Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/223 E. 2021/139 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/223 Esas
KARAR NO : 2021/139

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 07/01/2020
KARAR TARİHİ : 08/09/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/10/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının ……. markası ……. tarafından ilk olarak 1967 yılında yaratıldığını, davacının şu anda giyim ürünleri, aksesuarlar, kokular, mobilyalar, gözlükler üretmekte ve …… adlı bir restoran işletmekte olduğunu, davacının “…….” markasını uzun yıllardır menşe ülke ABD başta olmak üzere dünya genelinde, Türkiye de dahil 100’den fazla ülkede yoğun ve yaygın bir şekilde kullandığını ve tescil ile koruma altında olduğunu, davacı şirket ile “…….” markası arasında tüketici nezdinde çok güçlü bir bağ oluştuğunu, “…….” markasının veyahut benzeri bir ibarenin üçüncü kişiler tarafından izinsiz kullanılması veya tescil ettirilmesinin davacının Paris Sözleşmesi ve 6769 sayılı SMK ile korunan marka haklarının ve tekel hakkının ihlali sonucunu doğurduğunu, davalının …… tescil sayılı (09. Sınıfta yer alan bazı mallarla ilişkili) 35. Sınıfta tescilli “…….” markası ile davacıya ait 09 ve 35. sınıflarda tescilli, ……. tescil sayılı esas unsuru “…….” olan markası ile benzer olduğunu, aynı emtiaları kapsadığını, davalı markasının esas unsurunun “…….” olduğunu, sadece destekleme unsuru olan ” ….” ibaresinin davalı marka tesciline ayırt edici özellik kazandırmadığını, davalının “…….” markasının, davacının tanınmış “…….” markası ile 09. sınıftaki güneş gözlüğü ve diğer mallarla ilişkili 35. Sınıftaki hizmetleri kapsaması itibariyle aynı sınıftaki aynı emtialar için tescil edildiğini, davacıya ait “…….” markasının …. sayı ile TPMK nezdinde tanınmış marka olarak kayıtlı olduğunu, davalının basiretli bir tacir gibi davranmadığını, kötü niyetli olduğunu, davalının marka olarak sınırsız tercih seçeneği varken, davacı markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olan davaya konu markayı tescil başvurusuna konu etmesinin ve davacı markasına yakınlaşacak şekilde markasal kullanımda bulunmasının tesadüfi olmadığını, davalı markasının emtia listesinde yer alan tüm mallar için hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalının ikametgahının Avcılar ilçesi sınırları içinde kalması sebebiyle Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olmadığını, davacı şirketin ABD merkezli olması sebebiyle yabancılık teminatı yatırması gerektiğini, davacının, davalıya ait ….. tescil sayılı markanın hükümsüzlüğü talepli Ankara …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde …… E. ile ikame ettiği dosyada yetkisizlik kararı verildiğini, davacının aylar geçmesine rağmen yeni bir dava ikame etmediğini, bu durumun davacının haksız olduğunun zımni bir kabulü anlamına geldiğini, davalının “……. yazı ve şeklini” içeren ilk marka tescilini 2010 yılında ….. tescil sayılı marka ile yaptığını, davaya konu markanın, davalıya ait …… sayılı markanın ticari hayat gereksinimleri doğrultusunda yenilenmesi amacı taşıyan, bu markanın devamı niteliğinde olan bir marka olduğunu, yani Marka Hukukundaki karşılığıyla seri marka olduğunu, davacının 5 yıl boyunca sessiz kalması sebebiyle SMK md. 25/6 uyarınca tamamen hak kaybına uğradığını, davacının kötüniyetli olarak huzurdaki davayı açtığını, davacının huzurdaki davayı açmakta hukuki yararı olmadığını, Türk Dil Kurumu tarafından yayınlanan Türkçe sözlüklerde “…….” kelimesi “…….. ” şeklinde tanımlandığını, bir spor dalı olduğunu, bu spor faaliyeti sırasında giyilen kıyafetleri/aksesuarları üreten ve giyim sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin de markalarında “…….” ibaresini geçirerek bu spor dalına gönderme yaptıklarını, dava dışı ….. Adlı şirket/derneğin TPE nezdinde içerisinde “…….” ibaresi geçen 7 adet markası olduğunu, toplamda da içerisinde “…….” ibaresi geçen 2000’den fazla marka bulunduğunu, “…….” kelimesinin hemen her sektörde kullanılıp, kamuya mal olmuş bir kelime olduğunu, davalının tüm faaliyetlerini TPMK tesciline ve işlemlerine dayandırdığını, bu sebeple davalının kötüniyetli davranması ya da basiretli tacir yükümlülüğünü ihlal etmesinin söz konusu olmadığını, davacının da dilekçesinde bu konuda bir delil sunamadığını açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davacı ve davalıya ait marka tescil belgeleri celp olunmuş, Ankara …… Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ….. esas, ….. karar sayılı kararı celp olunmuş, tetkikinde; davacının ….., davalının … olduğu, davanın, davalının davacı markasından doğan haklarına tecavüzü nedeniyle tazminat talebine yönelik olduğu, yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verildiği görülmüştür.
Dosya, davalı yana ait ….. tescil numaralı markanın davacı markaları ile benzerlik, karıştırma ihtimali ve kötüniyet sebepleri ile hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor tanzim etmek üzere bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi 23/03/2021 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporunda; “davalıya ait ……. tescil sayılı markanın başvuru tarihi 05/07/2019 tescil tarihinin 16/12/2019, dava tarihinin ise 07/01/2020 olduğu dikkate alındığında, 5 yıllık süre dolmadığından davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğramadığı, davacının ……. asli unsurlu markalarının hem Paris Sözleşmesi Birinci Mükerrer 6ncı madde kapsamında hem de SMK 6/4 ve 6/5 maddeleri anlamında tanınmış marka olarak kabulü gerektiği, davalıya ait ……. tescil sayılı marka ile davacıya ait yurtdışında ve Türkiye’de tescilli ……. ibareli markaların tanınmışlığı da dikkate alındığında halk tarafından seri marka olarak anlaşılma şeklinde ilişkilendirme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğunu, somut uyuşmazlık bakımından kötüniyetli tescilin mevcut olduğunu, açıklanan nedenlerle ……. tescil sayılı markanın hükümsüzlük koşullarının oluştuğu” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Davalı vekili 07/06/2021 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi raporu içerisinde müvekkiline ait 2010 tarihli marka ile 2019 tarihli marka arasındaki seri markalık ilişkisi hakkında hiçbir ifade bulunmadığını, dolayısıyla taraflarının davaya ilişkin esas savunmasına, bilirkişi raporu içerisinde hiç değinilmediğini, bilirkişi heyetinin davacının markalarının tanınmış marka olarak kabulü yönündeki beyanlarının tamamen hukuka aykırı olduğunu, bilirkişinin karıştırılma ihtimaline ilişkin değerlendirilmesinin, objektif kriterlere dayandığını, bilirkişinin bu kapsamdaki yorumlarının bilimsellikten ve tarafsızlıktan uzak olduğunu, bilirkişinin müvekkilinin kötüniyetli olduğuna dair tespitlerini, bilirkişinin ne derece taraflı yorumlar yaptığını bir kez daha gösterir nitelikte olduğunu, müvekkilinin basiretli bir tacir olarak belirli konuları bilmesini bekleyen bilirkişinin basiretli bir bilirkişi olarak yeni tarihli Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararını bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu eksikliğin dahi bilirkişinin taraflı davrandığını gösterdiğini, bu nedenle yeni bir bilirkişiden yeni rapor alınmasını talep etmiştir.
Dava, davalıya ait ……. tescil numaralı markanın hükümsüzlüğü talebine yöneliktir.
SMK’nun 25.md’si hükümsüzlük hallerini düzenlemektedir. Buna göre 5.md’deki mutlak red; ve 6.md’deki nisbi red sebepleri hükümsüzlük sebebidir.
SMK’nun 6/1 md’sine göre, tescil başvurusu yapılan bir markanın tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırılma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyor ise doğrudan karıştırma ihtimali; eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırd ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırma ihtimalinden söz edilecektir.
Davaya konu marka ile davacı markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlikler bulunduğu, zira davalı markasında esas ve ayırdedici kısmın “…….” kelimesi olduğu, bu kelimenin markada daha büyük puntolarla yer aldığı, söz konusu kelime yönünden davacının markasının “tanınmış” olduğunun TPMK’nın ……. sy.kararı; İstanbul …… Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ……. esas, ……. karar sayılı, İstanbul ……. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …….. esas,……. karar sayılı kararı ve mahkememizin ….. esas, …….. karar sayılı kararları karşısında kabulü gerekmiştir. Davacının söz konusu “tanınmış” markasını Türkiye’de davalının tescil tarihinden çok daha önce ticaretinde kullanması karşısında ise davalının önceye dayalı gerçek hak sahibi olmadığı anlaşılmıştır.
Taraf markalarının aynı sınıflarda tescilli olmaları ve davacı markalarının tanınmışlığı nazara alındığında, görsel, işitsel ve kavramsal benzerliğin yanı sıra, sınıfsal benzerliğinin de bulunduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce tespit olunan tüm bu yüksek derecedeki benzerlik, davacı markalarının tanınmışlık derecesi, bir tacir olan davalının basiretli davranma yükümlülüğü hep birlikte değerlendirildiğinde davalı tescilinin iyiniyetli değerlendirilemeyeceği, davacı markalarının sahip olduğu tanınmışlıktan haksız olarak yararlanma amacını taşıdığı hukuki ve vicdani kanaatine ulaşılmıştır.
Davalı her ne kadar seri marka olgusuna dayanarak sessiz kalma yolu ile hakkaybı iddiasında bulunmuş ise de; davaya konu marka tescili ile dava tarihi arasında 5 yıllık sürenin dolmamış olması ve kötüniyetli tescil durumunda sessiz kalma yolu ile hak kaybının bulunmaması nedenleri ile bu savunmasına itibar edilmemiştir.
Tüm bu nedenlerle davacının davacısının kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KABULÜ ile;
-Davalıya ait ……. tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne, karar kesinleştiğinde sicilden terkinine,
2-Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 54,40 TL peşin harç, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 107,00 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere 1.215,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/09/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸