Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/495 E. 2023/893 K. 19.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/495 Esas
KARAR NO : 2023/893

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/05/2023
KARAR TARİHİ : 19/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı-borçlu firma ile müvekkili arasında akdedilen …. Mobilya Dekorasyon İmalatları Ana Sözleşmesi gereğince düzenlenen … nolu, 07.02.2023 tarihli, 46.117,94-TL tutarlı sözleşme teminat ve iş bedeline ilişkin faturanın, davalı tarafından müvekkiline ödenmemiş olduğunu, bunun üzerine, davalı/borçlu aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla faturaya dayalı olarak bakiye 46.117,94-TL asıl alacak tutarının yıllık %10,75 faizi ile tahsili amacıyla genel haciz yoluyla takip yapılmış, ancak davalı-borçlu firmanın 13.02.2023 tarihinde takibin tamamına, mesnedi borca, faiz ve ferilerine itiraz etmesi üzerine ilgili icra takip dosyasının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nce itiraz nedeniyle durdurulmuş olduğunu, davalı-borçlu firmanın, icra takip dosyasında mübrez fatura bedelinin ödenmemesi nedeniyle müvekkiline borçlu olduğunu, icra takip sonrasında davalı firma tarafından müvekkiline faturasının onaylandığına dair teyit maili dahi gönderilmiş olduğunu, davalı tarafın arabuluculuk görüşmelerinden sonra farklı bir hal alıp ödemesini yaptığı faturaları dahi aylar sonra hukuksuz ve anlamsız şekilde iade etmeye başlamış olduğunu, müvekkili tarafından tüm bu iade edilen faturalara karşı cevaplarının ihtarname yolu ile sunulmuş olmakla dava dışı olmasından sebep ayrıca dosyaya sunmuyor olduklarını, ancak davalı taraf cevap dilekçesinde bu hususa değinecek olursa davalı tarafa karşı ön inceleme duruşmasına kadar bu hususta cevap verme ve ilave delil sunma haklarını saklı tutuyor olduklarını, davalı-borçlu firma hakkında başlatılan ilamsız takibin yasa ve sözleşmelere uygun olduğunu, davalının borca itiraz etmekte haksız ve kötü niyetli olduğunu beyanla; haksız ve hukuksuz itirazın iptali ile talepleri doğrultusunda davanın kabulüne, alacağın likit olması ve paranın değerinin her geçen gün düşüyor olması bir bütün olarak değerlendirildiğinde asıl alacağın %20 si oranında tazminata hükmedilmesinin alacaklının zararını karşılamayacağının aşikar olduğunu, bu sebeple icra iflas kanununda da %20’den aşağı olmamak ibaresiyle talep edilebilir olmasından sebep davalı aleyhine %40 oranından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve masrafları ile vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davaya konu icra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatılmış olduğunu, yetkili icra dairesinde takip yapılması itirazın iptali davalarında dava şartı olduğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, eldeki davaya konu ilamsız icra takibinin Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nde … E. numarası ile başlatılmış olduğunu, tarafların tacir olup, aralarında akdedilen usulüne uygun yetki sözleşmesi uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlıkların, İstanbul Çağlayan Mahkemelerinde çözümlenecek olduğunu, nitekim tarafların arasındaki “…. Mobilya Dekorasyon İmalatları Ana Sözleşmesi” “İhtilafların Halli” başlıklı m. 51 uyarınca; “İhtilaflar T.C. Kanunlarına göre ve İstanbul Merkez Mahkemelerinde çözümlenecektir” davacı tarafça, davaya konu icra takibinin yetkisiz Büyükçekmece İcra Müdürlüklerinde açılmış olup, bu sebeple davanın usulden reddi gerektiğini, davacı tarafça da dava dilekçesinde ikrar edildiği üzere; taraflar arasında usulüne uygun şekilde addedilen yetki sözleşmesi uyarınca işbu sözleşmeden doğacak uyuşmazlıklarda yetkili mahkemenin İstanbul Adliyesi Mahkemeleri olduğunu, eldeki davanın yetkili mahkeme olan İstanbul Adliyesi Asliye Ticaret Mahkemelerinde açılması gerekirken Bakırköy Adliyesinde açılmasının usule aykırı olduğunu, açılan davaya süresi içerisinde yetki yönünden itiraz ediyor olduklarını, her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği dava dilekçesinde açık bir şekilde yer almadığından, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, davacının, müvekkilinden herhangi bir hak ve alacağı olmamasına rağmen kötü niyetli olarak müvekkili aleyhine dava açtığından; davacı aleyhine disiplin para cezası verilmesi gerektiğini, icra takibinin başlatıldığı ve ödeme emrinin müvekkili şirkete tebliğ edildiği tarihte müvekkili şirketin davacıya hiçbir borcu bulunmadığını, müvekkili şirket ile davacı arasında imzalanan 05.02.2021 tarihinde imzalanan “….Mobilya Dekorasyon İmalatları Ana Sözleşmesi” uyarınca … Limanı üzerinde inşa edilecek olan … Projesi’nde sözleşmeye konu edilen ince işlerin imalatının davacı tarafından yapılmasının kararlaştırılmış olduğunu, davacı tarafından yapılan işlere ilişkin olarak müvekkili şirkete faturalar düzenlenmiş işbu faturalara istinaden müvekkili şirket tarafından gerekli ödemelerin davacı tarafa yapılmış olduğunu, ancak davacı tarafından bu sözleşmenin ifası kapsamında yapılan iş ve işlemlerin bir kısmının ayıplı olarak gerçekleştirilmiş bazılarının ise süresinde teslim edilmemiş olduğunu, müvekkili şirket tarafından bu işlerin ayıplı olduğunun, müvekkili şirket tarafından kabul edilmediğinin ve bunlara ilişkin hiçbir ödeme yapılmayacağının davacıya bildirilmiş olduğunu, ayıplı iş ve işlemlere ilişkin kesilen faturalara karşı müvekkili şirket tarafından iade faturaları düzenlenmiş olduğunu, müvekkili şirket tarafından onaylanmayan hak edişlere istinaden kesilen faturaların müvekkili şirketi tarafından kabulü mümkün olmadığı gibi davacının kusuru ile sebebiyet verdiği zararlarının tazminini talep edebilecek olduğunu, davacı tarafından, müvekkili şirket ile aralarındaki sözleşmeye aykırı olarak ayıplı ifa edilen hususlar bunlarla sınırlı olmamak üzere “davacı tarafça yapılan seramikler dökülmüş, yapılan alçıpanda boya farklılıkları mevcut olup, klozet montaj hatasından kaynaklı olarak düşmüş ve yerine yeni klozet takılmak zorunda kalınmış” şeklinde sayılabileceğini, işbu surette eksik ve ayıplı olarak yapılan işlere ilişkin onarımların, daha sonra müvekkili şirket tarafından 3. Kişilere yaptırılmak durumunda kalınmış, bazı işlerin ise baştan yapılmış olduğunu, davacının sözleşme ile yüklenmiş olduğu işleri gereği gibi ifa etmemesi sebebiyle davacı tarafından kesilen faturaların, müvekkili şirket tarafından iade edilmiş olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin “İşi Süresi” başlıklı 9.maddesi “İşbu sözleşmeye konu işlerini YÜKLENİCİ, taahhüdü konusu İŞ’in tümünü 28/02/2021 tarihine kadar tamamlayıp geçici kabule hazır hale getirecektir.” uyarınca 28/02/2021 tarihinde tamamlayarak teslim etmesi gerekirken davacı şirketin, sözleşmede taahhüt ettiği sürede işi tamamlamak bir yana, sözleşmeyle yüklendiği iş ve yükümlülükleri gereği gibi gerçekleştirmemiş olduğunu, sözleşmenin 38.maddesi gereği, davacının sözleşme konusu işini tamamlamasını müteakip kesin hesap ve hak edişlerin yapılması gerektiğini, davacı tarafından söz konusu hükme riayet edilmemiş olduğunu, tarafların imzasını taşıyan bir kesin hesap ve kesin hak ediş bulunmadığını, bu hususun bile davacının sözlemedeki işlerin tamamını eksiksiz ve ayıpsız yerine getirmediğini tek başına kanıtlar nitelikte olduğunu, davacı şirketin iş bitim tarihine uymaması nedeniyle sözleşmenin 30.1 maddesi uyarınca müvekkili şirketin gecikme cezası kesme hakkı, davacı tarafın eksik ve ayıplı işleri nedeniyle 3.kişilere yaptırılan işlerin bedelini rücu hakkı bulunmaktayken kesin hesap yapılmadan davacı tarafından icra takibi yapılmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, nakit teminatın davacıya iade edilmesi için davacının kesin hesabı müvekkili şirkete onaylatması, SGK ve Vergi Dairesine işbu sözleşmeden kaynaklı herhangi bir borcun olmadığına ilişkin belge getirilmesi, kesin kabul işlemlerinin yapılması ve sonrasında 30 günlük süre geçmesi gerektiğini, davacı tarafından söz konusu hususların hiçbirine riayet edilmediği gibi davacının eksik ve ayıplı işleri nedeniyle müvekkili şirketin zararı meydana gelmiş olduğunu, bu nedenle davacının müvekkili şirketin zararını gidermesi gerekirken nakit teminatı talep etmesinin müvekkili şirket tarafından şaşkınlıkla karşılanmış olduğunu beyanla; davaya konu ilamsız icra takibinin yetkisiz İcra Müdürlüğü’nde başlatıldığının tespiti ile eldeki davanın dava şartı eksikliğinden usulden reddine, aksi takdirde yetki itirazları doğrultusunda, davanın usulden reddi ile yetkisizlik kararı verilmesine ve dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine, esasa ilişkin yargılamaya geçilesi halinde davacı tarafından açılan haksız ve mesnetsiz davanın tümden reddine ve davacı aleyhine %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının celbi talep edilmiş, dosya uyap sistemi üzerinden mahkememize gönderilmiş olup, davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu aleyhine 46.117,94 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı takip borçlusunun vekili aracılığıyla takibe itiraz ettiği anlaşıldı.
Her ne kadar davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde takibin yetkisiz icra dairesinde başlatılmış olduğundan bahisle itirazda bulunulmuş ise de, davalı tarafın icra dosyasında yer alan itirazının incelenmesinde icra dairesinin yetkisine herhangi bir itirazının bulunmadığı görülmekle belirtilen hususta herhangi bir ara karar tesis edilmemiştir.
6100 sayılı HMK’nun 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı Kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca BK’nın 73. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89.) maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir.
Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalılara geçer.
6100 sayılı HMK’nun 17. maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” düzenlenmesine yer verilmiştir. Kesin yetki durumunda yetki sözleşmesi yapılamaz. Nitekim HMK’nın 18.maddesinde açıkça; “Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hallerinde yetki sözleşmesi yapılamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasında var olduğu iddia edilen sözleşme ilişkisi kapsamında davacı tarafın davalı taraftan alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Davalı taraf cevap dilekçesi ile birlikte yetki ilk itirazında bulunmuş, davacının dava dilekçesinde talep ettiği alacak yönünden taraflar arasında … Mobilya Dekorasyon İmalatları Ana Sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşmede uyuşmazlıkların çözümünde İstanbul Mahkemeleri’nin kararlaştırıldığını beyan etmiş, belirtilen sözleşme davacı tarafça inkar edilmemiş ve dava dilekçesi ekinde davacı vekilince ibraz edilmiş olup incelenmesinde de davacı şirketin kaşesinin yer aldığı görülmüştür.
Buna göre Mahkememizce yapılan değerlendirmede; davanın ve dava konusu alacağa dayanak olan sözleşmenin taraflarının ticari şirket olmaları nedeniyle tüzel kişi tacir sıfatına haiz oldukları, 6100 sayılı HMK’nun 17. Maddesinde tacirler arasında yetki sözleşmesinin düzenlenmesine cevaz verildiği, her iki taraf da tacir olduğundan yetki sözleşmesinin geçerli olduğu, somut uyuşmazlığın sözleşmeden kaynaklanması nedeniyle kesin yetki halinin mevcut olmadığı görülmektedir. Bu doğrultuda davacı tarafından iş bu davanın yalnızca yetki sözleşmesinde kararlaştırılan görevli ve yetkili İstanbul Ticaret Mahkemelerinde açılabileceği kanaatine varılarak, davaya bakmaya mahkememiz yetkili olmadığından HMK 114/1-ç ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Dava dilekçesinin yetki yönünden USULDEN REDDİNE, Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Yetkili Mahkemenin İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-Yetkisizlik kararının İstinaf yasa yoluna başvurulmadan kesinleşmesi durumunda, kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE; Mahkememizin yetkisizliğine dair kararın İstinaf yasa yolundan geçmek suretiyle kesinleşmesi durumunda, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde (HMK 20. maddesi) Mahkememize başvurması halinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Süresinde müracaat edilmemesi halinde HMK 20/5 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına, bu usuli kararın verilmesi ve bu kararla birlikte harç hususunun re’sen karara bağlanması hususlarının re’sen gözetilmesine; re’sen gözetilmesi gereken hususlar dışında kalan yönlerden ise gerekirse talebe bağlı olarak değerlendirme YAPILMASINA,
5-HMK’ nın 330/2 maddesi gereğince harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin yetkili mahkeme tarafından DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 19/09/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸