Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/164 E. 2021/36 K. 26.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/164
KARAR NO : 2021/36

DAVA : Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 20/06/2019
KARAR TARİHİ : 26/02/2021
K. YAZILDIĞI TARİH : 22/03/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, Davalı …….’ün Davacı şirketin eski ortağı olduğu, … ve dava dışı ……’ün şirketteki tüm hisselerini 08.11.2018 tarihinde …’a devrettiğini, hisse devrinin ticaret sicile tescil edildiğini, hisse devrinden bir süre sonra davalı ……. ve onun hissedarı olduğu davalı Şirket tarafından, davacı şirketin markası ve bu marka ile özdeşleşmiş internet sitesine haksız müdahalede bulunulduğunu ve haksız rekabet oluşturacak faaliyetlerde bulunulduğunu, davacı Şirketin kuruluşundan itibaren ticaret unvanında da yer alan “……” markasını ve bu marka ile özdeşleşen www……..com alan adı ile tescil edilmiş internet sitesin kullandığını ve bu internet sitesi üzerinden şirkete ait e-posta adresleri oluşturulduğunu, bu internet sitesi ve eposta adreslerinin davacı şirket personeli tarafından kullanıldığını, …… markasının TPE nezdinde ……. tescil sayısı ile davalı … adına tescil edilmiş ise de bugüne kadar sadece davacı şirket tarafından kullanıldığını, …’ün şirket hisselerini devrettikten sonra bu markayı hiçbir yerde kullanmadığını, hisse devir sözleşmesinde şirkete ait markanın devredilmediğine ilişkin bir beyan ve açıklamanın olmadığını, bu sebeple bu markanın da şirketin malvarlığının bir parçası olarak devredildiğini, şirket hisselerinin devrinden sonra …’ün internet sitesine ait yönetici şifreleri kullanarak, davacı şirketin iletişimini engellemeye başladığını, kendi şahsi numarasını siteye ekleyip, davacı şirketin müşterilerini engellemeye başladığını, davacı şirketin fatura, sevk irsaliyesi, tahsilat makbuzu, montaj formu gibi her türlü materyalde ve şirkete ait resmi internet sitesinde “……” markasının kullanıldığını, müdahale sebebi ile Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğunu ve ……. soruşturma sayısı ile soruşturma açıldığını, davalı …’ün ortağı ve yöneticisi olan diğer davalı Şirketin internet sitesinde ve davalı …’ün sosyal medya hesaplarında davacı şirket aleyhine haksız rekabet yaratacak eylemlerde bulunulduğunu, davalıların davacı şirketin yarattığı bu marka değerini haksız rekabet oluşturacak şekilde kendi ticari amaçları için kullandığını, davacı şirketin kuruluşundan itibaren kullandığı …….com uzantılı e-posta adreslerini kullanarak, davacı şirketin müşterileri ile ilişki kurduğunu, onları kendi şirketine yönlendirdiğini, kendisine ve şirketine menfaat sağladığını, davalı şirketin internet sitesinde davacı şirketin tescilli markası …… markasının referans gösterildiğini, davacı şirketin üretimini yaptığı ürünlerin üretici firma etiketini davalı şirketin bilgilerini içeren bir etiket ile değiştirip söz konusu ürünlerin üreticisi olduğu izlenimi yaratıldığını, bu nedenle “……” markasının davacı şirkete aidiyetinin tespitine, davalıların haksız müdahale ve el atmalarının önlenmesine, www……..com alan adı ile kayıtlı internet sitesi ve bu internet sitesi üzerinden kullanılan …….com uzantılı e-posta adreslerine davalıların haksız müdahale ve el atmalarının durdurulmasına, önlenmesine ve etkilerinin ortadan kaldırılmasına, bu konulara ilişkin her türlü dijital evraka ve malzemeye el konulmasına, davalıların “……” ve “…….” markalarını ve bu markalar ile üretilen ürünlerin görsellerini kullanarak davacılar yönünden haksız rekabet oluturacak eylemlerinin durdurulmasına, önlenmesine ve etkilerinin ortadan kaldırılmasına, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 2.000 TL itibar, 3.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dava konusu “……” markasının TPE nezdinde 02.09.2013 tarih,……. tescil sayısı ile davalı … adına tescilli edilip, halihazırda davalı adına kayıtlı bulunduğunu, davalının hak sahibi olduğu “……” markasını, kurucusu ve ortağı olduğu (03.04.2014 tarihinden kurulan) davacı şirket malvarlığı unsurlarına dahil etmeksizin kullandırmışsa da, hiçbir tarihte resmi olarak devretmediğini, bu nedenle anılan marka hakkı hiçbir zaman davacı şirket malvarlığına geçmediğini, dava konusu markaya dair yasa koyucunun aradığı şartlarda yapılmış bir marka devir sözleşmesi bulunmadığını, www……..com alan adının davalı adına kayıtlı olup, davalının, hak sahibi olduğu “……” markasını alan adı olarak belirleyerek, kendi adına tescil ve tahsisini sağladığını, anılan alan adının da (markada olduğu gibi) davacı şirketin kuruluş tarihinden çok önce oluşturulduğunu, bu durumun doğal sonucu olarak da, konusu alan adına ilişkin şifrelerin yedinde bulunması, davacı şirketteki yönetici sıfatından değil, alan adının hak sahibi olmasından kaynaklandığını, … tarafından davacı şirkete ait internet sitesine haksız ve hukuka aykırı müdahalede bulunulduğu yön iddia ve bu iddiaya bağlı talepler de hukuki bir değer arz edemeyeceğini, huzurda görülen yargılamaya konu edilen “…….” markası Türk Patent ve Marka Kurumuna, …’ün davacı şirketin ortak ve temsilcisi olduğu dönemde (03.05.2017 tarihinde, ……. numarada) …… Görüntü Teknolojileri Ltd. Şti. adına tescil edilmiş olup, müvekkilinin bu dönemde “…….” markasının kurucusu olması hasebiyle, isminin altına “…….. (……com) …… ” ibarelerini yazarak, bilgi sisteminde oluşturmak suretiyle şahsi linkedin hesabında yer verdiğini, müvekkilinin davacı …… Görüntü Teknolojileri Ltd. Şti. hisselerini devrettikten sonra şahsi linkinedinden bu bilgileri kaldırdığını, bu sebeple, …… Görüntü Teknolojileri Ltd. Şti. hisselerini devrettiği tarihten sonra anılan bilgilerin oluşturulmak suretiyle haksız rekabet oluşturacak şekilde kullanıldığı iddiası gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin hak sahibi olduğu markasını referans göstermesinden daha doğal bir durumun söz konusu olamayacağı ve bu durumun haksız rekabet oluşturacak nitelikte hukuka aykırılık teşkil edemeyeceğini, davacılardan …… ’ın aktif dava ehliyeti bulunmadığını, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …… soruşturma sayılı dosyası ve Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan …… ve …… tescil numaralı markalar celp olunmuş, dosya …… tescil numaralı “……” markasının gerçek ve üstün hak sahibinin davacı olup olmadığı, bu markanın davalı tarafça davacıya devredilip devredilmediği, davacının davalının marka hakkına tecavüzünün ve haksız rekabetinin bulunup bulunmadığı, “www……..com” isimli internet sitesinin sahibinin kim olduğu, bu siteye yönelik davalının haksız rekabet ve tecavüzünün bulunup bulunmadığı, tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor tanzim etmek üzere bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişiler 18/03/2020 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında; “davacı şirketin …… tescil numaralı “……” markasının gerçek ve üstün hak sahibi olmadığı, ancak her ne kadar davalı … davacı şirketin kuruluşundan önce ……com alan adını almış ve ……. markasını kendi adına TPE nezdinde tescil ettirmiş ise de sonrasında davacı şirketin kurucu ortağı ve yönetici olması, davacı şirketin ticaret unvanında da “……” ibaresinin kullanılması, davalı … ve dava dışı ……’ün şirketteki hisselerin devrinin şirketin sevk ve idaresinin de kül halinde devri olduğu, “…….” ibaresinin şirketin ticaret unvanının kök sözcüğü de olduğu dikkate alındığında “……” markası ve “……com” alan adının devir alınmaksızın hisse devrinin yapılmasının ticaret hayatın olağan akışına aykırılığı da dikkate alındığında …… tescil numaralı “……” markasının ve “……com” alan adının da hisse devir sözleşmesi ile beraber devredildiği, davalının 2018-2019 yılı ticari defterlerinin usulüne göre uygun tutulduğu, davacının talebi olan SMK 151/2-b kapsamında hisse devir tarihi ile dava tarihi arasındaki tüm satışları üzerinden faaliyet karının 235.302,63 TL olduğu” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Davacılar vekili 29/04/2020 tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporunda dava konusu olan …… markası ve dava konusu yapılan www……..com alan adının sehven ……. olarak yazıldığını, bu yazım hatasının düzeltilmesinin gerektiğini, dosyaya sunulan bilirkişi raporunda davalıların haksız rekabet oluşturan eylemleri ile ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, haksız rekabete ilişkin iddiaları bakımından bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasını talep etmiştir.
Davalılar vekili 18/05/2020 tarihli dilekçesi ile, dava konusu …… markasının 02/09/2013 tarihinde, www……..com alan adının ise 08/07/2011 tarihinde müvekkillerinden … adına tescil ve kayıt edildiğini, anılan hakların hiçbir tarihte müvekkili tarafından üçüncü bir gerçek veya tüzel kişiye devredilmediğini, davacı şirketin envanter kayıtları üzerinde yapılacak basit bir inceleme ile anlaşılabilecek konuda, davacı şirketin sahipliği herhangi bir araştırma yapılmaksızın, maddi hakikate aykırı hazırlanan rapor, eksik inceleme neticesinde tesis edilmiş olunmakla da hüküm kurmaya elverişli bulunmadığını, bilirkişi heyeti tarafından müvekkilinin Anayasa ile güvence altına alınan mülkiyet hakkının yok sayıldığını ve raporda ortaya konulan dayanaksız ve taraflı tespit ve değerlendirmelerle haksız ve hukuka aykırı olarak ihlal edildiğini, bu nedenle rapora itirazlarını karşılar denetime elverişli rapor alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya tarafların itirazlarının değerlendirilmesi açısından mevcut heyete tevdi edilmiş, bilirkişiler 07/12/2020 tarihli raporlarında; “kök raporumuzda maddi hata sonucu sehven “…….” olarak yazılan ibarenin “……” olduğunu, Mahkeme tarafından kanaatleri gibi ……. tescil numaralı “……” markasının ve “…….com” alan adının da hisse devir sözleşmesi ile beraber devredildiği kabul edilecekse “www……..com alan adlı internet sitesine ve bu internet sitesi üzerinden kullanılan …….com uzantılı e-posta adreslerine davalıların müdahalesinin davacılar aleyhine haksız rekabet olarak kabul edilmesi gerektiğini, aksi halde haksız rekabet olarak kabul edilmemesi gerektiğini, davalı …’ün linkedin hesabında “ ……. (……com) …” ibaresini kullanmasının, cevap dilekçesinde de kabul edildiği üzere, davacı şirketin üretimini yaptığı ürünlerin, üretici firma etiketini davalı şirketin bilgilerini içeren bir etiket ile değiştirilmesi eylemi ile birlikte değerlendirildiğinde “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan uygulamalarda bulunmak” olarak değerlendirilebileceği, bu sebeple davacılar aleyhine haksız rekabet olarak kabul edilmesi gerektiği” hususlarında raporlarını sundukları görülmüştür.
Davacı vekili 15/02/2021 tarihli dilekçesi ile davaya konu maddi tazminat taleplerini 235.000,00 TL’ye artırdıklarını beyan ederek tamamlama harcını ikmal ettikleri görülmüştür.
Dava; davaya konu “……… ” markasının şirket hissi devir sözleşmesi ile davacılara devredilip devredilmediği, davalılar kullanımlarının marka tecavüzü ve haksız rekabet oluşturup oluşturmadığına yöneliktir.
SMK 148. Md’ye göre sınai haklar veya bunlara ilişkin başvurular devredilebilir… veya diğer hukuki işlemlere konu edilebilir. Aynı maddenin 4.fıkrası uyarınca devir sözleşmelerinin geçerliliği ancak noter tarafından onaylanmış şekilde yapılmış olmalarına bağlıdır. TTK’nun 11.md’sine göre ise: “Ticrai işletme, içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir bütün halinde devredilebilir ve diğer hukuki işlemlere konu edilebilir. Aksi öngörülmemişse, devir sözleşmesinin duran malvarlığını, işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikri mülkiyet haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiği kabul olunur.” Buna göre Türk Ticaret Kanunu işletme devirlerinde külli halefiyet benimsemiştir.
Somut olayda davacının tecavüz iddiasına konu ettiği marka …… tescil numaralı markadır. Bu marka 02/09/2013 tarihinde davalılardan … adına tescil edilmiş ve işbu dava tarihine kadarki süre içerisinde (ve halihazırda) aynı davalı adına tescilli kalmıştır. Davacı şirket ise marka tescil tarihinden sonra 03/04/2014 tarihinde kurulmuştur. Davalı … davacı şirketinin hissedarı olduğu süreç içerisinde söz konusu …… markasını davacı şirketin kullandığı da dosyaya sunulu deliller ve taraf beyanları ile anlaşılmaktadır. Ne var ki 08/11/2018 tarihinde davalı … davacı şirkette bulunan hisselerinin tamamını davacı şirketi devretmiştir. Burada çözümlenmesi gereken husus bu hisse devri ile marka hakkının da yukarıda anılan kanuni düzenlemeler çerçevesinde devredilmiş olup olmadığıdır. Şayet marka mülkiyeti, devir tarihi itibarı ile davacı şirket tüzel kişiliğine ait bulunsaydı davacı iddiaları -yani davalıya ait olan marka mülkiyetine sahip şirketin hissesinden kaynaklı kısmi mülkiyet hakkı da- devredilmiş kabul edilmesi gerekirdi. Ne var ki somut olayda marka mülkiyeti ne gerçek anlamda ne de tescille hiçbir zaman davacı şirkete ait olmadığının, gerek tescil kayıtları, gerek şirket kurulumundan önce marka hakkının doğmuş olması karşısında, kabulü gerekir. Yani davacı açık bir irade ile hem gerçek hak sahibi olduğu hem de tesciline sahip olduğu markasını hiçbir zaman davacı şirkete devretmemiştir. Davacının münhasıran ortağı olduğu dönemde davacı şirketin marka kullanımlarına rıza göstermesi şirkete devir iradesi olarak hukuken yorumlanması mümkün değildir. Kaldı ki her ikisi de tacir olan tarafların uzun bir süre marka devrini gerçekleştirmeksizin fiili kullanımla yetinmeleri de her iki tarafın iradesinin bu yönde yani devir yönünde tecelli etmediğinin göstergesi olarak kabul edilmelidir.
Davalının ortağı olduğu şirketten bağımsız olarak şahsen mülkiyet hakkına sahip olduğu markanın ise şirket devir sözleşmesine dahil edilmemesi zımni ve külli devir olarak değil, davacının şirket hissesine dahil olmayan malvarlığı değerinin de -doğal olarak- hisse devrine dahil edilmemesi olarak görülmelidir. Bu anlamda, yani marka mülkiyetinin, şirket malvarlığına hiçbir zaman dahil edilmediği hukuki gerçeğini göz ardı edilerek düzenlenmiş bilirkişi raporundaki hatalı tespitlere mahkememizce itibar edilmemiş ve devir sözleşmesine dahil olmayan ve davalı yan adına tescilli bulunan markanın kullanımlarının tecavüz veya haksız rekabet teşkil etmeyeceği kanaatine varılmıştır.
Davacıların “…….” markası için haksız rekabet iddiaları yönünden yapılan değerlendirmede ise, dosya münderecatı ve tüm delil ve beyanlar ışığında taraflar arasında hisse devir sözleşmesi tarihine kadar ve bu tarihten sonra da mülkiyetlerinde bulunan markaların karşılıklı kullanımı konusunda karşılıklı muvafakatlerinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle söz konusu dönemde davalı yanca kabul edilen kullanımların haksız rekabet oluşturmayacağının kabulü gerekir. Her ne kadar davalıların cevap dilekçelerine atıfla, bilirkişi raporunda “davacı şirketin cevap dilekçelerine atıfla, bilirkişi raporunda “davacı şirketin ürettiği ürünlerin üretici firma etiketini davalı şirketin bilgilerini içeren bir etiket ile değiştirmesi” eyleminin haksız rekabet olarak yorumlanabileceği tespit edilmiş ise de; davalıların cevap dilekçesinde etiketin “değiştirilmesinden” bahsolunmadığı, yalnızca mülkiyet durumunu göstermek amacıyla davalı şirket unvanını ihtiva eden etiketlerin yapıştırıldığını beyan ettikleri, bu ifadeden bir etiket değişikliği değil bir etiket ekleme sonucu çıkarılabileceği, bu durumun ise dosyanın tümü, tarafların ticari ilişki ve zımni muvafakatleri ile birlikte değerlendirildiğinde haksız rekabet olarak vasıflandırılamayacağı kanaatiyle markaya tecavüz ve haksız rekabet iddialarına dayanan davacıların davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Peşin alınan 426,94 TL peşin harç ve 3.927,83 TL tamamlama harcından alınması gereken 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.295,47 TL harcın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen tecavüz tespiti talebine yönelik 5.900,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen maddi tazminat yönünden 24.900,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen manevi tazminat yönünden 5.900,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı.26/02/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸