Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/132 E. 2021/216 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/132 Esas
KARAR NO : 2021/216

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 15/01/2019
KARAR TARİHİ : 24/11/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/12/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkil şirketin … San ve Tic A.Ş. 2004 yılından beri piyasada faaliyet göstermekte olduğunu, kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetlerinde tanınmış marka haline geldiğini, … Belgesi ile … İşletmeciliği yaptığını, müvekkili şirketin 2007 yılında “…….” ibaresiyle ilk defa 39. sınıfta TPE nezdinde marka başvurusu yaptığını, 2011 Mayıs ayı içerisinde … belgesi alarak uluslararası ve yurtiçi lojistik işletmeciliği belgesi aldığını, 2004 yılından bu yana müvekkil şirket faaliyetlerini sürdürmekte olduğunu ve “…….” ibaresini markasal olarak kullandığını, 07.09.2007 başvuru tarihli ve …. sayılı “06, 12, 20, 22, 39 ve 43” üncü sınıflarda tescilli “…… ” ibareli markası, 07.09.2007 başvuru tarihli ve ….. sayılı “12, 39 ve 43” üncü sınıflarda tescilli “……. ….” ibareli markası, 07.09.2007 başvuru tarihli ve …… sayılı “06, 12, 20, 22, 39 ve 43” üncü sınıflarda tescilli “…..” ibareli markası, 07.09.2007 başvuru tarihli ve … sayılı “12, 39 ve 43” üncü sınıflarda tescilli “…….” ibareli markası, 12.02.2010 başvuru tarihli ve …. sayılı “39” uncu sınıflarda tescilli “……. TURİZM SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ” ibareli markası olduğunu, “…….” ibareli markalarını 2007 yılından beri ….. nezdinde tescil ettirdiğini, davalıya ait markanın “….” olduğunu, …… ibaresi hizmetin içeriğini BTK ibaresinin de hiçbir ayırt edicilik ifade etmediğini marka esas unsurunu ……. ibaresinin belirlediğini, davalı şirketin müvekkil şirket ile aynı sektörde “…….” ibaresini tescil ettirmek istemesi kötü niyetli olduğunu kanıtlar nitelikte olduğunu, davalı şirketin ticari hayatına 2014 yılında “…. Lojistik Hizmetleri Anonim Şirketi” olarak başlamış olduğunu, 2017 yılında “…… Hizmetleri İç Ve Dış Ticaret Anonim Şirketi” olarak değiştirdiğini, müvekkil şirketin tescilli bulunduğu mal ve hizmet sınıfı ile davalı şirkete ait markaların bulunduğu mal ve hizmet sınıfı aynı olup bu hususun iltibas ihtimalini yarattığını, müvekkil şirkete ait “…….” ibareli markalar ile davalı şirket adına tescilli “…..” ibareli marka aynı esas unsuru ihtiva etmekte olup bu durum tüketiciler nezdinde iltibas oluşturduğunu, davalı adına …. nezdinde 19.07.2017 tarih ve …. no ile tescil edilen “…..” isimli markanın tüm sınıflar bakımından hükümsüz sayılmasına ve markalar sicilinden terkinini talep ve dava etmiştir
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının hiçbir markasının müvekkiline ait emtialarda tescilli olmadığını, davacının tescilli markalarında dava yönünden korunmaya değer bir menfaati bulunmadığından davanın haksız ve dayanaksız olduğunu, davacının markalarından doğan hakların ve iddia ettiği gerçek hak sahipliğinin davalı müvekkilin markalarının tescilli olduğu alanda olmadığını, davacının markalarının 12, 39, 43. Sınıflarda tescilli olduğunu ancak davalının hükümsüzlüğü talep edilen markasının 39. Sınıfta tescilli olmadığını, müvekkilin davaya konu olan “…….” ibareli markasının TPMK tarafından mutlak red nedenleri yönünden incelendiğini ve tescile engel bir durumun bulunmadığı için tescil kararı verdiğini, davalının hükümsüzlüğü talep edilen markasının davacının markalarına tecavüz etmediğinin Eskişehir … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ….. Esas sayılı dosyasıyla kanıtlandığını, davacının “…….” markasının tanınmış bir marka olmadığını, davacının markalarını tescilli olduğu sınıflar dışında müvekkilin marka hakkına tecavüz oluşturacak şekilde kullandığını, müvekkilin markalarını kanuna uygun olarak tescil ettirdiği sınıfta kullandığını, müvekkili şirketin ve bağlı şirketlerin bir kısmının ticaret unvanının “…….” ibaresini taşıdığını, şirket ortağı ve yöneticisi olan ……’ın oğlunun isminin “…….” olduğunu, davalının iltibas ve karıştırılma ihtimali iddialarının haklı olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davacı ve davalı adına tescilli markaların sicil kayıtları celp olunmuş, dosya, davalı markasının hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi 17/08/2020 tarihli raporunda; “davacının. “…….” ibaresi üzerinde gerçek (eskiye dayalı) ve öncelikli hak sahibi olduğu, dava konusu …. no.lu tescil no.lu “….” markasının 39. Sınıf için SMK m.6/3 ve 25/1 uyarınca hükümsüzlük şartının mevcut olduğu, SMK m.6/1 uyarınca taraf işaretleri arasında benzerlik olduğu genel anlamda iltibasa sebebiyet vereceği, mevcut delil durumuna göre davacı markalarının TANINMIŞ MARKA olarak kabul edilemeyeceği” hususlarını rapor ettiği görülmüştür.
Davalı vekili 09/10/2019 tarihli dilekçesi ile … Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden alınan 02/09/2019 tarihli hukuki mütalaayı; 31/12/2019 tarihli dilekçesi ile, müvekkili şirket ve markaları hakkında “Marka Bilinirlik, Konumlandırma ve Memnuniyet Araştırması” konulu ve 25/12/2019 tarihli uzman görüşünü dosyaya sunduğu görülmüştür.
Davalı vekili 04/09/2020 tarihli, 17/08/2020 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesi ile, bilirkişi raporunda müvekkilinin savunma ve iddialarının değerlendirilmediğini, eksik ve aynı zamanda hatalı incelemeye dayalı raporda hatalı bir sonuca ulaşıldığını, davacı markalarının tescilsiz marka olmadığı halde tescilsiz marka olarak değerlendirdiğini, bu değerlendirmenin hatalı olduğunu, eskiye dayalı kullanım iddiasının varlığında, davacının markalarının “tescilsiz” olmasının Kanun tarafından arandığını, davacının 39.sınıfta “taşımacılık” emtiasında tescil yaptırmama iradesini ve bilincini kanıtlayan en önemli delilin, davacının aynı tarihte tescil ettirdiği “…..” ibareli markalarını taşımacılık emtialarında tescil ettirmeyi seçerken, “…….” ibareli markalarını taşımacılık emtialarında tescil ettirmemeyi seçtiğini, bu delillerinin dava dosyasına sunulduğunu, ancak bilirkişi raporunda bu delillerinin değerlendirilmediğini, SMK’da asıl ilkenin tescil ilkesi olduğunu, bilirkişi raporunda tescil ilkesine hiç yer verilmediğini, gerçek hak sahipliği bakımından inceleme ve değerlendirmenin yapıldığını, gerçek hak sahipliğinin değerlendirilmesinde, hatalı olarak davacının tescilli markaları, davalının tescilli markaları ile karşılaştırıldığını, rapordaki iltibas konusundaki değerlendirmelerin hatalı olduğunu, raporun eksik ve hatalı incelemeye dayandığını, bilirkişi raporunda “davalının, davacıdan daha önce kullanımlarını kanıtlayan belge sunulamamıştır” ifadesine yer verilerek eksik ve hatalı değerlendirme yapıldığını, raporda davacının aslında tescilli olan ve bilinçli olarak taşımacılık emtiasında tescil ettirmediği (39.sınıfta) markalarının, davalının tescilli markaları ile kıyaslayarak, markalar arasında iltibas olduğu yolunda sonucuna varılmasının da hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle yeni bir bilirkişi heyetinden yeni rapor alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili 14/10/2020 havale tarihli dilekçesi ile, davacının markaları ile müvekkili markası arasında SMK m.6/1 kapsamında karıştırma ihtimali bulunmadığını, davacı şirketin yargılamada istinat ettiği …… sayılı marka hakkında, ıslah yoluyla kullanmama def’inde bulunduklarını, işbu davada hükümsüzlüğü talep olunan müvekkiline ait markaların 12/06/2017 ve 19/07/2017 tarihli başvurular sonucu tescil edildiğini, anılan başvuru tarihleri itibariyle davacının istinat ettiği 20/12/2011 tarihinde tescil olunan … sayılı markanın 5 yıldan uzun bir süredir tescilli olduğunu, hükümsüzlük istemli davanın ise 15/01/2019 tarihinde açıldığını, bu nedenle davacının …… sayılı markasını hem işbu davanın açıldığı 15/01/2019 tarihinden geriye doğru beş yıl içerisinde hem de müvekkilinin markasının başvuru tarihlerinden geriye doğru 5 yıl içerisinde kullandığını ispat etmesi gerektiğini beyan ederek ıslah talebinde bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizce mevcut bilirkişiye SMM bilirkişisi eklenmek suretiyle davalı tarafın ıslah yolu ile ileri sürdüğü kullanmama defi yönünden rapor tanziminin istenilmesine karar verilmiş, bilirkişiler 05/08/2021 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında; “Davacı tarafın, incelenen ticari defterlerinin sahipleri lehine delil vasfına haiz olduğu, davacı tarafın ticari kayıtları üzerinde yapılan tespitler sonucunda, dava tarihinden önceki 5 yıllık dönem de, …. tescil numaralı“ markası yönünden kullanımlarının olduğu, tespit edilen kullanımların, dava konusu markanın tescilli olduğu 39. Sınıfta; “Malların depolanması, paketlenmesi ve sandıklanması hizmetleri, Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması” hizmetlerinde olduğu, tespit edilen kullanımların, yıllık ciro üzerinde önemli bir paya sahip olduğu ve söz konusu kullanımlarının ciddi kullanım olduğu, ravacı tarafın …. tescil numaralı markasının, 35, Sınıfta “MAHKEME KARARIYLA YAYIMLANAN HİZMETLER Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler (Ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri dahil). Büro hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri (ithalat-ihracat acente hizmetleri dahil). Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri ( belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir ). 39, Sınıfta: Boru hattı ile taşıma hizmetleri.Elektrik dağıtım hizmetleri.Su temin hizmetleri. Çöplerin depolanması ve taşınması hizmetleri, atıkların toplanması ve taşınması hizmetleri, Araba parkları hizmetleri, garaj kiralama hizmetleri. Tekne barındırma hizmetleri, Taşıt ve malları kurtarma hizmetleri yönünden kullanımının bulunmadığı” sonuç ve kanaatine varmışlardır.
Dava, davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü talebine yöneliktir.
SMK’nun 25.md’si hükümsüzlük hallerini düzenlemektedir. Buna göre 5.md’deki mutlak red; ve 6.md’deki nisbi red sebepleri hükümsüzlük sebebidir.
SMK’nun 6/1 md’sine göre, tescil başvurusu yapılan bir markanın tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırılma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyor ise doğrudan karıştırma ihtimali; eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırd ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırma ihtimalinden söz edilecektir.
Davacı, davasında tescilden önce gerçek hak sahipliği iddiasında bulunmuştur. Hukukumuzda tescil ilkesi benimsenmiş olsa da; bir markayı tescilden önce ihdas ederek kullanan kişinin marka hakkının tescilden önce başladığı, bu halde tescilin kurucu değil açıklayıcı etkisinin olacağı kabul edilmektedir.
Bu durumda gerçek hak sahibi markayı ihdas ve istimal eden, piyasada maruf hale getiren kişidir.
Buna göre, somut olayın değerlendirilmesinde, davacının “…” şeklinde olan ticaret ünvanını 02/04/2004 tarihinde tescil ettirdiği, buna mukabil davalının “…. Taşımacılık ve Tic.Ltd.Şti.” olan ticaret ünvanını 09/05/2014 tarihinde tescil ettirdiği ve 29/05/2017 tarihinde bu ünvanını “…” olarak değiştirdiği; davacının hükümsüzlüğe konu davalıya ait markanın tescil tarihi olan 19/07/2017 tarihinden önceki tarihli faturalarında, ticaret sicil bilgilerinde, vergi levhasında “…….” ibaresini markasal nitelikte kullandığı bu itibarla önceye dayalı gerçek hak sahibi olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafın tescile dayalı iddialarının değerlendirilmesinde ise; davacıya it markaların “…….” esas unsurlu ….. tescil numaralı markanın başvuru tarihi 12/02/2010’dur ve davalıya ait ….. tescil numaralı markanın başvuru tarihinden öncedir. Davacıya ait markaların tescilli olduğu hizmet ve emtialar bakımından “Boru hattı ile taşıma hizmetleri, elektrik dağıtım hizmetleri, su temin hizmetleri, malların depolanması hizmetleri, çöplerin depolanması ve taşınması hizmetleri, atıkların toplanması ve taşınması hizmetleri, kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri, araba parkları hizmetleri, garaj kiralama hizmetleri, tekne barındırma hizmetleri, taşıt ve malları kurtarma hizmetleri” bakımından birebir sınıfsal ayniyet bulunduğu, bu itibarla da söz konusu sınıflar yönünden tescilde davacının öncelik hakkına sahip olduğu görülmüştür.
Taraf markalarının tescilli olduğu sınıfların benzerliği yönünden değerlendirme yapılırken söz konusu sınıfların yalnızca birebir aynı olması değil daha geniş anlamda farklı alt sınıflarda yer alsalar da mal ve hizmetlerin bağlantılı ilişkili olarak kabul edilebileceği hususu nazara alınmalıdır. Buna göre; ” mal ve hizmetlerin türü piyasa anlayışı benzer alıcı çevrelerine hitap etmeleri, benzer ihtiyaçları gidermede kullanılmaları son kullanıcıları birbiri yerine ikame edilebilme ile rekabet etme olanaklarının bulunması, kullanım amaçları, işlevleri ve birbirleri ile olan ilişkileri birinin diğerini tamamlama imkanının olması, dağıtım kanallarının ortak olması, kullanım yöntemleri ve hedeflenen halk kesimlerinin” kriter olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. (Yargıtay HGK 07/06/2006 T., 2006/11-338 E., 2006/338 K.)
Bu ilkeler ışığında taraf markaları incelendiğinde davalının markasında 39.sınıf içinde yer alan “kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, kurye hizmetleri, araba parkları hizmetleri, garaj kiralama hizmetleri, tekne barındırma hizmetleri, taşıt ve malları kurtarma hizmetleri, malların depolanması, paketlenmesi ve sandıklanması hizmetleri, çöplerin depolanması ve taşınması hizmetleri, atıkların toplanması ve taşınması hizmetleri” ile davacı markalarının tescilli olduğu 12.sınıf içinde yer alan “motorlu kara taşıtları ve bu taşıtlar için motorlar, parçalar (motosikletler, mopetler dahil) bisikletler ve bunların gövdeleri, gidonları, çamurlukları, taşıt kasaları, damperli kasalar, traktör römorkları, frigorifik kasalar, römork bağlantıları, taşıtlar için damperler, kaldırma tertibatları, taşıt koltukları, koltuklar için baş dayanakları, emniyetli çocuk koltukları, koltuk kılıfları, araba örtüleri (şekilli) güneşlikler, sinyaller ve yön sinyalleri için kollar, taşıt camları için silecekler, silecek kolları, taşıtlar için iç ve dış lastikler, tubles lastikler, lastik tamir takımları, taşıt lastikleri için yamalar, kaynak yamalar, taşıt lastikleri için subaplar, taşıt camları, emniyetli taşıt camları, taşıtlar için dikiz aynaları ve yan aynalar, patinaj zincirleri, çekme halatları, takozlar, taşıtlar için portbagajlar, bisiklet ve kayak taşıyıcıları, seleler, lastik şişirme pompaları, taşıtlar için hırsız alarmları, kornalar, yolcular için emniyet kemerleri, havalı yastıkları, bebek arabaları, tekerlekli sandalyeler, pusetler, el arabaları, pazar arabaları, tek veya çok tekerlekli el arabaları, market arabaları, ev eşyaları için tekerlekli taşıyıcılar, raylı taşıtlar: lokomotifler, trenler, tramvaylar, vagonlar, teleferikler, telesiyejler. Deniz taşıtları ve parçaları (motorları hariç) hava taşıtları ve parçaları (motorları hariç)” emtiaları arasında benzer ve birbirini tamamlar nitelikte olmaları nedeniyle benzerlik olduğu kanaatine varılmıştır.
Sınıfsal benzerliği olan taraf markaları arasında asli ve ayırdedici unsur olan “…….” kelime unsurunun ortak olduğu, taraf markalarında bulunan diğer kelime unsurlarının sektörel ve tanımlayıcı oldukları, tali nitelikte kaldıkları, şekil unsurlarının ise kelime unsurları arasındaki benzerliği bütünsel olarak kaldıracak orjinallik ve ayırdedicilikte olmadıkları, taraf markaları arasında ortalama tüketici nezdinde anlamsal, işitsel, görsel ve sınıfsal benzerliğin bulunduğu ve bu itibarla hükümsüzlük koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Davalı vekilinin ıslah yolu ile yapmış olduğu kullanmama def’i yönünden davacı defterleri bilirkişiler vasıtasıyla incelenmiş ve buna göre; davacı tarafın 39.sınıfta “malların depolanması, paketlenmesi ve sandıklanması hizmetleri, kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetlerinde” ciddi kullanımının bulunduğu; 35.sınıfta “mahkeme kararıyla yayınlanan hizmetler, reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler (ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri dahil) büro hizmetleri, iş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri (ithalat ve ihracat acente hizmetleri dahil). Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri açık arttırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri yöntemler ile sağlanabilir)” 39.sınıfta “boru hattı ile taşıma hizmetleri, elektrik dağıtım hizmetler, su temin hizmetleri, çöplerin depolanması ve taşınması hizmetleri, atıkların toplanması ve taşınması hizmetleri, araba parkları hizmetleri, garaj kiralama hizmetleri, tekne barındırma hizmetleri, taşıt ve malları kurtarma hizmetleri ” yönünden ciddi bir kullanımının bulunmadığı; bu itibarla davalı tarafın kullanmama def’i dolayısıyla münhasıran ciddi kullanımının bulunduğu hizmet ve emtialar yönünden davalı markasının kısmi hükümsüzlüğüne karar verilebileceği anlaşılmıştır.
Davacı taraf her ne kadar tanınmış marka iddiasında bulunmuş ise de bu iddiasını tevsik eder ölçüde herhangi bir delil sunamadığı, dava dosyasına göre tanınmış olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Kötüniyet iddiası yönünden yapılan değerlendirmede;
Hukukumuzda iyiniyet karinesinin varlığı, aksini iddia eden için ispat külfeti oluşturur, kötüniyetli marka tescilinin sübut bulup bulmadığı ise her somut olayın özelliklerine göre değerlendirilir. Davaya konu olayda münhasıran yukarıda tesbiti yapılan benzerlik dışında davalının tescilinde kötüniyetli olduğuna ilişkin bir delil ve emare yoktur. Bu durumda tescilin kötüniyetli yapılmadığının kabulü gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle davacının davasının kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
-Davalıya ait … tescil numaralı markanın tescilli olduğu 39.sınıftaki “kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri” hizmetleri yönünden hükümsüzlüğüne, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen hükümsüzlük talepleri yönünden 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen hükümsüzlük talepleri yönünden 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 290,00 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.290,00 TL yargılama giderinin, kabul/red oranına göre hesaplanan 645,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 2.000,00 TL bilirkişi ücretinin, kabul/red oranına göre hesaplanan 1.000,00 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL peşin harç, 44,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 88,80 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/11/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸