Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/184 E. 2022/28 K. 25.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/184 Esas
KARAR NO : 2022/28

DAVA : Markadan Doğan Haklara Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti
DAVA TARİHİ : 27/09/2019
KARAR TARİHİ : 25/02/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Markadan Doğan Haklara Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, Davacı taraf özetle, davalılar tarafından … isimli mağazada züccaciye ürünlerinin üzerinde ….. ibareli etiketlerinin kullanılmasının müvekkilinin marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, davalılardan ….. firmasının ….. isimli mağazalarında ve “www….com.tr” internet sitesinde züccaciye satışının yapılmasının müvekkillerinin marka tescilinden doğan haklarına tecavüz teşkil ettiğini iddia ve beyan etmekle; tecavüze havi eylemlerin tespitine ve durdurulmasına, www…..com.tr internet sitesinde yapılan züccaciye ürünlerinin satışının durdurulmasına, kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla ilan edilmesine karar verilmesini, davalı açıkça 2017-2018 yıllarında satışlarına ara vermiş olduğundan müvekkiline kullanımı sonlandırdığı izlenimi verdiği ve kötüniyetli olarak hareket ettiği nazara alınarak somut olayda, müvekkilinin uzun süre sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığının kabulünün mümkün olmadığını, diğer yandan; davanın açıldığı tarih itibariyle züccaciye ürünleri açısından büyük yatırımlar yapmış olup olmadığı, emek sarfedip etmediği, korunması gereken bir ekonomik değer kazanıp kazanmadığının da muhasip bilirkişi tarafından belirlenmesi gerektiğini, davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Davalı ….. vekili cevap dilekçesi ile, tespit işleminin yapıldığı mağazanın, müvekkiline ait bir mağaza olmadığını, müvekkili tarafından züccaciye ürünleri üzerinde ….. ibaresinin markasal olarak kullanılmadığını, huzurda görülmekte olan davanın ….. esas sayılı dava dosyası ile konu bakımından aynı olduğunu ve derdestlik itirazında bulunduklarını, müvekkilinin 35.5 sınıfı bakımından perakendecilik hizmetlerinde hak sahibi olduğunu, davacı yanın sessiz kalmak suretiyle hak kaybına uğradığını iddia ve beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …vekili cevap dilekçesi ile, ürünler üzerinde yer alan etiketin fiyat etiketi olduğunu ve davalılardan ….. firmasına ait markanın kullanıldığını, davacı markasının kullanılmadığını, müvekkilinin diğer davalı …..’in kendilerine verdiği hak çerçevesinde kullanım yaptıklarını, davacı yanın 35. sınıfta marka tescilinin bulunmadığını iddia ve beyanla davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davacı adına tescilli marka sicil kayıtları celp olunmuştur.
Davacı vekilince, Doç. Dr. … tarafından hazırlanan Uzman Görüşü niteliğindeki 12/03/2020 tarihli hukuki mütalaa dosyaya sunulmuştur.
Dosya, davalıların, davacıya ait “…..” esas unsurlu markalardan kaynaklanan haklarına tecavüzün ve haksız rekabetlerinin bulunup bulunmadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi 04/11/2020 havale tarihli raporunda; “Davalı ….. adına kayıtlı www…..com.tr uzantılı ınternet sitesinde ….. ibareli markasal kullanımların davacı yanın markaları ile benzer olduğu, davalının internet sitesinde … sayılı 35 08 sınıftaki tescile dayalı olarak … markalı zuccaciye ürünlerini satışa konu ettiği, ancak 35.08 sınıftaki tescil kapsamı ile davacı yan adına tescili mal sınıflarının benzer olması sebebiyle markaların benzer sınıflarda kullanıma edildiğinin değerlendirebileceği ve nihai tüketici nezdınde iltibasa sebebiyet verebileceği, davalı ….. Tesktil adına tescilli 2011/29814 sayılı ….. ibareli markanın 31 04.2011 tarihinde başvuruya konu edildiği, davalı ….. Tesktil tarafından sunulan delillerden 2013 tatihinde ….. Toptan açıklaması … firmasına zuccaciye ürün satışı yapıldığı. 27.0& 2014 tarihinde ….. markasal kullanımın yer aldığı faturada züccaciye ürün satışının olduğu, huzurdaki davanın 27 09.2019 tarihinde açıldığı, davalının bu süreç içinde markasına yatırım yaptığı hususları birlikle dikkat alındığında davalının markayı kullanmasına engel olunmasının hakkaniyetli olmayacağı, davacı yanın uzun süre sessiz kalma sebebiyle hak kaybına uğradığının değerlendirilebileceği ve davalı yanın dava konusu eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmediği, davalı …. ’ın iş yerinde bulunan geneli … markalı olan zuccaciye ürünleri üzerinde ….. ibareli fiyat etiketlerinin bulunmasının nihai tüketici nezdınde ürünün ….. markalı olduğu izlenimi uyandıracağı, davalı yanın işbu kullanımının davacı yanın züccaciye sınıfında tescilli ….. ibareli marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edeceği” hususları tespit edilmiştir.
Davacı vekili 23/11/2020 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi raporunda, her iki davalının da züccaciye emtiaları üzerinde ….. markasını kullanma yetkisine haiz olmadığı şeklinde değerlendirme yaptıktan sonra aralarında lisans sözleşmesi olmaması nedeniyle davalı …..’in sorumlu olmadığı şeklinde değerlendirmelere katılmadıklarını, … değişik iş dosyasında tespit esnasında tutulan tutanakta davalı ….. firmasının bayisi olduğunun belirtildiğini, etiketlerin …..’ın ev tekstili ve …. züccaciye grubuna ait etiketler olduğu, markayı ön plana çıkarmak için kullanıldığının belirtildiğini, bu beyanının dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, davalı tarafın ….. markasının mağaza ismi olarak kullanılmasına izin verdiği bir mağazada satılan ürünlerden sorumlu olmadığı iddiasının kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davalının basiretli bir tacir olarak gereken önlemleri alarak züccaciye ürünleri üzerinde ….. etiketi olmaması hususunda gerekli tedbirleri alması gerektiğini, dosyanın yeni heyet oluşturularak yeni rapor alınmasını talep etmiştir.
Davacı vekilinin, yalnızca bilirkişi raporunda incelenen ve taraflarca incelemeye sunulan delil olarak değerlendirilmiş web sitelerinin bir bilişim vasıtasıyla net bir şekilde tarihlendirilmesi gerekli olduğu anlaşıldığından, bu yönden mevcut bilirkişiye bir bilişim uzmanı bilirkişi eklenerek bu yöndeki itirazlar değerlendirilmek suretiyle ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişiler 08/04/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda; “tespite konu bahsi geçen “www…..com.tr” internet web sitesinde davaya konu züccaciye ürünlerin ne zamandan itibaren yayında olduğunu tespit etmek için web arşiv üzerinden detaylıca kontrol edildiğinde ilgili siteye bağlı “http://www…..com.tr/…” – “….” sayfa/linkinde “09 Şubat 2014” tarihinde tespit edilen ilk arşiv kaydında züccaciye ürünlerinin yayında olduğu, sonraki takip eden 2015, 2016yıllarına ait arşiv kayıtlarında yine aynı şekilde “… ” sayfa/linkinde züccaciye ürünlerinin yayında olduğu, takip eden 2017 ve 2018 yılların arşivleri detaylıca incelendiğinde ilgili internet sitesinde “…” sayfası/kategorisinin oluşturulduğu ancak arşiv kayıtlarında züccaciye ürünlerinin yayında olmadığı, 2019 yılından bu yana arşivler detaylıca incelendiğinde ilgili internet sitesinde “…” sayfasının/kategorisinin arşiv kayıtlarında züccaciye ürünlerinin yayında olduğu, bilişim incelemesi neticesinde tespit edilen hususların kök raporumuzda bildirdiğimiz hususları teyit eder mahiyette olması sebebi ile kök rapordaki görüşlerin değiştirilmesini gerektirir herhangi bir durumun mevzubahis olmadığı” hususları tespit ve rapor etmişlerdir.
Dosyaya sunulan ek ve kök raporlar dosyayı aydınlatma hususunda yeterli olmadığından, tüm taraf beyan ve delilleri, raporlar, sunulmuş olan hukuki mütalaa, örnek karar ve örnek raporlar ile tarafların tüm beyan ve itirazları birlikte değerlendirilerek rapor tanzimi için dosya yeni heyete tevdi edilmiş, bilirkişiler 05/11/2021 havale tarihli raporlarında; “davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğramamış olduğu, davalı tarafın dava konusu eylemlerinin, SMK’nın 7 ve 29. maddeleri gereğince davacının marka hakkına tecavüz oluşturacağı, davalının, davacının markası ile karıştırılmaya yol açacak bir kullanım sergilediği bu sebeple, yukarıdaki tespitler ışığında, karıştırılmaya yol açacak şekilde kullanım yönünden haksız rekabet oluşacağı, diğer davalı kullanımları açısından; davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğramamış olduğu, davalı tarafın dava konusu eylemlerinin, SMK’nın 7 ve 29. maddeleri gereğince davacının marka hakkına tecavüz oluşturacağı, davalının, davacının markası ile karıştırılmaya yol açacak bir kullanım sergilediği bu sebeple, yukarıdaki tespitler ışığında, karıştırılmaya yol açacak şekilde kullanım yönünden haksız rekabet oluşacağı” hususlarını rapor ettikleri görülmüştür.
Dava, davalıların, davacı markasından doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabetinin tespiti ile men ve ref’i talebine yöneliktir.
Taraf markalarının esaslı ve asli unsuru olan “…..” kelimesinin ayniyeti karşısında görsel, işitsel ve anlamsal düzeyde yüksek benzerlik içerdikleri, taraf markalarındaki farklı renk kombinasyonu ve şekil unsurlarının markaları farklılaştıracak orjinallik ve dikkat çekicilikte olmadıkları ve bütünsel değerlendirmede karıştırma ihtimalinin bulunduğu tartışmasızdır.
Buna mukabil, taraf markaları farklı sınıflarda tescillidir ve davaya konu züccaciye ürünlerinin de yer aldığı 21.sınıf yönünden davacının tescile dayalı önceliğinin bulunduğu, davalı markalarının sözkonusu sınıf bakımından tescilli olmadıkları anlaşılmaktadır. Davalılardan …’ın bir AVM içerisinde bulunan mağazasında … markalı züccaciye ürünlerinin üzerindeki fiyat etiketlerinde “…..” ibaresinin bulunduğu, bu kullanımın markasal olduğu ve sözkonusu ürünlerin tüketici kitlesi olan ortalama tüketici nezdinde bu züccaciye ürünlerinin davacı firma ile idari, ekonomik ya da işletmesel düzeyde ilişkilendirme ihtimal ve riskini yarattığı, bu itibarla sözkonusu davalı yönünden markadan doğan haklara tecavüz fiilinin koşullarının oluştuğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Diğer davalı ….. Tekstil Tic. Ve San. A.Ş.bakımından yapılan inceleme ve değerlendirmede;
Sözkonusu davalı firmanın kendisine ait internet adresi üzerinden “…..” esas unsurlu markaları havi züccaciye ürünlerinin tanıtım ve satışını yaptığı, sunulan deliller ve alınan bilişim uzmanı raporu ile anlaşılmaktadır. Bu kullanımın davalı markalarının tescilli olduğu 35.sınıf itibariyle hukuka uygun olup olmadığı yönünden değerlendirilmesi gereken, davalı markalarının 2011 tarihli tebliğ tarihinden önce tescil edilmiş 35.sınıf yönünden değişiklik sonrası hakkın kapsamıdır. Değişiklik sonrası ortaya çıkan bu boşluğu ve soruyu Y.11.HD.’si çeşitli içtihatlarında değişiklik öncesi tescilli markanın markasal olarak kullanım önceliğine hak bahşederek çözmüştür. Buna göre değişiklik öncesi 35.sınıfa markasını tescil ettirmiş marka sahibi tecavüz iddialarına karşı sözkonusu tesciline dayanabilmek için iddiaya konu hizmet ve emtialarda markayı tecavüz iddiasında bulunan marka sahibinden önce fiilen kullandığını ispat külfeti altındadır. Fiilen önceki tarihli markasal kullanımı ispat ettiği ölçüde de 35.sınıfa tescile dayanabilir ve savunma olarak ileri sürebilir. Davaya konu somut olayda, dosyaya sunulu taraflar arasındaki pek çok hukuki uyuşmazlık sonucu verilen ve kesinleşen yargı kararlarına göre 21.sınıf yönünden davacının, davalıya nazaran önceye dayalı hak sahipliği mevcuttur ve bu nedenle davalının 35.sınıfta tescilli olması bir savunma olarak dinlenemez. Aksi halin kabulü değişiklik öncesi 35.sınıf tesciline sahip markalara bütün hizmet ve emtialar yönünden sınırsız bir kullanım ve savunma hakkı verir ki bu durum kanunun özü, amacı ve hakkaniyet ile bağdaşmayan sonuçlar doğurur.
Sessiz kalma yolu ile hak kaybı iddiaları yönünden ise; davalının internet sitesi üzerinden 21.sınıf bakımından markasal kullanımlarının 2014 yılında başladığı Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne ait … esas sayılı dosyada söz konusu alan adında züccaciye emtiası yönünden davacı markasının yönlendirici kod olarak kullanıldığı iddiasıyla dava açtığı, … esas sayılı dosya ile ise davacının … numaralı “…..” markasının tescil talebinin davalı itirazı üzerine reddine ilişkin kurum kararının iptali talebi ile dava açtığı, davalının 2017 ve 2018 yıllarında züccaciye ürünlerinin yayınlarını kaldırdığı, 2018 yılından sonra 21.sınıf yönünden yeniden yayın yapılmasını müteakiben iş bu davanın 27/09/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyaya taraflarca sunulu pek çok yargı kararına göre tarafların “…..” kelime markası üzerinde, özellikle 21 ve 35.sınıflar yönünden karşılıklı pek çok dava açtıkları görülmektedir. Sessiz kalma yolu ile hak kaybının özü ise, uzun süre dava açmayarak artık dava açılmayacağı yönünde bir inancın oluşmasına ve bu inanç sebebiyle markaya uzun süre yatırım yapılmasına sebep olan marka sahibinin dava açmasının MK md. 2 çerçevesinde iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı kanaatidir. Somut olayda dosyaya sunulu uzun hukuki çekişmelere konu bir çok yargı kararına göre, davacının 21.sınıf yönünden “…..” ibaresinin her türlü kullanımını marka haklarına tecavüz oluşturduğu inancıyla hareket ettiği, doğrudan web sitesinin içeriğindeki kullanımları dava etmese de söz konusu site yönünden 21.sınıf emtialarının davalının “…..” kelime markası ile ilişkilendirilmesi ihtimalini tecavüz olarak gördüğü, markasal haklarını davalıya karşı kullanış biçiminin kesinlikle davalıda “tecavüz oluşturacak fiilden dolayı davacının kendisine karşı artık dava açmayacağı” inancının oluştuğunu söylemenin mümkün olmadığı kanaatine ulaşılmıştır. 2014 ve 2015 yılında açılan davalardan sonra davalının web sitesinde tecavüz oluşturan kullanımlarını kaldırdığı, bu itibarla doğrudan söz konusu filler yönünden dava yoluna gidilmediği şeklindeki davacı iddialarının ise bilişim uzmanınca alınan rapor ile 2017 ve 2018 yıllarına ilişkin arşiv kayıtlarında züccaciye ürünlerinin bulunmadığı tespiti ile desteklendiği, davacının durduğunu düşündüğü tecavüz yönünden bu yıllarda dava açmamasının haklı sebebe dayandığı, daha sonra web sitesinde tecavüz oluşturan markasal kullanım üzerine de vakit kaybetmeden iş bu davayı ikame ettiği, bu itibarla sessiz kalma yolu ile hak kaybının somut olayda koşullarının oluşmadığı hukuki ve vicdani kanaatine ulaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle sınıfsal benzerlik, tescilli kullanım, sessiz kalma yolu ile hak kaybı gibi mahkememizin hukuki takdir alanında kalan ve bilirkişi raporu ile bağlı olunmayan hususlar yönünden çelişki taşıyan bilirkişi raporları nedeniyle yeni bir bilirkişi raporu almak yoluna gidilmemiş, mahkememizin görev ve yetkisi çerçevesinde hukuki olarak davalılar kullanımlarının tecavüz oluşturduğu, davacının sessiz kalma yolu ile hak kaybına uğramadığı kanaatiyle davacının davasının kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KABULÜ ile;
-Davalı …’ın ….. mağazasında züccaciye ürünlerinde davacıya ait “…..” esas unsurlu markaları kullanması ve ….. esas unsurlu markalar ile mağazasında ürün satışı yapmasının, davacıya ait markalardan doğan haklara tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, bu tecavüz ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine, giderilmesine,
-Davalı ….. Tekstil’in www…..com.tr internet sitesinde ve mağazalarında züccaciye ürünlerinin satışının yapılmasının davacıya ait “…..” esas unsurlu markalardan doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, bu tecavüz ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine, giderilmesine,
-Davalıya ait www…..com.tr internet sitesinde ve davalıya ait mağazalarda yer alan züccaciye ürünlerine ilişkin ürün tanıtım ve satışının durdurulmasına,
-Hüküm özetinin ulusal çapta yayın yapan tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde masrafı davalılarca karşılanmak suretiyle ilanına,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalılardan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 44,40 TL peşin harç, 5.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 337,10 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 5.425,90 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ve davalı ….. Tekstil vekilinin yüzüne karşı davalı … vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/02/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸