Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/504 E. 2023/748 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/504
KARAR NO : 2023/748

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/05/2023
KARAR TARİHİ : 13/07/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; Davalı …’ın, müvekkil şirkette 28.09.2021 tarihi ile 08.09.2022 tarihleri arasında “Marka Patent Satış Elemanı” olarak çalıştığını, bu kapsamda müvekkili şirket ile davalı … arasında “Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi” akdedildiğini ve taraflarca uyulması gereken yükümlülüklerin iş sözleşmesinde belirtildiğini, işbu belirsiz süreli iş sözleşmesinin 18.3 hükmünde “Sadakat borcu kapsamında yer alan ve işçinin yapmama yükümlülüğü altında bulunduğu önemli alt borçlarından birisi de rekabet etmeme borcu olduğunu, buna göre işçi, iş ilişkisi devam ettiği sürece, sadakat borcuna aykırı olarak bir ücret karşılığında üçüncü kişiye hizmette bulunamayacağı ve özellikle kendi işvereni ile rekabete girişemeyeceğini, işçi, iş sözleşmesinin feshi halinde fesihten itibaren 2 yıl süre ile işveren ile işverenin faaliyet alanı ile aynı/benzer bir özel bir işletme kurarak yahut ortak olarak rekabet etmemeyi peşinen taahhüt eder.” şeklinde hüküm bulunmakla birlikte davalı … tarafından gerek iş sözleşmesi devam ederken gerek de iş sözleşmesinin sona ermesi akabinde 2 yıl süre ile işveren ile rekabet etmeyeceğinin peşinen kabul ve taahhüt edildiğini, mevcut durumda müvekkili şirketin marka danışmanlığı konusunda ayrıca çağrı merkezi hizmeti verdiği, müşterilerinin tüm ticari sırlarının ve bilgilerinin korunmasını sağlamaya çalıştığını, bunun yanı sıra davalı … gibi bir çok kişiye de marka tescil süreçleri eğitimi, marka araştırma eğitimi, kalite standartlarına uygun çağrı eğitimi, doğru konuşma ve hitap eğitimi, telefonda satış teknikleri eğitimi, script eğitimi gibi eğitimler verdiğini, bu hali ile müvekkili şirketten eğitim alarak işe vakıf olan birçok kişinin müvekkilinin müşterileri ile doğrudan temas etmesi ve akabinde işten ayrılarak kendi marka şirketini kurması durumuna karşı alınan bu rekabet yasağı önleminin TMK md. 2 hükmüne ve hakkaniyete uygun olduğu, davalı …’ın 08.09.2022 tarihinde istifa dilekçesi vermek suretiyle istifa ettiğini ve bu kapsamda …’a istifa sonucunda iş sözleşmesinin feshi ve sonuçlarını anlatır Eskişehir …. Noterliği …. Yevmiye numaralı 27.09.2022 tarihli ihtarname gönderilmiş ve 14.10.2022 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, davalı … Marka ve Patent Hizmetleri Limited Şirketinin yayın tarihi olan 02.09.2022 tarihi ile davalı …’ın işten ayrılış tarihi olan 08.09.2022 tarihi arasındaki yakınlık dikkate alındığında davalı …’ın kötü niyetli olarak işten ayrılmış olduğu, iş akdi devam ederken muvazaalı rakip şirket kurduğu, her iki şirkette de faal olduğu ve iş sözleşmesinde yer alan “2 yıl süre ile işveren ile işverenin faaliyet alanı ile aynı/benzer bir özel bir işletme kurarak yahut ortak olarak rekabet etmemeyi” hükmünün etrafından dolanarak ve dürüstlük kuralına aykırı davranarak eşi adına müvekkili şirketle birebir aynı şekilde faaliyet gösteren bir şirket açtığını, talepleri kapsamında ilgili uyuşmazlığın zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığını, davalı …’ın sözleşme kapsamında bütünsel koruma davranış yükümlülüğüne aykırı davrandığını, gerek sözleşmeden doğan gerekse diğer borç ilişkilerinde tarafların üstlendikleri yükümlülükler açısından edim yükümlülüğü ve koruma yükümlülüğü ayrımı yapıldığını, bu nedenle davanın kabulü ile davalılar tarafından gerçekleştirilen haksız rekabetin tespitine, davalılar tarafından gerçekleştirilen haksız rekabet içeren eylemler neticesinde ortaya çıkan mevcut durumun olduğu gibi korunması ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerin engellenmesi amacıyla davalı şirketin faaliyetlerin tedbiren durdurulmasına, yargılama sonucunda davalılar tarafından gerçekleştirilen haksız rekabete ilişkin eylemler açısından; haksız rekabetin ref’ine ve haksız rekabetin men’ine, müvekkili şirket nezdinde gerçekleşen maddi zararlara ilişkin olarak bilirkişi incelemesi akabinde fazlaya ilişkin haklarımızın saklı kalması kaydıyla şimdilik 1.000,00-TL maddi tazminatın davalı şirketin tescil tarihinden itibaren davalılardan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı … vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde haksız rekabet hususundan bahsedildiğini, davalı müvekkiline var olmayan bir rekabet etmeme sözleşmesi dayatıldığını, sanki rekabet sözleşmesi varmışcasına haksız ve hukukta mesnetsiz bir dava açıldığını, en büyük eksikliğin ortada bir haksız rekabet sözleşmesi bulunmaması olduğu, bu sebeple HMK md. 114 gereğince dava açılmasında bir hukuki yarar bulunmadığından davanın usulden reddini talep ettiklerini, müvekkilinin istifa tarihi ile işten çıkış tarihinin uyuşmadığını, müvekkilinin diğer davalı şirket ile hiçbir organik veya fiziki bağlantısı bulunamadığı, taraflar aralarında rekabet etmeme sözleşmesi imzalamadıklarını, ortada bir rekabet etmeme sözleşmesi bulunmadığı, kanunda da öngörüldüğü üzere bunun ayrı bir sözleşme ile yapılarak maddelerin usule uygun bir şekilde taraflarca belirlenmesi gerektiği, davacının delil olarak sunduğu eklerin tümüne itiraz ettiklerini, müvekkili …’ın başarılı bir iş kadını olması ve davacı şirketin bünyesinden ayrılmasının, davacı şirket ile rekabet ettiği anlamına gelemeyeceğinden işbu davaya kattığı hiçbir şey olmadığı, davacı şirketin iş sözleşmesinde defeatle rekabet etmeme yasağı bulunduğu yönünde bir maddenin varlığından bahsetmesinin ve böyle bir hükmün bulunmaması sebebi ile kötüniyetli yaklaşımlarda bulunduğunun aşikar olduğu, davacının iddia ettiği hiçbir hususu kanıtlayamadığı, yalnızca gerek iş kanunu gerekse Türk Borçlar Kanunu’nu genişleterek yorum yaptığı, bu da hukukun en temel prensibi olan kanunun yorum yolu ile genişletilmesi yasağını ihlal ettiğini, davacının maddi zararına ilişkin tazminat talebinin sebepsiz zenginleşmeden ibaret olduğu, davacının hiçbir iddiasını ispat edemediğini, davacının sunduğu fotoğraftaki kişinin davalı müvekkilinden daha önce işten çıktığı, istifa dilekçesi verdiğinin ortada olduğu, haksız ve hukukta mesnetsiz ikame edilen işbu davanın öncelikle usulden reddini, akabinde dayanaktan yoksun, soyut iddialardan ibaret olan davanın esastan reddini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP; Davalı … vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde haksız rekabet hususundan bahsedildiği, davalı müvekkiline var olmayan bir rekabet etmeme sözleşmesi dayatıldığı, sanki rekabet sözleşmesi varmışcasına haksız ve hukukta mesnetsiz bir dava açıldığı, en büyük eksikliğin ortada bir haksız rekabet sözleşmesi bulunmaması olduğu, bu sebeple HMK md. 114 gereğince dava açılmasında bir hukuki yarar bulunmadığından davanın usulden reddini talep ettiklerini, müvekkili … ile davacı şirket …. Reklamcılık LTD. ŞTİ. arasında hiçbir organik veya fiziki bağ olmadan, dahası aralarında rekabet sözleşmesi bulunmayan, şirketin yetkilisi olan müvekkili …. Bey’in daha önce davacı şirket ile iletişimi dahi olmamasına rağmen işbu davanın açılmasının husumet yokluğu sebebi ile davanın usulden reddini gerektirdiği, davalı müvekkilinin diğer davalı şahıs ile hiçbir organik veya fiziki bağlantısı bulunmadığını, taraflar aralarında rekabet etmeme sözleşmesi imzalamadıklarını, ortada bir rekabet etmeme sözleşmesi bulunmadığını, kanunda da öngörüldüğü üzere bunun ayrı bir sözleşme ile yapılarak maddelerin usule uygun bir şekilde taraflarca belirlenmesi gerektiği, davalı … ile diğer davalı müvekkil şirketin yetkilisinin bir bütün olarak düşünülmesi, tarafların birbirleri ile aynı işkolu seçmekte özgür oldukları, davacı şirket ile hiçbir bağlantısı olmayan müvekkili şirketin yalnızca bu hususlar dayatılarak ”rekabet ettiği” yönündeki iddiaların kabulünün mümkün olmadığı, müvekkili şirketin diğer davalıdan bağımsız, davacı şirket ile bir bağı bulunmayan, rekabet etmeme sözleşmesi hiç bulunmayan dişi tırnağı ile büyüyerek faaliyetini sürmeye çalışan bir şirket olduğu, şirketin büyüyerek geliştiğini gören davacı tarafın kendisine rakip olarak gördüğü müvekkilini faaliyetten men etmeye çalıştığını, tamamen kötüniyetli yaklaşımlar ile hukuktan uzak, tam olarak isteklerinin dahi tam anlaşılmayan işbu davanın ikame edilmesinin hukuka ve ahlaka aykırı olduğu, davacının maddi zararına ilişkin tazminat talebinin sebepsiz zenginleşmeden ibaret olduğu, davacı tarafın kanun maddelerini genişleterek yorum yaptığı ve sebepsiz zenginleşmeye çalıştığı, davacının hiçbir iddiasını ispat edemediği, davacı şirketin basiretli bir tacir gibi hareket etmediği, davalı müvekkilini karalamaktan ileri gidemediği, haksız ve hukukta mesnetsiz ikame edilen işbu davanın öncelikle usulden reddini, akabinde dayanaktan yoksun, soyut iddialardan ibaret olan davanın esastan reddini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, haksız rekabetten kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
6102 Sayılı TTK ‘nun 5/A maddesi (Ek:6/12/2018-7155/20 md.) “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nın 114 maddesinde dava şartları açıkça sayılmış olup, mahkeme tarafından resen gözetilir.
İşbu davanın alacak tahsil talepli olarak açılmış olup arabuluculuk dava şartına tabi olduğu, mahkememizce arabuluculuk son tutanağının ibrazı hususunda verilen kesin süre içerisinde kesin sürenin gereğinin ifa edilmediği, davacı tarafça mahkememize ibraz edilen dilekçe ile mahkememizce verilen süre akabinde arabuluculuk görüşmelerine başlandığının belirtildiği dolayısıyla dava tarihi itibariyle arabuluculuk yoluna başvurulmamış olduğu,,bu kapsamda ,ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuğa başvuru zorunluluğuna ilişkin dava şartı bulunduğu ve bu dava şartının sonradan giderilebilecek dava şartı olarak kabul edilmediğinden; 6102 Sayılı TTK’nun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesinin 1.fıkrasına aykırı olarak arabuluculuk kurumuna başvuru yapılmadan açılmış olması nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla davanın reddi ile aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-7155 sayılı yasayla değişik 6102 sayılı TTK’nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 sayılı Kanunun 18/A maddesinin 1. Fıkrası uyarınca arabuluculuğa başvurması için dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine,
2-Alınması gereken 269,85 TL’nin davacı tarafça peşin yatırılan 179,90 TL’den tahsili ile eksik kalan 89,95 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair, miktar itibariyle kesin olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/07/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır