Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/192 E. 2022/123 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO :2021/192 Esas
KARAR NO :2022/123

DAVA : Tazminat (Fikir ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/10/2019
KARAR TARİHİ : 01/07/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/07/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Fikir ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili 23/10/2019 tarihli dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalıya ait … TV isimli yayıncı kanalda … isimli programlarda Şubat 2015- 16 Eylül 2017 tarihine kadar toplam 100 adet programda katılımcı olarak yer aldığını, davalının bu programlardan reklam geliri kazandığını, müvekkiline ücret ödemediğini, müvekkilinin FETÖ terör örgütü konusunda uzman olduğunu, bu durumun müvekkilinin 5846 Sayılı Kanundan doğan haklarını ihlal ettiğini, davalıya 22 Ağustos 2019 tarihinde noter ihtarnamesi keşide edilerek haklarının talep edildiğini, ihtara uyarlılık gözlemlenmediğini, her bir yayın için 3000 TL ücret talep ettiğini belirterek fazlaya dair tüm talep ve dava hakları saklı kalmak üzere şimdilik … TV’de …. adlı programlar altında yayınlanan 100 programın her biri için 3.000TL’den toplam 300.000TL doğmuş telif hakkı alacağının yayınlanan her bir program tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacı müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ettiği, davanın Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … Esasına kaydedildiği, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 18.01.2021 Tarihli ve 48 Sayılı Kararı gereğince Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 1/2 müstemir yetkisindeki dava ve işlerin Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine devri ile işbu dava dosyasının mahkememizin … Esasına kaydedildiği görülmüştür.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile; dava konusunda vakıaların açık biçimde gösterilmemiş olduğunu, davacının iddiasını somutlaştırma yükümlülüğü olduğunu, davacı tarafın iddiasına dayanak televizyon programlarının hangi tarihte olduğunu açıklamak yerine kabala, götürü ve toptancı bir usul ile 2015 yılı Şubat ayı ile 16 Eylül 2018 tarihleri arasında 100 program yapıldığını açıkladığını, açıkça göstermediği program tarihlerinden itibaren faiz uygulanmasını talep etmiş olduğunu, başlangıç olarak bir gün dahi belirtememiş olduğunu, davacı tarafın iddiasına konu televizyon programlarının yayın tarihlerini teker teker göstermek zorunda olduğunu, davacının iddia ettiği gibi 100 (yüz) yayına katıldığını kabul etmemekle birlikte somutlaştırma yükümüne uygun olarak televizyon programlarının yayın tarihlerinin açıklattırılmasını talep ettiklerini, somut ve açık olmayan bir vakıa iddiasına karşı, davalının yeterli savunma yapmasının mümkün olamayacağını, dava konusu alacağın tamamının zamanaşımına uğramış olduğunu, davanın zamanaşımı def’i nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının, davalıya ait televizyon kanalındaki canlı olarak yayınlanan programlardaki tamamen kendi rızası ile yaptığı açıklamalarının izni alınmadan yayınlandığı iddiasının gerçek olmadığını, davacının, davalıya ait televizyon kanalındaki programlara katılmayı ve açıklama yapmayı kendisinin teklif etmiş olduğunu, karşılığında da hiçbir ücret istememiş olduğunu, iki yıl gibi süre içerisinde şimdi talep ettiği telif ücreti alacağını gündeme dahi getirmemiş olduğunu, ayrıca davacının, görüşlerinin kamuoyuna aktarılmasını kamu görevi bilinciyle ve gönüllü olarak yaptığını her seferinde dile getirmiş olduğunu, davacının şimdi bunu kişisel bir kazanca dönüştürme gayreti içinde olmasının hayret verici olduğunu, davacı ile davalı arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı gibi farazi bir sözleşmenin varlığından da söz edilemeyeceğini, açıklamalarının kamuoyuna ulaştırılmasına rızası bulunmadığı iddiasının gerçek dışı olduğu gibi iyi niyet kurallarına da aykırı olduğunu, davacının açıklamalarının eser niteliğinde olmadığını, her bir yayın için istenilen miktarın yüksek olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Bakırköy … Noterliği’nin 22/08/2019 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi davacı tarafından dosyaya sunulmuştur.
Davalı tanıkları duruşmada dinlenilmiş, tanık ….’ın duruşmada alınan beyanında; 7 yıldır … ‘da çalıştığını, program moderatörü olduğunu, davacıyı evveliyattan gıyabında FETÖ terör örgütünün içerisinde önemli pozisyonlarda yer almasından dolayı tanıdığını, sonrasında kendileri ile irtibata geçerek bu terör örgütünü ifşa etmek istediğini ancak konuşturulmadığını söylediğini, diğer medya kanallarının kendisine ortam ve imkan sunmadığını beyan ederek vatan ve millete hizmet etmek amacıyla kendi programlarında karşılıksız bir şekilde konuşmak istediğini beyan ettiğini, moderatörlüğünü yaptığı … programına davacıyı 8-9 program çıkardıklarını, davacının bu programlarda önemli açıklamalarda bulunduğunu, FETÖ terör örgütünün içerisinden önemli bilgiler verdiğini, bütün bu süreçte kendisini programa çıkartmış olduğundan dolayı davacının teşekkürlerini ilettiğini, defaten başka kanallarda kendisine yer verilmediğini, ancak kendisinin vatana hizmet etmek gayesiyle konuşmak istediğini hatta ücretsiz konferanslar da düzenleyebileceğini söylediğini, sonrasında ücret talebi ile açmış olduğu bu davanın kendilerini şaşırttığını ve üzdüğünü, moderatörlüğünü yaptığı …. programı dışında davacının başka bir programa katılıp katılmadığını bilmediğini, davacı tarafa imzalatıldığı beyan edilen muvafakatname ile ilgili bir bilgisinin olmadığını, davacının muhafazakar kanallarda kendisine yer verilmediğini, yalnızca … ve …. TV’de konuşabildiğini beyan ettiğini, ayrıca “bana muhafazakar kanallardan yalnızca siz söz verebilirsiniz” diyerek konuşmacı olma talebi ile geldiğini, genel olarak yayın camiasında bu tip programlarda konuşmacıların herhangi bir para, telif ücreti almadan yayına katıldıklarını, konuşmacıların aynı medya grubu çalışanları olması halinde ayrıca bir ücret söz konusu olmadığını, aynı medya grubu çalışanı değil ise de yine ayrı bir telif ücreti ödenmediğini, gönüllülük esasına göre konuştuklarını, ulusal kanallarda programlara katılıp fikir beyan etmenin kendileri için maddi manevi kazanım yolu olduğunu, hatta bazılarının programa çıkabilmek için kendilerinin ücret ödediğini, yayın camiasında ayrıca davacının başka yayın kuruluşlarına da ücretsiz programa çıkma, yahut konuşma talebi ile gittiğini, sonrasında da ücret talep ettiği hususunu duyduğunu, bazı gazetelerde manşet olduğunu beyan etmiştir.
Tanık …’ duruşmada alınan beyanında; 5 yıldan beri davalı … Televizyonunda moderatör ve haber spikeri olarak çalıştığını, davacıyı da bu yaptığı iş dolayısıyla tanıdığını, çalıştığı dönemde davacı dahil olmak üzere konuşmacı olarak katılan hiçbir konuğun davalı televizyondan herhangi bir ücret talep etmediğini, böyle bir talebe şahit olmadığını, ancak talebin olması ve kurum kabul etmesi halinde bunun yazılı bir sözleşmeye döküleceğini, uygulamanın bu yönde olduğunu, moderatörlüğünü yaptığı programda konuştuğu zamanlar davacının “ben 1997 yılında malum örgüt cemaat olarak adlandırılırken söz konusu örgütten koptum. Gerçek yüzünü gördüm. Ancak hiçbir şekilde medyada konuşturulmadım. Bu yönden … TV’ye müteşekkirim. … TV benim konuşmamı sağladı. O yüzden hiçbir karşılık beklemeksizin burada bildiklerimi anlatıyorum” şeklinde beyanlarına bizzat şahit olduğunu, davacının ayrıca o dönemde “Yalnızca …. Tv’ye çıktım. ….’e de bir iki defa çıktım. Bunun dışında konuşturulma şansım olmadı” şeklinde beyan verdiğini, bilgisinin ve görgüsünün yalnızca televizyon kısmı yönünde olduğunu, … nın diğer ayakları ile ilgili davacının ilişkisinin nasıl ve ne boyutta olduğuna dair bilgisinin olmadığını, davacıyı konuk ettiği dönemde davacının herhangi bir ücret talebine şahit olmadığını, tam tersine “… Tv bana bu şansı verdi. Herhangi bir karşılık beklemeden televizyona çıkıyorum” şeklinde beyanlarını duyduğunu, davacı ile “….” isimli programın kaç defa yapıldığını net olarak bilemeyeceğini, kayıtlardan sayılması gerektiğini, normal şartlar altında konukların Konuk Koordinatörü tarafından çağrıldığını, davacıyı davet ettiklerini, ancak davacının da programlara katılmayı istediğini, davacının kendilerine …’den kendi talebi üzerine röportaj için gelindiğini, röportajın yapıldığını ve yayınlanmadığını söylediğini beyan etmiştir.
Mahkememizce davalı tarafın davacının isticvabına ilişkin talebi kabul edilerek İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine talimat yazılmış, İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin …. Talimat sayılı dosyasının 14/07/2021 tarihli duruşmasında davacı …; davalı … Gazete ve televizyonuna telif ücretini ödemeleri için 2018 – 2019 yılları arasında protesto gönderdiğini, kendilerine bu konuyla ilgili telif ücretini almak için dava açtığını, 2016 yılından itibaren 4 yıla yakın her hafta cuma günleri akşam 20:45 “….” ismi ile canlı program yaptığını, … Gazetesinde de haftada 3 gün aralıksız 4 seneye yakın 3 köşe yazısı yazdığını, bu programlarla ilgili gazetenin ve televizyonun sahibi olan …, … ve …. beylerle bu programlar için değişik tarihlerde ücret taleplerinin ve telif taleplerinin olduğunu, daha sonra gazetenin ve televizyonun maddi durumunun iyi olmadığını belirterek “… bey siz programlara ve yazmaya devam edin, biz durumumuz düzelince sizi memnun ederiz, hakkınızı veririz” diye söylediklerini, 4 sene boyunca genel yayın yönetmeni … ve yukarıda isimleri belirtilen televizyon ve gazetenin sahibi olan kişilerin ekonomik sıkıntılarından dolayı ücret ödemeden devam etmesini istediklerini, bu konuda Genel Yayın Yönetmeni ….’in davacıyı haklı bulduğunu fakat televizyonun ve gazetenin reklam gelirlerinin çok düşük olduğundan ileride muhakkak ücret ve telif ödeyeceklerini beyan ettiklerini ve kendisini oyaladıklarını, bu konuda Genel Yayın Yönetmeni …’in tanık olarak dinlenmesini talep ettiğini, tekrar talepte bulunarak telif ücretiyle ilgili ….’nun çok mahcup olduğunu, gazetenin ve televizyonun tamamen kendinden ayrıldığını ve kendisinin bu hususta yardımcı olamayacağını söylediğini, gazete ve televizyonun yetkililerinin de sürekli görüşmekten kaçınarak, telefonlarına dahi çıkmadıklarını, en son 2018 yılında hiçbir ihbar ve ihtarda bulunmadan aniden hem televizyon ve hem de köşe yazılarına habersiz bir şekilde son verdiklerini, Özel Kalem Müdürü … ismindeki memurun kendisiyle görüşmek istemediklerini söyleyip telefonları açmadığını, işbu davada belirttiği gibi yaklaşık 1000 civarında aralıksız devam eden köşe yazılarının ve 200′ e yakın her hafta cuma günleri kendi adıyla ve özel tanıtım dosyasında fragmanları resimli olarak reklamı yapılan “…” programlarının tanıtımının yapıldığını ve ben programlara 4 yıl boyunca devam ettiğini, en son televizyon ve gazetenin yönetimlerinin ayrıldığını söyleyerek beklemesini istediklerini, bu kişilerin tarafına telif ücreti ve alacaklarını ödememek için davayla alakası olmayan sorular yönelterek, davanın uzamasını istemediklerini, tarafına yöneltilen soruların telif hakları ile ilgili hiçbir gerçekliği olmadığını, mahkemeyi uzatmak ve şaşırtmak için … Gazetesi avukatının kendisine telifle hiç ilgisi olmayan sorular yönelttiğini, telifle ilgili kendisiyle hiçbir yazılı sözleşme ve ödeme olmadığını, davalının elinde bu konuda hiçbir belge olmadığını, varsa mahkemeye sunmaları gerektiğini, kendisiyle program yapan sunucu …, …’in, kendisi aleyhinde “…, … TV’ den program yapıp yapmadığını bilmiyorum” diyerek şahit gösterildiklerini, kendisiyle 4 yıl program yapan … ve …’in mahkemeye yemin ettikleri halde yalan beyanda bulunduklarını, kendisinin sadece konuk olarak programa katıldığını, başkaca programı olup olmadığını bilmediğini belirterek … Gazetesi ve televizyonunu koruma amaçlı yalan beyanda bulunarak ve yemin ederek mahkemeyi yanıltmaya teşebbüs ettiklerini, daha sonra … televizyonunun internet gazeteciliği ve programcılığı yoluyla kendisinin yapmış olduğu 1000′ e yakın köşe yazısı ve 200 canlı televizyon programlarını işine son verdikleri halde … İnternet medya yoluyla, … Televizyonundan davacının ilk başladığı tarihten sürekli internet medyası üzerinden çok yüksek miktarda reklam almaya devam ettiklerini, kendi programlarının … Tv ve … gazetesine çok yüksek reytingler kazandırdığını, kendisinin işine son verildikten sonra bile halen reklam almaya devam ettiklerini beyan etmiştir.
Dosya, davacının, davalı kanalda yayınlanan programlara konuşmacı olarak katılmasından kaynaklı bir telif alacağı hakkının bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise bu alacağın miktarı, taraflar arasında ücret karşılığı sözleşme yapılıp yapılmadığı, zamanaşımının dolup dolmadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 27/01/2022 havale tarihli raporlarında; “davacının konuk yorumcu olarak yer aldığı televizyon programında FSEK md. 86 hükmü tarafından yapılan yollamaya istinaden rızasının bulunduğu programdaki görüntüsünün program amacı dışında davalı yanca kullanılmış olduğuna ve rızası dışına çıkılarak bir yayın yapıldığına yahut bir başka ürün yahut hizmetin pazarlamasında görüntüsünün kullanıldığına ilişkin bir iddiasının olmadığı görülerek eser sahibi olmayan, icracı sıfatıyla komşu hak sahipliği de bulunmayan davacının FSEK amir hükümleri kapsamında televizyon programına izni ile katılımı hasebi ile tek başına talep etmediği bir ücrete yine de hak kazanmış olduğunun kabul edilemeyeceği, uygulamada televizyon programlarına haber verme, yorum ve kişisel tanıtım maksadı ile bilabedel katılmanın mümkün olduğu, bu hususta ücret anlaşması da yapılabildiği, taraflar arasında sübjektif unsurlara dayanan sözleşme ilişkileri kapsamında emsalin programın türü, yorumcunun izlenilirliği, programın yayın türü, saati ve mecrası, konusu, rakip programlara göre izlenme kabiliyeti değerlendirilerek bir emsal verilmesinin mümkün olabileceği, bu hususta götürü bir ücret anlaşmasının bulunmadığı, somut durumda haksız fiil ve sebepsiz zenginleşme, vekaletsiz iş görme, sözleşmeye aykırılık halleri bulunmadığından ve dosyada yer alan bilgi ve belgelerden davacının katılmış olduğu program tarih ve detayı hakkında bilgi edinilemediğinden zamanaşımı yönünden iddiaların değerlendirmeye alınamadığı, somut durumda rızanın hukuka uygunluk sebebi arz ettiği, dosya kapsamında temas edilen tv programlarının RTUK kaydı olmadan sağlamaya elverişli muteber incelemesinin ve tespitinin mümkün olamayacağı, RTUK arşiv celbi halinde izleme ve teknik değerlendirmenin ihtiyaca binaen mümkün olabileceği, taraflarca sunulan program içeriklerinin içerik kaydı değişikliği ihtimalinden dolayı teknik değerlendirmesinin bu sebeple elverişli olamayacağı, davacının programlara katılım göstermede devamlılık unsuru içeren emek -mesai taleplerinin yeri varsa Basın İş Kanunu kapsamında İş Mahkemeleri nezdinde değerlendirmeye alınması ihtimaline dair hususlar heyetimizce tartışılmış olup 5846 Sayılı Kanun nezdinde hukuka aykırılığın tespit edilemediğini” bildirdikleri görülmüştür.
Davacı vekilinin 04/03/2022 tarihli dilekçesi ile bilirkişi heyet raporuna itiraz ettiği, itiraz dilekçesinde; FSEK 86. Maddenin “Resim ve Portreler” başlığı taşıdığını, bu maddenin düzenlediği alanın bambaşka bir alan olduğunu, müvekkilinin programda yayınlanan resim veya portresi olmadığını, ayrıca anlık ya da slayt şeklinde bir yayın hiç olmadığını, müvekkilinin anılan programlarda iki saate yakın program konusu hakkında kendisine ait ve daha önce yayımlanmış kitaplarındaki görüşlerini ve fikirlerini izleyici ile paylaştığını, davacının fotoğraf ve görüntülerinin davalı tarafından internet ortamında izni alınmaksızın kullanıldığını, bu eylemin davalının ticari faaliyetinin konusunu oluşturduğunu, yani ticari amaçlı olduğunu, bu durumun FSEK’in 86. Maddesinde belirlenen davacıya ait fotoğraf ve görüntülerin izni olmadan teşhir ve diğer suretlerde umuma arzı niteliğinde bulunduğunu, 86.maddede sınırlı olarak belirlenen muvafakat gerektirmeyen istisnai hallerden birinin de bulunmadığını, davacının fotoğrafının ve görüntüsünün izinsiz olarak kullanımı sebebiyle kişilik haklarının örselendiğini ve manevi huzursuzluk yaşadığı hususların da değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkilinin aynı zamanda eser sahibi olduğunu ve programlarda kendisinin yazmış olduğu kitaplarına ilişkin ileri sürmüş olduğu görüş ve fikirlerinin tartışıldığını ve bu kitaplarda yazılanlara atıflar yaptığını, müvekkilinin kitaplarını yayında göstermek suretiyle reklam yaptığı ve bundan gelir sağladığı şeklindeki iddialara ilişkin olarak asıl reklamın program editörleri tarafından yapıldığını ve yine müvekkilinin konuk olduğu 24/02/2016 tarihli ve …’ın sunduğu “….” adlı program izlendiğinde görülebileceğini, bu programda ayrıca program sunucu tarafından “Bundan sonra programın dizi şeklinde yayınlanacağı”nın ilan edildiğini, ayrıca müvekkilinin konuk olduğu programların ayrıca internet ortamında yayınlanmak suretiyle müvekkili üzerinden reklam geliri elde edildiğini, davalı tarafın internet ortamında ilgili programları müvekkilinin izni ve muvafakati olmaksızın paylaştığını, FSEK 68. Maddeye ilişkin olarak müvekkilinin tazminat isteme hakkı olduğunu, bilirkişiler tarafından bu hususun hiç değerlendirilmediğini, bilirkişi raporunda konuk olan kişilerin bu şekilde kamuoyu nezdinde bilinirliklerini artırmak ve tanıtım maksatlı bilabedel yayınlarda katılımcı olmayı seçebilmekte şeklindeki cümlesine ilişkin olarak davacının zaten Türkiye tarafından bilindiğini ve izlendiğini, davacı müvekkilinin bilinirliğe ihtiyacı olmadığını, bu bilinirlikten menfaat temin etme gayretinde olan tarafın davalı taraf olduğunu belirterek ek rapor alınmasını talep etmiştir.
Dava; davacının, davalı kanalda yayınlanan programlara konuşmacı olarak katılmasından kaynaklı bir telif alacağı hakkının bulunup bulunmadığı, varsa bu alacağın miktarı, taraflar arasında ücret karşılığı sözleşme yapılıp yapılmadığı, zamanaşımının dolup dolmadığı hususlarına ilişkindir.
Dosya kapsamı ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının konuk olduğu programların izni ve rızası hilafına yayınlanmadığı, çoğaltma ve yayma hakkında taraflar arasında sözlü bir mutabakat bulunduğu, davacının davaya konu konuk olduğu programlar hakkında yayınlandığı tarihlerde ücret talebinde bulunduğuna ilişkin somut bir delil sunamadığı, aksine davalı tanık anlatımlarına göre açıkça bedel istemeksizin yayınlara çıkmayı kabul ettiği, bu durumun sektör bilirkişisine göre de sektörde olağan ve mutad kabul edildiği, yayına çıkan konuşmacıların kamuoyu nezdinde bilinirliklerini arttırmak ve tanıtım maksatlı bilabedel yayınlarda katılımcı olmayı seçtikleri, aksi yöndeki davacı iddialarının somut delillerle desteklenmediği anlaşılmıştır.
Ayrıca davacının davalı kanalıdaki programlarda yaptığı konuşmaların FSEK kapsamında eser mahiyetinde değerlendirilemeyeceği, görüntülerin rızası ile yayınlanmış olması karşısında FSEK 86.madde kapsamında bir ihlalden bahsedilemeyeceği, davacının siyasi olaylar ve olgular hakkındaki görüş ve konuşmacıların bu itibarla FSEK korumasından yararlanamayacağı kanaatine ulaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan hususların yanısıra davalının son konuk olduğu 16/09/2017 tarihli programdan sonra 23/10/2019 tarihinde dava yoluna başvurduğu, başlangıçta kendisine ücret ödenmemesine rağmen 3 yıl boyunca 100 programa katılarak sessiz kaldığı ve muvafakat ettiği, bu durumdan dolayı iş ilişkisi son bulduktan sonra ücret istenmesinin MK.2.maddesine göre iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı, Yargıtay’ın da benzer uygulama ve içtihatları (Y.11. HD. 22/03/2001 tarih, 2000/11107 esas, 2001/2279 karar, Y.11. HD. 04/06/2008 tarih ve 2007/5015 esas, 2008/7374 karar) nazara alınarak davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Peşin alınan 5.123,25TL harçtan, alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile arta kalan 5.042,55 TL harcın, karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/4 maddesine göre reddedilen maddi tazminat talebine yönelik 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/07/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸