Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/128 E. 2021/24 K. 19.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/128 Esas
KARAR NO : 2021/24

DAVA : Marka (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 14/12/2018
KARAR TARİHİ : 19/02/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/03/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin Türk spor kamuoyunun da çok yakinen tanıyıp bildiğini, ünlü bir çok futbolcunun sponsorluğunu yapmış bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin dünya çapında çok geniş bir üretim, dağıtım ve reklam ağına sahip olduğunu, davalının, müvekkilinin “……….” kelimesi içeren markalarına ayırt edilemeyecek kadar benzer olan “………” markasını basılı kağıt, pano vb.tanıtma vasıtalarında veya ürünlerde kullanmak ve “………” kelimesini taşıyan ürünleri üretmek, satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alınana çıkarmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak suretiyle müvekkilinin “……….” kelimelerini içeren markalarından doğan haklarına tecavüz teşkil eden fiillerinin durdurulmasını, önlenmesini, maddi tazminat bakımından fazlaya ilişkin hakları talep ve dava etme hakkı saklı kalmak kaydıyla, davalının markaya tecavüz eylemleri nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu maddi zararları için şimdilik kaydıyla 5.000 TL, manevi zararları için ise 15.000 TL olmak üzere 20.000 TL tazminatın, dava tarihinden itibaren reeskont faiz oranı esas alınarak işletilecek faizleri ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesine, masrafı karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesine, ihtiyati tedbir olarak “………” markası taşıyan ürünlere gümrükler dahil her nerede olursa olsun elkonulmasına ve bu ürünlerin toplatılmasına, ürünler üzerindeki “………” markasının ürünlerden çıkartılmasına ve imhasına, yargalama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin abiye tekstil ürünleri satışıyla meşgul olup, tekstil piyasasında saygın bir yere sahip olduğunu, ……… Tekstil ürünleri satışı yürütmekte olan müvekkili şirketin, yürüttüğü faaliyet çerçevesinde kadın ……… kıyafetleri satışı yapan ……… isimli şahıstan kadın ……… kıyafetleri satın alarak mağazasında satışa sunduğunu, müvekkili şirkete ürünlerin satışını gerçekleştiren ……… isimli şahsın ……… Bluz markasının yanında tescilli marka anlamına gelen ……… işaretini kullanarak müvekkili şirketi yanılttığını, müvekkili şirketin ……… tarafından satılan ürünlerin taklit/sahte ürün olduğundan yahut davacı tarafın marka hakkına yapılmış bir tecavüz bulunduğundan haberdar olmadığını, zira davacı şirketin ürünlerinin spor ürünleri olup, marka ve logosunun da müvekkili şirkete ürünleri satan ……… Bluz ile benzerlik göstermediğini, huzurdaki uyuşmazlıkta müvekkili şirkete kusur atfedilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafın tazminat taleplerinin kabul edilmesinin mümkün olmadığını, zira, kadın ……… kıyafetleri ürünlerinin satışa sunulmuş olması nedeniyle spor ürünleri alanında faaliyet gösteren davacı tarafın herhangi bir maddi zararının oluşmadığnıı, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı ……… numaralı soruşturma dosyasında şüpheli sıfatına sahip olan müvekkili şirketin yetkilileri hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, müvekkili şirketin ürünlerin satın alındığı ………’i derhal ihbar etmiş olup, ihbar evrakının Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı …….. sayılı soruşturma dosyasında mevcut olduğunu, müvekkili şirket aleyhine maddi yahut manevi tazminata hükmedilmemesi gerektiğini belirterek, davanın reddini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davalı vekilinin ön inceleme duruşmasından sonra HMK 240.ve devamı hükmüne uygun olarak sunulmamış tanık listesinde bulunan tanıklar süresinde sunulmamaları ve usulüne uygun bir şekilde hangi hususlarda dinlenecekleri açıklanmadığı gerekçesi ile dinlenmemiştir.
Mahkememizce 04/07/2019 tarihli duruşmasında dosyanın resen seçilecek bir marka uzmanı, biri tekstil uzmanı ve biri de mali müşavir olmak üzere 3 kişilik bilirkişi heyetine tevdi ile dosya kapsamı deliller taraf beyanları gözetilip ve yerinde taraf defterleri de incelenerek davacı markasının tanınmış marka olup olmadığı, davalının davacı marka haklarına tecavüzünün bulunup bulunmadığı, maddi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarının ne olabileceğini gösterir rapor tanziminin istenilmesine karar verilmiş, bilirkişi heyetinin 03/02/2020 havale tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporunda; “davacı markasının tanınmış marka olduğunu, marka hakkına tecavüz için gerekli iltibasın söz konusu olduğu, ” ……… Bluz” şeklindeki kullanımın SMK uyarınca marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, mahkemece davalının kusurlu olduğu noktasında bir görüş takdir edilirse maddi tazminata ilişkin koşulların oluşacağını, davalının kusurlu olmadığı noktasında bir görüş takdir edilirse; maddi tazminata ilişkin koşulların oluşmayacağı manevi tazminat miktarını belirleme konusunda takdir mahkemenin olduğundan bu konuda bir değerlendirme yapılmadığını, davacı tarafından sunulan lisans sözleşmesinin İngilizce olması sebebiyle değerlendirme yapılamadığını, dava dışı …….. Tekstil Ürünleri San. Ve Tic. Ltd. Şti. Tarafından Türkiye’de yapmış olduğu örnek lisans sözleşmelerinin sunulması ve defterlerinin incelenmesi gerektiği” hususlarını bildirmişlerdir.
Mahkememizce 26/06/2020 tarihli duruşmada; dosyanın önceki bilirkişiye tevdi ile tazminat yönünden nihai raporun istenilmesine karar verilmiş, bilirkişi heyetinin 20/10/2020 havale tarihli raporunda; ” davalının ibraz edilen 2018 yılı defterlerinin usulüne uygun tutulduğunu, davalının ……… markalı ürünleri ………’den satın aldığını, davacı tarafından ibraz edilen örnek lisans sözleşmesinde toptan satışların %5’nin lisans bedeli olarak talep ettiği ve bu oran üzerinden davalıdan SMK 151/2-c kapsamında 811,64 TL lisans bedeli talep edebileceği” hususlarını bildirmişlerdir.
Davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde özetle; davalının lisans ücreti kapsamındaki durumunun, müvekkilinin Türkiye distribütörü …….. Tekstil Ürünleri San.ve Tic.Ltd.Şti.gibi değil, alt bayi gibi olduğu dikkate alınarak, 6769 sayılı Yasa’nın 151/2-c bendi uyarınca yapılacak hesaplamada, 09/07/2020 tarihli dilekçelerinin ekinde sundukları müvekkilinin distrübütörü …….. Tekstil Ürünleri San.ve Tic.Ltd. Şti.’nin, ……. Spor Malzemeleri Tic. Ve San. A.Ş.’ye, davaya konu “……….” markasının 2019 yılı kullanım bedeli için kesmiş olduğu, 24/05/2019 tarihli, 324.685,35 TL tutarlı faturanın esas alınarak hesaplanması gerektiğini, son derece hatalı bilirkişi raporuna itiraz ederek ek rapor alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalının davacı marka haklarına tecavüzünün tespiti ile tazminat taleplerine yöneliktir.
SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali, aynı kanunun 7/1 md’sinde marka hakkına tecavüz hali olarak yer almaktadır. SMK’nun 6/1 md’sine göre, önceki marka ile tescil başvurusu yapılan marka aynı ya da benzer ise sınıflar da aynı ya da benzer ise bu başvuru itiraz üzerine red edilir. SMK’nun 25/1 md’si gereğince hem 5.md’de yazılı mutlak red nedenleri , hem de 6.md’de yazılı nisbi red nedenleri birer hükümsüzlük nedenidir. Marka koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/1-b md’sine göre ise, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
Davalı yanın “………” markasını ihtiva eden ürünleri SMK 29.md hükmü kapsamında ticaret alanına çıkardığı dosya kapsamında yer alan tüm deliller, davalı beyanları Bakırköy Cumhuriyet Basşavcılığı’nın ……… sayılı dosyası, Bakırköy …….. İcra Müdürlüğü’nün 10/01/20108 tarihli ihtiyati tedbir kararı infaz tutanakları ve el konulan ürün görselleri ile sabittir. Davalı taraf davalının kusurunun bulunmadığından bahisle davanın reddini talep etmiş ve delil olarak Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ……… sayılı dosyasında verilen takipsizlik kararına dayanmıştır. Söz konusu takipsizlik kararının tetkikinde: “Müşteki vekili tarafından şüphelilerin yetkilisi olduğu iş yerinde müvekkillerine ait “……….” isimli marka ile iltibas ve iktibasa yol açabilecek konumda olan “………” markalı ürünlerin satıldığına yönelik Bakırköy ……. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi ile tespit ve ihtiyati Tedbir kararı verildiğinden bahisle şikayetçi olduğu, şüphelilerin ifadelerinde söz konusu ürünleri dosyanın diğer şüphelisi ………’den fatura karşılığında aldıklarını söz konusu şüphelininde tescilli markası bulunduğunu işyeri adınında bu markadan oluştuğunu, buna güvenerek alıp sattıklarını beyan ettikleri, ……… de ifadesinde söz konusu ürünleri şüphelilere kendisinin sattığını, gömlek ve bluz üretimi yaptığını, bu durumu öğrenir öğrenmez “………” ismini ……… olarak değiştirdiğini, suç kastının olmadığını beyana ettiğini, bu hali ile şüphelilerin sattığı ürünleri aldıkları yeri faturası ile ispat ettikleri 6769 sayılı kanunun 30son maddesi gereği etkin pişmanlıkta bulundukları suç işleme kasıtları da bulunmadığı” gerekçe le davalı şirket yetkilileri hakkında takipsizlik kararı verildiği görülmüştür.
Eski Borçlar Kanunu’nun 53.maddesinde düzenlenen husus yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; ” Hakim zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleri ile bağlı olmadığı gibi ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.” “Medeni Hukuka göre haksız fiil teşkil eden bir eylem aynı zamanda ceza hukuku bakımından da suç teşkil edebilir. Hukuka aykırı eylemin ceza hukuku alanı ile medeni hukuk alanındaki sonuçları farklı olabilir. Bu fiillerle ilgili olarak hukuk ve ceza yargılamaları kural olarak birbirinden bağımsız şekilde hareket eder. Ancak bu bağımsızlık mutlak bir nitelik içermez. Mevzuatımızda hukuk hakiminin ceza hukuku prensipleri ve ceza mahkemesinin kararları karşısındaki durumu esas olarak BK’nun 53.maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Anılan düzenleme dikkate alındığında, kusurun oranın ve tazminat miktarının tayini dışında mahkumiyet kararı hukuk hakimini mutlak bir şekilde bağlar. Ayrıca hukuka aykırı fiilin fail tarafından işlenmediğinin kesin olarak tespitine ilişkin beraat kararları da hukuk hakimini bağlayıcı niteliktedir.” ( 13/11/2012 T. Y.11.HD 2010/12876 E. 2012/18075 K.) Burada dikkat edilmesi gereken ve içtihatlarla da belirlenen husus mahkumiyet kararının ve sanığın söz konusu eylemi gerçekleştirmediğine dair beraat kararını hukuk hakiminin bağlayıcı nitelikte olduğudur. Örneğin; davaya konu ve sanığın üzerine atılı eylemi davalı-sanığın değil, başka bir kişinin gerçekleştirdiği yönündeki tespit ile verilen bir beraat kararı hukuk hakimini bağlayacaktır. Bunun dışında 6769 sayılı SMK’da hukuk mahkemelerinde incelenecek sınai mülkiyet hakkına tecavüzün koşulları ile bu sınai mülkiyet hakkının ihlalinden kaynaklı fiilin suç oluşturmasının koşulları birbirlerinden farklı düzenlenmiştir. SMK hukuk hakimi için tecavüz yönünden kusur şartını kaldırmıştır. 6769 sayılı SMK’nun 29.md’si marka hakkına tecavüz sayılan halleri düzenlemiştir. Buna göre marka hakkına tecavüzden bahsedilebilmenin temel koşulları; markanın üçüncü kişi tarafından ekonomik amaçla Türkiye’de ve koruma kapsamına giren alanda kullanılmasıdır. Markanın sahibine bahsettiği koruma kapsamı ise SMK 7.md’de hükme bağlanmıştır. Söz konusu maddeye göre “kullanılan işaretin tescilli marka ile aynı olması ve tescil kapsamına giren mal ve hizmetlerde kullanılması, kullanılan işaretin tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsaması ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması veya, aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması markanın koruma kapsamına giren kullanma olarak kabul edilir. Aynı maddenin 3.fıkrasına göre ise işaretin mal veya ambalaj üzerine konulması, işareti taşıyan malın ticari amaçla bulundurulması, böyle bir mal için ticari teklifte bulunması, pazara sürülmesi, ithal veya ihraç edilmesi, iş evrakında ve reklamlarda kullanması, internette kullanmak, ticaret unvünvanı ya da işletme adı olarak kullanılması marka hakkına tecavüz sayılan fiillerdir. Burada kanun koyucu davalının kusurundan bağımsız olarak geniş bir şekilde tüm ticari eylemleri marka hakkına tecavüz olarak nitelendirmiştir.
Somut olayda verilen takipsizlik kararının gerekçesinde tecavüze konu ürünleri davalının dava dışı 3.kişiden temin etmesi, bu durumu da fatura ile ispat etmesi ceza hukuku anlamında gerekli ve yeterli bulunmuştur. Ne var ki hukuk yargılamasında tecavüze konu ürünlerin davalı tarafından üretilmemiş olması, 3.bir kişiden satın alınması SMK’nun açık 29.madde hükmü karşısında tecavüzü ortadan kaldıracak bir olgu değildir. Kanun koyucu burada tecavüz yönünden kusur şartını ortadan kaldırmıştır. Kaldı ki, yine somut olayın değerlendirilmesinde, “basiretli bir tacir” gibi hareket etme sorumluluğunda bulunan davalının, kendisinin de iştigal ettiği sektörde tanınmış olan bir marka ile iltibas yaratan markayı ihtiva eden ürünleri satın alarak ticaretine konu etmesi, bu ürünlerin birebir “……….” değil “………” ibaresi taşıması nedeni ile orjinal olmadıklarını öngörebilecek durumda olması nedeni ile tazminat hukuku anlamında “kusurlu” olduğunun kabulü gerektiği hukuki ve vicdani kanaatine ulaşılmıştır.

Davacı maddi tazminat seçimlik hakkını lisans sözleşmesine göre kullanmış, bu hususta alınan hesap bilirkişisinin raporuna ise “örnek lisans sözleşmesinin 11.1 madde hükmü gereğince minimum satış hedefinin 582.500 euro olarak belirlenmiş olması, davalının da satışlarının minimum satış hedefinin altında kalması dolayısıyla bu hüküm ışığında hesaplama yapılması gerektiği” gerekçeleri ile itiraz etmiştir. Ne var ki münhasıran davalı tarafın sunduğu lisans sözleşmesinin tek başına uygulanması ile teminat miktarının belirlenmesi her zaman hakkaniyetli bir sonuca ulaştırmaz . Söz konusu lisans sözleşmesinin yanında ele geçirilip tespit edilen tecavüze konu ürün miktarı, ihlalin süresi, tarafların geçmiş yıllardaki ticari performansları, markanın tanınmışlık derecesi, genel ekonomik koşullar hep birlikte değerlendirilmeli, astronomik lisans bedelleri ile sebepsiz zenginleşmeye sebep olunmamalıdır. Mütecavizin ödemesi gereken farazi lisans bedelidir ve bunun davacının piyasada 3.kişiler ile kararlaştırdığı lisans bedeli ile mutlak surette eşit olmayabileceği, hakkaniyet gereği kabul edilmelidir. Bu nedenle mahkememizce, davalının iş hacmi, SMM raporu ile sabit olan satış rakamları, el konulan ürünlerin miktarı nazara alınarak B.K.50-51 md.’leri geerği 5 bin TL maddi tazminatın gerekli ve yeterli olduğu kanaatine varılmıştır.
Yine manevi tazminat miktarı hesaplanırken, davalının kusurunun derecesi, tarafların ekonomik ve ticari durumları, ihlalin boyut ve süresi hep birlikte değerlendirildiğinde 5 bin TL’ye hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Gerekçelerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
-Davalının davacı tarafa ait “……….” esas unsurlu markalarından doğan haklarına tecavüz teşkil eden “………” kelimesini her türlü tanıtım evrakı ve ürün üzerinde kullanılmasının ve bu kelimeyi taşıyan ürünleri üretmesinin, satmasının, dağıtmasının, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmasının, ihraç etmesinin ve ticari amaçla elinde bulundurmasının men’ine,
-B.K. 50-51. maddeleri nazara alınarak 5.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine,
2-Alınması gereken 683,10 TL harçtan, peşin yatırılan 341,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 341,55 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen tecavüz davası yönünden 5.900,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle ürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden 5.000,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 5.000,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen edilen manevi tazminat talebi yönünden 5.900,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacılar tarafından bu dava nedeniyle 3.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 164,90 TL tebligat/posta masrafı olmak üzere toplam 3.164,90 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre 1.582,45 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacılar tarafından yapılan 35,90 TL başvuru harcı 341,55 TL peşin harç olmak üzere toplam 377,45. TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/02/2021

Katip ………
e-imzalıdır

Hakim …..
e-imzalıdır