Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/118 E. 2021/39 K. 05.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/118 Esas
KARAR NO : 2021/39

DAVA : Tecavüz Olmadığının Tespiti ve Muvarazanın Giderilmesi
DAVA TARİHİ : 13/11/2018
KARAR TARİHİ : 05/03/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 31/03/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Tecavüz Olmadığının Tespiti ve Muvarazanın Giderilmesi davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketlerden ……. Ltd. Şirketinin (…… ) faaliyetlerini Hindistan’da devam ettiren, tekstil kimyasalları ve boyaları başta olmak üzere her nevi boya ve kimyevi madde üretimi pazarlaması ve satışı konuları ile iştigal eden bir şirket olduğunu, Türkiyede’ki tek ortağının diğer davacı olan …….. teknolojileri Ltd. Şti. Olduğunu ve ……. ‘ın ürettiği reaktif boya ürünlerini Türkiye’ye ithal ettiğini ve diğer davacı olan …… ‘nın bu ürünleri ilgili sektörde faaliyet gösteren firmalara pazarlanmasını ve satışını yaptığını, “…… ” markasının 29/12/2017 tarihinden muteber olarak …… numara ile 1, 2 ve 35.sınıflara dahil mal ve hizmetlerde; “…….” markasının ……. ” markasının ……. ” markasının …… numaralar ile 29/12/2017 tarihinden itibaren 2.sınıfa dahil mallarda, davacı şirketlerden …… adına tescilli olduklarını, davalı …’nin (“…… “) tekstil sektöründe kullanılan boyar maddelerin üretim ve satışı ile iştigal ettiğini, Almanya’da mukim olmakla birlikte Türkiye’de ticari faaliyetlerini sürdüğünü, davalı … adına 1.ve 2.sınıfa dahil mallarda ….. numaralı markaların tescilli olduğunu, “…….” işaretinin boya sektöründe tanıtım işaretinin başında yaygın ve etkin şekilde kullanıldığı ve bu yüzden ayırt edici olmadığını, davalı tarafın …… markasında sektörün tanımlayıcı işareti olan “…….” ibaresinin yanına star/yıldız ibaresini ve yıldız şeklini kullandığını ve bu markasındaki ayırt edici unsurun “…… ” ibaresi olduğunu, davacı şirkette ise “……. ” markasının içinde “…….” ibaresinin yanında vurgulu şekilde “……. ” ifadesine yer verildiğini ve bu ifadenin etrafına çoklu bir renk kombinasyonu ile …… ifadesini vurguladığını, davacı tarafından “…… ” kelimesinin İngilizce’de yıldız anlamına geldiğini, buna karşılık “…….” kelimesinin Türkçe olduğunu ve taramak fiilinden geldiğini, bu minvalde iki markanın şeklen benzemediği gibi işitsel olarak da birbirine benzemediğini, taraf markalarının benzer olmadığını ve karıştırılma ihtimali bulunmadığını, ayrıca uzman tüketicinin bunları karıştırmasının mümkün olmadığını, buna karşılık davalı şirketin 25 Ekim 2018’de Beyoğlu ……. Noterliği’ne müracaat ederek davacının “…….” markasında kullanılan kompozisyonun “……” markası ile benzer olduğunu, iltibas yarattığını, kataloglarda “…….” markasının “…….” ve “…….” markaları ile birlikte yer aldığını, bu durumun ……’ın “……”, “….. ” markaları ile iltibas yarattığını iddia ettiğini, davalının bahsi geçen markaları taşıyan broşür, katalog, kartvizit vs.benzeri tanıtım materyallerinin tespitini talep etmiş, ancak davalının tespitini istediği delillerin ortada olup, bu delilerin kaybolmasının mümkün olmadığını, davalı şirketin HMK’ya uygun koşullar olduğu takdirde her türlü delil tespitini fuar öncesinde veya sonrasında yapabilecekken bir çok ulusal ve uluslararası sektörel her kademeden oyuncunun bulunduğu Uluslararası bir fuarın ilk günü noter aracılığı ile tespiti gerçekleştiğini ve müvekkili şirketin ticari itibarını zedelemek amacıyla hareket ettiğini, gerek noter aracılığı ile bilinen ve kaybolma ihtimali olmayan delillerin tespit edilmesi gerekse davacı şirkete ihtarname keşide edilerek bunu fuar organizasyon firmasına teslim edilmesi fiillerinin açık bir haksız sataşma olduğunu belirterek, davalının müvekkili şirketler hakkında “yanlış, yanıltıcı ve gereksiz yere incitici tek taraflı iddia ve beyanlarda bulunmasının dürüstlük kuralına da aykırı olduğu ve aynı zamanda haksız rekabet olduğunu iddia ederek, muarazanın ve haksız rekabetin men’ine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın markası ile müvekkilinin markalarının ayırt edilemeyecek derecede, işitsel ve anlamsal olarak benzer olduğunu, davacı markasının müvekkilinin ürünleri ile birebir aynı ürünler üzerinde kullanılması sonucunda davacı yanların kullanımlarının açıkça tüketici nezdinde karıştırılma ve ilişkilendirme ihtimali yaratmakta olduğunu, bu nedenle müvekkilinin özellikle fuar kapsamında böylesi bir karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimalini bertaraf etmek ve ileride telafisi zor zararların meydana gelmesini de önlemek adına kanundan doğan haklarını kullandığını, ihlal ve haksız rekabet yaratan davacı kullanımlarının durdurulmasını talep ettiğini, müvekkili şirketin Türkiye’de mukim 10/01/1991 de kurulan …… Kimya San.ve Tic. Ltd. Şti. Unvanlı bir şirket olduğunu ve uzun yıllardır Türkiye’de faaliyet gösterdiğini hatta …… markasının tanınmış marka sıfatını haiz olup bu marka altında satılan ürünlerin ayrıca patent ile de korunduğunu, davacı ……. adına tescilli ve bir diğer davacı olan ……. Kimya’nın da ticaret unvanını oluşturan ……. markasının müvekkili şirkete ait …… unvan markası ile iltibas yaratır nitelikte olduğunu, şöyle ki; her iki marka 6 harften oluşmakla birlikte aynı harfleri ve çok benzer bir dizilimi oluşturduğunu, her ikisinin de ……. harfleri ile başlayıp son dört harfinin üç harfi aynı olan iki markanın bire bir aynı mallar üzerinde kullanılması bu markanın karıştırılmasına yol açtığını, davacı yanlar tarafından kullanılan markaların müvekkili şirketin unvan ve marka haklarını ihlal edip, müvekkili aleyhine haksız rekabet oluşturduğunu, müvekkilinin bu haksız rekabetten daha fazla zarar görmemek adına İstanbul ……. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde …… esas sayılı dosyasında dava açtığını, müvekkili şirketin benzerlik iddialarının …… VE ……. ibarelerine indirgenmesinin kabul edilemeyeceğini, davacı yana ihtarname keşide edilmesinin sataşma değil hak arama olduğunu, davacı şirketlerin basiretli bir tacir gibi hareket etmediklerini belirterek davanın esas bakımından yasal bir dayanağının bulunmaması sebebi ile reddine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin haksız olan davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Yargılaması sırasında deliller toplanmış; Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davaya konu marka tescil belgeleri, Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları ile ilgili dosya evrakları celp edilmiştir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller ve taraf iddiaları ışığında dosya davacılar markası ile davalı markası arasında benzerlik ya da iltibas bulunup bulunmadığı, tüketici nezdinde karıştırma ihtimalinin olup olmadığı, davalının eylem ve işlemlerinin haksız sataşma ve haksız rekabet yaratıp yaratmadığı hususlarında rapor tanzim etmek üzere bir marka, bir sektör(boya imalatı) ve bir hukukçu bilirkişilerden oluşacak heyete tevdi olunmuş; bilirkişiler düzenlenmiş oldukları 04/09/2020 havale tarihli raporlarında “taraf markaları arasında iltibas riskinin bulunmadığını, davalı yanın kendilerine ait markaların davacılar tarafından taklit edildiğinin somut veri, delil ve mahkeme kararı ile ispatlamaksızın 3.kişiler nezdinde iddia etmesi, dolaylı olarak da olsa davacının ürünleri ile bir karşılaştırma içermekte ve davacının ürünlerinin davalıya kıyasen daha kalitesiz kopya ve taklit olduğu imasını da içermekte olması nedeni ile davacı yanlar ile haksız rekabet teşkil eder mahiyette olarak değerlendirilebileceği” hususlarını bildirmişlerdir.
Davalı vekilinin rapora yönelik itiraz dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporundaki değerlendirmelerin objektiften uzak olduğunu, Kimya Mühendisi bilirkişinin sektörde faaliyet gösterdiğini, şu an da müvekkilinin rakibi konumundaki şirketler bünyesinde aktif rol alıyor olma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğunu, bu nedenle yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasını, markalar arasındaki görsel benzerlik değerlendirilmesinde ……. ve …… markalarının ise benzer harflerin bir araya getirilmesi ile oluşturulduğunun bilirkişiler tarafından da tespit edilmesine rağmen taraf markalarının benzer olmadıkları yönünde bilirkişilerin görüş bildirdiklerini, iki marka arasındaki ortak yer alan halka görselinin ise benzerlik değerlendirmesinde dikkate alınmadığını belirterek itirazlarının kabulü ile dosyaya aralarında boyalar konusunda uzman kimya mühendisi akademisyen bir bilirkişinin de bulunduğu yeni bir bilirkişi heyeti atanarak davaya ilişkin yeni bir bilirkişi raporu alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde;
Dava, niteliği itibarı ile bir menfi tespit ve muarazanın giderilmesi davasıdır.
Davacı temel olarak “……” markaları ile davacının “……” markasının; “……” ve “……” markaları ile de davacının “…….” , “……” ve “…….” markalarının benzerlik ve karıştırma ihtimali iddialarına dayanarak hareket ettiği beyanlarında bulunmuştur. Mahkememizce öncelikli olarak çözümlenmesi gereken husus taraf markaları arasında benzerlik ve karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığıdır.
Karıştırma ihtimalinde mal ve/veya hizmetlerin benzerliği, markaların benzerliği ve önceki markanın ayırdetme gücü dikkate alınacak kriterlerdir. Bu tespit yapılırken karıştırma ihtimali yaratan bütün faktörler bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Söz konusu değerlendirmede, markaların toplumda ne kadar tanındığı, ayırdedici unsurlarının neler olduğu, markayı taşıyan mal ve hizmetlerin hitap ettiği tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin seviyesi, mal veya hizmetin niteliği ve fiyatı, markanın özgün ve ayırdedici olup olmadığı veya bu özgünlük ve ayırdediciliğin seviyesi dikkate alınmalıdır.
Taraf markalarının sınıfsal benzerliğinin bulunduğu hususunda bir tereddüt yoktur.
Tarafların “……+…… ” markalarında benzer unsurlar “…….” harfleri ile renk paleti şeklidir. “…….” birleşimi İngilizce “boya” veya “boyamak” anlamına gelen “…… ” kelimesi ile aynı şekilde fonetiğe sahip ve onu çağrıştıran bir birleşimdir. Toplanan deliller, alınan rapor ve ortalama araştırma ile boya üretimi ve boyacılık sektöründe oldukça yaygın kullanılan ve bununla paralel ayırdediciliği yüksek olmayan bir işarettir. Taraf markalarının sonrasında gelen kelimeleri “…… ” kelimesi Türkiye’de anlam olarak bilinirliği yüksek “……. ” anlamına gelen yine İngilizce bir kelimedir. “…….” kelimesi ise Türkçe’de “……. ” fiilini çağrıştırabileceği gibi “…….” bileşimi ile birlikte doğrudan bir anlam çağrıştırmayabilen bir kelimedir. Dosyaya davacı tarafça sunulan uzman görüşünde “…….” kelimesinin …… dillerinde “……. ” anlamına geldiği hususu belirtilmiş ise de söz konusu dillerin ülkemizde bilinirliğinin yüksek olmaması nedeniyle anlamsal benzerliğin tüketici nezdinde bulunmadığı kanaatine varılmıştır. “Y…… .HD …… E, …… K.sayılı kararında “…… ” ve “…… ” markaları arasındaki benzerliği değerlendirirken, davaya konu markalar arasındaki semantik ve fonetik bakımlardan kesin bir farklılık olduğunu, bu sözcüklerin birden fazla sözcük unsurunun kaynaştırılması ile türetilmiş tamlamalar olduğundan, kendi içerisinde bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirterek her iki markadaki “…… ” ibaresini esaslı unsur kabul edip davalı şirket markasındaki aynı ibarenin ortalama kavrayış, dikkat ve zekaya sahip tüketici nezdinde davacı markası ile iltibas doğuracağı sonucuna varan mahkemenin kararını bozmuştur. Davaya konu olayda da taraf markaları fonetik olarak farklı, semantik olarak benzerlikleri ise tartışmalıdır. ……. ve Hint-İran dillerinin ülkemizdeki bilinirlik oranı nazara alındığında “……. ” kelimesinin “…… ” kelimesinden daha çok “……. ” fiilini çağrıştırması daha yüksek olasılıktır. Bu anlamda yine boya sektörü için ayırdediciliği yüksek olmayan renk paletinin taraf markaları arasında farklı formlarda kullanılması da karıştırma ihtimali doğuracak mahiyette değildir. Zira renk paleti söz konusu sektör için “…… ” niteliğindedir ve formunda ve şeklinde değişiklikler ile farklı markalarda tescilli markanın zayıf olduğunu bilmesi gereken davalı yönünden tecavüz oluşturmayacağının kabulü gerekir. Bu durumda söz konusu markalar arasında ayırdediciliği sektörel bazda yüksek olmayan “…….” birleşimi dışında fonetik ve semantik benzerlik bulunmadığı ve bütünsel değerlendirmede iltibas riski olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Aynı şekilde davacıların “…….” , “……” , “…….” markaları ile davalıya ait “……” ve “……” markaları ile arasında karıştırmaya yol açacak ölçüde fonetik ve anlamsal benzerlik bulunmadığı yönündeki bilirkişi görüşüne mahkememizce de iştirak edilmiş “….. ve “…… eklerindeki benzerliğin markaların tümü yukarıda zikredilen Yargıtay ilamı ışığında değerlendirildiğinde bütünsel olarak farklı oldukları kanaatine ulaşılmıştır.
Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde ortalama tüketicinin davaya konu olayda kimlerden müteşekkil olduğu hususu ise değerlendirilmesi gereken bir diğer uyuşmazlıktır. Davanın tarafı olan firmalar tekstil boya maddeleri, boya renklendiricileri, renk çözümleri, renklendirme test çözümleri, ekolojik ve sürdürülebilir tekstil ürünleri sektörlerinde faaliyet göstermektedirler. Mahkememizce alınan bilirkişi heyeti raporunda; tarafların hitap ettiği tüketici kitlesinin tekstil üreticileri ile distribütörleri gibi yüksek özen ve dikkate sahip, ürünleri katı test ve kontrol süreçleri ertesinde satın alan sektör profesyonellerinden oluştuğu yönündeki görüşe; davalı tarafça beyan dilekçelerinde ve sunmuş oldukları uzman görüşünde, söz konusu ürünleri yukarıda bahsolunan profesyoneller dışında küçük üretim atölyelerinin de tüketici kitlesi içerisinde bulunduğundan bahisle itiraz edilmiştir. Ancak bir işletmenin hacminin küçük olması, satın alma sürecinde daha büyük firmalardan daha dikkatsiz davranacağı anlamına gelmeyeceği gibi, bütçe kısıtlaması daha fazla olan küçük işletme sahiplerinin satın alma ve ürün kıyaslamaya da yüksek özen ve dikkat gösterip vakit ayıracağı, bu şekilde sektörde ayakta kalma, rekabet etme gücünü korumaya çalışacağı, bu hali ile markalar için kriter alınması gereken ortalama tüketicinin dikkat düzeyinin yüksek olarak kabul edilmesi gerektiği mahkememizce de mütalaa edilmiştir.
Yukarıda anılı hukuki görüşlerin hep birlikte değerlendirilmesi neticesi taraf markaları arasında karıştırma ihtimali bulunmadığı ve davacının, davalıya ait bulunan markalardan doğan haklarına tecavüz etmediği hukuki ve vicdani kanaatine ulaşılmıştır.
Haksız rekabet davası yönünden yapılan değerlendirmede ise; davacılara ait markaların davalı markasına tecavüz oluşturmadığı yönündeki mahkememizce yapılan tespit ışığında; davalının tecavüz oluştuğundan bahisle, Türkiye’de açık işletme adresi bulunan davacı aleyhine söz konusu adreste değil; sektörde potansiyel alıcıların da bulunduğu fuar alanında, doğru ve gerçek olmayan benzerlik ve tecavüz iddialarının yer aldığı tek taraflı düzenlenmiş ihtarnamenin tebliğ edilmesi, fuar organizatörlerine verilmesi, katılımcıların ve organizatörlerin nezdinde davacının saygınlığını zedeleyici ve gereksiz yere incitici mahiyettedir. Elbette ki davalı markalarından haklarını kullanma ve koruma hakkına sahiptir. Ancak herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Somut olayda davalının tek taraflı ve yanılgılı beyanlarını ihtarname olarak fuar alanında tebliğ etmeyi tercih etmesi, bu tercihini kullanırken davacı tarafın ticari itibar ve saygınlığına zarar verebilecek durumda olduğunu basiretli bir tacir olarak öngörebilecek durumda olması hep birlikte değerlendirildiğinde davalının eylemlerinin haksız rekabet kapsamında kaldığı anlaşılmış ve bu yönden de davacıların davasının kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Davacıların davasının KABULÜ ile,
-Davalı firma adına tescilli davaya konu ……. tescil numaralı markalar ile davacı yana ait …… , …… tescil numaralı markalar arasında karıştırma ihtimali ve iltibas riskinin bulunmaması nedenleri ile davacı markalarının davalı markalarına TECAVÜZ ETMEDİĞİNİN TESPİTİ ile MUARAZANIN GİDERİLMESİNE,
-Davalı yanın HAKSIZ REKABETİNİN TESPİTİ ve MEN’İNE,
-Hüküm özetinin karar kesinleştiğinde tirajı en yüksek ulusal çapta yayın yapan üç gazeteden birinde masrafı davalı yandan karşılanmak suretiyle İLANINA,
2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacılar kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre tecavüz etmediğinin tespiti ve muarazanın giderilmesi talebi yönünden 5.900,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacılar kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre haksız rekabetin tespiti talebi yönünden 5.900,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından bu dava nedeniyle yapılan 35,90 TL peşin harç, 35,90 TL başvuru harcı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 276,30 TL tebligat/posta masrafı olmak üzere toplam 3.348,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/03/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸