Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/150 E. 2021/96 K. 02.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/150 Esas
KARAR NO : 2021/96

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 08/05/2019
KARAR TARİHİ : 02/06/2021
K. YAZILDIĞI TARİH : 08/06/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili……. tarafından 2010 yılından kurulduğunu, donanım yazılım ve internet servisi hizmetleri verdiklerini, esas faaliyet alanı cep telefonu olup …… markalarını takiben dünyanın en büyük 3.cep telefonu üreticisi olduğunu, müvekkilinin dünyanın en büyük 4.teknoloji şirketi olduğunu, müvekkilinin resmi internet siteleri “……. ” ve “…… ” markaları esas alınarak oluşturulduğunu, logodaki “……. ” Mobil İnternet anlamına geldiğini, “…… ” ise …… telefon ve tabletleri için geliştirilen işletim sisteminin adı olduğunu, TPMK nezdinde bir çok tescilli markalarının bulunduğunu, davalı tarafından …… nolu “…. com.tr, ……. nolu “….. “, …. nolu “……. “, ….. nolu …… .com.tr ibareli markalarının TPMK nezdinde kendi adına tescil ettirdiğini, bu markaların gerçek hak sahibi olan müvekkilinin markaları ile karıştırılma ihtimalinin olduğunu ve kötüniyetli tescil edildiğini, müvekkili markasının tanınmış marka olduğunu, bu nedenle davalı adına tescilli markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının haksız ve dayanaktan yoksun davasını kabul etmediklerini, davacının markasının tanınmış marka olmadığını, davacının Türkiye’de bir satış mağazasının bulunduğunu, bu mağazanın 2018 yılında açıldığını, Uzak Doğu pazarında tanınan bu markanın ülkemizde tanındığı anlamına gelmediğini, müvekkili tarafından TPMK tarafından tescil ettirilen markaların tescil tarihi incelendiğinde davacının henüz Türkiye’de açılan bir mağazası bulunmadığını, …… markasının ve diğer markaların Türkiye’de tanınmış marka tescili olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davalı adına tescilli markaların sicil kayıtları celp olunmuş, dosya davalıya ait ….. tescil numaralı markaların kötüniyet, gerçek hak sahipliği, iltibas iddiaları ile hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı hususlarında rapor tanzim emek üzere bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişi 26/01/2021 havale tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporunda; “davacının 2010’dan bu yana aktif olarak faaliyet gösterdiği ve faaliyetlerinde “……. ” “……. ” “…… ” markalarını davalının tescil başvuru tarihi olan 12/05/2017 ve 05/02/2018 tarihinden çok daha önce kullandığı, bu sebeple “…… ” ibaresi üzerinde gerçek(eskiye dayalı) ve öncelikli hak sahibinin davacı olduğu, ayrıca davacı markaları incelendiğinde ……. ….. markalarının davalı markalarının başvuru tarihlerinden önceki tarihli oldukları dikkate alındığında, zaten markasal açıdan önceliklerinin de bulunduğu, davacının kullanımı dikkate alındığında, 35 ve 38.sınıfta markayı kullandığı ve bu kullanıma bağlı olarak ilgili sınıfta hak elde ettiği, hükümsüzlüğü istenen markaların tescil kapsamının da aynı şekilde 35 ve 38.sınıfta olduğu, dolayısıyla dava konusu davalı markalarının 35 ve 38.sınıf için SMK m.6/3 ve 25/1 uyarınca hükümsüzlük şartının mevcut olduğu tespit edilmekle, tespitin değerlendirmesi ve nihai takdirin mahkemeye ait olduğu, dava konusu hükümsüzlüğü talep edilen …… tescil nolu markaların, davacıya ait markalarla benzer olması, aynı tescil sınıfında yer alması ve aynı zamanda markaların belirtilen bu ilişki nedeniyle ilişkilendirme ihtimali dahil karıştırılma ihtimalinin de bulunması nedeniyle SMK 6/1 uyarınca hükümsüzlüğüne ilişkin şartların mevcut olduğu tespit edilmekle, tespitin değerlendirilmesi ve nihai takdirdin mahkemeye ait olduğu, SMK m.6/4 ve m.6/5 anlamında tanınmış marka statüsünün ispatı hususunda davacı markasının tanınmışlığının değerlendirilebilmesi açısından dosya içinde yeterli bilgi ve delil yer almadığından, bu konuda bir değerlendirme yapma imkanı olamadığı, davalı markalarının tescilinde kötüniyetin bulunup bulunmadığı hususunun ve buna bağlı olarak verilecek hükümsüzlük kararının takdirin mahkemeye ait olduğ” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Davalı vekili 02/02/2021 tarihli dilekçesi ile, davacının tanınmış marka olmadığı iddialarına karşılık raporda bir değerlendirme yapılmadığını, buna sebep olarak da dosyada yeterli belge olmadığı beyan edilmişse de tanınmış marka olduğunu ispat yükünün davacıya ait olduğunu, bilirkişinin gerçek hak sahipliğine ilişkin yapmış olduğu tespitlerin oldukça hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda iltibasa yönelik hükümsüzlükle ilgili tespitlere katılmadıklarını, bilirkişi tarafından kötüniyete davalı hükümsüzlüğe ilişkin yapılan tespitlere itiraz ettiklerini, itirazları doğrultusunda yeni bir bilirkişiden rapor alınmasını talep etmiştir.
Davacı vekili 12/02/2021 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi raporunda davacının “……. ” ibaresi üzerinde gerçek hak sahibi olduğunun tespit edildiğini, SMK madde 6/3 kapsamında ve marka tesciline dayalı olarak da müvekkilinin gerçek hak sahiliği açısından öncelikli olduğunun bilirkişilerce de tespit edildiğini, SMK 6/1 maddesi uyarınca hükümsüzlük şartlarının değerlendirildiğini ve müvekkili lehine kanaatler oluşturulduğunu, bilirkişi tarafından SMK 6/9 madde, yani kötüniyet hususlarının gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilmiş, davalı yanın ihtilaf konusu markaları tescil ettirmesindeki niyetinin kötüniyetli olduğu kanaatine varıldığını, tanınmışlık iddialarının ihtisaslaştığını, davalıya ait mesnetsiz iddiaların dikkate alınmayarak usul ekonomisi gereği yeniden bir bilirkişi incelemesi yapılmaksızın bilirkişi raporunun müvekkili lehine olan hususlar üzerinden hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; davalı adına tescilli markaların hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talebine yöneliktir.
SMK’nun 6/1 md’sine göre, tescil başvurusu yapılan bir markanın tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırılma ihtimali ortalama tüketicilerin her marka arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyor ise doğrudan karıştırma ihtimali; eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırd ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırma ihtimalinden söz edilecektir.
Somut olayda, taraf markalarının 35.ve 38.sınıflarda sınıfsal benzerliklerinin bulunduğu, davacı markalarının asli ve ayırt edici unsuru olan “……. ” ibaresinin davalı markalarında da yer aldığı, bu durumun ortalama tüketici nezdinde davalı markaları ile davacı markaları arasında işletmesel bir bağlantı olduğu yönünde bir algı yaratabileceği yine aynı nedenle seri marka izlenimi verebileceği, bu nedenle dolaylı karıştırma ihtimalinin mevcut bulunduğu anlaşılmıştır.
Bir tacir olan ve bu nedenle basiretli bir tacir gibi hareket etme yükümlülüğü bulunan davalının daha önce aynı esas unsuru ihtiva eden benzer marka tescili girişimlerinin davacı itirazı neticesi sonuçsuz kalması, tarafların aynı sektörde ticari faaliyette bulunması ve hatta davalının davacıya ait ürünlerin satışını tescil öncesinde yapmış olması hep birlikte değerlendirildiğinde, ticaretini yaptığı bu markalara benzer söz konusu marka tescillerinin iyiniyetli değerlendirilemeyeceği ve bu yönden de hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu hukuki kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KABULÜ ile;
-Davalı yana ait ……. tescil numaralı markaların hükümsüzlüğüne, karar kesinleştiğinde sicilden terkinine,
2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL peşin harç, 44,40 TL başvurma harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 217,60 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.306,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı.02/06/2021

Katip …….
¸

Hakim …….
¸