Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/196 E. 2022/105 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/196 Esas
KARAR NO : 2022/105

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 05/11/2019
KARAR TARİHİ : 22/06/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/07/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkiline ait “….” markasının 29.12.2017 başvuru tarih ve …. başvuru numarası ile emtia sınıfı 43 olmak üzere 29.12.2017 tarihinden itibaren on yıl süreyle korunmak üzere 11.12.2018 tarihinde tescillendiğini, davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti’nin 04.07.2017 tarih ve … tescil nolu “…” markası ve “…” esas unsurlu 29. 30. ve 43. sınıflarda tescilli markalarıyla çiğköfte üzerine hizmet verdiğini, davalı şirketin markasında yer alan “…” kelimesinin günlük dile yerleşmiş, herkes tarafından anlamı bilinen ve bu sebeple ayırt ediciliği düşük bir kelime olduğunu, davalı tarafından yaratılan fantezi bir ibare olmadığını, ticari ve günlük hayattaki yaygın kullanımı bakımından tescil kapsamında yer alan hizmetlerde kelime olarak ayırt edici niteliğinin düşük olduğunu, ayırt edici niteliği düşük olan zayıf ibarenin ve ticari hayatta herkes tarafından serbest bırakılması gereken bir işaretin davalı şirket lehine adeta marka üzerinde tekel hakkı verilmek suretiyle tescil edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı şirketin “…” esas unsurlu marka ibaresiyle hem tescilinden önce hem de tescil tarihinden sonra sayısız marka tescil ettiğini, davalı şirket markasının “…” esas unsuru üzerinde bireysel bir tekel hakkı olduğu düşüncesiyle haksız kazanç ve rekabete aykırı olguların önüne geçilmesi gerektiğini, “…” ibaresinin …. anlamına geldiğini, toplumlarda insanların yeme, içme eğlenme eyleminin toplamı için kullanılan bir ifade olduğunu, davalının çiğköfte üzerine verdiği hizmette veya müvekkilinin et ve et ürünleri üzerine verdiği hizmette hizmet konusu lezzetli ürünlerin yenilmesi için kişilerin bir araya gelişini ifade ettiğini, … kelimesinin tek başına hizmet verilen malın kalitesini ortaya koymadığını, hizmetin niteliğinin dahi anlaşılmadığını belirterek halkı yanıltacak şekilde kullanılan davalıya ait Türk Patent Enstitüsü nezdinde … tescil no ve 04.07.2017 tarihli “…” markasının hükümsüzlüğüne ve Türk Marka ve Patent Kurumu nezdinde marka sicilinden terkin edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili …. Gıda İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret Ltdi Şti’nin uzun zamandır “… ” markası ve ticaret unvanı ile çiğköfte restoranları işlettiğini ve franchise verdiğini, Türkiye sınırları içinde bu unvanla tanındığını, yıllarca bu marka ve ticaret unvanını piyasaya tanıtıp bir pazar oluşturduğunu, şirketin kendine has birçok markası olduğunu, müvekkili şirketinin imalat ve ticaretini yaptığı … çiğköfte ürünlerinin ülke çapında hatırı sayılır satış rakamlarına ulaştığını, markasının tanınırlığının her geçen gün arttığını, markanın tanıtımı için önemli miktarda görsel ve reklam materyalleri kullandığını, müvekkilinin “…” esas unsurlu bir çok seri markası olduğunu ve müvekkilinin bu markaları uzun yıllardır kesintisiz ve yoğun şekilde kullandığını, davacının dava dilekçesinde müvekkilinin markasına ilişkin SMK’da yer alan tüm hükümsüzlük sebeplerini sıraladığını, müvekkilinin markasının hangi sebeple hükümsüz kılınacağı hususunda çelişkili beyanlarıyla hükümsüzlük sebebini aydınlatamadığını, davacının bu davayı açma sebebinin müvekkilin davacıya Ankara …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosya çerçevesinde açmış olduğu “TPMK YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü” davası olduğunu, bu dava neticesinde davacının … başvuru numaralı “….” ibareli markasının hükümsüzlüğünün kabulüne karar verildiğini, davacının dava dilekçesinde davacının markasının müvekkilinin talebi üzerine hükümsüz kılındığı yönündeki bu davadan bahsetmediğini, bu davaya dayanak bir hukuki sebebin olmadığının davacı tarafça da bilindiğini, davacının müvekkilinin markasını hükümsüz kıldırmak istemesinin sebebinin müvekkilinin markasının hükümsüz kılınması halinde daha önce hükümsüzlüğüne karar verilen “…” markasını tekrar tescil ettirebileceğine veya kullanmaya devam edebileceğine dair inancının olduğunu, Ankara …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk mahkemesi’nin …. esas sayılı dosya kapsamında davacının açtığı bu hükümsüzlük davasının bekletici mesele sayılamayacağını, müvekkilinin … esas unsurlu birçok tescilli markasının bulunmasına karar verildiğini, davacı dava dilekçesinde müvekkilinin “…” ibaresini tesadüfi bir şekilde keşfettiği ve orijinal nitelikte olduğu iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu beyan etse de müvekkilin böyle bir beyanı olmadığını, dava dilekçesiyle müvekkilinin beyanına cevap verilmesinin anlaşılabilir olmadığını, SMK m.4/I gereğince bir işaretin marka olabilmesi için davacının iddia ettiği gibi sadece tesadüfi bir şekilde keşfedilmiş yahut uydurulmuş bir işaretin marka olabileceği anlamına gelmediğini, müvekkilinin … ibaresini kullanımının tek bu dava konusu marka ile sınırlı olmadığını ve … esas unsurlu yirmiyi aşkın markayı 2008 tarihinden bu yana tescilli olarak kullandığını, müvekkilinin markası “…” in eğlenmek veya bir olayı kutlamak amacıyla birçok kimsenin bir araya gelerek yedikleri yemek, şölen, toy anlamına geldiğini, cinsi çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirtmediği gibi SMK m. 5 ile belirtilen diğer ret sebeplerini de içermediğini, müvekkilinin “…” esas unsurlu bir çok seri markasının mevcut olduğunu, 2008 yılından beri tescilli bu markaları kesintisiz ve yoğun şekilde kullandığını, davacının müvekkilinin “…” ibareli markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde kendisinin Ankara …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosya kapsamında hükümsüz kılınan “…” markasını kullanmaya devam edebileceği şeklindeki düşüncesiyle kanunu dolaşamayacağını belirterek haksız ve hukuka aykırı davanın reddedilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davacı ve davalı markalarının sicil kayıtları celp olunmuştur.
Dosya, dava dilekçesinde belirtilen nedenlerle davalı adına olan … tescil numaralı markanın hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi 26/01/2022 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporunda; “… no ve 04/07/2017 tescil tarihli “…” markasının 43.sınıfta yer alan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” bakımından SMK m.5/I-d ve SMK m.25 uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilebileceği” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Davalı vekili 25/02/2022 tarihli dilekçesi ile, müvekkili markasının yenilik ve ayırt edicilik kriterlerine haiz olduğunu, SMK md. 4 hükmü kapsamında marka olabilecek bir işaret olduğunu, bilirkişi raporunda SMK m.25 ve SMK m.5/I-d bendinde yer alan ticaret alanında herkes tarafından kullanılan işaret olarak değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu, “…” ibaresinin ticari ve günlük hayatta yaygın olarak kullanılan işaretlerden olmadığını, müvekkilinin markasının ticaret alanında herkes tarafından kullanılan bir ibare olmadığını, ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirtmediğini, müvekkilinin “…” markasını 2008 yılından itibaren kullandığını, müvekkili markasının tescil ettirdiğinden itibaren yoğun ve ciddi olarak kullandığını, müvekkilinin markasının gerek satış rakamları, gerek satış rakamları ihtiva eden kurumlar vergisi beyannameleri incelendiğinde tanınmış marka olduğunun tespit edileceğini, bilirkişinin delilleri incelemeden tahmini yorumlarla rapor düzenlemiş olmasının raporun güvenirliğini sarstığını, delilleri incelenmeden SMK m.5/1-d ve SMK m.25’e göre hükümsüzlüğüne karar verileceği kanısına ulaşmasının raporun eksik ve hatalı incelendiğini gösterdiğini, dosyanın yeni bilirkişiye tevdi ile rapor aldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü talebine yöneliktir.
SMK’nun 25.md’si hükümsüzlük hallerini düzenlemektedir. Buna göre 5.md’deki mutlak red; ve 6.md’deki nisbi red sebepleri hükümsüzlük sebebidir.
SMK’nun 5.maddesinde marka olarak tescil edilemeyecek işaretler düzenlenmiştir. 5/1-b maddesine göre; “Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler.”, 5/1-c maddesine göre “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.”, 5/1-d maddesine göre “Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.”, “Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretler.” marka olarak tescil edilemez.
SMK’nun 5.maddesinin (b) bendinde mutlak tescil engeli olarak yer alan ayırdedicilik markanın en temel işlevidir ve farklı işletmeler tarafından üretilen malların veya sunulan hizmetlerin tüketiciler tarafından ayırdedicilebilmesine işaret eder.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01/12/2000 tarih ve 2000/7590 E., 2000/9528 K.sayılı ilamında ayırdedicilik değerlendirilmesinde markanın bütünsel izlenimin esas alınması gerektiğnie vurgu yapmıştır: “Bir markayı oluşturan unsur, o markanın başka markalardan ayırd edilmesini sağlayan kelime, harf, sayı vs.’den oluşan şekil olup marka birden fazla unsuru ihtiva ediyorsa, asıl unsuru markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırıcılığını vurgulayan imajda aramak lazımdır”
Yapılan değerlendirme itibariyle tescilli olduğu mal ve hizmetler yönünden ürün ya da hizmeti tanıtarak farklılaşmasını sağlayamıyorsa, marka olma işlevini de bu itibarla yerine getiremez.
SMK’nun 5/1-b bendinde ifadesini bulan somut ayırdedicilik engeli aynı zamanda (c) ve (d) bentleri ile de ilişkilidir. Maddenin (c) bendinde tanımlayıcı, yani tasviri işaretlerin tescil engeli yer almaktadır. Ayırdedicilik yoksunluğundan dolayı kamuya ait sayılan işaretlere ilişkin incelemede, işaretin yönelmekte olduğu ortalama alıcı algısı belirleyici unsurdur. Şüphesiz pek çok defa somut ayırdedici karakterden yoksun olan işaretlerin, rakiplerin ve dolayısıyla da tüm kamunun kullanımına açık bulundurulması bir zorunluluk teşkil edebilir. Bu bağlamda tasviri bir ibare aynı zamanda ve kaçınılmaz biçimde ayırdedicilikten de yoksun olacaktır (Memişoğlu, Sami Özgür, Marka Hukukunda Mutlak Red Sebepleri)
Somut olayda davaya konu … tescil numaralı marka münhasıran “…” kelime unsurundan oluşmaktadır. Bu itibarla bu kelime unsuruna ek olarak başka bir işaret veya şekil, renk unsuru bulunmamaktadır. Dolayısıyla mahkememizce yapılacak bütüncül değerlendirme yine münhasıran söz konusu kelime üzerinde olmalıdır.
“…” kelimesinin anlamı Türk Dil Kurumu’na göre “Eğlenmek veya bir olayı kutlamak amacıyla bir çok kimsenin bir araya gelerek yedikleri yemek, şölen” anlamına gelmektedir. Bu itibarla söz konusu markanın yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri bakımından ayırdedici vasfının bulunmadığı, tasviri nitelikte bulunduğu kabul edilebilir. Nitekim aynı hizmet sınıfı bakımından kıstas olarak kabul edilmesi gereken ortalama tüketici kitlesi nazarında “…” kelimesinin tek çağrıştırdığı anlam da bu değildir. Buna göre … kelimesi bir sofra yahut yemeğin kalitesi, çeşidi ve lezzeti konusunda da fikir veren tanımlayıcı, sıfat olarak da algılanır. … tanımlamak için de “…” kelimesi kullanılır. Bu durumda söz konusu markanın ilgili tüketici kitlesi bakımından “ürünün tanıtıldığı” yahut “ürün özelliğine atıfta bulunulduğu” algısının oluşturmaya elverişli olduğu bu itibarla SMK 5/1-c anlamında tanımlayıcı nitelikte olduğu sonucuna ulaşılması gerekir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 11/02/2013 tarihli, 2012/2634 E., 2013/2115 K.sayılı kararında, “…” kavramının tüm dünyada “…” olarak bilindiği, bu bakımdan lokum emtiası üzerinde “….” ibaresini gören ortalama tüketici kitlesinin bu ibareyi marka olarak algılamayacağı, ibarenin ayırdedici vasfının bulunmadığı; keza aynı ibarenin cins, çeşit, vasıf gösteren tanımlayıcı bir ibareyi esaslı unsur olarak içermesi nedeniyle de 556 sayılı KHK’nın 7/1-c maddesi gereğince başvurunun reddinin doğru olduğu, yönündeki yerel mahkeme kararının onaylayarak tanımlayıcı olan markanın aynı zamanda ayırdediciliğinin de olmadığı durumu vurgulamıştır.
Somut olayda da, yukarıda zikredilen Yargıtay ilamına konu markada olduğu gibi, yiyecek ve içecek sağlanması hizmetlerinin ortalama tüketicisi nezdinde münhasıran “…” kelimesi marka olarak algılanmayacak özelliktedir ve aynı zamanda hizmetin çeşit ve vasfını göstermesi itibariyle tanımlayıcıdır.
SMK’nun 5/1-c bendine göre ticaret hayatında ürünün niteliğini, cinsini, üstün özelliğini, kalitesini, miktarını, kullanım amacını, olması gereken özelliğini, etkiyi gösteren işaretler tanımlayıcıdır. Bu itibarla Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 19/09/2005 tarih, … E., … K. sayılı ilamında “….” ibaresini tanımlayıcı ve tasvir edici olduğunu tespit etmiştir. Davaya konu olayda da aynı şekilde “…” kelimesi yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri bakımından, hizmetin üstün niteliğini, kalitesini, olması gereken özelliğini ve etkiyi gösteren tasfir edici bir kelimedir.
SMK’nun 5/1-d maddesine göre “Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.” marka olarak tescil edilemez.
Hükmün amacı ticaret alanında herkes tarafından kullanılan işaretlerin tek bir firmanın tekeline verilmesinin engellenmesi ve bu şekilde kamu yararının gözetilmesidir. Bu bakımdan bu hükmün amacının ve kapsamının 5/1-c maddesi eli örtüştüğü söylenebilir. Bununla beraber 5/1-d bendinde ibare tanımlayıcı olduğu için değil, ticaret alanında ilgili mal ve hizmetler için yaygın kullanımı bulunduğu için reddedilir.
“…” kelimesi yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri bakımından sektörde bulunan herkes tarafından kullanılan ve tek başına bir kişiye özgülenemeyecek bir kelimedir. Burada maddenin amacı lafzı ile birlikte değerlendirilerek rakiplerin ürünlerini pazarlamada kullandıkları yahut kullanabilecekleri ifadelerin tekelleştirilmesi suretiyle serbest rekabet ortamının hukuka aykırı bir şekilde sınırlandırılmasının önlenmesi esas alınmalıdır. Dolayısıyla ticari rakiplerin fiilen kullandıkları yahut kullanabilecekleri işaretler herkesin kullanımına açık bırakılmalı, tek bir kişiye tekel hakkı verilerek haksız rekabet yaratılmamalıdır. Somut olayda davalı, davaya konu markasını herhangi bir ek, grafik, kelime ya da görsel eklemeksizin kelime markası olarak tescil ettirmiştir. Ne var ki bu kelimenin yiyecek içecek sağlanması hizmetlerinde yalnızca davacının kullanımına bırakılması davalının ticari rakiplerini bu kelimeyi kullanmaktan men etmek anlamına gelir ki, söz konusu sektör bakımından herkesçe kullanılan, tanımlayıcı-tasvir edici “…” kelimesinin üzerinde davacıya tekel hakkı doğurarak serbest rekabet ortamını zedeler.
Tüm bu nedenlerle davaya konu … tescil numaralı markanın SMK’nun 5/1-b-c-d bentleri gereği, tescilli olduğu 43.sınıfta “yiyecek ve içecek sağlanması” hizmetleri yönünden hükümsüzlük koşullarının oluştuğu hukuki kanaatine ulaşılmıştır.
Her ne kadar davalı yanca SMK 5/2 maddesi mucibince davaya konu markanın kullanım yolu ile ayırdedicilik kazandığı iddiasında bulunulmuş ise de sunulan delillerin ayırdediciliği tespit etmeye yeterli olmadığı ve davaya konu “…” markasına değil dava dışı yine davalıya ait “… ” markasına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle davacının davasının kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
-Davalıya ait … tescil numaralı markanın tescilli olduğu 43.sınıfta yer alan “yiyecek ve içecek sağlanması” hizmetleri bakımından hükümsüzlüğüne, karar kesinleştiğinde sicilden terkinine,
-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın, davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davanın kısmen kabulü nedeniyle, davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davanın kısmen reddi nedeniyle, davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 166,00 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.166,00 TL yargılama giderinin, davanın kabul ve reddi oranında hesaplanan 583,00 TL’sinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı ve 44,40 TL peşin harç olmak üzere toplam 88,80 TL harç giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/06/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸