Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/69 E. 2023/890 K. 15.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/69 Esas
KARAR NO : 2023/890

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/01/2023
KARAR TARİHİ : 15/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/09/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu şirket tarafından müvekkil şirketin 10.453,13-EUR cari alacağının ödenmediğini, davalı şirketin müvekkiline ilettiği hiçbir fatura itirazı ya da ayıp ihbarı bulunmadığın, davalı şirket tarafından 2019 yılında müvekkili şirketten iplik boyama hizmeti aldığını, Mart 2019 yılında başlayan ticari ilişkinin davalı şirket’in de aldığı hizmetten memnun kalması çerçevesinde 1 yıl boyunca aralıksız olarak devam ettiğini, bu kapsamda 1 yıllık süreçte neredeyse her ay müvekkili tarafından borçlu şirkete fatura kesilmiş olduğunu, davalı şirkete kesilen son birkaç faturanın ödenmemesine müteakip bakiye alacak bedelinin 10.453.13-EUR’ya kadar ulaştığını, ödeme yapılmaması üzerine Beyoğlu …. Noterliği 29.01.2020 tarih ve … Yevmiye numaralı ihtarname ile borçlu şirketin ödemenin yapılması hususunda ihtar edildiğini ve temerrüde düşürüldüğünü, borçlu şirket tarafından ise, Bakırköy …. Noterliği 31.01.2020 tarih … yevmiye numarası ile söz konusu hizmetin ayıplı olduğu iddiasıyla ödemenin gerçekleştirilmeyeceğine dair ihtarname gönderildiğini, müvekkili şirket tarafından tüm ipliklerin sevk irsaliyesi ile birlikte davalı şirkete teslim edildiğini, ancak hiçbir ürün için ayıp ihbarında bulunulmadığını, teslim edilen ürünlerde hiçbir surette ayıp bulunduğunun kabulü anlamına gelmemek kaydıyla; yapılan en son sevk işlemi üzerinden 4 ay geçmesine rağmen, 2 ya da 8 günlük süreler içerisinde hiçbir ihbarda bulunulmadığı gibi, ayıp olduğu iddiasının müvekkili tarafından gönderilen ihtarnameye cevaben bildirildiğini, davalı’nın basiretli bir tacir olarak, teslim aldığı ve sonrasında yeniden satışa ya da başka bir üretim sürecine dahil edeceği malzemeyi kontrol etmemesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tüm bu çerçevede müvekkil şirketin taraflar arasında süregelen ilişki kapsamında cari hesap bakiyesi olan 10.453.13-EUR alacağa hak kazanmış olduğunun ispat olunduğunu, bu nedenle Bakırköy …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu tarafından haksız ve kötü niyetli itirazlarda bulunulduğunu ve takibin durduğunu, borçlu şirketin ödeme emrine itiraz dilekçelerinde yer verdikleri itiraz sebeplerinin hiçbirinin gerçeği yansıtmadığını, açıklanan nedenlerle davalı tarafından yapılan itirazların haksızlığının tespiti ile iptalini, durdurulan takibin devamını, dava değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere davalı-borçlunun icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini dava ve talep ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacı şirketten boyahaneden iplik boyama hizmeti almak istediğini, her ne kadar davacı taraf müvekkili şirkete boyama işi yaparak fatura kestiğini ve bu faturanın karşılığını alamadığını ileri sürse de, davacı şirketin ayıplı ifası neticesinde malların (iplikler) ayıplı hâle geldiğini, bu sebeple müvekkil şirketin oldukça büyük maddi ve manevi zararının doğduğunu, malların gizli ayıplı olması nedeniyle üretilen kumaşların da ayıplı hâle geldiğini, müvekkilinin müşterisi tarafından bu ayıplı kumaşların bedelinin kesildiğini, müvekkil şirketin boyahanelerde boyanan iplikleri kullanarak, kumaş ürettiğini, ardından bu kumaşların konfeksiyon üretimi aşamasından geçmekte ve uluslararası markalara satılmakta ve son tüketiciyle buluşmakta olduğunu, dayanıklı olması ve renk standardını sağlaması için ipliklerin, belli ve standart bir büküm katsayısına sahip olması gerektiğini, büküm katsayısı standardı bozulmuş ipliklerle üretilen tekstil ürünleri tamamen ayıplı ve ticareten “çöp” hâline gelmekte olduğunu, müvekkili şirket tarafından davacı şirkete siparişler geçildiğini, siparişlerin vasıf ve mâhiyetleri yazılı olarak aktarıldığını, malların usulüne uygun ve ayıpsız üretilmesi gerektiğinin sipariş formları ile yazılı olarak ihtar edildiğini, yine bu hususta e postalar gönderildiğini, sürecin devamında da, hem sözlü hem de yazılı olarak ayıp hususunun bildirildiğini, somut olaydaki ayıbın gizli bir ayıp olduğunu, asıl sorunların konfeksiyon sürecinden sonraki nihai üründe gözlemlenebildiğini, bu çerçevede, nihai ürünlerin teslim edildiği İspanya Barcelona’da bulunan …. Şirketi tarafından, ürünlerin defolu olduğunun tespit edilerek, müvekkili şirkete 31.10.2019 tarihinde biri 30.000,00 EURO diğeri 5.000,00 EURO bedelli olmak üzere toplam 35.000,00 EURO bedelli iade faturası kesildiğini, anılan hususlar ve iade fatura hususunın müvekkili şirket tarafından davacı şirkete bildirildiğini, bunun yanı sıra üretime konu kumaşların bilimsel düzlemde incelenerek ayıbın sebebinin belgelendirilebilmesi bakımından, İstanbul Teknik Üniversitesi’ne müracaat edildiğini, … Üniversitesi’nin görevlendirmesi ile Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı Bölüm Başkanı Doç. Dr. …. tarafından ürünler üzerinde iki ayrı rapor tanzim edildiğini, raporlarda ürünlerdeki ayıpların, ürünlerdeki ipliklerin büküm katsayıları arasında oluşan farklardan kaynaklandığı, söz konusu hatanın “bobin boyama lot farkından kaynaklandığı”, ürünlerdeki bu sorunların ipliklerden kaynaklandığının tespit edildiğini, yine raporlarda, iplikler arasında kabul edilebilir sınırın üzerinde renk farkı olduğu ve iplik bükümleri arasında farklılıklar oluştuğunun tespit edildiğini, somut olayda ayıplı ifa neticesinde ürünlerin tamamı ayıplı hâle gelmiş olduğunda müvekkilinin davacı şirkete borcunun bulunmadığını, davacının diğer taleplerini kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için davacının bir kısım talepleri haklı bulunsa dahi, ne miktarda talebin haklı bulunacağı hususunun belirli olmadığını, borcu kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için davacı şirketin ileri sürdüğü fatura alacağının bir kısmının haklı olduğu düşünülse dahi, müvekkili şirketin ayıptan ve buna bağlı organizasyon mâliyetinden kaynaklanan zararının hesaplanması ve takas mahsup yapılması gerektiğini, açıklanan nedenlerle, haksız davanın usulden ve esastan reddini ve icra takibinin iptalini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini iddia ve talep ettiği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
-Dava, davacı tarafından davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası “01/01/2019-31/12/2019 dönemi hesap ekstresinden kaynaklanan cari hesap bakiye alacağı” istemine dayanılarak başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
-Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, … Üniversitesi’ne ait raporlar dosya arasına alınmış, ticari defterler incelenmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
-Bakırköy .. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 10.453,13 Euro-TL asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının ” 01.01.2019 – 31.12.2019 Hesap Ekstresi döneminden kaynaklanan 06.06.2022 tarihi itibariyle cari hesap bakiye alacağı” olduğu, davalı borçlu tarafından takibe süresi içerisinde itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu görülmüştür.
-2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
-İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
-Somut olayda davacı taraf davalı ile aralarında ticari ilişki bulunduğu, bu ticari ilişki kapsamında davalı tarafın davacı taraftan iplik boyama hizmeti aldığı ve bu doğrultuda boyaması yapılan ipliklerin davalı tarafa teslime edildiği taraflar beyanları doğrultusunda ihtilafsız olduğu görülmektedir. Tarafların iddia ve beyanlarına göre taraflar arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; davacı tarafından davalı yana boyaması yapılarak gönderilen ipliklerin ayıplı olup olmadığı, varsa bu ayıpların niteliği ve miktarının belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
-Buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlığı eser sözleşmesi kapsamında değerlendirilmesi ve bu doğrultuda ilkelerin somut olaya uygulanması gerekmektedir.
– 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470. maddesinde “yüklenicinin bir eser meydana getirmesi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme” olarak nitelendirilmiş, sözleşmenin tarafları yüklenici ve iş sahibi olarak isimlendirilmiştir.
-Sözleşmeye ilişkin bu temel unsurlar yanında her sözleşme türünün kendine özgü unsurları bulunmaktadır. Eser sözleşmesinin de kendine özgü olan iki temel unsuru vardır. Bunlar eser ve bedeldir. Bu sözleşme ile bir taraf (yüklenici) istenen özellikle sonucu (eser) meydana getirmeyi, diğer taraf (iş sahibi) ise bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi (bedel) üstlenmektedir.
– Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, 6098 sayılı TBK’nın 474-478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ayıp eserde olması gereken lüzumlu vasıfların veya sözleşmede kararlaştırılan vasıfların eksikliğini ifade etmektedir.
-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun eserin kabulü başlıklı 477. Maddesinde, eserin açıkça veya örtülü kabulünden sonra yüklenicinin her türlü sorumluktan kurtulacağı, ancak yüklenici tarafından kasten gizlenen ve usulüne uygun gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek ayıplar için yüklenicinin sorumluluğunun devam edeceği düzenlenmiştir.
-Eserin teslimi ve kabulü ayrı kavramlardır. Eserin teslimi sözleşmenin konusu olan işlerin iş sahibine verilmesi-teslim edilmesidir. Yüklenici teslim ile sözleşme ile üstlendiği edimi ifa etmiş olur ancak sözleşmeden doğan yükümlülüklerinden kurtulmaz. Yüklenicinin sorumluluktan kurtulması teslim edilen eserin iş sahibi tarafından açıkça ya da örtülü kabulü ile olur.
-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 474/1 maddesinde; “İş sahibi eserin teliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz, eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır. ” hükümlerine yer verilmiştir. Eski Borçlar Kanunu’nda da benzer şekilde düzenlemeye verilmiştir.
-Bilindiği gibi açık ayıp meydana gelen eserde basit bir muayene ile ve çıplak gözle tespit edilebilen ayıplardır. Açık ayıplarda iş sahibi, eserim tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre eseri gözden geçirip varsa açık ayıpları tespit ve ayıpları uygun süre içerisinde iş sahibine bildirmek zorundadır. Eski Borçlar Kanunu ve yeni Türk Borçlar Kanunu’nda muayene ve ihbar süreleri açıkça belirlenmemiş olup işin niteliği ve olayın özelliği ve imal edilen şeyin büyüklüğü, genişliğine göre süreler farklı olacak ve olayın niteliğine göre belirlenecektir. Muayene ve gözden geçirmeyi iş sahibi bizzat yapabileceği gibi 818 sayılı Borçlar Kanunu 359/2 ve Türk Borçlar Kanunu 474/2 maddesi hükümlerine göre mahkeme aracılığı ile tespit ettirebilir.
-Açık ayıplarda iş sahibi muayene ve ihbar yükümlülüğünü ihmal ederse eseri kabul etmiş sayılır ve yüklenici açık ayıplarla ilgili sorumluluktan kurtulur.
-Gizli ayıp ise eserde basit bir muayene ile tespit edilemeyen, çıplak gözle görüşüp saptanamayan, kullanım sırasında ortaya çıkan veya kullanım sırasında gelişen bir durum nedeniyle ortaya çıkan ayıplardır. Bu ayıplarla ilgili BK 359/1, TBK 474/1 maddelerindeki makul sürede muayene ve ihbar yükümlülüğüne ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. Ancak BK 362/3 ve TBK 474/3 maddeleri hükümleri gereğince eserdeki ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde iş sahibinin gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, bildirmezse eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı belirtilmek suretiyle gizli ayıplar yönünden de iş sahibine ortaya çıkar çıkmaz gecikmeksizin yükleniciye ayıbı ihbar etme yükümlülüğünü yüklemiştir.
-Gerek 818 sayılı BK gerekse 6098 sayılı TBK’da eserdeki açık ve gizli ayıpların yükleniciye ihbarının şekli ile ilgili bir düzenleme yapılmamıştır. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılmış olması ihbar kolaylığı sağlar ise de sözleşmede veya eklerinde bu husus kararlaştırılmamışsa taraflar tacir olsa dahi ayıp ihbarının her türlü delille, tanık beyanı ile de ispatlanabileceği Yargıtay tarafından içtihatlar ile kabul edilmiştir. ( Örn. Yargıtay. 15 H.D 13/05/2011 2010/7511 Esas 2011/2896 Karar sayılı ilamı )
-Ayıbın varlığı ve ihbarı bir itiraz niteliğinde olmayıp ancak taraflarca ileri sürülmesi halinde değerlendirilebilecek bir defi niteliğindedir. Taraflarca usulüne uygun olarak süresi içerisinde ileri sürülmedikçe ihbarın süresinde yapılıp yapılmadığının Mahkeme tarafından re’sen gözetilmesi mümkün değildir. ( Örn. Yargıtay 15 H.D. 05/05/2016 tarih 2015/4343 Esas 2016/2603 Karar sayılı ilamı )
-Ayıp halinde iş sahibinin hakları 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre iş sahibinin seçimlik hakları sözleşmeden dönme, bedelden indirim yapılmasını veya ayıbın giderilmesini talep etme haklarıdır. Bu seçimlik hakların dışında ayıpta yüklenicinin kusurunun bulunması halinde iş sahibinin genel hükümlere göre diğer zararlarını isteme hakkı vardır.
-Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
-6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’ da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
-Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarih 2018/2696E. 2018/3431K. sayılı ilamı).
-Mahkememiz dosyası dava ve icra takibine konu edilen cari hesabın içerdiği ürünlerin İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından yapılan analiz ürünler olup olmadığı, test edilen ürünlerin fatura ve sipariş içeriğiyle uyumlu olup olmadığı, mevcut inceleme ve test sonuçlarına göre davalı tarafın ayıba ilişkin iddialarını teknik yönden değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin tespit edilmesi, tespiti mümkün değilse bu hususa ilişkin teknik gerekçelerin belirlenmesi, mevcut rapor üzerinden tespit yapılabiliyor ise davalı tarafın ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünlerin bedelinin belirlenmesi ve tarafların ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla bir mali müşavir bilirkişi ve bir tekstil mühendisi bilirkişiden oluşan heyete tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 17/07/2023 tarihli raporda özetle; davacı tarafın 2017-2018-2019-2020-2021-2022 yılına ait yasal defterlerini usulüne uygun tuttuğu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalı tarafın 2017-2018-2019-2020-2021-2022 yılına ait yasal defterlerini usulüne uygun tuttuğu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davacı tarafın davalı tarafa düzenlediği ve takibe konu ettiği cari hesaba ait 2019 yılında 113 adet ve KDV dahil 585.594,53 TL tutarlı faturanın olduğu, faturaların açıklama kısmına mal ve hizmet bilgilerinin, miktar ve birim fiyatlarının belirtildiği, faturalar üzerinde EURO VE TL tutarların belirtildiği, e-fatura olduğu ve teslim eden ile teslim alan kısımlarının olmadığı, imza karşılığında teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, iş bu faturaların tarafların yasal defterlerine usulüne uygun olarak işlendiği, tarafların BS-BA FORMU beyanlarının 2019-2020-2021 yılında birbirini teyit ettiği/birbiri ile örtüştüğü, 2019 yılında davacı tarafın davalı tarafa 113 adet fatura düzenlediği, 109 adet faturanın taraflarca karşılıklı olarak BS-BA FORMU ile beyan edildiği, 4 adet faturanın 2019 yılı şubat ayında BS-BA FORMU yasal beyan sınırının altında kaldığından taraflarca beyan edilemediği, 2020-2021 yılında tarafların karşılıklı olarak BS-BA FORMLARI ile herhangi bir beyanda bulunmadığı, 07.06.2022 takip tarihi itibariyle davacı tarafın davalı taraftan 10.453,13 EURO alacak talebinin olduğu, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında, davalı taraftan 69.519,13 TL alacaklı olduğu, iş bu alacağın 03.01.2020 tarihinden geldiği ve “16.03.2021/… ÖRME 10.453,13 EURŞÜPHELİ ALACAK /… ÖRME KUMAŞ SAN VE TİC, A.Ş” açıklaması ile şüpheli ticari alacaklar hesabında kayıtlı olduğu, 69.519,13 TL tutarlı alacağın 03.01.2020 tarihli TCMB (1 EURO0-6,6464 TL) kuru ile 10.459,67 EURO tutara denk geldiği, davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarında, davacı taraf ile olan 2018-2019-2020-2021-2022 yılları cari hesaplarında sürekli kur farkı kayıt işlemlerinin yapıldığı, iş bu kur farkı işlemleriyle birlikte davacı tarafa olan borcun, 01.01.2022 tarihinde 153.475,99 TL, 31.03.2022 tarihinde 170.475,92 TL, 30.06.2022 tarihinde 183.160,79 TL, 30.09.2022 tarihinde 187.353,54 TL, 31.12.2022 tarihinde 208.382,10 TL olduğu, 170.475,92 TL tutarlı alacağın 31.03.2022 tarihli TCMB (1 EUR0-16,2855 TL) kuru ile 10.467,96 EURO tutara denk geldiği, 183.160,79 TL tutarlı alacağın 30.06.2022 tarihli TCMB (1 EURO-17,3701 TL) kuru ile 10.544,60 EURO tutara denk geldiği, netice itibariyle, takip tarihi itibariyle ticari defter ve kayıtlara göre davacı tarafın davalı taraftan 10.453,13 EURO tutarı talep edebileceği, dava konusu maillerde ve sipari formlarında belirtilen ürünler ile testi yapılan ürünlerin özellikleri teknik açıdan birbiri ile uyuştuğu, ancak teknik özelliklerinin aynı olması bu ürünlerin test edilen ürünlerin olup olmadığı hakkında kesin bilgi vermediği, analiz edilen ürünlerle aynı özellikte birçok ürün bulunduğu, ayrıca dosyada numune bulunmadığı, numune talep edilmiş olup temin edilemediği, İTÜ test raporlarında belirtildiği üzere laboratuvarda test edilen ürünlerin 6 ay saklandığı, laboratuvardan da ürün temininin mümkün olmadığı, numunelere ulaşılsa bile aynı teknik özellikte birçok ürün olduğundan ulaşılan numunelerin ilgili siparişte kullanılan numuneler olup olmadığının tespitinin kesin olmayacağı, dolayısıyla test edilen ürünlerin bu siparişte kullanılan ürünler olduğunun ya da aynı özelliklerde başka ürünler olduğunun kesin tespiti mümkün olmadığı, İTÜ test raporlarına göre değerlendirme yapılacak olursa 06/02/2020 ve … tarih sayılı raporda 0100 viskon ipliklerin numune olarak gönderildiği, bobinden katman kesilerek testlerin yapıldığı, buna göre boyama işlemi kaynaklı hata olduğu, teknik olarak bu hatanın boyama işlemini yapan tarafa ait olduğu, 13/01/2020 ve … tarih sayılı raporda, örme kumaşların numune olarak gönderildiği, kumaşlardaki ipliklerin test edildiği, buna göre iplik kaynaklı hata olduğu, teknik olarak bu hatanın boyama işlemi yapan tarafa ait olmadığı, görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
-Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, tarafların bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarını ibraz ettikleri görülmüştür.
-Mahkememizce alınan rapor dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve kanaat verici bulunmuştur.
-Buna göre yukarıda yer verilen açıklamaların somut olaya uygulanmasında; davalı tarafça dava konusu edilen 10.453,13 Euro bedelli boyama ipliklerin teslim alındığı ihtilafsız olup, davalı tarafça ilgili ürünlerin ayıplı olduğu iddia edilmektedir.
-Her ne kadar davalı tarafça cevap dilekçesinde taraflar arasındaki eser sözleşmesine konu edilen ipliklerin istenilen ve sipariş edilen şekilde üretilmediği, ayrıca bir kısmının kararlaştırılan tarihten daha sonra teslim edildiği, bu nedenle dava dışı 3. Kişiler nezdinde zarara uğranıldığı iddia edilmiş ise de ticari defter kayıtları ve davalı tarafın beyanları nazarında davalıya teslim edildiği belirtilen ürünlerin eksik ya da ayıplı olduğuna ilişkin davalı tarafça dosyaya herhangi bir bilgi ya da belge ibraz edilmediği, ilgili ürünlerin teslim alınmasına rağmen ürünler üzerinde adli merciler tarafından yapılmış bir delil tespiti ya da incelemenin dosyaya ibraz edilmediği, yargılama sırasında ilgili ürünlerin davalı tarafça incelemeye sunulmadığı görülmektedir. Sunulan mail yazışmalarının da ilgili ürünlerdeki ayıbın varlığına delil olmasının kabulü mümkün değildir.
-Davalı tarafça ilgili ürünlerin ayıplı olduğuna ilişkin … Üniversitesi tarafından hazırlanan analiz raporları ibraz edilmiş ise de bilirkişi raporunda yer verildiği üzere “aynı teknik özellikte birçok ürün olduğundan ulaşılan numunelerin ilgili siparişte kullanılan numuneler olup olmadığının tespitinin kesin olmayacağı, dolayısıyla test edilen ürünlerin bu siparişte kullanılan ürünler olduğunun ya da aynı özelliklerde başka ürünler olduğunun kesin tespiti mümkün olmadığı” sabittir. Ayrıca teknik inceleme raporlarına konu olan numunelerin ilgili kurumda muhafaza edilmediği görülmektedir. Bu nedenle ilgili adli makamlarca yapılmayan ve hangi ürünlerin incelendiği meçhul olan teknik inceleme raporların hükme esas alınması mümkün olmadığından, davalı tarafın bu husustaki beyanlarına Mahkememizce itibar edilmemiştir.
-Buna göre yukarıdaki açıklamalarda ayrıntılarına yer verildiği üzere, davacı yüklenicinin taraflar arasındaki sözleşme doğrultusunda ürünleri davalı tarafa teslim etmiş olup, bu noktadan sonra eserin eksik ya da ayıplı olması nedeniyle yükleniciye iade edildiğinin davalı iş sahibi tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Davalı tarafça yer verilen hususların ispatına elverişli herhangi bir bilgi ya da belge ibraz edilmediği gibi, teslim edilen ürünlere konu faturaların ticari defterlere herhangi bir ihtirazi kayıt olmadan işlendiği görülmektedir.
-Bu doğrultuda davacı tarafın sözleşmeye konu ürünlerin davalı tarafa teslim edildiği, davalı tarafça ürünlerin ayıplı veya eksik olduğuna ilişkin ispata elverişli herhangi bir delilin dosyaya ibraz edilmediği anlaşılmakla, davalı tarafın ayıba ilişkin iddialarına Mahkememizce itibar edilmemiş, bu kabul doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
-Davacı vekili, itirazın iptali talebi ile birlikte icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için likit ve belirlenebilir bir alacağın mevcut olması gerekmektedir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.
-Buna göre davalı borçlu tarafından fatura ve ticari defter kayıtları ile sabit olan alacağın tereddütsüz bir şekilde likit ve belirlenebilir olması nedeni ile davalı borçlu aleyhine kabul edilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
-Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı takip dosyasında davalı takip borçlusu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına,
-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen miktarın %20’si üzerinden hesap edilen 37.291,12 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 12.736,78-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.255,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 10.481,08- TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 2.255,70-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yatırılan 179,90 TL başvurma harcı, 6.000,00 TL bilirkişi ücreti, 150,25 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 6.330,15-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yargılama sırasında sarf edilen masrafların davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 28.968,34- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Bakırköy Arabuluculuk bürosunun … numaralı arabuluculuk dosyasında Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Bakiye gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa derhal iadesine,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/09/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır