Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/419 E. 2023/475 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/419 Esas
KARAR NO : 2023/475

DAVA : Alacak (Kefalet Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 30/04/2023
KARAR TARİHİ : 11/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :12/05/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kefalet Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan dosya incelemesi neticesinde,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine Trabzon İcra Müdürlüğünün …. E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının yetki itirazı sonrası dosya Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün …. E sayılı esasına kaydedildiğini, borçlu adına bu dosyadan gönderilen ödeme emrine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edilmesine müteakip iş bu davayı açtıklarını, borçlunun itirazının haksız olması nedeniyle itirazın iptaline karar verilmesi gerektiğini, davalı, müvekkilinin eşinin kardeşi olup dava dışı …. Bankası AŞ’nin kredi borçlusu olduğunu, müvekkili ise bu krediye teminat olarak taşınmazını ipotek veren kişi olduğunu, davalının kredi taksitlerinin ödememesi üzerine ipotek veren konumundaki müvekkilin daha sonra davalıdan rücu etmek üzere kredi borcunu ödediği banka kayıtlarından anlaşılacağını, her ay düzenli olarak, dekonta kendisinin ödediğini de şerh düşerek, kredi taksitlerini ödeyen müvekkilinin ipotek olarak verdiği taşınmazının satışını engellediğini, ilgili banka kayıtları getirtildiğinde kredi borcunun davalıya ait olduğunu, müvekkilinin bu krediye teminat olarak taşınmazını ipotek verdiği, zira müvekkilinin icra takibinden sonra ve halen taksitleri ödemeye devam ettiğini, bunun yanında kredi borcunun henüz takibe konu edilmemesinin, müvekkilinin borcu ödemesine yahut davalıya rücu etmesine engel olmadığını, müvekkilinin TMK ve TBK hükümlerine göre alacaklı bankaya halef olması ve davalı borçlu aleyhine talep hakkını kullanması karşısında davalı tarafça haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itiraz edildiği ve takibin durdurulduğunu, İİK md.67/2 gereğince borçlunun alacağın %20’sinden aşağı olmayacak şekilde icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, uyuşmazlığa ilişkin arabuluculuk başvurusu yapıldığını fakat Küçükçekmece Arabuluculuk Bürosunun …. sayılı dosyasında anlaşmazlık tutanağı düzenlendiğini, tüm bu sebeplerle borçlunun itirazının iptaline ve borçlunun alacağın %20’sinden aşağı olmayacak şekilde icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Küçükçekmece …. İcra Dairesinin …. E. Sayılı dosyası celp edilmiş olup incelenmesinde davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine ilamsız takibe dayalı takip başlatıldığı, takip dayanağı olarak borçlu adına ödenen kredinin ve faizinin geri ödenmesi talebinin gösterildiği görülmüştür.
Davacının talebinin davalı adına olan ve kendisinin kefil olarak yer aldığı kredi borcunun kendisi tarafından ödenmesi nedeni ile ödenen bedelin davalıdan tahsili amacı ile başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar gerçek kişi olup uyuşmazlığın ticari dava olarak nitelendirilmesini gerektirir herhangi bir kayıt mevcut değildir. Dava genel hükümlere tabi olduğundan davaya bakma görevi genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesine aittir. Açıklanan bu nedenlerle açılan davanın HMK’nun 114/.1.(c).b, 115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine, Mahkememizin görevsizliğine dair karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nın 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 11/05/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸