Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/229 E. 2021/23 K. 19.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/229 Esas
KARAR NO : 2021/23

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/01/2020
KARAR TARİHİ : 19/02/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/03/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı yanın …… kod numaralı markayı tescil ettirmesinin müvekkili olan firmanın koruma altında alınan haklarına aykırılık oluşturduğunu, davalı yanın …… başvuru numaralı “……. ” ibareli markasının 26/01/2015 tarihinde tescil edildiğini, müvekkili şirkete ait …… markasının TPMK nezdinde tanınmış marka olarak tespit edildiğini, davalı yanın markasını müvekkili olan şirketle aynı sınıflar olan 21.sınıfta tescil ettirdiğini, davalı yanın kötüniyetli olarak müvekkili olan şirketin tanınırlığından faydalanmakta olduğunu, davalı yan markası ile müvekkili şirkete ait marka arasında iltibas teşkil edecek derecede benzerlik olduğunu, yüksek mahkemenin müvekkili olan şirkete ait …… markası ile davalı yana ait marka arasında iltibas oluşup oluşmadığına yönelik huzurdaki davayı aydınlatacak emsal kararların mevcut olduğunu ve söz konusu kararların var olduğunu beyan ederek davalı yana ait dava konusu markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı yanın ayakkabı ve benzeri ürünlerin imalatı, alımı, satımı, ithalatı ve ihracatı alanlarında faaliyet gösterdiğini, müvekkili olan şirketin temizlik gereçleri ürünleri imalatı, satımı ve ihracatı alanlarında faaliyet gösterdiğini, …… ve ……. markalarını kullandığını, müvekkili eylemlerinin marka hakkı ihlali veya başkaca hukuka aykırılık ve haksız rekabet teşkil etmediğini, taraflara ait markaların bütünsel olarak genel izlenimleri ve şekilleri itibariyle görsel ve işitsel olarak birbirinden farklı olduğunu, markaların farklı sektörlerde olduğunu, dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların haksız, dayanaksız olduğunu ve hükümsüzlük şartlarının oluşmadığını, davacı yan markasının müvekkili şirket markasının tescilinden sonra tanınmış marka olarak tescil edildiği için davacı yanın markasının tanınmışlığından faydalanmasının mümkün olmadığını, davacı markasına yönelik daha önce TPMK nezdinde itirazda bulunduklarını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan taraf markalarının tescil belgeleri celp olunmuştur.
Dosya deliller, TPMK kayıtları, taraf beyanları, dosyadaki evrak ve davalı tarafça ibraz edilen cd değerlendirilerek davalı adına tescilli …… tescil numaralı markanını dava dilekçesinde belirtilen hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığına yönelik rapor tanzim etmek üzere bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi 15/01/2021 havale tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporunda; “davalı yana ait davaya konu markanın davacı yana ait dayanak markalar ile benzer olduğu, davalı yana ait markanını gerek SMK 6/1.madde hükmü gerekse de SMK 6/5.madde hükmü çerçevesinde hükümsüzlüğünün koşullarının oluştuğunun değerlendirilebileceği, davalı yanın müktesap hak iddialarına dayanak olarak göstçermekte olduğu markasının müktesap hak iddialarına dayanak teşkil etmeyeceği ancak davalı yanın dosya arasına sunduğu cd içerisinde davalı yanın ……. görselini çok uzun süredir kullandığına ilişkin verilerin olması (2004 yılına dayanan) ve davacı yan ile davalı yan arasında TPMK nezdinde dava konusu marka bakımından 2013 yılında yaşanmış ihtilaf göz önünde bulundurulduğundan davacı yanın ilgili hükümsüzlük talebi bakımından uzun süre sessiz kalması sebebiyle hak kaybına uğradığının değerlendirilebileceği, ilgili cd içerisinde yer alan bilgi ve belgelerin doğruluğu ve geçerliliğinin yalnızca mahkemenin takdirinde olduğu, cd içerisinde yer alan bilgi ve belgelerin doğruluğuna kanaat getirilir ise dava konusu markanın hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Dava; davalı adına kayıtlı markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talebine yöneliktir.
SMK’nun 6/1 maddesine göre “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.”
Somut olayda davacı tarafa ait tanınmış “……” esas unsurlu markalar ile davalıya ait “…….” markasının asli unsurlar bakımından benzer olduğu ve sınıf farklılığının, davacı markalarının tanınmış olması karşısında karıştırma ihtimalini ortadan kaldırmayacağı anlaşılmıştır.
Burada önemli olan husus, davacının uzun süre sessiz kalma yolu ile hak kaybına uğrayıp uğramadığıdır. Dosyaya sunulan tüm deliller ışığında davalının davaya konu olmayan …… tescil numaralı “…….” markasının da sahibi olduğu, davaya konu edilen markayı tescil ettirmek için 26/01/2013 tarihinde başvuruda bulunduğu ve davalının bu başvuruya 03/03/2014 tarihinde itiraz ettiği, itiraz üzerine yapılan inceleme ile itirazın kısmen kabul, kısmen reddi ile 26/01/2015 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır. Dosyaya davalı tarafça sunulan ticari evraklar, kataloglar, fuar görüntüleri ve davalının birbirine benzer mahiyette olan markaları 2001 yılından itibaren tescillerine konu etmiş olması karşısında, davalının uzun yıllardır birbirine benzer markalara yatırım yaptığı ve davaya konu edilen markasını da tescil tarihinden önce kullanmaya başladığı, davacının bu kullanımdan ve markadan habersiz olduğunun başvuruya 2014 tarihinde yapmış olduğu itiraz nedeni ile düşünülemeyeceği, işbu davanın ise beş yıllık sürenin dolmasına iki gün kala ikame edildiği; bu hali ile davacının uzun süre sessiz kalarak davalının yatırım yapmasına, ticari işletmesini söz konusu marka çevresinde şekillendirmesine sebep olduğu ve M.K.md.2 çerçevesinde hükümsüzlük talebinin hakkın kötüye kullanımı olarak değerlendirmesi gerektiği hukuki ve vicdani kanaatine ulaşılmıştır. Her ne kadar davacı yan kötüniyetli tescil iddiasında bulunmuşsa da başlı başına davacı markalarının tanınmış olmasının kötüniyet için yeterli kabul edilemeyeceği, kötüniyetli tescili tevsike yarar başkaca bir delil bulunmadığı anlaşıldığından kötüniyet iddiasının sübut bulmadığı anlaşılmış ve davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 5.900,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/02/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸