Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/455 E. 2023/505 K. 16.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/455
KARAR NO : 2023/505

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 03/05/2023
KARAR TARİHİ : 16/05/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/05/2023
Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. esas sayılı dosyası ile 24/11/2021 tarihinde borçlu müflis …. Sanayi A.Ş’nin iflasına karar verildiğini, 03/01/2023 tarihinde verilen kararın kesinleştiğini, müflis şirketin tasfiye sürecinin Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile yürütüldüğünü, iflas idaresinin sıra cetvelini ilan ettiğini ve reddedilen alacaklar bakımından tarafına 19/04/2023 tarihinde e-tebligat yaptığını, sıra cetvelinde 891 nolu alacaklı olarak kaydedilen yabancı ülke vatandaşı müvekkili … ile müflis ….. San. A.Ş arasında yapılan 05/01/2014 tarihli taşınmaz vaadi sözleşmesi ve 27/01/2017 tarihli sözleşme revizyon protokolü uyarınca İstanbul ili … ilçesi … mah. … adada bulunan projedeki F Blok 172 nolu bağımsız bölümün 49.500 USD bedel ile müvekkiline satıldığını, sözleşme revizyon protokolü uyarınca sözleşme bedelinde 3.300 USD indirim yapıldığını, müvekkilinin 07/06/2017 tarihine kadar F Blok 172 nolu bağımsız bölüm için müflis şirkete toplam 47.812,08 USD ödeme yaparak sözleşme konusu bedeli tamamen ödediğini, müvekkilinin F Blok 172’nin ödemelerini tamamladığı ve bu bağımsız bölümün inşaatı bittiği için bağımsız bölümün müflis tarafından müvekkiline teslim edildiğini, hatta müvekkilinin bağımsız bölümün aidatlarını ödemeye başladığını, ancak bağımsız bölümün tapusunun müvekkili adına tescilinin yapılmadığını, müvekkilinin müflis şirketten olan alacağının, konusu para olmayan alacak olduğundan dolayı İİK 198. Maddesi uyarınca iflas masasına kayıt yapılırken alacağın paraya çevrilmesi gerektiğini ve Yüksek Yargıtay içtihatları gereği müvekkilinin müflis şirkete 05/01/2014 tarihli sözleşme uyarınca yaptığı ödemenin, iflas masasına yabancı para cinsinden alacak kaydı yapmanın mümkün olmadığından, Merkez Bankasınını 24/11/2021 tarihli efektif satış kuru üzerinden hesaplanarak 626.175 TL alacağın iflas masasına kaydının talep edildiği, bu sebeplerle müvekkilinin, müflis şirkete yaptığı toplam 47.812,08 USD ödemenin tespit edilerek, müvekkilinin İstanbul ili … ilçesi … mah. … ada … parselde bulunan projedeki F Blok 174 nolu bağımsız bölümün ödemelerini tamamladığı ve teslim alacak üzerinde mülkiyet hakkı kazandığından dolayı bu bağımsız bölüm üzerindeki istihkak iddialarının değerlendirilmesine ve İİK 198. Maddesi uyarınca iflas idaresinin aynen ifayı deruhte etmesi halinde 05/01/2014 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin aynen ifasına, istihkak iddialarının kabul görmemesi ve aynen ifanın mümkün olmaması halinde iflas tarihi olan 24/11/2021 tarihi Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden hesaplanan 604.813 TL alacağın kabulüne ve müvekkilinin alacağının sıra cetveline kaydına karar verilmesini, ayrıca İİK 235. Maddesi uyarınca talep edilen alacak miktarı bakımından ikinci alacaklılar toplantısına katılmaya izin verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, davacının Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı iflas dosyasına yaptığı başvuruya istinaden sıra cetvelinde reddedilen alacak için kayıt kabul talebine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.

Ticaret Mahkemesinin iflasa karar vermesi anında borçlu hakkında iflas açılmış olur. Bundan sonra müflisin masaya giren mal ve hakları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıntıya uğrar ve masaya geçer. Müflis masaya giren bir mal ve hak üzerinde tasarrufta bulunmuşsa bu işlem geçersizdir. İflas kararından önce müflisin temlik sözleşmelerinden doğan borçları taşınmazın tapu kaydı henüz müflis üzerinde bulunduğundan masaya geçmekle iflas nedeniyle asıl akit (satım akti) yapılamamaktadır.
Kural olarak sözleşmeler taraflardan birinin iflas etmesiyle son bulmazlar. Bu halde iflas etmemiş olan taraf sözleşmenin ifasını isteyebilir. Ancak sözleşmenin ifasını talep hakkı bir iflas alacağıdır. Davaya konu temlik iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir. Bu bakımdan sözleşmenin alacaklısı olan taraf iflastan önce yapılan sözleşmedeki bütün borçlarını müflise karşı yerine getirmiş ise alacağı para borcundan başka bir şey olduğundan alacağını para alacağına çevirerek masaya yazdırabilir. (İ.İ.K. m. 198)
Somut olayda davacının öncelikli talebi tapu iptali ve tescile yönelik olup bedelin tahsili için sıra cetveline kayıt talebi terditli taleptir. Öncelikli talep alacağın masaya kaydedilmesine yönelik olmayıp, müflis şirketin aktifinde yer alan bir hakkın masadan çıkartılarak, tapuda adına tescili istemine ilişkindir. Davacının talebi gayrimenkul satış sözleşmesi ile satın aldığını iddia ettiği bağımsız bölümün davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline yönelik talebi olduğundan davanın kayıt kabul davası olarak kabulü mümkün değildir. Kayıt kabul niteliğinde olmayan tapu iptali ve tescil talepleri yönünden İİK’da özel düzenleme yer almadığından taraflar arasındaki işin niteliğine göre görevli mahkemenin belirlenmesi zorunludur. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, 7.Hukuk Dairesi, 12/11/2020 tarih, 2020/1886 Esas, 2020/1689 Karar, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi, 3.Hukuk Dairesi, 2020/1317 Esas, 2020/830 Karar, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 2019/1010 Esas, 2019/1164 Karar Sayılı ilamı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nin 2020/275 Esas, 2020/302 Karar Sayılı ilamları)
Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya bunun adına veya hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem 6502 sayılı yasa 3/l maddesine göre tüketici işlemi niteliğindedir.
Somut olayda; davanın mutlak ya da nispi ticari dava niteliği taşımadığı, dava konusu edilen satış işlemine konu bağımsız bölümün konut vasfına sahip olduğu, davacının bu nedenle tüketici olarak kabulü gerekmektedir. Davalı şirketin iflasına karar verilmiş olması ve davacının asıl talebi dikkate alındığında davacı tarafın açmış olduğu iş bu davanın kayıt kabul davası olarak da görülmesi mümkün değildir. Yukarıda açıklanan nedenlerle iş bu davaya bakmakta Mahkememiz görevli olmadığından, HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı noksanlığı davanın usulden reddine karar verilmiş, iş bu karar karşı görevsizlik mahiyetinde olduğundan aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın davaya bakmaya mahkememiz görevli olmadığından HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı noksanlığı nedeniyle Usulden REDDİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair, tarafların yokluğunda, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olamak üzere karar verildi. 16/05/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır