Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/906 E. 2023/966 K. 02.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/906 Esas
KARAR NO : 2023/966

DAVA : Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
DAVA TARİHİ : 21/09/2023
KARAR TARİHİ : 02/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/10/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davacının yukarıda belirtilen adreste … Restaurant’ın sahibi olup davalı idare nezdinde “…” sayaç numarasında kayıtlı “….” hizmet numaralı , “….”hesap numaralı İŞYERİ elektrik abonesi olduğunu, davalı kurumun ; 31/07/2023 tarih “…” fatura numaralı 255.420,06 TL tutarlı kaçak kullanım bedeline yönelik fatura ile yine aynı tarihli 31/07/2023 tarihli “…” fatura numaralı 449.482,63 TL tutarlıkaçak kullanım bedeline yönelik iki adet fatura kesildiğini, iş bu faturaların haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalı tarafın davacı müvekkili aleyhine 25/08/2023 tarihinde Küçükçekmece . İcra Dairesi …. Esas sayılı icra takibi başlatıldığını, ancak davacı müvekkilin takip alacaklısına karşı haksız ve hukuksuz faturalardan kaynaklı böyle bir borcu ve sorumluluğu bulunmadığını, taraflarınca iş bu takibe süresi içinde itiraz edilmiş olup takip durdurulduğunu, beyanla öncelikle kesilen elektriğin teminatsız olarak , mahkeme aksi kanaatte ise uygun görülecek teminat karşılığında açılmasına, davacı müvekkilin davalıya karşı bu faturalardan kaynaklı borcu olmadığının tespit edilmesi ile iş bu faturaların iptalini, açılmış olan Küçükçekmece İcra Dairesi …. Esas sayılı icra takibinin iptalini, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni ile toplam fatura bedellerinin % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği götülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
Dava, davalı tarafça davacı aleyhine tahakkuk ettirilen kaçak elektrik faturası nedeniyle davacı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibinde davacı tarafın davalıya borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
-Ticari davalar 6100 sayılı TTK’nın 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
-Ticari davalar, mutlak ticari dava, nispi ticari dava ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üçe ayrılır.
-Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
-Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
-Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
-6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.
-Dava konusu uyuşmazlık iş yeri/ ticarethane vasfına sahip davacıya ait iş yeri nedeniyle davacı aleyhine tahakkuk ettirilen faturanın usulsüz olduğu iddiasıyla menfi tespit istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın ticarethane vasfına sahip abonelikten kaynaklanması nazara alındığında davanın ticari dava niteliğinde olduğu sabittir.
-28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanunun 31’inci maddesiyle yapılan değişiklik neticesinde 6102 Sayılı TTK’nun 5/A maddesi (Ek:6/12/2018-7155/20 md.): “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında,dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.(1)(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nın 114 maddesinde dava şartları açıkça sayılmış olup, mahkeme tarafından resen gözetilir.
-Somut olayda, davacı tarafın talebi kaçak elektrik faturasına dayanılarak başlatılan ilamsız icra takibi nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitine ilişkin olup, dava tarihi itibariyle ticari uyuşmazlıklara ilişkin menfi tespit davalarında arabuluculuğa başvuru zorunluluğuna ilişkin dava şartı bulunduğu sabittir. Davacı tarafın dava dilekçesinde arabuluculuğa başvurulmadığına ilişkin açık beyanının yer aldığı görülmektedir. Bu nedenle iş bu davanın 6102 Sayılı TTK’nun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesinin 1.fıkrasına aykırı olarak arabuluculuk kurumuna başvuru yapılmadan açılmış olması nedeniyle , dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK’nin 114/2 ve 115/2. Maddeleriyle 6102 sayılı Ticaret Kanunu’nun 5/A-1 maddesi gereğince arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 12.037,98 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 11.768,13-TL fazla harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleşiğinde ilgili tarafa derhal iadesine,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından incelenecek olan istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/10/2023

Katip ….
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır