sunamadığı, bu itibarla somut uyuşmazlık bakımından tanınmış marka olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Kötüniyet iddiası yönünden yapılan değerlendirmede;
Hukukumuzda iyiniyet karinesinin varlığı, aksini iddia eden için ispat külfeti oluşturur, kötüniyetli marka tescilinin sübut bulup bulmadığı ise her somut olayın özelliklerine göre değerlendirilir. Davaya konu olayda münhasıran yukarıda tesbiti yapılan benzerlik dışında davalının tescilinde kötüniyetli olduğuna ilişkin bir delil ve emare yoktur. Bu durumda tescilin kötüniyetli yapılmadığının kabulü gerekmiştir.
Davacı, davalının sessiz kalma yolu ile hak kaybına uğradığını beyan ve iddia etmiş ise de, hükümsüzlük talepleri yönünden sessiz kalma yolu ile hak kaybı için sürenin tescil tarihinden itibaren başlayacağı, zira tescilli olmayan bir marka yönünden hükümsüzlük talepli bir dava ikame edilemeyeceği, tescil tarihinden önce fiili kullanımın hükümsüzlük davaları yönünden sessiz kalma tarihinin başlangıcı için esas alınamayacağı; davalı markasının ise tescil tarihinin 06/02/2015 olduğu, dava tarihi itibariyle 5 yıllık sürenin dolmadığı anlaşılmıştır.
Davacı markasının tanınmış olmadığı ve davalının da kötüniyetli tescilinin ispatlanamadığı davaya konu uyuşmazlıkta münhasıran sınıfsal benzerlik arz eden “işlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler”, 35.sınıfta “ayak giysileri… ayakkabı ve kemer tokaları, perçinler” emtialarında hükümsüzlük davasının kabulüne karar vermek gerekmiş, sınıfsal benzerlik bulunmayan davalı markasının tescilli olduğu sair emtia ve hizmetler yönünden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
-Davalıya ait ….. tescil numaralı markanın tescilli olduğu 18.sınıfta “işlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler”, 35.sınıfta “ayak giysileri… ayakkabı ve kemer tokaları, perçinler” emtiaları yönünden KISMEN HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, karar kesinleştiğinde söz konusu emtialar yönünden sicilden terkinine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davanın kabul edilen kısmı yönünden 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davanın ret edilen kısmı yönünden 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 218,50 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.218,50 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre hesaplanan 609,25 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 108,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan 43,00 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre hesaplanan 21,50 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
8-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/11/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸