Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/39 E. 2023/33 K. 13.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/39 Esas
KARAR NO : 2023/33

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/01/2023
KARAR TARİHİ : 13/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan dosya incelemesi neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalının, müvekkili şirkette 09/12/2011 – 14/02/2022 tarihleri arasında kimya teknikeri ve kalite kontrol şefi olarak çalışmış olduğunu, eski personel davalı ile müvekkili şirket arasında imzalanan iş sözleşmesinin sır saklama ve rekabet yasağı başlıklı 4. maddesi ile davacının müvekkili şirketle rekabet etmemesi konusunda taraflar arasında yazılı anlaşma yapıldığını, anlaşma ile rekabet yasağının sınırlarının net bir şekilde çizilmiş ve bu durumun çalışan tarafından da ayrıca onaylandığını, rekabet yasağına ilişkin şartların, mahkememizde açılan davada davalı …. yönünden gerçekleşmiş olduğunu, iş sözleşmesinde yer alan rekabet yasağının; sözleşmenin feshinden itibaren 24 ay süresince, İstanbul bölge sınırları içinde geçerli olmak üzere ve müvekkili şirketin asıl/ana faaliyet alanı olan işveren ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren bir firmada konularında iştigal etmeme/çalışmama koşullarını, yasal düzenlemelere uygun olacak şekilde içerdiğinden yasa hükümlerine uygun olarak kurulduğunu, yapılan anlaşma gereği, davalı …’nun, müvekkili şirketle rekabet etmemeyi, ve müvekkili şirketin rakip olduğu başka bir firmada çalışmamayı taahhüt ettiğini, sözleşme koşulları incelendiğinde, yasayla belirlenen süre, yer ve faaliyet konusu açısından geçerli ve taahhüt edilen cezai şart niteliğindeki yükümlülük açısından hakkaniyete uygun olduğunu, davacı müvekkili şirkette kimya teknikeri ve kalite kontrol şef olarak istihdam edilmiş olup şirketin sırlarını, müşteri portföyü ve fiyat politikası ile ilgili bilgilere vakıf bir kişi olduğunu, davalının 14/02/2022 tarihinde müvekkili şirketten ayrıldığını, daha sonra … A.Ş. ünvanlı, müvekkili şirketle aynı faaliyet konusunda iştigal eden ve müvekkili şirketin rakibi olan başka bir firmada çalışmaya başladığını, müvekkili şirketin faaliyet konusunun, emprime baskı boyası ve baskı atölyesi makineleri üretimi olup davalının çalıştığı firma olup ticari faaliyet konusu aynı olan iki şirketin pazarda birbirinin ticari rakibi konumunda olduğunu, müvekkilinin ana iştigal konusunda rakip firmada çalışan davalının, müvekkilinin pek çok ticari sırrına vakıf olarak eski işvereni olan davacı müvekkilinin yanında çalıştığı dönem içinde müvekkilinin iş ve müşteri çevresini, üretim sırların, büyüme ve pazarlama stratejilerini ve benzeri hususlarda detaylı bilgi sahibi olduğunu, bu ticari sırların hali hazırda rakip konumda bulunan şirket vasıtasıyla doğrudan doğruya müvekkili aleyhine haksız rekabet yapılması anlamını taşıdığını, davalının gerçekleştirdiği haksız rekabet eyleminin müvekkili şirketin önemli bir zarara uğramasını teşkil edecek seviyede olup hukuken korunmasına imkan bulunmadığını, müvekkili şirketin korunmaya değer bir menfaatinin bulunduğunu, zira müvekkilinin işlerini ve işle ilgili sırlarını, müvekkilinin çevresini bildiğini, davalının müvekkili şirkete rekabet yasağı taahhüdünü açıkça ihlal etmiş olup sözleşmede kararlaştırılan cezai şartı ödemekle yükümlü olduğunu, davalının hukuken geçerli olan rekabet yasağı düzenlemesini ihlal etmesi sebebiyle öngörülen cezai şart tutarının, hakkı ihlal edilen ve haksız rekabete uğramakta olan müvekkili şirkete ödemesi gerektiğini beyanla; fazlaya ilişkin her türlü talep, hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne, iş sözleşmesinde düzenlenen rekabet yasağı hükmünün ihlali sebebiyle fazlaya ilişkin her türlü talep, hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik cezai şart olarak kararlaştırılan 10 aylık brüt tutarında olan 58.385,10 TL’nin hakkın doğduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, vekalet ücreti ve yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, haksız rekabetten kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesinini …. E.-…. K. sayılı ilamında “Davanın yasal dayanağı 6098 sayılı TBK’nın 444-447.maddeleri arasında yer almaktadır. 25/10/2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5/1-a maddesine göre: ” 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına iş mahkemelerinde bakılır. 7036 sayılı yasa, 6102 sayılı TTK’ dan sonra yürürlüğe girmiş ve TTK’nın 4/1-c maddesindeki düzenlemeyi değiştirmiştir. Özel nitelikte olan ve daha sonra yürürlüğe giren 7036 sayılı yasada, iş sözleşmesinin devamı veya sona ermesinden sonra açılan davalar ayırımı yapılmamış, aksine iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden doğan her türlü uyuşmazlığın iş mahkemelerinde görüleceği belirtilmiştir. Bu durumda, eldeki davanın 7036 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden sonra 09.08.2018 tarihinde açılmış olmasına ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5/1-a maddesine göre, davaya bakma görevi İş Mahkemelerine ait bulunduğundan, ilk derece mahkemesince, iş mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. HMK 114. maddesinde, görev dava şartları arasında sayılmıştır. HMK 115. maddesinde de, dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği belirtilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin esasa ilişkin istinaf nedenlerinin incelenmesine gerek olmaksızın ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve dosyanın görevli Bakırköy İş Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile ilk derece Mahkemesinin kararının kaldırıldığı görülmüştür.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/11745 E. -2021/16748 K. sayılı ilamında da “Dava, rekabet yasağının ihlalinden doğduğu ileri sürülen cezai şart alacaklarının tahsili istemine ilişkin olup, öncelikle dikkate alınması gereken husus uyuşmazlığın 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Gerek mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda, gerekse 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda, Türk Borçlar Kanunu’nun rekabet yasağına ilişkin hükümlerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu belirtilmiş ise de, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde yer alan: “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü, bu konuda ayrı bir düzenleme bulunup bulunmadığının göz önünde bulundurulmasını gerektirmektedir. İşçinin haklarını adalet mercilerinde çabuk, kolay ve ucuz bir surette almasını temin etmek amacıyla özel İş Mahkemeleri Kanunu çıkarılmıştır. Ayrı bir iş yargılaması ve bu yargılamayı uygulayan özel mahkemelerin kuruluşu, esasen iş hukukunun işçiyi koruma hukuki niteliğinden kaynaklanmaktadır. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi, “a)5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,c)Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar.” şeklinde düzenlenmiştir. Şu halde, İş Mahkemeleri Kanunu ile işçi ve işveren arasında iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden doğan uyuşmazlıkları çözme görevinin iş mahkemesine verilmiş olması, Türk Ticaret Kanunu’nun 5.maddesinde yer alan “aksine hüküm bulunmadıkça” ibaresinin karşılığıdır. Başka bir anlatımla, İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi, Türk Ticaret Kanununun 4.maddesinde belirtilen ticari davalara bakma görevinin ticaret mahkemelerine ait olduğunu belirten 5.maddedeki ‘aksine hükmü’ öngören bir düzenlemedir. Benzer bir durum, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 76. maddesinde 03.03.2001 tarih ve 4630 sayılı Kanunun 30. maddesi ile yapılan değişikliğin sonucu olarak kurulan Fikri ve Sınai Haklar Mahkemeleri için söz konusudur. Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta öngörülen hususlardan doğan davalar da ticari dava sayılmasına rağmen 5846 sayılı Kanun uyarınca kurulan Fikri ve Sınai Haklar Mahkemelerinin kuruluşuna ilişkin düzenlemenin Türk Ticaret Kanunu’nun 5.maddesinde belirtilen aksine hükmü karşıladığı kabul edilmektedir. Aksi halde tüm fikri haklara ilişkin uyuşmazlıklarda ticaret mahkemelerinin görevli olması gibi bir durum ortaya çıkmaktadır. Rekabet yasağına ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444–447.maddeleri hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler içinde düzenlenmiştir. Her iki kanunda da rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin kurulması ve sınırları özellikle işçinin korunması ilkesi dikkate alınarak düzenlenmiştir. Gerçekten, işçinin çalışma hakkı, rekabet yasağına ilişkin sözleşmelerin yer, süre ve konu itibariyle sınırlandırılmasını gerektirmektedir. İşçi ile işveren arasında sözleşmenin sona ermesinden sonraki dönem için rekabet yasağına ilişkin bir anlaşma olmadıkça, Borçlar Kanunu’ndaki hükümler tek başına işverene talep hakkı vermez. Başka bir anlatımla, taraflarca rekabet yasağı konusunda anlaşma yapılmışsa işveren, sözleşmeye aykırı davranıldığını ileri sürerek cezai şart ya da tazminat talebinde bulunabilecektir. Bu nedenle, burada borcun kaynağı kanun değil, iş sözleşmesidir. İş sözleşmesi devam ederken işçinin sadakat borcu gereği zaten rekabet yasağı bulunduğundan bu konuda ayrı bir anlaşmanın varlığına gerek yoktur. Rekabet yasağının ihlali halinde işveren, iş sözleşmesine aykırı davranıştan ötürü sözleşmeyi haklı nedenle feshedebileceği gibi, varsa zararının tazminini de isteyebilecektir. Türk Borçlar Kanunu’nun rekabet yasağının sona ermesini düzenleyen 447.maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak ya da işçi tarafından haklı nedenle feshedilmiş olması halinde rekabet yasağının sona ereceği düzenlenmiş olup, haklı fesih müessesesinin iş hukuku ilkeleri çerçevesinde ticaret mahkemesince değerlendirilmesinin güçlüğü ortadadır. Uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan Türk Borçlar Kanununun 444 ve devamı maddelerine dayalı olarak İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevlidir. Dairemizin önceki kararlarında işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonrası dönem bakımından rekabet yasağına ilişkin olarak cezai şart ve tazminat davaları bakımından ticari dava olduğu belirtilmiş ise de; konunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla,yukarıda belirtilen açıklamalar uyarınca görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğu belirlendiğinden bu karardan dönülmesi gerektiği anlaşılmıştır. Somut olayda davacı işveren ile davalı işçi arasında rekabet yasağına ilişkin düzenlenmiş olan sözleşme maddesi uyarınca tarafların talep edebilecekleri cezai şart ve tazminata ilişkin davaların görülme yeri iş mahkemeleri olduğundan davalı tarafın bu yöndeki temyiz itirazlarının yerinde değildir.” şeklinde belirtildiği görülmüştür.
Eldeki davanın 7036 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden sonra 12/01/2023 tarihinde açılmış olmasına ve davacı işverenin talebinin davalı işçinin sözleşmenin feshinden sonra rekabet yasağına aykırı davranışı nedeni ile cezai şart talebinin iş sözleşmesinin 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5/1-a maddesine göre davaya, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuki uyuşmazlığın İş Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerektiği, davanın uyuşmazlığın Mahkememizin görevine girmediği, 25/10/2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğü giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanuna göre TBK’ nun hizmet sözleşmesine ilişkin 6. Bölüm düzenlenen hususlara ilişkin uyuşmazlıklardan kaynaklı davalara bakma görevinin İş Mahkemesine (İşM. m 5/1-a ) ait olduğu, mahkemenin görevli olmasının(HMK m.114/1-c) dava şartlarından olduğu, mahkemece, dava şartlarının mevcut olup olmadığının, davanın her aşamasında kendiliğinden(HMK m. 115/1) nazara alınacağı, tespit edilen dava şartı noksanlığının giderilmesinin mümkün olmadığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak yargılama harç ve giderleri görevli mahkemede değerlendirilmek üzere Mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nın 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy İş Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.13/01/2023

Katip …
¸

Hakim ….
¸