Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/220 E. 2022/158 K. 16.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/220 Esas
KARAR NO : 2022/158

DAVA : Marka’dan Doğan Haklara Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i ve Ref’i, Alan Adı ve Ticaret Unvanının Terkini
DAVA TARİHİ : 29/12/2019
KARAR TARİHİ : 16/09/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/10/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka’dan Doğan Haklara Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i ve Ref’i, Alan Adı ve Ticaret Unvanının Terkini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin 1959 yılında kurulduğunu ve Türkiye’nin önde gelen soğuk meze firmaları arasında yer almayı başardığını, sektöründe lider şirketlerden biri olduğunu, davacı müvekkiline ait TPMK nezdinde kayıtlı … sayılı “…” ve … sayılı “…” markalarının da sahibi olduğunu, davalı şirketin ise 11/12/2018 tarihinde … olarak ticaret siciline kaydını yaptırdığını, www…com alan adını da ticaretinde kullandığını, müvekkili şirket ile davalı şirketin iştigal konularının ve sektörlerinin aynı olduğunu ve www….com ile davacı müvekkiline ait www…. alan adlarının ise ayniyet derecesinde benzer olduğunun açık olduğunu, davalı şirket ve yetkilisinin, davacı müvekkilinin yıllardır uğraşarak, emek vererek, yatırımlar yaparak ticari olarak iyi bir noktaya getirdiği markasından faydalanmak için marka, ticaret unvanı, alan adı olarak ticari olarak piyasa anlamına gelen tüm noktalarda haksız ve hukuksuz fiil ve rekabetini devam ettirdiğini, davalı şirketin tutumunun TMK 2.maddesine aykırı olup hukuken korunamayacağını, davalının kötüniyetli olduğunu, davalı fiillerinin açıkça TTK’nun haksız rekabet hükümlerine de aykırılık teşkil ettiğini, davacı müvekkilinin özellikle gıda sektöründe belli bir seviyeye getirdiği markasını davalının yine aynı sektörde bu şekilde kullanmasının aynı zamanda SMK’ya da aykırılık teşkil ettiğini, açıklanan nedenlerle müvekkilinin “…” ve “…” ibareli marka haklarına ve www…..com.tr alan adına tecavüzün, haksız rekabetin önlenmesi, men ve ref’ini, davalının kullanmakta olduğu www…..com alan adının silinmesini, terkini, kullandırılmaması ve “… Gıda San ve Tic Ltd Şti ticaret unvanının terkinini, silinmesi ile tüm haksız rekabetlerin her türlü şekilde önlenmesine, hükmün ilanına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dava konusu markanın, ticaret unvanının ve alan adının müvekkili adına tescilli olduğunu, müvekkiline ait markalar ile sözde “iltibas yaratacak şekilde” marka başvurusunda bulunulması ve ne de kullanılan ticaret unvanı ve alan adının herhangi bir kötüniyet göstergesi olamayacağını, iltibas yaratıldığını davacı iddia etmekte ise de TPMK ve Ticaret Odası’nın davacı ile aynı kanaatte olmadığını, marka, ticaret unvanı ve alan adları, müvekkili adına tecsilli olduğu müddetçe bu hakların kullanımının engellenemeyeceğini, yasal bir hakkın kullanımının hukuka uygun olduğunu, kötüniyet iddiasının yerinde olmadığını, davacının “…” markaları ile müvekkilinin … markasının ayniyet derecesinde benzer olduğu iddiasının halen Ankara …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde … esasında görülen davanın konusu olduğundan, mahkemece bu konuda inceleme yapılamayacağını, müvekkilinin “…” markası için yaptığı başvurunun 27/09/2018 tarihli olduğunu, bu tarihten itibaren korumanın başladığını, müvekkili markasının tescilli olduğu süre içerisindeki kullanımı haksız rekabet teşkil etmeyeceğinden davacının men, ref ve hükmün ilanı yönündeki taleplerinin reddi gerektiğini, SMK 7/3-e maddesine göre ticaret unvanının silinebilmesi için, ticaret unvanının tescil edildiği haliyle ve bir bütün olarak kullanılmaması, onun yerine çekirdek unsurun öne çıkarılması ve ticaret unvanının adeta bir marka gibi kullanılması gerektiğini, açıklanan nedenlerle davacının davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Ankara …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası uyap üzerinden celp olunmuş, tetkikinde; davacı … tarafından, davalılar … ve Türk Patent ve Marka Kurumu aleyhine TÜRKPATENT YİDK’nın … sayılı kararının iptali ile … sayı ile davalı adına tescil başvurusu yapılan markanın tescili halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesi talebine yönelik 16/12/2019 tarihinde dava açıldığı, yargılama sonunda TÜRKPATENT YİDK’nın 15/10/2019 tarih ve … sayılı kararının tescile konu tüm mal ve hizmetler yönünden iptaline, davaya konu markanın tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verildiği, dosyanın istinafta olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce söz konusu dosya, yargıda hedef süre, usul ekonomisi ve yargılamanın uzamaması sebepleri ile bekletici mesele yapılmamasına karar verilmiştir.
Dosya, davalının, davacıya ait … ve … tescil numaralı markalardan doğan haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin bulunup bulunmadığı, ticaret unvanının terkin koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, heyette bulunan bilirkişiler … ve … 06/06/2021 tarihli raporlarında; “Davacıya ait olduğu belirtilen bahsi geçen “www…..com.tr” internet web sitesinin güncel olarak kullanımda ve aktif olduğu, alan adının whois (sahip) bilgileri kontrol edildiğinde bu alan adının 25.06.2014 tarihinin kayıt olunduğu ve internet sitesinin içerikleri incelendiğinde güncel olarak tek sayfadan oluştuğu ve içeriğinde “…” yazılı olduğu, Davacıya ait olan ilgili internet web sitesinin “www…..com.tr” adresinde davacı tarafından beyan etmiş olduğu gibi uzun yıllardan bu yana yoğun bir şekilde kullanıp kullanılmadığını tespit edebilmek adına web arşiv sistemi üzerinden yapılan inceleme sonucunda ilgili internet sitesinin 2015 yılından bu yana arşiv kayıtlarına ulaşıldığı ve davacı tarafından genel olarak “Gıda” alanında internet sitesi olarak yoğun ve aralıksız bir şekilde kullanıldığı tespit edildiği, Davalıya ait olduğu belirtilen bahsi geçen “www…..com” internet web sitesinin güncel olarak kullanımda ve aktif olduğu, alan adının whois (sahip) bilgileri kontrol edildiğinde bu alan adının 14.09.2018 tarihinin kayıt olunduğu ve internet sitesinin içerikleri detaylıca incelendiğinde “Gıda” alanında internet sitesi olarak kullanıldığı, Davalıya ait olan ilgili internet web sitesinin “www…..com” adresinde davalı tarafından ne zamandan itibaren kullanıp kullanılmadığını tespit edebilmek adına web arşiv sistemi üzerinden yapılan inceleme sonucunda ilgili internet sitesinin 2020 yılından bu yana arşiv kayıtlarına ulaşıldığı ve sitenin içeriğinin İngilizceden oluştuğu, içeriklerin daha sağlıklı anlaşılması açısından içerikleri … site dil çevirisi aracılığıyla Türkçeye çevrilerek incelemelere devam edilmiş olup davalı tarafından genel olarak “Gıda” alanında internet sitesi olarak kullanıldığı tespit edildiği, davacının tescilli markaları olan … başvuru nolu …¸ ve … başvuru nolu … 1959¸ ile davalının ….¸ kullanımları yalnızca telaffuz bakımından benzerlik taşıyıp, biçim ve anlam bakımından farklı olduğu, mal/hizmet sınıfı açısından yalnızca davacının … başvuru nolu tescilli markasının 30. Sınıfında soslarda eşleşmekle birlikte, bütüncül değerlendirildiğinde özellikle şekilsel olarak sos ürünlerinin ve bu sosların sunulduğu hizmet sınıfı açısından hitap edilen ortalama tüketici nezdinde bu işaretlerin yeterince farklılaşarak karıştırılma ihtimalinin olmadığı, SMK mad. 7/3’de belirtilen durumlar mad.7/2 değerlendirilmesi sonucuna göre yasaklanabileceğinden yukarıda yapılan incelemede karıştırılma ihtimalinin olmadığı tespiti nedeniyle davalının alan adı ve ticari unvan kullanımlarının yasaklanmasına yer olmadığı ve ticari unvanın markasal kullanımı olmadığı, Dosya içeriğinde de davalının dürüstlük kuralına aykırı hareket ettiğine yönelik yeterli delil olmadığı” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir. Bilirkişi heyetinde bulunan Marka Tasarım Vekili … aynı tarihli ayrık raporunda; “Taraf markalarının yüksek derecede işitsel, anlamsal ve ticari izlenim bakımlarından bütünsel benzerliği, Tescilde yer alan malların niteliği ve benzerliği, Benzer/aynı tüketici kitlesine hitap etmesi, Devamlılık göstereceği düşünülen ticaret kanalların benzerliği, (bakkal, market vb.) Davacı markasının satış, reklam veya kullanım süresinin uzunluğundan kaynaklanan bilinirliği sebepleri ile davalı tarafa ait … tescil numaralı ¸ ibareli markanın, ortalama tüketiciler nezdinde davacıya ait …. tescil numaralı ¸ ibareli marka ile karıştırılmaya sebebiyet vereceği” hususlarını rapor ettikleri görülmüştür.
Davalı vekili 14/06/2021 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi heyetinin çoğunluk görüşünün, marka ve TTK hükümlerine uygun olduğunu, herhangi bir itirazları bulunmadığını, ancak ayrık görüş bildiren ….’ın görüşünü kabul etmediklerini, görüşün marka hukuku uygulamalarına ters olduğunu beyan etmiştir.
Davacı vekili 29/06/2021 havale tarihli itiraz dilekçesi ile, bilirkişi raporunun tamamen yanlış, eksik, hukuka, mevzuata ve yargı kararlarına aykırı olup mahkeme gerekçesine temel olacak niteliklerden yoksun olduğunu, nitekim bilirkişi heyetinin dahi fikir birliğinde olamamış, marka ile ilgili bilirkişilerden biri ayrık görüş bildirmiş odluğunu, diğer bilirkişinin ise zaten bilişim uzmanı olduğunu, yani iki marka ilgilisi bilirkişi arasında görüş ayrılığı bulunmakta olup tek başına bu olgunun dahi raporun eksikliğinin dayanaksızlığının ispatı mahiyetinde olduğunu, ayrıca YİDK kararının iptali ile ilgili olan Ankara .. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin davanın kabulü ile sonuçlanan …. Esas Sayılı dosyasında da bilirkişilerin iltibasın olduğunu belirttikleri gibi yerel mahkemenin de yerinde olarak gerekçeli kararında belirttiği nedenler ile iltibası ve davalarını kabul etmiş olduğunu, bu dosyadaki 3 kişilik bilirkişi heyetinde raporun görüş birliği ile çıkmış olduğunu, buraya kadar ki açıklamalarının dahi markalar arasında iltibası ispatlamakta olduğunu, konusunda uzman kişiler arasında sadece bir kişinin iltibas olmadığını düşünmekte olup diğer tüm ilgililerin, Ankara yerel mahkemesi dahil olmak üzere, iltibas olduğunda hem fikir olduklarını, karıştırılmanın kabulü için karıştırılmanın “ihtimal”i olgusunun bile yeterli olduğundan ortalama tüketici nezdinde bu olgunun olduğu/olabileceğinin tamamen tartışmasız hale gelmiş olmakta olduğunu, ortalama tüketici markalar arasında farklılık olduğunu düşünse dahi işletmeler arasında bir bağlantı olduğunun düşünülmesi bile iltibas için yeterli iken ve davalı markası davacı markalarının seri markası gibi algılanabilecek iken ve benzerlik için işitsel, kavramsal, görsel herhangi birinin bile yeterli olması söz konusu iken karıştırılma ihtimalinin olmayacağını savlamanın hukuk bir yana hayatın gerçeklerine de aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle eksik ve yerinde olmayan bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, yeterli uzmanlığa sahip yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasını talep etmiştir.
Dosyaya sunulan tüm deliller, beyanlar, rapor ve ayrık görüş ile Ankara …. FSHHM’nin …, …e-k ayılı dosyasında alınan rapor ve verilen kararlar ışığında davaya konu iddialar hususunda değerlendirme yapmak üzere dosyanın bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiş, bilirkişiler 27/01/2022 havale tarihli raporlarında; “Davacı yan adına tescilli “…”, “…” ibareli markalar ile davalı tarafından “….” şeklinde yapılan kullanımlar bakımından, asli unsurunun “…/…” olduğu, davacı markasında yer alan asli unsur ZAYIF MARKA niteliğinde kabul edilse dahi davalı kullanımlarının, davacı yana ait markalar ile iltibas yaratacak derecede benzer mahiyette olarak kullanıldığı, davalı yanın davacı yana ait markaların tescilli olduğu hizmetlerde; davacı yana ait markalar ile iltibasa sebebiyet verecek kullanımlar gerçekleştirdiği, davalı yanın markasal kullanımlarının ortalama tüketici nezdinde, hizmet veren işletmeler arasında ekonomik ya da yönetimsel bir bağlantı/ilişki olasılığı olduğunu düşünmelerine yol açabileceği, yani davacı yanın hizmetlerini satın aldıklarını düşünme ihtimalinin var olduğunun kabul edilebileceği, hal böyleyken, ilgili kullanımların davacı yana ait markalara tecavüz teşkil eder mahiyette olduğunun kabul edilebileceği, Dosyada davalının kullanımları dışında davacı yan ile haksız rekabet teşkil eder hareketlerine ilişkin herhangi bir verinin bulunmaması nedeni ile davalının davacı yan ile haksız rekabet teşkil eder mahiyette bir faaliyetinin tespit olunamadığı, Davacı markaları ile Davalı yana ait ticaret unvanının çekirdek unsuru … ibaresi olup her iki tarafın faaliyet alanı yiyecek ve içecek hizmetlerinin sağlanması hususunda ortaklaşmaktadır. Davalının bildirilen ticaret unvanı altında bildirilen faaliyet alanlarında ticari faaliyetlerinin sürdürmesinin SMK 7/3-e hükmünü ihlal edeceği kanaati heyetimizde hakim olmak ile birlikte, ilgili hüküm gereği ticaret unvanının terkini koşullarının oluştuğu” hususlarını rapor ettikleri görülmüştür.
Davalı vekili 02/02/2022 havale tarihli rapora itiraz dilekçesi ile, bilirkişi raporunda, markaların esas unsurunun “…” olduğuna ilişkin tespitin yanlış olduğunu, bu hatanın domino taşı etkisi ile sonraki değerlendirmelerin de yanlış olması sonucunu doğurduğunu, raporun hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, zayıf markaların hukuken nasıl değerlendirileceğine ilişkin tespitin de hatalı olduğunu, uyuşmazlıkta, davacıya ait …… markaları ile müvekkilinin ….. markasının hem görsel, hem kavramsal, hem de işitsel olarak birbirlerinden yeterince farklı olduğunu, bilirkişiler tarafından da davacı markalarının zayıf olduğu kabul edilmesine rağmen, bu zayıf markalara tam koruma verilmesinin Yargıtay’ın yerleşmiş ve bir kısmı yukarıda belirtilen içtihatlarına aykırı olduğunu, bilirkişilerin marka kullanımına ilişkin saptamaların hatalı olduğunu, raporun sonuç bölümünde … ve … ibareli markalar ile müvekkilinin …. şeklindeki kullanımları bakımından inceleme yapıldığı ve bu sonuca varıldığı belirtilmiş ise de, müvekkilinin markasının …. olup, gourmeze şeklinde bir kullanımının asla olmadığını, yapılan tespitler ve karşılaştırmaların başından beri yanlış olduğunu, bilirkişi heyetince ağzının tadını bilen kişiler anlamına gelen İngilizce bir marka ile Türkçe bir soyadı ve meze kelimelerinden oluşan ve başka ekleri de içeren “…” markasını benzer bulmak için adeta özel bir çaba sarf edildiğini, açıklanan nedenlerle üçüncü bir heyetten yeni bir rapor alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili 04/03/2022 tarihli dilekçesi ile, sonu “…” ile biten alan adlarının Türkiye’deki bir mahkeme kararı ile sicilden silinebilmesi de mümkün bulunmadığını, zira bilindiği üzere mahkeme kararlarının ülke sınırları içerisinde geçerli olduğunu, ülkemizde alan adı tahsisi yapan ODTÜ, BİDB (tescil yetkisi 2018 yılı itibariyle BTK’ya geçtiği) sonu “….” ile biten alan adlarını verdiğini ve dolayısı ile de mahkemelerin ancak “….” ile biten alan adları ile ilgili hüküm verebildiğinden bu kararların infazının mümkün olabildiğini, o nedenle müvekkiline ait ve sonu “….” ile biten alan adının mahkemece sicilden terkini talebinin reddi gerektiğini beyan etmiştir.
Dosyanın, heyette bulunan bilişim uzmanı bilirkişiye tevdi ile, davaya konu alan adının “…” uzantısı olmaması nedeniyle tescilinin uluslararası olup olmadığı hususlarında ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi 21/06/2022 havale tarihli raporunda; “davalı yana ait www…..com uzantılı alan adı tescili alan adının muhteviyatı gereği uluslararası geçerlilik kesbetmekte olduğu, kök raporda yapılan davalıya ait www…com alan adının … sorgusunda “…” bölümünde “…, ….” ibaresi yer aldığı, www….com alan adının Türkiye dışı ABD menşeili …com, … isimli şirket üzerinden kaydedildiğinin anlaşıldığı, bu meyanda, “….” ibaresi içermeyen bir alan adının Türkiye üzerinden tanzim edilmesi muhtemel bir erişimin engellenmesi kararının ancak ülkemiz sathında uygulama alanı bulabileceği, ilgili alan adına ülkemizden erişimin engellenmesi kararının Erişim Sağlayıcıları Birliği eli ile uygulanabileceği” hususlarını rapor ettiği görülmüştür.
Dava, davalının, davacı adına kayıtlı markalardan doğan haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men ve ref’i, alan adı ve ticaret unvanının terkini talebine yöneliktir.
SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali, aynı kanunun 7/1 md’sinde marka hakkına tecavüz hali olarak yer almaktadır. SMK’nun 6/1 md’sine göre, önceki marka ile tescil başvurusu yapılan marka aynı ya da benzer ise sınıflar da aynı ya da benzer ise bu başvuru itiraz üzerine red edilir. SMK’nun 25/1 md’si gereğince hem 5.md’de yazılı mutlak red nedenleri , hem de 6.md’de yazılı nisbi red nedenleri birer hükümsüzlük nedenidir. Marka koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/2-b md’sine göre ise, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
Davacı markaları 29, 30, 35, 43.sınıflarda tescillidir. Davalının fiili markasal kullanımları ise soslar ve bu sosların satışlarında bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda taraf markalarının, davacı markalarının tescili olduğu “yiyecek için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar” emtiaları bakımından sınıfsal ayniyet içerdikleri, sair emtialar bakımından da, dağıtım kanallarının ortaklığı, kullanım amaçları, birbirleri ile rekabet etme olanakları, birbirlerini tamamlama imkanları, benzer ihtiyaçları gidermeleri, son kullanıcı ve tüketici benzerliği ve benzer alıcı çevrelerine hitap etmeleri hep birlikte değerlendirildiğinde yüksek oranda sınıfsal benzerlik ve bir kısım emtialar bakımından ise ayniyet içeren benzerlik bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Taraf markalarının tescilli olduğu mal ve hizmetler yönünden hitap ettikleri tüketici kitlesi “ortalama tüketici” olarak kabul edilmelidir. Ortalama tüketici, satın aldığı söz konusu mal ve hizmetler yönünden özel bir eğitim, bilgi ve dikkat düzeyi bulunmayan, ürünü satın alma sürecine ortalama düzeyde zaman ayıran tüketicidir.
Yine taraf markalarının tescilli olduğu hizmet ve emtialar yüksek fiyatlı olmayan, nadir tüketilmeyen ürünlerdir. Buna göre bu ürünlerin “kolayda mallar” olarak nitelendirilmesi mümkündür. Y.11. H.D’nin 14/03/2017 tarih ve 2015/13577 E., 2017/1513 K.sayılı ilamına göre; “kolayda mallar, diğer mallara nazaran daha sık alınan, görece düşük fiyatlı mallardır. Bu malların satın alınmasında refleksler, malları satın almadan önce herhangi bir plan yapmamak ve bu malları düzenli olarak satın almak şeklindedir. Söz konusu kriterler ışığında taraf markalarının tescilli oldukları 3.sınıf bakımından ortalama tüketiciye hitap eden kolayda mallar üzerinde kullanıldığı, karıştırma ihtimalinin de buna göre değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Somut olayın incelenmesinde; davacının “..” ve “…” şeklindeki markaları ve davalının “…” şeklindeki markasal kullanımının işitsel, görsel ve anlamsal kıyaslaması ve değerlendirilmesi gereklidir. Bu değerlendirme yapılırken ortalama tüketicinin markalar ile karşı karşıya kaldığında unsurlarına ayırmadan markayı bir bütün olarak algıladığı hususu nazara alınarak markaların bütününün bıraktığı izlenim esas alınmalıdır. Davacı markaları kelime ve şekil unsurlarından oluşmaktadır. Ortalama tüketici nezdinde kelime unsurunun şekil unsurundan önce algılanması ve hatırda kalması ve davacı markalarındaki şekil unsurunun, kelime unsurundaki baskınlığı ortadan kaldıracak orjinallik ve dikkat çekicilikte bulunmaması nedenleri ile şekil unsurunun tali nitelikte kaldığı kanaatine ulaşılmıştır. Bu durumda taraf markalarının asli ve ayırdedici unsurları kelime unsurlarıdır. Davacının kelime unsuru “…” iken davalının kelime unsuru “….” şeklindedir. Söz konusu kelimeler arasında yüksek düzeyde işitsel ve anlamsal; orta düzeyde görsel benzerlik bulunmaktadır. Markaların benzer olarak nitelendirilebilmeleri için görsel, işitsel ve anlamsal benzerliğin bir arada mutlakat bulunması gerekli değildir. Bunlardan bir tanesinin varlığı bile markaların benzer olarak algılanmasına sebep olabilir. Somut olayda mevcut ve tespit olunan benzerlikler markaların benzer olarak kabul edilmesine yeterli olduğu kanaatine varılmıştır. Burada ayrıca üzerinde durulması gereken zayıf marka kavramıdır. Davacı markaları her ne kadar tescilli oldukları 29, 30 ve 43.sınıflar bakımından “yemesini bilen, damak tadına sahip” anlamına gelen “….” kelimesini refere etmelerinden bahisle zayıf oldukları kabul edilebilirse de; zayıf markaya sahip tarafın markasının bu özelliğinden dolayı hiçbir korumaya sahip olmayacağından bahsedilemez. Yalnızca koruma alanının daha dar olduğu kabul edilir. Somut olay bakımından yüksek oranda tespit edilen sınıfsal, anlamsal ve işitsel benzerlik; hedef kitlenin dikkat ve bilgi seviyesi yüksek olmayan ortalama tüketici, sunulan ürünlerin, satın alma sürecinde uzun vakit ayrılmayan kolayda mallar olması hususları hep birlikte nazara alındığında, taraf markaları ile karşı karşıya kalan ortalama tüketicinin, markalar arasında işletmesel ya da ekonomik bağlantı kurma riskinin bulunduğu, dar olan zayıf marka koruma kapsamı içerisinde de tecavüz koşullarının gerçekleştiği kanaatine varılmıştır.
SMK’nun 7/3-e md’sine göre “işaretin(markanın) tic. Ünvanı ya da işletme adı olarak kullanılması ” marka hakkına tecavüz hallerinden biridir ve marka hakkı sahibine bu fiillerin önlenmesini (terkinini) isteme hakkı doğurur. Somut olayda, davacı markalarının benzerinin davalıya ait ticaret unvanında esas unsur olarak yer aldığı, bu hali ile tecavüz oluşturduğu ve terkin koşullarının bulunduğu anlaşılmış; bu yönden de davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacının haksız rekabete ilişkin iddiaları yönünden ise Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14/03/2022 tarih, 2019/5189 esas ve 2022/1852 karar sayılı içtihadı nazara alınarak TTK’nun 55/1-a-4 bendinin somut olayda uygulama yeri olmayacağı, özel kanun olan SMK’nun uygulanması ve özel kanun hükümlerinin korumasının yeterli olduğu kanaatiyle haksız rekabetten kaynaklanan davanın da reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE;
-Davalının davacıya ait “…” ve “…” ibareli markalarından doğan haklarına tecavüzün tespiti ile bu tecavüzün men ve ref’ine;
-Davalıya ait “www….com” alan adına TÜRKİYE’DEN ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE,
-Davalının ticari unvanından “…” ibaresinin terkinine,
-Hüküm özetinin ulusal çapta yayın yapan tiraji en yüksek 3 gazeteden birinde masrafı davalı yandan karşılanmak suretiyle ilanına,
-Davacının haksız rekabetin men ve ref’i davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın, davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davanın kısmen kabulü nedeniyle, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davanın kısmen reddi nedeniyle, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 6.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 426,10 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 6.426,10 TL yargılama giderinin, davanın kabul ve reddi oranında hesaplanan 3.213,05 TL’sinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL peşin ve 44,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 88,80 TL harç giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/09/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸