Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/17 E. 2022/262 K. 18.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/17
KARAR NO : 2022/262

DAVA : Markadan Doğan Haklara Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti,
Men ve Ref’i ile Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 01/12/2010
KARAR TARİHİ : 18/11/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/12/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka’dan Doğan Haklara Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men ve Ref’i ile Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin …. zemin üzerine …. harfler ile yazılan …. unsurlu markalarınının herkes tarafından bilinen tanınmış markalar olduğunu, davalı şirkete ait tanıtım evraklarında ve de www…..com.tr internet adresinde müvekkilinin … ibareli markalarının çok benzerinin kullanıldığının tespit edildiğini, davalının 3 adet … unsurlu marka tescillerinin olduğunu, davalı şirketin … markasını müvekkili şirket adına tescilli markalar ile iltibas ve haksız rekabet yaratacak şekilde kullanılmasının önlenmesini, davalı tarafın … ibaresini tescil ettirdiği halinden farklı olarak kullandığını, davalının markasını değiştererk kullanmasının MK 2. maddede düzenlenen iyi niyet kaidesine aykırı olduğunu, davalının markasını taklit ederek kullanması sonucu müvekkilinin markasının şöhretinden haksız suretle istifade ettiğini, markanın ayırt edici karakterini zedelediğini, davalı tarafın değiştirerek kullandığı … markasının kapsadığı emtia ile müvekkiline ait markaların kapsamı arasında ciddi bir benzerlik olduğunu, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespitini, meni ve refini , davalı şirket tarafından müvekkiline ait … unsurlu markaları benzeterek kullandığı markanın yer aldığı garanti belgeleri, ambalajlar, etiketler vb her türlü basılı malzeme ve tanıtım evrakının bulundukları yerden toplatılmasını, imhasını, internet sitesinden kaldırılmasını ve 20.000 TL manevi tazminatın, davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı şirketin müvekkilinin tescilli markaları kullandığını bilmesine rağmen 5 yıldan fazla bir süre sissiz kaldığını, davacının ses çıkarmaması sonra da dava açmasının M.K. 2. maddesi uyarınca haksız olduğunu,müvekkilinin kendi adına tescilli …, … ve … tescil numaralı … markalarını kullandığını, markanın içinin … renkte kullanılmasının markanın ayırt edici niteliği değiştirilmeden yapılan bir kullanım olduğunu, davacı tarafın … markasının tanınşılık açıksından değerlendirilmesinde ancak sektörel anlamda tanınmış olabileceğini bu hususunda farklı emtia sınıfında tescilli olan müvekkilinin markasının varlığını etkilemeyeceğini ve müvekkilinin marka kullanımının tecavüz teşkil etmediğinin açık olduğunu, davacı tarafından istenilen tazminatın fahiş olduğunu, müvekkilinin vergi matrahları incelendiğinde 2009 yılında 45.000,00 TL kar ettiğini bu kadar yüksek bir tazminatı ödeyemeyeceğini, manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olarak görülemeyeceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan taraflar adına tescilli marka sicil kayıtları celp olunmuştur.
Davacı vekilinin tespit talebi üzerine dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilişim uzmanının bilirkişi 02/02/2011 tarihli raporunu dosyaya sunduğu görülmüştür.
Uyuşmazlığa konu … markasının kullanımı, bu marka ile satış, kâr durumunun ve promosyon reklam tanıtım giderlerinin belirlenmesi hususunda davalı ticari defterlerinin incelenerek rapor tanzimine karar verildiği, mali müşavir bilirkişi 25/05/2011 tarihli raporunda; “davalının fiili kullanımına ilişkin inceleme neticesinde, … markasının dava dilekçesinde gösterilen ve …. nolu başvurudaki şekliyle 2006 yılından bu yana kullanıldığı, davalının … markası ile satış ve kâr durumunun incelenmesi neticesinde, davalının başka markalarının da olduğu, satışların ve kârın uyuşmazlığa konu marka açısından ayrıca hesaplanamadığından dolayı inceleme yapılan yıllar itibariyle toplam satışlar ve dönem kâr rakamları tespit edildiği, 2006 yılı için 5.094.716,67 TL net satış, 99.071,99 TL net kâr; 2007 yılı için 5.766.254,49 TL net satış, 141.357,43 TL net kâr; 2008 yılı için 6.900.863,56 TL net satış, 93.747,28 TL net kâr; 2009 yılı için 15.835.568,02 TL net satış, 178.966,77 TL net kâr; 2010 yılı için 17.796.533,14 TL net satış, 234.021,89 TL net kâr olduğu, davalının … markası ile ilgili yapmış olduğu reklam-tanıtım ve fuar giderlerinin 2008 yılı için 38.506,78 TL, 2009 yılı için 41.040,50 TL, 2010 yılı için 185.546,72 TL olduğu, üzerinde uyuşmazlığa konu … markası bulunan ambalajlara ait giderlerin, 2006 yılı için 170.680,72 TL, 2010 yılı için 277.916,84 TL olduğu, toplam 1.043.994,35 TL reklam-tanıtım-fuar ve ambalaj giderlerinin bulunduğu” hususlarının tespit edildiği görülmüştür.
Dosya, davalının uyuşmazlığa konu … ibaresini fiili kullanımı dikkate alınarak ve davalının … nolu marka başvurusu da gözetilerek, davaya konu uyuşmazlık da dikkate alınarak, davalının kullanımının tescilli markalarına veya başvurusuna uyğun olup olmadığı (14. md de dikkate alınarak), davacının markaları ile iltibas oluşturup oluşturmadığının ve özellikle davalının uyuşmazlığa konu markayı 6-7 yıldır kullandığı dair savunması MK 2 md de gözetilerek HUMK 275 vd md kapsamında rapor tanziminin istenilmesine karar verilmiş, bilirkişi heyetinden ayrık rapor düzenleyen bilirkişi …, “davalı şirketin … ibareli 3 adet markayı TPE nezdinde tescil ettirdiği bunun yanı sıra davacı şirketin … ibareli …. nolu marka tescil başvurusunun da bulunduğu, bu başvurunun dava tarihinden önceki tarihli olduğu, söz konusu en son markanın tescil başvurusunun kabul edildiği takdirde tescilli bir marka kullanımı söz konusu olacağından bu marka kullanımının haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz teşkil etmeyeceği, davalının anılan marka tescil başvurusunun tescille sonuçlanmaması halinde davalının kullanımının … nolu tescilli marka kullanımının değerlendirilmesi gerektiği, kullanımın aynı karakterli kullanım olup kendi kapsamı içinde kaldığı haksız rekabet ve markaya tecavüzün söz konusu olmadığı, davacının markasının tanınmış marka niteliğinde olduğu, davalının kullanımından …. şeklin altında … ibaresinin yer aldığı bu şekilde bir … şeklinin veya ibarenin davacının markasında bulunmadığı bu farklılık nedeniyle tarafların markalarının müşteriler nezdinde karıştırılmasının söz konusu olmadığı iltibasın bulunmadığı” beyan edilmiş. Heyetteki diğer bilirkişiler raporlarında; “… markasının tanınmış marka düzeyinde olduğu, davalı yanın meskur tescil başvurusunu ve … markasını bir başka sektörde dahi kullanmak istemesinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davacı yanın sınai mülkiyet hakkına sahip olduğu … markasına ilişkin mutlak hakkını ilke olarak istediği zaman kullanabileceği MK 2 maddenin davacı aleyhine düşünülemeyeceği, davalı …ın haklı kullanımı başkasına ait tescilli tanınmış marka ile iltibasa mahal verecek şekilde marka ismi kullandığı bu kullanım tarzının da haksız rekabet teşkil ettiği” hususlarını tespit ve rapor ettikleri görülmüştür.
Marka incelemesi için oluşturulan bilirkişi kurulundaki bilirkişilerin birbirleri ile çelişkili olan iki farklı rapor verdikleri, muhasip bilirkişi raporuna da itiraz edildiği, davalı adına tescilli markanın tescil edilmiş olduğu, amaca aykırı kullanılarak davacının markasına kullanmak itibariyle tecavüzde bulunduğu iddia edildiğinden, davalının markasının reklam ve sair tanıtımlarda kullanma durumunun davacının markasına tecavüz teşkil edip etmediğinin, iki markanın farklı sektörlere ait olması da göz önünde bulundurularak rapor tanzimi için dosya yeni bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 24/05/2012 tarihli raporlarında, “davalının uyuşmazlık konusu kullanımının, kendisinin … sayılı başvurusundaki markanın aynısı olması sebebiyle söz konusu marka başvurusunun tescil işlemi ile sonuçlanması neticesinde artık davalının bu markanın başvuru tarihi olan 20/10/2010 tarihinden sonraki kullanımlarının davacının markalarına tecavüz teşkil etmesinin söz konusu olamayacağı; söz konusu markanın başvuru tarihi olan 22/10/2010 tarihinden önceki kullanımların davacının … markalarına tecavüz teşkil edip etmediğinin tespiti için ve ayrıca söz konusu marka başvurusunun tescil işlemi ile sonuçlanmaması durumunda 22/10/2010 tarihinden sonraki kullanımların akıbetinin belirlenmesi için davalının dava konusu kullanımının kendisinin diğer tescilli markalarının koruma kapsamında bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiği, davalının uyuşmazlık konusu kullanımının kendisinin … sayıyla tescilli markasının koruma kapsamında bulunması ve tescilli bir sınai hakkın kullanılmasına fiilen engel olunamayacağının Yargıtay içtihatlarıyla da kabul edildiği cihetle huzurdaki dava bakımından davacının tescilli markalarına tecavüzden ve bu suretle de haksız rekabetten söz edilemeyeceği; mahkemenin davalının dava konusu kullanımının kendisinin tescilli markalarının koruma kapsamında bulunmadığı kanaatine ulaşması ihtimaline yönelik olarak yapılan karşılaştırma neticesinde, davacı adına tescilli olan markalar ile davalının dava konusu kullanımında yer alan logo arasında ortalama tüketicinin gözünde karıştırılmaya sebebiyet verebilecek derecede benzerliğin mevcut olduğu; bu itibarla, bu ihtimalde davalının uyuşmazlık konusu kullanımının davacının tescilli markalarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edeceği; dosyadaki mevcut delillerin değerlendirilmesi neticesinde, davacının, davalının uyuşmazlık konusu kullanımından en geç 25/10/2005 tarihi itibariyle haberdar olduğu, bu nedenle de davacının 5 seneyi aşan bir müddet boyunca sessiz kalmış olması sebebiyle hak kaybına uğramış olduğu” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Yapılan yargılama neticesi Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 10/12/2013 tarih, … esas, … karar sayılı kararıyla “davalı tarafın kullanımının kendi markaları kapsamında olduğu, bu kullanımın herhangi bir haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz teşkil etmeyeceği, ayrıca davalı tarafın “…” ibareli markayı 5 yılı aşkın süredir davacının bilgisi dahilinde kullandığı, markasal kullanımına karşı çıkılmadığından sessiz kalma nedeniyle hak kaybının gerçekleştiği, açılan davanın kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın reddine” karar verilmiş, kararın temyizi üzerine dosyanın Yargıtay’a gönderilmiş, Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 19/02/2015 tarih, … esas, … karar sayılı ilamıyla “…davalı uyuşmazlık konusu markayı dava tarihinden önceki 5 yıllık sürenin bir bölümünde bilirkişi raporunda belirtildiği üzere sadece faturalar üzerinde kullanmış olup ürün üzerinde kullanım ise dava açılmasından önceki iki yıllık süreyi kapsadığından böyle bir kullanıma karşı dava açılmamış olması sessiz kalma yoluyla hak kaybı olarak nitelendirilemez. Öte yandan işbu davanın açılmasından önce davalı tarafça dava konusu işaretle ilgili olarak TPE nezdinde marka tescil başvurusu yapıldığı ve bu başvuruya davacı tarafça yapılan itiraz sonucu Ankara … Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile TPE YİDK kararının iptali davasının derdest olduğu anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık konusu işarete yönelik başvurunun tescili halinde marka koruması 556 sayılı KHK 40. Maddesi uyarınca başvuru tarihinden itibaren başlayacağından böyle bir başvurunun olumlu sonuçlanması halinde davalı eyleminin tescilli marka hakkına dayalı kullanım olacağı tabidir. Bu nedenle mahkemece Ankara …. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı TPE YİDK kararının iptali davası sonucu verilecek karar eldeki davanın da sonucunu etkileyeceğinden anılan davanın neticesinin beklenilmesi ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmemesi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulmasına” karar verilmiş ve Bakırköy … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi faaliyete açılmış olmakla dosyanın yukarıdaki esas sırasına kaydının yapıldığı görülmüştür.
Yargıtay bozma doğrultusunda Ankara …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasının kesinleşmesi beklenilmiş, dosyanın tetkikinde; davacı …. Sanayi Anonim Şirketi tarafından, davalılar …. Kurumu ile … Mutfak Eşyaları Ambalaj İnşaat İmalat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi aleyhine, Türk Patent YİDK Marka Kararının iptali ile davalının … sayılı markanın hükümsüzlüğü talebine yönelik dava açıldığı, mahkemece 15/07/2015 tarih, .. esas, … karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 15/03/2017 tarih, … esas, … sayılı ilamı ile “…Davalı adına …/… renk unsurları ile tescilli önceki marka “… şekli ve üzerindeki …. zemininde …. harfle …” kelimesinde oluşmakta iken, söz konusu şekil ve renk unsurlarının …., … ve … tonlarıyla renklendirilmesi suretiyle yapılan dava konusu başvurunun davacının “… çerçeveli ve …. renk zeminden oluşan …. üzerine … renkli harflerle yazılı … kelimesi” işaretini taşıyan tescilli markaları ile karıştırılmaya yol açacak derecede benzer oldukları hususu da esasen mahkemenin kabulünde olmasına karşın, yukarıda açıklanan gerekçe itibariyle davalı yanına müktesep hak oluştuğu sonucuna varılmıştır. Ancak, öncelikle mahkemece aynı renk kombinasyonu ve yazı karakteri ile davalı adına tescilli … sayılı markanın da bulunduğu belirtilmişse de, söz konusu … sayılı marka işbu davada uyuşmazlık konusu olan marka olduğundan mahkemece davalı şirket lehine müktesep hak oluşturduğu kanaati hatalı bir tespiti içermektedir. Aynı şekilde, davalının başvurudan önceki altı yılı aşkın kullanımının ise tescilsiz kullanım niteliğinde olduğu açıklanmıştır.
….O halde, dava konusu başvurunun davalının önceki tescilli markasındaki asli unsurları taşımasına rağmen, anılan unsurlara ek olarak gerçekleştirilen renk kombinasyonu ve harflerin tertip tarzı itibariyla davacının tescilli markası ile ortalama tüketici nezdinde karıştırılma tehlikesi ve haksız yararlanmaya yol açacağının kabulü gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru görülmediği..” gerekçesiyle bozularak mahkemenin … esas sırasına kaydedildiği, 21/05/2019 tarih, … karar sayılı kararıyla “Davalı adına ../ … renk unsurları ile tescilli önceki marka “… şekli ve üzerindeki beyaz dalgalı kuşak zemininde … harfle …” kelimesinde oluşmakta iken, söz konusu şekil ve renk unsurlarının gri, … ve … tonlarıyla renklendirilmesi suretiyle yapılan dava konusu başvurunun davacının “… çerçeveli ve …. renk zeminden oluşan … üzerine …. renkli harflerle yazılı … kelimesi” işaretini taşıyan tescilli markaları ile karıştırılmaya yol açacak derecede benzer olduğu; gerekçesiyle davanın KABULÜNE, TPMK YİDK’nun … sayılı kararının iptaline, … sayılı markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine” karar verildiği, hükmün 20/01/2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dava, davalının, davacıya ait “…” esas unsurlu markalarından doğan haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men ve ref’i ile manevi tazminat talebine yöneliktir.
Davacı, 02/02/2011 tarihli bilişim uzmanınca da düzenlenen raporda da tespit yapılmış olan davalının fiili markasal kullanımlarının kendisine ait “…” unsurlu markalardan doğan haklarına tecavüz oluşturduğu ve haksız rekabet yarattığı iddiasındadır. Davalının …. şekli ve üzerindeki … renk zeminden oluşan … üzerine … renkli harflerle yazılı “…” kelimesi unsurlarından oluşan fiili markasal kullanımlarının davacıya ait … çerçeveli ve … renk zeminden oluşan … üzerine … renkli harflerle yazılı “…” kelimesi unsurlarından oluşan önceki tarihli markaları ile benzerlik ve karıştırma ihtimali yarattığı, bu yönde aynı tespitleri içeren Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 15/03/2017 tarih ve ….esas, … sayılı ilamı ile Ankara …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …. esas, …karar sayılı kesinleşmiş kararlarının işbu dava için kesin delil mahiyetinde olduğu ve aynı kesinleşmiş mahkeme ilamında “Seri marka başvurusu, yukarıda açıklanan tescil engellerinin istisnasını oluşturur ve istisnaların dar yorumlanması da hukukun genel ilkesidir. Bunun aksine bir uygulama istisnaların asıl kural haline gelmesine yol açacağından kabul edilemez. Bu bakımdan, başvuru konusu işaretin daha önce davalı tarafından tescilsiz olarak kullanıldığına dair savunmanın da 556 KHK 8/1-b ve 42. maddelerine dayalı işbu davada dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır. O halde, dava konusu başvurunun davalının önceki tescilli markasındaki asli unsurları taşımasına rağmen, anılan unsurlara ek olarak gerçekleştirilen renk kombinasyonu ve harflerin tertip tarzı itibariyla davacının tescilli markası ile ortalama tüketici nezdinde karıştırılma tehlikesi ve haksız yararlanmaya yol açacağı kanaatına varıldığından davanın kabulüne karar verilmştir.” şeklindeki tespitler ile davalı markasal kullanımının herhangi bir hukuka uygunluk haline girmediği hususlarının da karara bağlandığı anlaşılmıştır.
Mahkememiz markalar arasındaki benzerlik ve karıştırma ihtimalleri gibi hukuki tespit ve yorum gerektiren hususlarda Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 tarih ve … Esas ve … Karar sayılı ilamında da işaret edildiği üzere bilirkişi raporları ile bağlı değildir.
Bu nedenlerle farklı görüş içeren raporlara mahkememizce iştirak edilmemiş, davalının fiili markasal kullanımlarının taraf markalarının hitap ettiği ortalama tüketici nezdinde karıştırma tehlikesi ve haksız yararlanmaya sebep olacağı hukuki kanaatiyle davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
İhlal edilen hakkın boyutu, kusurun derecesi ve tarafların mali durumları nazara alınarak talep edilen 20.000,00 TL manevi tazminatın yeterli ve dengeleyici olacağı kanaatine ulaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan tüm gerekçelerle davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KABULÜ İLE,
-Davalının davacıya ait “…” esas unsurlu markalarından doğan haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespiti ile; bu tecavüz ve haksız rekabetin ref ve men’ine;
-Dosyada mevcut 02/02/2011 tarihli bilirkişi raporunda görsellerine yer verilen davalı yana ait fiili markasal kullanımları havi garanti belgeleri, ambalaj, etiket ve basılı malzemelere el konularak hüküm kesinleştiğinde imhasına, aynı raporda davalı yana ait “www….” adresinde söz konusu markasal kullanımların kaldırılmasına,
-20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 1.366,20 TL harçtan, peşin alınan 17,15 TL harç ve 297,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile, bakiye 1.052,05 TL ilam harcının, davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen manevi tazminat davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 17,15 TL peşin harç, 17,15 TL başvurma harcı, 297,00 TL tamamlama harcı, 4.300,00 TL bilirkişi ücreti ve 288,50 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 4.919,80 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ileYargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/11/2022

Katip ….
¸

Hakim ….
¸